Ahmet Altan' in "Geceyarisi Sarkilari" adli kitabindan
alinmistir.
Acaba kendimizi en cok savundugumuz zaman mi aliyoruz en buyuk
yaralarimizi, en buyuk budalaliklarimizi en akillica davrandigimizda mi
yapiyoruz acaba ? Rahati ve guvenceyi en cok istedigimizde mi
kaybediyoruz en buyuk mutluluklarimizi ?
En cok korktugumuzda mi acaba korktugumuz basimiza geliyor?
Kendimizi bu kadar savunmasak, bu kadar iskilli olmasak, rahatin pesinde
bu kadar kosmasak ve bu kadar cok korkmasak, yaralarimiz, pismanliklarimiz
ve acilarimiz daha mi az olurdu acaba?
"Tanriyi ve insanlari deneme," diyen Nietzsche' ye aldanmayip herseyi ve
herkesi bu kadar cok deneyden gecirdigimiz icin mi Tanriyi ve insanlari
kaybediyoruz? Insanlari bu kadar cok denedigimiz, kendimizi
kalkanlarimizin arkasina boylesine iyi gizledigimiz, hic bir aciya ve
sikintiya razi olamadigimiz icin mi en cok istediklerimiz en uzagimiza
dusuyor, mutluluk ele gecmez bir masal kusuna donuyor? Schiller'in o muhtesem "Eldiven" siirinde
anlattigi hikayeyi belki daha iyi okumaliydik, oradaki sovalyenin adim seslerini
belki daha cok duymaliydik. Hep erken olecegini dusunen, hayati bu
dusunce nedeniyle telasla gecen ve dusundugu gibi erken olen
Schiller'in soylediklerine biraz daha dikkat etmeliydik,
kendi olumunu bilen bircok seyi bilebilir cunku.
******************************************
Arenada, butun sovalyelerin asik oldugu ve evlenmek istedigi harikulade
guzel prenses kral babasiyla birlikte oturuyor, cevreleri genc ve
yakisikli sovalyelerle dolu, hepsi bir kucuk tebessum icin bekliyorlar.
Borazanlar caliniyor ve aslanlar cikiyorlar arenaya, kocaman yeleleri,
gergin belleri, iri penceleriyle kukreyerek dolasiyorlar. Prenses zarif
ellerini saklayan uzun eldivenlerden birini cikartip aslanlarin arasina
atiyor.
Kim eldivenimi alip bana getirirse onunla evlenecegim.
Muthis bir sessizlik oluyor, bir anda herkes susuyor. Bir sovalye
digerlerinden ayriliyor, tas merdivenlerden agir agir inmeye basliyor,
parlak cizmelerinin cikardigi adim sesleri tek tek duyuluyor. =Arenaya
giriyor, aslanlar hareketsiz ve saskin, bu cesur sovalyeye bakiyorlar, o
hicbirine aldirmadan eldiveni aliyor, gene adim sesleriyle tas
merdivenleri cinlatarak cikiyor. Eldiveni prensesin kucagina
biraktiktan sonra, kendisine hayranlikla donen prensese bir kez bile bakmadan
yuruyup gidiyor.
******************************************
Nietzsche "Tanriyi ve insanlari deneme," diyor. Schiller "Eldiven "
siirini yaziyor.
Biz herkesi her zaman deniyoruz, emin olmak, guvenmek istiyoruz,
sevgisini ve agliligini her an kanitlasin, hayatini ve her seyini tehlikeye atsin
ve bunu binlerce kez yapsin istiyoruz. Kendimizle ve korkularimizla
oylesine doluyuz ki, hicbir duyguyu, hicbir insani, hicbir nesneyi
oldugu gibi butun gercekligiyle goremiyoruz, her sey kendimizle ve
korkularimizla olusturdugumuz prizmalardan kirilarak ulasiyor bize, herseyi oldugundan
baska bir bicimde ve oldugundan baska bir yerde goruyoruz, belki de bu yuzden aradigimiz
seyleri aramamiz gereken yerlerden baska yerlerde
ariyoruz.Mutlulukla aramiza, korkularimizi ve kendimizi
sokuyoruz.......
|