Belki yaniliyorum ama ben, insanlara "kendin için birini yarat" dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endiseleniyorum, böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydinligiyla insani biktirir diye düsünüyorum. Kötülügü olmayan bir iyilik sikicidir bence. Iyiligi olmayan bir kötülügün sikici olmasi gibi. Sanirim, tanriyi muhtesem kilan, onun iyilik ve kötülük arasinda tarafsiz kalmasi, iyiligi yarattigi gibi kötülügü de, kusursuzlugu yaratabildigi gibi kusuru da yaratabilmesidir.
Bernard Shaw o çok ünlü piyesinin adini Ovidius'tan ödünç almisti.
Ovidius, yaptigi kusursuz bir kadin heykeline asik olan Pygmalion adindaki bir heykeltrasi anlatiyordu, bir tanriça bu zavalli heykeltrasa aciyip, fildisi heykele hayat vermis ve bir insan kendi yarattigi bir baska insana dokunabilmisti. Bir asra yaklasan ömründe hiçbir kadina dokunmamis olan Shaw ise bir bilim adaminin alt tabakadan bir kadini alip bir hanimefendi yaratmasinin hikâyesini yazmisti.
Aralarinda yaklasik bin sekiz yüz yillik bir zaman farki bulunan, yasadiklari dönemin yerlesik degerleriyle anlasamayan bir sairle bir yazar, insanin kendi istedigi gibi, kendine göre bir insan yaratmasiyla ilgilenmislerdi.
Iki "uyumsuz" yazar, garip bir içgüdüyle sanki "uyumu" insan tarafindan yaratilan bir insanda aramislardi.
Kendin için birisini yaratmak...
Bu, herkesin hayalidir biraz.
Sorunun, "yaratilmis" olanlarin çirkinliklerinde, eksikliklerinde, kötülüklerinde olduguna inanmanin bizi sürükledigi oyuncakli bir fantezi, "ben yaratsam daha iyisini yaratirdim" iddiasi.
Peki, bu güç size bagislansaydi, "kendin için birini yarat" denseydi ne yapardiniz, nasil birini yaratirdiniz? Sanirim, hemen kusursuz birini yaratmak için ise koyulurdunuz.
Çok güzel bir kadin ya da çok yakisikli bir erkek.
Gerçekten bu kadar güzel birini ister miydiniz?
Hem psikolog hem de yazar olan Irvin Yalom'un, bir kitabinda, epeyce galiz bir ifadeyle söyle yazdigini hatirliyorum:
"Her güzel kadinin yaninda, güzel bir kadini düzmekten bunalmis bir erkek vardir."
Binlerce kitap okuduktan, yüzlerce hastayla konustuktan, insanlarin ruhsal sorunlarini inceledikten sonra Yalom, güzel bir kadini "düzmenin" sikici ve bunaltici oldugu sonucuna varmis ve bunu pek sik rastlanmayan bir ifadeyle dile getirmisti.
Dogrusu ben bunu anlatmak için bu kadar çiplak kelimeleri tercih etmezdim ama kusursuz bir güzelligin bunaltici olabildigine inandigimi söylerdim; kusursuzlugun bir tekdüzelige dönüsmesi çok kolaydir çünkü.
Kusurlar bize daima kesfedilecek esrarli bir alan saglarlar, sarildigimiz kusurlu bir vücutta yalnizca bize ait, çekiciligi baskalari tarafindan farkedilemeyecek, yalnizca bizim tarafimizdan sevilebilecek, benimseyip kendimizden bir parça haline getirebilecegimiz birçok ayrinti bulabiliriz.
Güzel ve kusursuz bir vücut ise, sadece o vücutla övünen sahibinindir ve bize kesfedilecek özel hiçbir sey birakmaz.
Kusursuz bir güzellik bana kalabaliklara açik düzenli bir parki animsatir hep, kusurlarda ise bir ormanin los bir gölgelikle saklanmis esrarengiz cazibesinin bulundugunu sanirim.
Yarattiginiza bir heykelin kusursuz güzelligini verdiniz, peki kisiligini nasil yapardiniz, nasil bir karakter verirdiniz ona?
Herhalde, eksikleri olmasina tahammül edemez, onu her kosulda davranmasi gerektigi gibi davranan, bilgili, zeki, zarif biri yapardiniz.
Böylesine mükemmel olmasinin onun dogalligini bozabilecegini düsünmez miydiniz?
Hiç aglamayan, hiç kavga etmeyen, biraz önce söylediginden arsiz bir çocuk gülümsemesiyle vazgeçip tersini söylemeyen, resmi bir davetten çikista sizi bir kuytuluga çekip "öpsene beni" demeyen, "bugün ise gitme kirlara gidelim," diye tutturmayan, kiskançlik krizleri geçirmeyen bir kadin ister miydiniz gerçekten? Hiçbir çeliskisi olmayan, düz, akilli, ani çoskulara ya da ani üzüntülere kapilmayan, sizi birdenbire boynunuzdan öpmeyen bir kadinla geçirmek ister miydiniz hayatinizi?
Ya da çok akilli, çok kibar, her öneriyi "simdi sirasi degil" diye mantikli bir biçimde cevaplayan, her kaprisinizi hep ayni olgun gülümseyisle karsilayan, öfkelenmeyen, siz manasiz bir kavga çikarmak için istahla kivranirken size o kavgayi bagislamayan, düzeltebileceginiz, elestirebileceginiz hiçbir yani olmayan, hiç tembellik etmeyen, asla annesini özlemis bir çocuk gibi bakmayan bir erkekle olmak ister miydiniz?
Ruhunu nasil yapardiniz?
Iyi biri olmasini isterdiniz herhalde.
Kimse için kötülük düsünmeyen, kiskanmayan, övünmeyen, böbürlenmeyen, simariklik etmeyen, siddet belirtisi göstermeyen, bencillik yapmayan, sizi aldatma ihtimali olmayan, sadik, vefali, yalan söylemeyen, dürüst, saygili, sevgi dolu, masum, bir su gibi berrak ve temiz birini mi isterdiniz?
Ister miydiniz gerçekten?
Sizi güven ve huzur içinde yasatacak birini mi yaratirdiniz?
Eger böyle birini istediginizi, böyle birini yaratacaginizi söylüyorsaniz, size, bugüne dek asik oldugunuz insanlari bir düsünmenizi önerebilirim.
Asik olduklarinizdan kaçi masumdu, kaçinin aldatmayacagindan emindiniz, kaçi tam anlamiyla dürüsttü, kaçi bencil degildi, kaçi baskalarina bakmiyordu, kaçinin yaninda huzur kadar huzursuzluk da hissetmediniz?
Belki yaniliyorum ama ben, insanlara "kendin için birini yarat" dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endiseleniyorum, böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydinligiyla insani biktirir diye düsünüyorum.
Kötülügü olmayan bir iyilik sikicidir bence.
Iyiligi olmayan bir kötülügün sikici olmasi gibi.
Sanirim, tanriyi muhtesem kilan, onun iyilik ve kötülük arasinda tarafsiz kalmasi, iyiligi yarattigi gibi kötülügü de, kusursuzlugu yaratabildigi gibi kusuru da yaratabilmesidir.
Bizim "kusursuzluk ve iyilik" düskünlügümüz yoktur onda.
Eger Ovidius'un heykeltras Pygmalion'a bagisladigi güç bana da bagislansaydi sanirim, kusursuz biri yerine, sevdigim kusurlara sahip birini yaratmak isterdim.
Bazi kusurlari severim çünkü.
"Birini yarat" dediklerinde bizim hemen en muhtesemin pesine düsmemize karsin yarattigi milyarlarca insanda asla en mükemmele ulasmayan, hayatin çekiciliginin bu eksiklikte oldugunu bilen tanriya tek sitemim de bu olabilir zaten, ben onun yarattigi kusurlari severken onun kendi yarattigi kusurlardan sikayetçiymis gibi durmasi.
Ahmet Altan
|