ÇERKESLER:
İnsan irkinin 300.000 yil once ortaya çiktigi ülke, hemen tüm dünya
dillerinde yer alan, ulasilmaz, afsunlu, gizemli, atlas renkli, düsler,
mutluluklar ve büyük acilarin yasandigi ülke; Çerkes boylarinin kutsal ata
yurdu; dogudan batiya, kuzeyden güneye, binlerce yildir toplumlarin,
uygarliklarin geçtigi tarih kavimler kapisi...
Kafkasya, degisik etnik kokenli toplumlarin bir arada barindigi bir bolgedir. İnsan
irkinin üçyüz bin yil once Kuzeybati Kafkasya'da ortaya çiktigi savinin
detaylarina inince, Kuzeybati Kafkasya'da türeyen insan soyunun oncelikle yakin
çevreye, Transkafkasya'ya, kuzey-doguya ve güney-batiya yayildiklari gorülmektedir.
Bu savlari bir dereceye kadar dogrulayan bulgular ve kanitlar vardir. nitekim,
simdi Krasnodar topraklari içerisinde, Karadeniz kiyilari boyunca çok sayida
palaeolitik yerlesim alanlari bulunmustur. Bunlara ilk yerlesen insanlarin avci
ve besin toplayicisi olduklari anlasilmaktadir.
İnsanoglunun besin toplayici olan ekonomik yapisindan, üretim ekonomisine,
hayvancilik ve tarima geçisine kadar binlerce yil geçmistir. Bu donemde üretim
araçlarinin halen tas ve kemikten yapilmis olmasina karsin, güçlü bir
anaerkil toplum düzeninin de oldugunu biliyoruz. Anaerkil toplum düzeni sürecinin
baslangicinda metal henüz bilinmemektedir. yüzlerce yil sonra metalle tanisan
insanoglu, ilk olarak bakir ve tunçu kullanmaya baslamistir. ancak altin, daha
çok dekoratif amaçlarla ve taki esyasi üretiminde kullanilmistir.
Kuzeybati Kafkasya erken metal çagina M.o. 3000 yillarinda, daha baska deyisle,
günümüzden 5000 yil once ulasmistir. Bu donem yaklasik olarak, mezar alanlari
üzerinde mezar tümseklerinin ortaya çiktigi doneme rastlamaktadir.
Arkeologlar, bu donemde bu bolgede yasayan insanlari ilginç bir siniflamaya
tabi tutmuslardir: Kaya mezar - Katakomp mezar toplumlari ve ahsap mezar
kabileleri gibi. Baska bir siniflama yasanan topraklara ve bolgelere
yapilmaktadir. Maykop (Miyekuape) veya Kuzey Kafkasya boylari siniflamasinin
oldugu gibi.
Anilan mezar ornekleri Krasnodar'da ve ozellikle Adigey Cumhuriyeti baskenti
olan Maykop'daki müzede sergilenmektedir. Bu maket mezarlarda, mezarlarin açildigi
andaki durumlari, olülerin gomülüs biçimleri, mezardan çikan esyalarin
ozellikleri detayli bir biçimde belirtilmektedir. Bu mezarlari birakan
insanlarin genelde ugras alani hayvanciliktir. Ancak, topragi islemeyi de bir ek
is olarak yaptiklari anlasilmaktadir.
Kuzeybati Kafkasya'nin daglik bolgelerinde ve Karadeniz kiyilarinda ortaya çikan
Dolmen kültürü, adini alisilmadik neolitik oda mezarlar yada kayalarda
oyulmus mezarlardan almistir. Kuzeybati Kafkasya dolmelerinin geçmisi, M.o.
2.binin ortalarindan son çeyregine kadar olan doneme rastlamaktadir. Bu
mezarlar, Kuban nehrinin sag yakasinda yer alan bozkir hattindaki kuyu-mezar kültürü
topluluklarina ait mezar tepeleri ile yasittir. Orada olüler üzerleri kereste
ile kapatilan çukurlara gomülürdü. Bu mezarlar genellikle esya bakimindan çagdisi
olan diger mezarlara gore fakir olmalarina karsin, olünün kimi zaman dort
tekerlekli bir araba ile gomüldügü de olurdu. Bu mezarlarda altin küpeler
disinda metal esyaya çok az rastlanmistir.
M.o. 3000'de Kuban nehrinin güneyinde Maykop kültürü dogup gelismistir. bu kültür,
giderek etkilerini doguda Dapistan'a Batida Novorosissk ve Taman topraklarina
kadar hissettirmistir. Bu kültürün en parlak doneminde demir disindaki tüm
metallerin islendigi anlasilmaktadir. Bu donemde Maykop kültürü içerisinde
çarkli çomlek tezgahinin kullanildigi anlasilmaktadir. Uygarligin ozellikleri
Yakin-dogu ve ozellikle Mezopotomya uygarligi havasini vermektedir. Bu denli
erken bir donemde çomlekçi çarkinin bulunmasini, Mezopotomya uygarliginin
etkisi olarak degerlendiren arastirmacilar da vardir. Ancak bu yaklasim çok gerçekçi
degildir.. Maykop kültüründe olüler çok zengin altin ve gümüs esyalarla
dolu mezarlara gomülmektedir. Bu mezar tepeleri içerisinde soz konusu kültüre
adini veren Maykop Mezar Tepesi her yonü ile diger mezar tepelerinden farklidir.
Günümüzden 4000 yil once, M.o. 2000'in ilk yarisinda, antik Kuzey Kafkasya kültürünün
ilk bulgulari, Katakomp mezar kabilesinin kültürel ve tarihsel degerleri Kuban
steplerine dogru yayilmistir. Bu kültür diger Kuzey Kafkasya kabileleri ile
yakin bir iliskiye girmis ve bu iliski sonucu kabileler giderek nehrin diger
yakasina sürülmüslerdir. Bu yer degisikligi ile ilgili olarak bu bolgelere
yabanci kabileler kendi olü gomme yontemlerini de getirmislerdir. Bu
kabilelerin olülerini, altini açik biraktiklari çukurun yan tarafina gomerek
üzerlerini büyük bir toprak tepecik ile orttiklerini gormekteyiz. Bu doneme
ait mezar bolgelerinde çok sayida metal esyaya rastlanmistir. Son yillarda bu
bolgelerde ahsap mezar kültürüne ait ve geçmisi M.o. 2000 yillarinin
sonlarina uzanan mezarlar bulunmustur. Kuzay Kafkasya'da kabile gelisiminin son
asamasi olan Tunç çagi, burada bulunan metal isleme sahasinin varligi ile
karakterize olmaktadir. Bakir cevherinin çikarilip eritildigi, alasimlarindan,
ozellikle tunçtan çesitli esyalarin yapildigi anlasilmaktadir. Bu donemin sonu,
demirin ortaya çikisin tanigi ve yeni bir çagin habercisi olmustur.
Kuzeybati Kafkasya'da demir M.o. 8. yüzyildan bu yana bilinmektedir. Engels'e
gore demir cevherinin eritilerek demir elde edilmesi, "demir kiliç ile
birlikte saban dmiri ve balta demiri" donemini baslatmistir. Tarihte devrim
yaratma islevi üstlenen, tüm hammaddelerin sonuncusu ve en onemlisi olan demir
insanligin hizmetine bu çaglarda girmistir. Demir genis alanlarda tarim yapmayi
ve ormanlarin temizlenerek tarima elverisli hale getirilmesini saglamistir.
Demir insanogluna, tasin ve digre metallerin hiçbirisinin dayanamayacagi
sertlik ve keskinlikle araç ve gereçler bagislamistir. Demirin tarim araçlari
haline donüsmesi, yavas yavas besin toplayici toplumdan hayvancilik ve tarima
dayali topluma geçsi saglamistir. Bu geçis erkek gücüne gereksinim duydugu için
toplumda erkegin islevinin ve sayginliginin artmasini da getirerek babaerkil
toplum düeninin de habercisi olmustur.
Üretici güçlerin ve aletlerin gelismesi hayvanciligi belli olçüde
onemsizlestirmistir. Daha sonra bu yorelere yerlesenler, yerlesik düzene geçenler,
kendi yasam biçimlerini, topragi isleme yontemlerini gelistirerek, topragin
sabanla islendigi daha gelismis bir donemi baslatmis, ayni zamanda sosyal
degisimler de yasanmistir. Daha gelismis bir ekonomi, servetin belirli ailelerde
toplanmasini ve zamanla bu ailelerin bir klan aristokrasisi çevresinde
toplanarak toplulugun diger kesimlerinin kendilerine baglanmasi sonucunu
getirmistir. Bu donemde ayrica genis kabile birliklerinin biçimlendigi,
belirgin hale geldigi donemdir.
Kabile birliklerinin biçimlendigi bu donemde, bugünkü Çerkes boylarinin
atalari olan Meot, sind, Zikhi, Kerket, Pses, Henioch, Zanig ve daha baska
boylar bu tarihten baslayarak maddi ve kültürel gelisimlerini, daha baska bir
deyimle etnik bütünlesmeyi tamamlamaya baslamistir.
Bugünkü Kuzey Kafkasya'nin otokton halki olan Çerkes boylari, kimilerinin
savundugu gibi Sami irkindan olmayip, Orta Dogu'dan kuzeye goç etmemistir.
Tarihin hiçbir çaginda sicak denizlerden, sicak iklimlerden kuzeye, daha soguk
bolgelere hiç bir goçe rastlanmaz. Baska bir deyisle, İslam dininin etkisi
ile Kavm-i Necip olarak anilmaya baslanan Arap halki ile ya da Sami irki ile
Kuzey Kafkasya boylarinin hiç bir ilgisi bulunmamaktadir.
Dogu'dan kaynaklanan kimi stilize motiflerin yada esyalarin benzesimini dayanak
olarak gosteren Çerkeserin kokenini Orta Asya steplerine ve Turan illerinde
arayanlar da yanilgiya düsmektedirler. Çerkesler Kuzey Kafkasya topraklarinda
etnik konsolidasyonlarini tamamayan otokton topluluklardir.
Eski Kuzey Kafkasya halklari ve kabilelerinin adlarinin bugün bilinmesini,
komsulari tarafinda birakilan yazili anitlara borçluyuz. Bu yazili belgelerde
adi geçen boylar; Kimmer, İskit, Sarmat, Tauri, Sind, Meot, Kerket, Zikhi,
Henioch, Zanig, Pses, Psil ve Kolchi'dir. M.o. 1. yüzyilda ve
Hiristiyanlikdoneminin ilk yillarinda Kuzey Kafkasya nüfusunu Meotlar ile diger
Kuzey Kafkasya'li dagli kabileler olusturmaktaydi. Meotlar Azak Denizi'nin dogu
kiyilari, Kuban nehrinin alt ve orta havzalarinda yasiyordu. Nehrin sag yakainda
kalan topraklari, bugünkü Tamizbekskaya yerlesim bolgesine kadar uzaniyordu.
Meotlarin çagdisi olan Antik Grekler (Yunanlilar) M.o. 6. yüzyilda ilk kez
Meotlardan soz etmektedirler. ote yandan Meotlarin M.o. 8. ve 7. yüzyilin ilk
yarisi arasindaki donemde, kokü Tunç Çagi'na kadar uzanan bir kültüre sekil
verdikleri gerçegi de arkeolojik bulgulardan anlasilmaktadir.
"Meot" sozcügü bir çok küçük kabileyi kapsayan kollektif bir
isimdir. Hiristiyanligin baslangiç doneminde yasamis olan eski Grek
cografyacisi Strabo, "Meotlarin, Sind, Dandari, Toreates, Ayres, Arreches,
Torpotes, Obicliakenes, Doskhi ve diger bir çok kabileden olustugunu"
yazar. Yanlizca antik edebiyat kaynaklarinda degil, bu konuyu isleyen Bosphor
Kralligi topraklarindan çikartilan tas tabletlerde de Azak Denizi'nin güney
kiyilari ve Kuban havzasi antik kabilelerinin isimleri açiklanmaktadir. Bu
isimler Meot kabilelerini olusturan ve Bosphor Kralliginin da unsurlari olan
Sind, Dandari, Toreatesi Pses ve Sarmat kabileleridir. Bu toplulukalar daha
kuzeylerde, Don ve Volga irmaklari arasindaki, daha once Meotlara ait olan
topraklari isgal etmis gorünmektedir (ozellikler Sarmatlar). Don ve Kuban
nehirleri arasinda dogal bir sinirin bulunmamasi ve Sarmatlarin goçebe bir
topluluk olmasi nedeniyle, bu toplulugu kah kuzeyde kah güneyde, Kuban
Havzasi'nda gorebilmekteyiz.
Bugünkü Çerkeslerin atalari olanve M.o. 1000 yillarinin ilk yarisinda etnik
konsolidasyon (pekisme) sürecini tamamlamis olan Kuban bozkirinin bu sahipleri
incelendiginde, devamli bir yer degisiminin yasandigi gorülmektedir. ornegin İskitlerin,
bu bozkirda yasayan kabileleri geride birakarak, bozkiri geçtikleri ve Kafkas
Daglari'ndaki geçitleride asip Transkafkasya'ya (bugünkü Gürgüstan,
Ermenistan ve Azarbaycan topraklari) gittikleri, bu yoreleri yagmaladiklari, M.o.
6. yüzyilin baslarinda ise tersine bir akin baslatarak eski topraklarina dondükleri
bilinmektedir. Bu yorede sürekli İskit yerlesimi bulunmamaktadir. Dolayisiyle
bu bolgede bulunan kalintilarda İskit yapiti pek azdir.
ote yandan Antik Yunan kolonileri (Phanugoria kenti) yaklasik 2500 yil once
Sind'lerin saldirisi ve isgali ile Taman yarimadasindan çekilmistir. Kuban
bolgesinde ve azak Denizi'nin dogu kiyisinda yasayan Meotlarla çagdas Yunan
kolonilerinin içerisinde en gelismis olani süphesiz Phanugoria site devletiydi.
Bu kentin yerlesim yeri bugünkü Seneggo kasabasi yakinlarinda bulunmaktadir.
Bolgedeki diger Grek kolonileri, Cepi ve Hermonacca'dir. Bu kolonilerin
gelisimleri, kirsak sinirlari birlesmis, ayri birer bagimsiz devlet statüsünde
ve M.o. 6. ve 4. yüzyillardaki Grek uygarliginin sosyopolitik yapisini
belirleyen "polis"ler seklinde olusmustur. Kerç ve Taman
yarimadasindaki bu site devletlerin tarihsel gelisimi, giderek Panticapeum'un
baskent oldugu Bosphor İmparatorlugu ile birlesme sonucunu getirmistir. Bu
imparatorluk koleci bir devletti; hükümdarlari devamli dogu ve güneye inme
agirlikli bir politika izlemislerdir. Bu politikanin sonucu olarak Asagi Kuban
bolgesinde yasayan Meotlarin Sind koluna ait topraklar isgal edilmistir. Daha
sonra diger Meot boylari da bu kralligin sinirlari içerisine girmistir. Zamanla
bütün bu kabileler imparatorluk sinirlari içerisinde birbirlerine
baglandiklari gibi, kültürel olarak da belirli bir yere kadar kaynasmislardir.
Yukarida da belirtildigi gibi bu tür goçler, yer degistirmeler uzun yillar sürmüstür.
ornegin Strabon'a gore bir Sarmat kabilesi olan Sirakisler, M.o. 2. yüzyilda
Kuban bolgesine gizlice sizarak Kafkas Daglari'nin güneyine kadar inmislerdir.
Güçlü goçebe kabilelerden olusan Sarmatlarin yasam biçimi, üstün tarim
yasami ve yontemleri bilen Meotlarin etkisiyle degismistir. Strabo Sirakisleri
tanimlarken, "kimi gruplarin çadirda yasayip topragi sürdüklerini"
anlatmaktadir. Bu tür kültürel degisim, Kuzey Kafkasya'da yerlesik tarim nüfusunun
artmasina neden olmustur. M.o. 1. yüzyilin sonlarina dogru Sarmat sizmalari
arttigi için bolgede güçlü bir "Sarmatlasma" olayi gorülmektedir.
Ancak kültürel yasamda bir degisme olmamistir. Sarmat çogunluguna karsin Meot
kültürü, dil ve geleneksel, yasam tarzini sürdürerek genislemis, yeni
gelenleri kendi kültürü içinde asimile etmistir. Sayica daha az olan Meot kültürü
bu gücünü M.S. 3. yüzyila kadar sürdürmüs, bu yüzyilda Alan saldirisina
ugramasi topraklarindan (Kuban nehrinin sag yakasindan) sürülmüslerdir. Yeni
gelen Alanlar da aslinda Sarmat kokenliydi. Sarmat kabilelerinin bir kolu olan
Alanlarin farkliligi İran dili konusmalariydi. İran dili konusan Sarmat
kabilelerinden, yani Alanlardan soz eden kaynaklara M.S. 1. yüzyila ait
belgeler arasinda rastlamaktayiz. Alanlar dogu Kuban bolgesine 1. ve 2. yüzyil
arasinda gelmislerdir. Diger kabilelerle yakin baglar kuran alanlar, Daryal Geçidi
ve Hazar Kapisi yolu ile Transkafkasya ve Asya'ya geçmislerdir.
M.S. 3. yüzyilda Alanlarla Sarmat boylari birleserek Alan-Sarmat kabile
birligini olusturmuslardir. Giderek güçlenen Alan baskisina dayanamayan yerli
kabileler Kuban'in sol yakasina geçip akraba olduklari diger Meot kabilelerine
siginmistir. Boulece daha az verimli olan topraklara salt güvenlik nedeniyle
yerlesmislerdir. Bu kabileler Kuban'in sol yakasindaki orman-bozkir alanlarina,
Kuban irmaginin taskin batakliklar ile kapli ova ve agaçlik bolgelerine
yerlesmistir.
Alan-Sarmat kabile birligi uzun süre yasamadi, M.S. 375'de Asya'dan Bati'ya yürüyüse
geçen Hun dalgalari, Kuban bozkirini asarak Taman'a dogru ilerlerken,
arkalarinda harabe, yangin, açlik ve olüm birakarak Alan-Sarmat kabile
birliginin yikilmasina neden olmustur. Yagmalanip yikilan, güçsüz birakilan
Kuban'in sag yakasi bundan boyle goçebe boylarinin yerlesim yeri olmaya
baslamistir. Meotlar ve akrabalari olan Zikhi'ler etnik anlamda pekismelerini
tamamlayarak bugünkü Çerkes toplumunun atalari olarak tarih sanesinde güçlenmeye
baslamistir.
Kaynak
: Ozdemir OZBAY, Nart Dergisi, Mart-Nisan 1997