Kuzey Kafkasya'nın Ruslar tarafından kesin ele geçirilme tarihi olan 1860'lı yıllardan başlayarak yüzbinlerce Çerkes ana yurtlarından sürüldüler ve Osmanlı topraklarına sığınmak zorunda bırakıldılar.Bu perişan göçmenler, büyük kayıplar vermelerine ve sayıca azalmalarına karşın, Türkiye yakın tarihinin her çevresinde sayılarıyla ölçülemeyecek kadar önemli roller oynamışlardır. Bu bakımdan Anadolu'daki Çerkes göçmenlerinin 1919-1923 yıllarındaki durum ve konumunu inceleyen Türkiye Kurtuluş Savaşı ile ilgili araştırmaların bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu sayfada kısa yaşam hikayelerini gördüğümüz kişilerin ve benzerlerinin adları, konuyla ilgili eserlerde geçmekle birlikte bunların Kafkaslı kökenleri genellikle bilinmekte ve çok defa da bilindiği halde belirtilmemektedir.
Hüseyin RAUF
ORBAY (1881-1964) T.B.M.M.'nin altıncı döneminde Kastamonudan milletvekili seçildi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye yönünden büyük güven kazandı ve (1942) Londra Büyükelçiliğine getirildi. Bu görevden de 1944 yılında kendi isteğiyle ayrıldı ve birdaha devlet görevi kabul etmedi. Kendi halinde yaşadı ve 1964 yılında İstanbul'da hayatına son verdi
Abuk
AHMET PAŞA (1857-1923)
Ömer YAVER PAŞA (1861-1931) Mehmet ŞÜKRÜ OĞUZ (1881-1953) Hücum Taburu'nun terhisinden sonra Maltepe Endaht (atış) Okulu komutanlığına atandı. Bu görev sırasında İstanbul'da Karakol Cemiyeti'nin ve Kocaeli Kuvayı Milliyesi'nin örgütlenmesinde önemli rolü oldu. Kunduh Bekir Sami Bey, Sencer Eşref Bey (Kuşcubaşı), Sabancı Hakkı, Baki Bey'ler ve Pşevu Reşit Bey gibi hemşerileriyle işbirliği yaparak bir çok kişinin, silah ve cephanin Anadoluya geçirilmesini sağladı. İstanbul ve Kocaeli yöresi Kuvayı Milliye Komutanlığı yaptı. Ankarada toplanan T.B.M.M.'nin ilk dönemine İstanbul milletvekili olarak katıldı (1920-1923). Meclis'in ikinci dönemine katılamadı. Anadolu ihtilali'nin başarıyla sonuçlanmasından sonraki tavsiyelerden ve özellikle kardeşi Nail Bey'in İzmir suikastı bahanesiyle idama mahkum edilmesinden sonra politikaya karışmadı (1926 ). Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ticaret ve müteahhitlik işleriyle uğraştı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Sovyet karıştı bazı faaliyetlerde adı geçti. 1953 yılında öldü. Maan ALİ BEY (1872-1934) Silah bırakışmasından sonra Düzce'ye döndü. 1919 yılı sonrasında Kuvayı Millye'ye karşı olan Nigehban Cemiyeti yararına bazı girişimleriyle Heyet-i Temsiliye'nin dikkatini çekmişti. İstanbul hükümeti tarafından kışkırtılan karşı ihtilal hareketine de katıldı ve Düzce'de Berzeg Sefer Bey'in yönetiminde oluşturulan yerel yönetimde jandarma komutanlığı görevini üstlendi. Düzce'nin Pşevu Ethem Bey'in güçleri tarafından işgali üzerine kaçtı. Bir süre sonra çıkarılan affın kapsamı dışında bırakıldığından Düzce ve Hendek'de Abhazların oluşturduğu ikinci ayaklanmada da rol oynadı ( Temmuz 1920 ). Yunan işgal bölgesinde kurulan işbirlikci ( Şark-ı Karip Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti ) kurucuları arasında Düzce delegesi olarak yer aldı (1921). Bu ülkeyi terketmek zorunda kaldı. Lozan Anlaşması'ndan sonra 150 lik listeye konanlar arasındaydı. Abhazca Adigece ve Türkce biliyordu. 1934 yılında ise Yunanistan'da Kareferye'de öldü. Şefik ÖZDEMİR BEY (1885-1934) Ali SAİT AKBAYTUGAN (1864-1950) Esaretten
döndüğünde 25. Kolordu Komutanlığı'na getirildi ve İstanbul Muhafızı oldu
(1919). Bu görevi sırasında Kuvayı Milliye'yi destekledi. 14. Kolordu Komutanı Met
Yusuf İzzet Paşa ( kayınbiraderidir), Maraşal Tuğa Fuat Paşa, Mareşel Berzeg
Zeki Paşa, Big Ahmet Fevzi Paşa, Karzeg Salih Paşa vd. ileri gelen hemşerileriyle
işbirliği içinde, Anadolu'daki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine
katılmalarını engllemeye çalıştı. İstanbul'daki birçok kişinin Ançok Ahmet
Anzavur Bey'in güçlerine katılmak üzere Anadolu'ya göçmelerini önledi. Anadolu
ihtilalini destekleyen tutumu nedeniyle 16 Mart 1920 de İstanbul'u işgal eden
İngiliz'ler tarafından tutuklanarak Malta adası'na sürgün edildi. T.B.M.M. adına
Kunduh Bekir Samih Bey tarafından imzalanan Londra Anlaşması uyarınca serbest
burakıldığında Aşharuva Rauf (Orbay), Hatko İsmail Canbulat, Mürsel Baku (Paşa)
vd. arkadaşları ile birlikte Ankara'ya giderek T.B.M.M. Ordusuna katıldı. Komutanlık
görevi yanında Elviye-i Selase Soruşturma kurulu Başkanlığı yaptı. Abhazca,
Almanca, İngilizce, Fransızca, ve Arapça'yı biliyordu."Çester Projesi Hakkında
Bazı Tenkidat ve Mütealaat (1923)" adlı bir kitabıda vardır. Çerkeslerin ilk
kitap yazarlarından Hayriye Melek Hunc'un ağabeyidir. 1950 İstanbul'da öldü.
.Berzeg SEFER BEY (1892-1920) Birinci Dünya Savaşı'nda da askerliğini inzibat eri olarak yaptıktan sonra Mondros Müteharekesi'nden sonra Düzce'ye dönü. Hürriyet ve İtilaf fırkası'na mensuptu. Buna karşın, üçüncü Damat Ferit Paşa Hükümeti'nin Kuvayı Milliye'cilerin girişimiyle iktidardan düşürülmesinden sonra muhaliflerin Düzce ve Adapazarı yöresindeki Kafkas göçmenlerini Kuvayı Milliye ve İstanbul Hükümeti aleyhine örgütleme girişimlerine karşı çıktı. Ancak Damat Ferit Paşa'nın tekrar iktidara gelmesi ile İstanbul Hükümetince Şeyhülislam fetvaları ile de kışkırtılan Kafkas göçmenleri arasında Kuvayı Milliye'ye karşı silahlı eylemlerinde başlaması üzerine, halktan gelen bu harekete katılma zorunluluğunu duydu. Kişisel nüfusu ile Maan Koç Bey, Maan Ali Bey, Kesebiy Abdülvahab Bey gibi yöredeki Kafkas göçmenleri'nin ileri gelen kişilerini bir araya getirerek Düzce'de geçici bir yöresel yönetim kurdu ve düzeni sağlamaya çalıştı. İstanbul ile, Ankara'daki Kuvayı Miiliyeciler'in bazılarıyla ve Adapazar'ındaki Karzeg Sait Bey ve arkadaşları ile ilişki kurdu. Ankar hükümetince yöreye gönderilen Rafet Bey (Bele), Pşevu Ethem Bey gibi Kuvayı Milliye Komutanları ilede görüşerek kardeş kavgasını önlemeye çalıştı. 4000 Çerkes atlsı ile Kuvayı Milliye'ye katılacağını bildirdi ve önerisi kabul edildi. Buna karşın yapılan antlaşmalara uygun olarak ve hiçbir direnme ile karşılaşmaksızın Düzce'ye gelen Pşevu Ethem Bey tarafından, arkadaşları ile birlikte asılarak idam edildi. (27 Mayıs 1920) Karzeg SAİT BEY (1887-1920) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni ve Kuvayı Milliye hareketini destekledi. Üçüncü Damat Ferit Paşa hükümetini Kuvayı Milliyeciler'in girişimi ile iktidardan düşürülmesi üzerine Adapazarı'na gelerek yöredeki Kafkas Göçmenlerini yeni hükümet ve Kuvayı Milliye aleyhine örgütleme girişiminde bulunan Çerkes Bekir Sıtkı Bey'in girişiminin, Heyet-i Temsiliye'nin talimatlarına uygun olarak önlenmesinde rol aldı.(Ekim 1919).Ancak Kuvayi Milliye Komutanı olarak yanındaki Balkanlı çetecilerle birlikte yöreye gelen ve halkdan aşırı isteklerde buluna Sencer Eşref Beyin eylemlerinide onaylamadı.Kafkas göçmenlerinin ileri gelen kişilerinden Maan Şirin, Lakırba Kazım, Doghukhpa Şerafettin,Çegem Ali Bey vb...ile iş birliği yaparak Adapazarı'nda geçici bir yöresel yönetim kurdu. Kuvayi Milliye adına Adapazarına gelen 24.Tümen Komutanı Yarbay Kaseyko Mahmut Bey'i dostça karşıladı. Onu hendek yolunda öldürülmesinden birgün sonra Adapazarı'na yürüyen Hendek'li karşı ihtilalci Abhazlar'la görüşmeye giderken onler tarafından öldürüldü (23 Nisan 1920 ). İlyas ZEKİ AYDEMİR (1880-1963) Elazığ'da 15. alay komutanı iken Heyet-i temsiliyenin emriyle, İngilizler'in desteklediği karşı ihtilalci Feyzi oğlu Ali Galip Bey ve yandaşlarının üzerine yürüyerek Sivas Kongresi'ni toplanmasını tehlikeye sokan bu eylemin bastırılmasını sağladı. İşgalci Yunan orduları'nın yenilgisi ile sonuçlanan büyük taarruza yarbay rütbesiyle 38. alay komutanlığı yaptı.Cumhuriyet döneminde de yüksek askeri görevlerde bulunarak tümgeneral rütbesine kadar yükseldikten sonra 1939 yılında emekliye ayrıldı. 1963 yılında başarısız bir hükümet darbesi girişimi sonunda idam edilen Albay Talat Aydemir'in amcasıdır. Tanbiy ÖMER MÜMTAZ BEY (1859-1925) Mondros Silah Bırakışması ve Yunanlıların İzmir'e çıkması üzerine Anadolu ihtilali saflarında yer aldı. Sivas Kongresinde Heyet-i temsiliye'ye üye seçildi. Hemşehrileri Kunduh Bekir Sami, Aşharuva Rauf (Orbay), Hakkı Behiç Beylerle birlikte bu ihtilal kurulu'nun en aktif üyelerinden biriydi. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi'ne de Ankarada'n Millet vekili seçildi. Meclisteki Kuvayı Miiliye'yi destekleyen Milletvekkillerince "Felah-ı Vatan" gurubu içinde yer aldı. İstanbul'un işgali ve Meclis'in dapılması üzerine Anadolu'ya geçerek Ankara'da toplanan T.B.M.M ne katıldı. 1.ve 2. dönemlerde Ankara milletvekilki olarak görev yaptı. 1925 yılında öldü. Zeraho BEKİR SAMİ BEY (1879-1934) Çeşitli birliklerde komutanlık ve askeri okullarda öğretmenlik yaptı.Balkan savaşları sırasında (1912-13)6.Kolotdu 16. Tümen Kurmay Başkanı ,70.Alay 2.Tabur Komutanı ,İş Kodra Tümani Kurmay Başkanı,Harbiye Nezareti Makam Emir Subayı olarak görev yaptı.Satın Alma Komisyonu Başkanı olarak Almanya'da bulundu.1.Dünya savaşını 16.000 kişiden oluşan Kuvve-i Seferiye (52. Tümen)Komutan olarak katıldı.Doğuda ve Irak cephesinde Ruslara ve İngilizlere karşı başarıyla çalıştı.Özellikle Kutülammare zaferini hazırlayan Felahiye savaşı ve başarısı tek başına onun askerlik bilgisinin ve kahramanlığının eseriydi.Bu savaş sonunda genç yaşta albay oldu(1916).Mondros Silah Bırakışmasından sonra Anadolu ihtilalini ve Yuyanlılara karşı direnişini ilk örgütleyen kişilerden biriydi.Mustafa Kemel Paşanın Anadoluya geçtiği günlerde oda hemşehrisi ve arkadaşları Aşharua Rauf(Orbay) Beyin yardımıyla 56.Tümen Komutanı ve 17.Kolordu Komutan Vekili olarak Ege bölgesina geçti.Mustaka Kemel Paşa ve Heyet-i Temsiliye ile kayıtsız şartsız iş birliği yaptı.Bu çalışmaları nedeniyle İstanbul(Damat Ferit Paşa)Hükümeti tarafından idama mahküm edildi.Batı Cephesi Komutanlığının kurulması üzerine 25 Haziran 1920 de 20. Kolordu komutanlığına atandı ise de 15 Temmuzda bu görevden alındı.Bursanın Yunanlılar tarafından işgalinden sorumlu tutularak T.B.M.M'nde ağır saldırılara uğradı.Fakat hizmetlerini iyi bilen ve taktir eden Mustafa Kemel Paşa onu siddetle savundu.Bekir Sami Bey 13 Kasım 1920 de Muğla ve Antalya yöresi komutanlığına atandı.Daha sonra Sovyet Rusyaya gönderiklen kurula Kafkasya Mümessili olarak katılması emredildi ise de buna olanak bulamadı.Gözlerinden rahatsız olduğu için Viyana'ya gönderildi.Temmuz 1922'de Türkiye'ye döndüğümde açığa alındı.1934 yılında İstanbulda öldü.... Karzeg SALİH HULISİ PAŞABEY (1864-1939) 1891-1894 yılları arasında Almanya'da askeri eğitim gördü. Çeşitli askeri görevlerde bulunduktan sonra 1901 de Genelkurmay Üçüncü Şube Müdürü ve Tuğgeneral oldu. Kayınpederi Mareşal Tuğa Fuat Paşa'nın Sultan Abdülhamit tarafından rütbesi alınarak Şam'a sürülmesinden sonra O da önce Diyarbakır'a sonra da Sivas'a sürgüne gönderildi. Beş yıl zorluklar içinde yaşadıktan sonra Meşrutiyet'in ilanı üzerine İstanbul'a döndü (1908). Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na atandı. İkinci Ordu Komutanlığı yaptı. Tevfik Paşa Kabilesinde Harbiye Nazırı olan Mareşal Edhem Paşa'nın istifası üzerine bu göreve getirildi (1909). Daha sonra gelen Hüseyin Hilmi Paşa Kabilesinde de görevine katıldı. Kabilenin istifasıyla bu görevden ayrıldı. Ayan Meclisi üyeliğine ve dördüncü, beşinci, altıncı ordular Genel Müfettişliği'ne atandı. Bu esnada Hakkı Paşa Kabilesi'nde Bahriye Nazırı oldu. Balkan Savaşı'ndan önce Gazi Ahmet Muhtar Paşa Kabilesi'nde Nafıa Nazırı (Bayındırlık Bakanı) oldu. Onu izleyen Kamil Paşa Kabilesin'de ise Bahriye Nazırlığı vekaletine atanarak barış görüşmeleri için Osmanılı delegeleri arasında Londra'ya gönderildi. Birinci Dünya
Savaşı'nın sonuna kadar askeri bir görevde bulunmadı, sadece Ayan Meclisi üyesi
olarakgörev yaptı. Savaşın son yılında eşinin hastalığı nedeniyle İsviçre'de
iken kurulan Tevfik Paşa Kabilesinde -ikinci defa- Nafıa Nezareti'ne atandıysa da
İstanbul'a gelme olanağı bulamadı. Damat Ferit Paşa kabileisne tekrar Bahriye
Nazırlığına atandı. İstanbul Hükümetiyle Ankara arasındaki sorunların çözümü
için Ahmet İzzet Paşa tarafından tutuklanarak Ankara'ya götürüldü ve orada üç ay
oturmak zorunda bırakıldı. İstanbul'a dönmesine izin verilince Mustafa Kemal'e söz
verdiği gibi Nazırlıktan istifa etti. Ancak son Osmanlı Kabilesinde de yine Bahriye
Nazırlığına getirildi. 1922 yılında diğer bakanlarla birlikte o da istifa etti.
Emekli olarak 1939 yılında İstanbul'da öldü. Mehmet FUAT CARIM (1864-1939)
Cenevre Üniversitesi'nde de bir süre eğitim gördü. Türkiye'ye dönüşünde Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusa'sında görev aldı. İdarecilik girerek sırasıyla Bornova Bucak Müdürlüğü, Balıkesir Sancağı Hükük İşleri Müdürlüğü (1916), Gönen ve Adapazarı Kaymakamlığı (1917) görevlerinde bulundu. 27 Mayıs 1919 tarihine kadar Adapazarı kaymakamıydı. Damat Ferit Paşa hükümeti tarafından görevinden alınınca Anadolu İhtilali saflarına katıldı. Adapazarı - İzmit yöresinde Rum ve Ermeni çetelerine karşı ilk Kuvayı Milliye çetelerinin kurulmasına önayak oldu. Bu yöredeki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine karışmalarını önlemeye ve onları Kuvayı Milliye bünyesi içinde birleştirmeye çalıştı. T.B.M.M.'nin birinci dönemine İzmit milletvekili olarak katıldı. Meclis'in en kültürlü üyelerinden birisiydi. Sol eğilimli Yeşilordu Cemiyeti içinde yer aldı. 1922 yılında milletvekilliğinden ayrılarak T.B.M.M tarafından Ali Fuat Paşa başkanlığında Moskova'ya gönderilen elçilik kuruluna katıldı. Moskova ve Kazan Başkonsolosu oldu. Bu diplomatik görevi sırasında Meker Aziz, Baj Tahsin Rüştü gibi çalışma arkadaşlarıyle birlikte bağımsız Kuzey Kafkasya ve Kafkas Konfederasyonu kurulmasını amaçlayan çalışmalara destek oldu. Bir Rus sanatçısıyla evlendiğinden 1924 yılında diplomatlık mesleğinden ayrılmak zorunda kaldı. Ancak Mustafa Kemal Paşa onu tekrar göreve çağırarak Muhtelit Mübadele Komisyonu'nda görevlendirdi. Bundan sonra da Barselona (1936), Kopenhag (1938), Milano (1939), Başkonsolosluklarına getirildi. 1940 da Merkeze alındı. 1943 de Marsilya Başkonsolosluğu'na, 1945 de Cidde Elçiliği'ne getirildi. 1948 de Dışişleri Bakanlığı Genel Skereteri oldu. Rio de Janerio Büyükelçiliğinden emekli oluncaya kadar dışişlerinde kaldı. Yayımladığı "Hür Adam" gazetesiyle T.C. devrinde ilk muhalefeti yapan Carım'ın telif ve çeviri çeşitli kitapları da basılmıştır. 1972 yılında İstanbul'da öldü. Bekir SAMİ KUNDUH (1865-1933)
Galatasaray Lisesi'ni ve Paris'te Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirdi. Petersburg Elçiliğinde katiplik, çeşitli yerlerde konsolosluk yaptıktan sonra Trablusgarp Mektupçuluğu ile içişleri görevlerine geçti. Amasya Mutasarrıflığında, Van, Trabzon, Bursa, Beyrut ve Halep Valiliklerinde bulundu. "Şimali Kafkas Cemiyeti","Türkiye'de Şimali Kafkasya Siyasi Göçmenleri Komitesi" gibi Kafkas göçmen kurulularında görev aldı. Mondros Silah Bırakışmasından sonra kurulan "Milli Ahrar Fırkası"nın kurucuları arasında bulundu (1919). 4 Mayıs Anadolu İhtilali'ne katılarak Sivas Kongresi'nin toplanmasında ve kararlarında rol oynadı. Erzurum Kongresinden başlayarak Heyet-i Temsiliye'ye üye seçilmişti ve bu kurulan en aktif üyelerinden birisiydi. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi'ne Amasya'dan milletvekili seçildi. İstanbul'un işgali ve Meclis'in dağılması üzerine Anadolu'ya kaçarak T.B.M.M.'ne Amasya Milletvekili olarak katıldı.
İlk İcra Vekilleri Heyeti'nde Dışişleri Bakanlığına getirildi. Bu çalışmaları
nedeniyle Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafınadn gıyaben idama mahkum edildi. Sovyet
Rusya ile T.B.M.M. Hükümeti'nin ilişkilerini düzenlemek üzere Moskova'ya gönderilen
kurulun başkanıydı. Sovyetlerin özellikle anayurdu olan Kuzey Kafkasya'da
uyguladığı politikayı onaylamadığından Sovyetlere karşı bir tutum aldı.
Bağımsız bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ve Kafkasya Konfederasyonu kurulması için
yapılan çalışmalara destek oldu. Bu konuda çeşitli politik girişimlerde bulundu.
Londra'da Ortadoğu işlerini görüşmek için toplanan konferansta da (12 Şubat - 12
Mart) aynı tezi savundu. Bu arada Ankara'ya danışmadan İngiltere, İtalya ve Fransa
ile imzaladığı anlaşmalar T.B.M.M'nce onaylanmadı. Bunun üzerine Dışişleri
Bakanlığı'ndan istifa etti (8 Mayıs 1921) ve tekrar Avrupa'ya gitti. Sovyet karşıtı
ve Kuzey Kafkasya'nın bağımsızlığı gayesini güden çalışmalar yaptı.
T.B.M.M.'nin ikinci döneminde Tokat Milletvekilliğine seçildi. Başvekillikden istifa
ederke ayrılmış bulunna arkadaşı Aşharuva Rauf Bey (Orbay), Hatko İsmail Canbulat
Bey vd. arkadaşları ile birlikte Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na katılarak
muhalefeted geçti. 1926 yılında İzmir'de Atatürk'e yapılmak istenen suikast bahane
edilerek tutuklandı ise de İstiklal Mahkemesi'nde beraat ettirildi (1926). Bu olaydan
sonra siyasi hayattan uzaklaştı. Osetince, Adıgece, Fransızca, Farsca, İtalyanca ve
İngilizce biliyordu. 1933 yılında İstanbul'da öldü. Hakkı HAMİ ULUKAN (1864-1938)
T.B.M.M.'nin birinci döneminde görev alan en aktif milletvekillerinden biriydi. İktisat Encümeni Başkanlığı yaptı."İkinci Gurup" içinde yer aldı. 1920 yılı boyunca Anadolu 'da oluşan karşı ihtilal hareketleri bahane edilerek Meclis'de Kafkas göçmenlerine karşı oluşturulmak istenen olumsuz havayı yumuşatan gerçekçi ve sağduyulu konuşmaları vardır. Türkce, Abhazca ve Fransızca biliyordu. T.B.M.M'ndeki görevi sona erdikten sonra politikaya karışmadı. 1938 yılında öldü. Hakkı BEHİÇ BAYIÇ(1886-1943)
Anadolu İhtilali'ne başından itibaren katılarak bu hareketin önde gelen kişilerden
biri oldu. Sivas Kongresi'ne Saruhan (Delege) olarak katıldı ve Heyet-i
Temsiliye'ye seçildi. Mustafa Kemal Paşa, Aşharuva Rauf Bey, Kunduh Bekir Sami Bey ve
Tanbiy Ömer Mümtaz Bey'lerle birlikte bu kurulun başlıca aktif kişileri arasunda idi.
Türkiye Kurtuluş Savaşı Kadrosunun en inanış, bilgili ve faal sosyalisti olarak
kabul edilir. Birinci T.B.M.M.'nde Denizli Milletvekili idi. Seçilen ilk geçici
hükümette Maliye Bakanı oldu (25 Nisan 1920). Daha sonra İçişleri Bakanlığı'na
seçildi (17 Temmuz 1920). Fakat 7 Ağustos 1920 de bu görevinden istifa etti. Çünkü
bu kısa süre içinde hakkında sekiz sözlü soru ve dört gensoru önergesi
verilmiştir. Sol eğimli "Yeşilordu Cemiyeti" ile "Halk
İştirakkiyyun Fırkası"nın ve resmi "Türkiye Kominist Fırkası"nın
da kurucularından ve aktif yöneticilerindendi. Kuvayı Seyyare'nin organı durumunda
olan " Seyyare Yeni Dünya" gazetesi Eskişehir'den Ankara'ya nakledildikten
sonra bir sire onun da sorumlu müdürlüğünü ve başyazarlığını yapmıştır.
İçişleri Bakanlığı'ndan istifasıdan sonra bir daha hükümete girmedi. Kuvayı
Seyyare'nin ve sol akımların tasfiyesi üzereine (1921) asabi rahatsızlığının
da etkisiyle politikadan ve aktif görevlerden çekildi. Emekli olarak
Ankara'da yaşadı ve 1943 yılında öldü. Pşevu ETHEM BEY (1886-1948)
Birinci Dünya Savaşı'nda Sencer Eşref Bey'in yönetimindeki Teşkilat'ı Mahsusa'da çalıştı. Dr.Hanakhe Reşit Bey'in (Diyarbekir Valisi) ve Aşharuva Rauf (Orbay) Bey'in emrinde Irak ve İran'da görev yaptı. Bu arada yaralanarak Bandırma'ya döndü. Mütareke devresinin başlangıcında İzmir yöresinde bazı siyasi eşkiyalık olaylarına adı karıştı. Yunanlı'ların İzmir ve çevresini işgali üzerine Anadolu'ya geçen Aşharuva Rauf Bey'in ve Zaraho Bekir Sami Bey'in uyarılarıyla Yunanlı'lara karşı eyleme geçti. Ağabeyleri Reşit ve Yüzbaşı Tevfik Bey'lerle birlikte Bursa ve Balıkesir yöresindeki Kafkas göçmenleri arasından topladığı gönüllülerle önce Ayvalık, sonrada Akhisar ve Salihli yörelerinde Yunanlı'lara karşı savaştı. Örgütçü yeteneğiyle,diyer bazı Kuvayı Milliye çetelerini de tasviye ve kendi güçlerine katarak Yunanlı'lara karşı sağlam bir cephe oluşturdu. Yunan ilerlemesinin "Milen Hattı" üzerinde durdurlmasında en büyük rolü aldı. Emrindeki atlı güçlere 14. Kolordu Kolordu Met İzze Yusuf Paşa tarafından "Kuvayı Seyyare" adı verilmişti. 1920 yılı boyunca birlikleri, zaman zaman Yunan cephesine çekilerek Marmara yöresi ve İç Anadolu'daki karşı ihtilal hareketlerinin bastırılmasından vurucu güç olarak kullanıldı. Bu suretle T.B.M.M.'nin toplanarak ülkenin kaderini eline almasında önemli bir rol oynadı. Düzce, Adapazarı, Çorum, Yozgat gibi ayaklanma bölgelerinden toplayarak güçlerine kattığı yeni gönüllülerle daha da güçlenerek T.B.M.M. Hükümeti'nin dayanağı en güçlü Kuvayı Milliye Komutanı haline geldi. Kendisine resmen "Milli Kahraman" ünvanı verilerek T.B.M.M.'nde ayakta karşılandı. Fakat birliklerinin kendine özgü yapısı ve genellikle Kafkas Göçmenlerinden oluşması kuşkular yarattığı gibi, ayaklanma bölgelerinde verdiği yersiz idam kararları, köyleri yaktırması ve acımasızlığı hemşerileri arasında da kendisine karşı antipati uyandırmaya başlamıştı. İç Anadolu'da Çapanoğulları'nın yönlendirdiği karşı ihtilal hareketini bastırmak için Yozgat yöresinda bulunduğu sırada, Yunanlılar'ın iki koldan saldırıya geçerek Bursa, Balıkesir ve Uşak yörelerini işgal etmeleri üzerine tekrar bu cepheye çağrıldı. Düşman saldırısının durdurulmasında büyük başarısı görüldü ve Demirci yöresindeki savaşlarda üstün Yunan güçlerine karşı büyük bir başarı kazandı (1920). Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'nın Moskova Büyükelçiliğine atanarak yerine İsmet Bey'in getirilmesinden sonra Ethem Bey ve kardeşleri ile Mustafa Kemal Paşa ve Hükümet arasındaki anlaşmazlıklar belirginleşmeye başladı. Bir yandan Nizami Ordu'nun güçlendirilmesi için bir engel olarak görülen Kuvayı Seyyare öte yandanda Anadolu İhtilaline el koymaya çalışan sol akımlar ve Enver Paşa taraftarlarıiçin hazır bir potansiyel olarak deyerlendiriliyordu.
Pşevu Ethem Bey'in Yozgat ayklanmasının bastırılması sırasında hükümet üzerinde
girştiği bazı güç gösterilerinden de kuşkulanan Mustafa Kemal Paşa sol eğimli
Yeşilordu Cemiyeti gibi Kuvayı Seyyare'yi de dağıtılmaya karar vermişti. Durumu
değerelendiremeyen Ethem Bey ve Kardeşleri çeşitli olaylar karşısında yaptıkları
hissi ve yersiz çıkışlarla siyasi hasımalarının eline yeni kozlar verdiler. Met
Yusuf İzzet Paşa, Hakkı Behiç Bey gibi aydın ve niyetli hemşerileri tarafından
kendilerine yapılan bazı uyarılarıda deyerlendiremediler. Böylece 1920 yılı
sonunda, Mustafa Kemal Paşa, bir yandan Pşevu Kardeşleri gelen giden kurullarla
oyalarken bir yandan da Meclis'e haber vermeksizin Batı Cephesi birliklerini Kuvayı
Seyyare üzerine sevketti. Diyer düzensiz Kuvayı Milliye güçlerinden de bir yardım
sağlamayan ve Yunana orduları ile Türk Nizamı orduları arasında sıkışan Ethem
Bey, Yunanlı'larla bir mütareke yaparak küçük çarpışmalarla geri çekilmeye
başladı. Bu arada infiale kapılarak T.B.M.M.'ne hakaretamiz telgraf, T.B.M.M'nde
bütünüyle aleyhine dönmesine neden oldu. Lozan Anlaşması'ndan sonra da 150 lik
listeye dahil edildi. Bunun üzerine önce Mısır'a sonra da Ürdün'e giden Ethem Bey
buradaki Kafkas göçmenleri arasında sesizce yaşadı. Kardeşlerinin aksine, 150
liklerin affından sonra da Türkiye'ye dönmedi. 1948 yılında Amman'da öldü ve bir
Çerkes mezarlığına gömüldü. Aşir ATLI (1881-1956)
Mütareke devresinde Anadolu İhtilaline katılarak İzmir Cephesinde 23 üncü Tümen Komutanı olarak Yunan güçlerine karşı savaştı. Aynı zamanda Mart 1920 den itibaren İzmir Doğu Cephesi Kuvayı Milliye Komutanı olarakta görev yaptı. Bu cephede birlikle savaştığı Kuvayı Seyyare güçlerinin Marmara ve İç Anadolu'daki karşı ihtilal hareketlerini bastırmaya gönderildiği bu devrede Kuvayı Seyyare Komutanı Pşevu Ethem Bey'le bazı anlaşmazlıkları oldu.Yunan sadırısı ve ilerlemesi üzerine Albay Zeraho Bekir Sami Bey'le birlikte Bursa'nın Yunanlılar eleine düşmesinden sorumlu gösterilmek istendi. Fakat hizmetlerini bilen ve takdir eden Mustafa Kemal Paşa'nın araya girmesi ve T.B.M.M.'nde onların savunması üzerine Antalya Valiliği ve Bölge Komutanlığı'na atandı ( Kasım 1920 - Ağustos 1921 ). Büyük Taaruz'da ve Başkomutanlık Meydan Savaşı'nda altıncı Kolorduya bağlı 16 ncı Tümen'in komutanıydı. Zaferden sonra 2.ve 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptı (1925-1928). Tümen komutanlıklarında bulunduktan sonra kendi isteği ile Tümgenarellikten emekliye ayrıldı (1931). Türkce ve Adığece'den başka Almanca ve Fransızca biliyordu. 1956 yılında İstanbul'da öldü. Çule İbrahim HAKKI (1876-1932)
İzmit ve Adapazarı yöresindeki Kafkas Göçmenleri arasından topladığı altı
gönüllülerle bölgeye hakim oldu. İstanbul hükümeti'nin İzmit'e gönderdiği
Kuvayı İnzibatiye birliklerine de el attı. Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafından
İzmit'e gönderilen Ançok Ahmet Anzavur (Paşa) ile de işbirliği yaparak yörede adeta
bağımsız bir yönetim kurdu ve Kuvay Milliye'ye karşı cephe aldı. İstanbul
Hükümeti 7 Temmuz 1920 de kendisini görevden almak Mutasarrıfı İzmit'e sokmadı.
Kuvayı Milliye güçlerinin boşaltmak zorunda kaldığı Adapazarı'nı da işgal ederek
Maan Mustafa Namık Bey'i buraya kaymakam vekili olarak atadı. Adeta bağımsız bir
yönetim kurdu. Yunan işgali sırasında da işgal güçleriyle işbirliği yaptığı
için, 1921 yılı Haziran ayı sonlarında onlarla birlikte İzmit'i terketti. Çule
İbrahim Adıgece, Abzahca, Türkce, İngilizce, Arapca biliyordu. Midilli adasına, daha
sonra da Mısır'a gitti. 1932 yılında Mısır'da öldü. Cemil Cahit TOYDEMİR (1883-1956)
Mondros Silah Bırakışması'ndan sonucunda Kafkasya'dan döndüğünde Aşharuva Rauf Bey'in yardımıyla 5 Kafkas Tümeni Komutanlığı'na atanarak Anadolu'ya geçti. İstanbul'daki Ali Rıza Paşa Hükümeti adına Karzeg Salih Paşa ve Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa, Aşharuva Rauf ve Kunduh Bekir Sami Bey'ler arasında yapılan "Amasya Görüşmeleri" Cemil Cahit Bey'in evinde ve onun sağladığı güvence altında cereyan etti.21 Ocak 1922 de 10 uncu Tümen Komutanlığı'na getirildi ve tümeniyle Batı Cephesi'nde Yunanlı'lara karşı başarıyla savaştı. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra da Tümen Komutanlıkları, Kolordu Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı (1939), Askeri Yargıtay Başkanlığı (1942) 1.Ordu Komutanlığı gibi görevlerinde bulunduktan sonra 1946 yılında Orgeneral rütbesinden emekliye ayrıldı. T.B.M.M.'nin yedinci döneminde (1946-1950) İstanbul Milletvekili ve aynı dönemde Recep Peker kabilesinde Milli Savunma Bakanı olarak hizmet gördü.1956 yılında İstanbul'da öldü. Hatko İsmail CANBULAT (1880-1926)
Meşrutşyetin ilanını sağlamak için Makedonya'da yapılan çalışmalarda büyük rol
oynadı.M eşrutiyetin ilanı üzerine İstanbul'la gelerek Harbokulu'nda tarih
öğretmenliği yaptı.(1908)."Risale-i Askeriye" adlı dergiyi çıkardı. 1909
yılında askerlikten ayrıldı ve büyük ada kaymakamlığına atandı. 1912 yılında
İzmit milletvekili olarak mebuslar meclisine girdi. Balkan Savaşına gönüllü yedek
subay olarak katıldı. Savaştan sonra Milli Emniyet ve birkaç ay sonrada Emniyet Genel
Müdürlüğüne atandı (1914). İstanbul valisi ve İstanbul Şehremi'ni oldu. Stokhol
elçiliğine atandı. 30 Temmuz 1918 İçişleri Bakanlığına getirildi. 30 Eylülde bu
görevden ayrıldı. Mütareke Devrinin başnda İttihat ve Terakki Fırkası'nın kendini
fesi kararı almasından sonra "Teceddüt Fırkası" kurcuları arasında
bulundu. Mustafa Kemal Paşa'nın ve Aşharuva Rauf Bey'in yakın arkadaşıydı. Damat
Ferit Paşa Hükümeti tarafından tutuklandı, ve İngilizler tarafından Malta'ya
sürüldü. Sürgünden döndükten sonra 1923 yılında İstanbul milletvekili olarak
T.B.M.M.'nin ikinci devresine katıldı. Rauf Bey'le birlikte "Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası" nın kurcusu ve yöneticileri arasında yer aldı. İzmir'de
Atatürk'e düzenlene suikastla ilgisi olduğu iddiasıyla İzmirde istiklal mahkemesi
kararıyla asılarak idam edildi (1926). Esat BEY (1882-1920)
Balkan Savaşı'nda yeniden orduya dönerek savaşa katıldı. Savaştan sonr idarecilik mesleğine dönerek Sason Kaymakamlığına atandı. Birinci Dünya Savaşı'nda Bulanık Kaymakamı iken miliskuvvetleri'nin başında savaşa katıldı ve kolundan yaralanarak sakat kaldı. Bu bölgenin Rus'lar tarafından işgali üzerine önce İskenderum ve Antalya'da kaymakam, sonra da Kerek'de mutasarrıf olarak bulundu. Osmanlı Kuvvetlerinin bozgunu sırasında Ammanda İngiliz'lere esir düştüyse de bir süre sonra kaçarak Gönen'e döndü. Anadolu ihtilali'ne başından itibaren katılarak Gönen'de Kuvayı Milliye Örgütünün kurulmasında görev aldı. Ançok Anzavur'un yenilmesinden sonra Gönen'de Soma cephesine gönderilmek üzere kurulan gönüllü taburunun komutanlığını yaptı.1920 de Gönen'e dönerken Demirkapı köyünde Anzavur taraftarı kişilerce pusuya düşürülerek öldürüldü. Mehmet Hulusi AKYOL (1885-1961)
Yozgat Müftüsüiken (1920) yörede karşı ihtilali kışkırtan ünlü Çapanoğlu
ailesine karşı mücadele etti. T.B.M.M.'nin birinci devresinde Yozgat milletvekilliğine
seçildi. Damat Ferit Paşa hükümeti'nin Şeyhülislami Dürrizade'nin Kuvayı
Milliye'yi yasadışı ilan eden ve karşı ihtilali kışkırtan fetvasına karşı
mukabil fetvayı hazırlayan din adamları arasında yer aldı. Meclise katıldıktan bir
yıl sonra milletvekilliğinden istifa ederek müftülük görevine döndü. Bununla
beraber bundan sonra da köy köy dolaşarak halkı antiemperyalist cepheye koşmaya
özendiren vaazlar verdi. Cumhuriyet döneminde de çeşitli dini görevlerde bulunduktan
sonra 1961 yılında, Dinayet İşleri Danışma Kurulu Üyesi iken öldü. Maan ŞİRİN BEY (1877-1936)
Birinci Dünya Savaşı'nda hemşerilerinden bir çoğu gibi Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası'nın bir mensubu olarak Kafkas Cephesinde çarpışırken Rus'lara esir düştü. Bir süre Sibirya'da esarette kaldıktan sonra kaçtı ve Silah Bırakışması'ndan sonra Adapazarı'na döndü. 1919 yılı Ekim'inde Adapazarı yöresindeki Kafkas göçmenleri'ni İstanbul'daki yeni hükümet ve Kuvaı Milliye aleyhine örgütleme girişiminde bulunan Binbaşı Bekir Sıtkı ve Çule Beslan Bey'lerin bu girişimine karşı çıkan ve onları tutuklayanlar arasındaydı. Kuvayı Milliye Komutanı olarak göreve gelen ve Teşkilat-ı Mahsusa'dan tanıdığı Sencer Eşref Bey'e de yardımcı oldu. Fakat onun halk arasında tepki yaratan yersiz uygulamaları üzerine Adapazarı'nda Karzeg Sait Bey'in önderliğinde kurulan geçici yerel yönetime katıldı. Daha sonra İzmit Mutasarrıflığına atanan Çule İbrahim Hakkı Bey'in ve Ançok Ahmet Anzavur Paşa'nın karşı ihtilalci güçlrinde yer aldı. Oluşturduğu altı birliğiyle Kandıra'yı işgal ederek Kandıra ve Şile yöresini sorumluluğunu üstlendi. Yunan işgali altındaki İzmir'de kurulan işbirlikci " Şark-ı Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti" nin kongresine Kandıra delegesi olarak katıldı. Bu eylemleri nedeniyle Lozan Anlaşamsı'ndan sonra 150 lik listeye dahil edilerek ülkeye girişi yasaklandı (1924). Yunanistan'ın Kafeterye yöresinde Anadolu'dan göçeden Çerkes-Abhaz'ların kurduğu Neos Prodromos köyünde yaşadı ve 1936 yılında orada öldü. Süleyman NECMİ SELMEN (1871-1943)
1908 de Çorum, 1909 da Yozgat'da Mutasarrıf olarak bulundu. 1910 seçimlerinde Canik (Samsun) Sancağı mebusu olarak Mebuslar Meclisine katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda Meclis'in kapanması üzerine Canik Mutasarrılığı'na getirildi. Aynı yıl Ankara ve 1916 da Diyarbakır vali vekillerinde, 1918 de Siva, 1919 da Trabzon valiliklerinde, 1922 de Sinaop Mutasarrıflığında, 1923 de Kastamonu valiliği'nde bulundu. Anadolu ihtilali yıllarındaki görevleri sırasında Kuvayı Mılliye'yi aktif olarak destekledi. T.B.M.M.'nin ikinci devresine Canik (Samsun) milletvekili olarak katıldı. Bundan sonra yaşamı Samsun milletvekili olarak geçti. Türkçe, Adiğece ve Fransızca biliyordu. 1943 yılında hayatını yitirdi. Kaynak: Çerkes Göçmenleri II, Sefer E. Berzeg |