Hüseyin RAUF ORBAY (1881-1964)
              Kafkasya-Abhazya kökenli olup Trablusgarb(Libya)Valiliği ve Ayan Meclisi (Senato) Üyeliği yapmış olan Aşharuva Mehmet Muzaffer Paşa'nın Oğludur. 1881 yılında Istanbul'da doğdu.Deniz Harb okulu'nu ve Mühendishane'yi (1899) bitirdi. Amerika, İngiltere, Almanya vs ülkelerde çeşitli dış görevlerde bulundu. Trablusgarb ve Balkan Savaşlarına katıdı. Birinci Dünya Savaşı'nda İran ve Irak'ta "Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası" nın bir görevlisi olarak askeriyede bulundu. Daha sonra Yarbay rütbesi verilerek Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı'na atandı.

              T.B.M.M.'nin altıncı döneminde Kastamonudan milletvekili seçildi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye yönünden büyük güven kazandı ve (1942) Londra Büyükelçiliğine getirildi. Bu görevden de 1944 yılında kendi isteğiyle ayrıldı ve birdaha devlet görevi kabul etmedi. Kendi halinde yaşadı ve 1964 yılında İstanbul'da hayatına son verdi



Tuğa FUAT PAŞA (1835-1931)
        1835 yılında Mısır'da doğdu. Osmanlı Devleti'nin hizmetinde bulunan ( INCIRKÖYLÜ) Tuğa Hasan Paşa'nın oğludur. İlk ve orta eğitimini İstanbul'da gördükten sonra Mısır'da harbokulunu bitirerek Mısır ordusunda albaylığa kadar yükseldi. Daha sonra İstanbul'a giderek OsmanlI Ordusunda yer aldı. Özellikle  1877-1878 yılları arasında Osmanlı -Rus savaşında Balkanlar'da Çarlık ordusuna karşı gösterdiği büyük başarılarla büyük ün kazandı ve "Elena Kahramanı" olarak tanındı.Birinci Dünya savaşı yıllarında  çerkes göçmenlerince kurulan "Kafkasya Istiklal Komitesi" veTürkiye'de "Şimali Kafkasya Siyasi Muhacirleri Komitesi "(1915-1919) adlı örgütlerin başkanı olarak Çarlık Rusyası'na karşı özgür bir Kafkasya gayesine yönelik çalışmalarda bulundu. 96 yaşında iken  (1931) yılnda öldü. İstanbul'da Eyüp Sultan'da gömülüdür.

Sayfa Başı



Pşevu REŞIT BEY (1877-1951)
        Büyük Çerkes sürgününde (1864) Anadolu'ya gelerek Bandırma yöresine yerleşen bir adiğe ailesindendir. Pşevu Ali Bey'in oğlu olup (1877) yılında Emre Köyü'nde doğdu. Harbokulu'nu bitirdi.İttihat ve Terakki Partisi'nin militan kadrosu içinde yer aldı.
         İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra hastalanması sebebiyle Binbaşı iken Askerlikten ayrılmak zorunda kaldı. Ürdünde kardeşleriyle birlikte ordaki Kafkas göçmenleri arasında yaşadı. Türkce, Adiğece, Fransızca ve Arapça biliyordu. 1938 yılında Türkiye'ye döndü. 1951 yılında ise Bandırma'da öldü.



Ançok AHMET ANZAVUR (1834-1921)
        Büyük Çerkes sürgününde (1864) Adiğey'den göç ederek Marmara yöresine yerleşen Ançok adlı bir adiğe ailesindendir.
Osmanlı zaptiye örgütüne katılarak binbaşı rütbesina kadar yükseldi.İstanbul, Kütahya, Konya gibi önemli şehirlerde jandarma
tabur komutanı olarak görev yaptıktan sonra emekliye ayrylarak  Biga'ya yerleşti.
        Birinci Dünya Savaşın'da "Çerkes İttihad veTeavun Cemiyeti"nin önde gelen kişilerinden Met Yusuf İzzet (Paşa) ve öğretmen Üzeyir Bey'lerin tavsiyesiyle Osmanly Teşkilat-ı Mahsusası'na alınarak Kafkas cephesinde görevlendirildi. Cesur, becerikli ve rütbesi'nin üstünde görevler yaparak tanınmış bir kişiydi. Gönen ve Manyas yöresindeki Kafkas göçmen   kölerinden  topladığı  gönüllülerle Marmara yöresinde Kuvayı Milli'ye karşı ilk karşı ihtilal hareketini başlattı. Başarıları sayesinde aldığı güçle Ankara'ya yürümek için harekete geçtiysede Geyve Boğazındaki çarpışmalarda başarı sağlayamadı. Atından düşerek yaralandı ve tekrar İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Bir süre sonra Biga tarafına gitti. 1921 yılı şubat ayı sonunda Eskişehir İstiklal Mahkemesi'nce gıyabında idam cezasına çarptırıldı.
        Bundan sonra pek etkinliği görülmeyen Ançok Ahmet Anzavur Bey, 15 Nisan 1921 de karabiga dolaylarynda  bir Arnavut çetesinin pususuna düşerek öldürüldü. Biga'nın Buzağılık(TUĞUJ HABLE) köyünde  gömülüdür.

Sayfa Başı


 Abuk AHMET PAŞA (1857-1923)
              Kafkasya'nın Kabardey yöresinden Anadolu'ya göç eden  bir Çerkes ailesinin çocuğu olarak (1857) yılında uzunyayla'da doğdu. Harbokulu'nu (1879) ve Harp Akademisini (1881) yılında bitirdi. Kurmay Binbaşı rütbesiyle Osmanlı Devleti'nin Belgrat elçiliğine ataşemilitiler oldu. Çarlık Rusya'da görevli olarak bulundu. Kongreliğe kadar yükseldi. İkinci meşrutiyet'in ilanından sonra (1908) genellikle İttihat ve Terakki Partisi'ni destemekle birlikte onun yersiz uygulamalarına karşı çıkmaktan da çekinmedi.
            "Çerkes İttihad ve Teavun Cemiyeti"nin üyeleri arasında bulundu. Savaş yıllarında Kafkas Göçmenleri tarafından Çarlık Rusyası'na karşı oluşturulan "Şimali Kafkas Cemiyeti", "Türkiye' de Şimali Kafkas Siyasi Muhacirleri Komitesi" vb. kuruluşlarda rol oynadı.
             Anadolu'daki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine karışmalarını önlemeye çalıştı. Kafkasya'da Sovyet iktidarının kurulmasından sonra İstanbul'a sığıynan Kafkasyalı göçmenlere büyük yardımları oldu. 1923 yılında İstanbul'da öldü. Paşabahçe Mezarlığı'nda gömülüdür.



Sencer EŞREF BEY (1873-1938)
        1873 yılnda İstanbu'da doğdu. Kafkasya'dan göç etmiş Sencer adlı bir Vubıh ailesinden olan, Sultan Abdülaziz'in kuşcubaşısı Mustafa Nuri Bey'in oğludur. Harb okulunun son sınıfında iken yeni Osmanlılar'la ilişkisi olmakla suçlanarak Hicaz'a sürüldü. Buradan kaçarak Hindistan'a ve Avrupa'ya geçti. Sürgündeki Osmanlı liberalleri ile işbirliği yaptı. Rumeli'de gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütlenmesinde çalıştı. Meşrutiyetin ilanından sonra da, İmparatorluğun kaderine hakim olan bu partinin militan kadrosu içinde yer aldı.
        Birinci Dünya Savaşı yıllarında Kafkasya sınırlarında, Türkistan'da, Arabistan ve Kuzey Afrika ülkelerinde çeşitli eylemleri yönetti.Yemen'deki Osmanlı kuvvetlerine para ve mühimmat götüren bir kafilenin başında iken yaralanarak İngilizler'in eline düştü ve Malta Adasyna sürüldü. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra İstanbul'a döndü.Uzun süre çeşitli ülkelerde yaşadıktan sonra (1938) yılnda çıkarılan af yasasından yararlanarak İzmir yakınlarındaki çiftliğinde bir süre yaşadıktan sonra öldü.

Sayfa Başı



Aziz MEKER (1877-1941)
        Kuzey Kafkasya'da bugünkü Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi'nde bulunan Biberdkuace köyünde 1877 yılında doğdu.İlk eğitimini burada ve Batalpaşinsk (Çerkesk) köyünde yaptı. Ailesinin Türkiye'ye göçerek Eskişehir yöresine yerleşmesinden sonra 1889 yılında İstanbu Sultanisi'nde okudu. Daha sonra Fransa'ya giderek tarımcılık eğitimi gördü. İstanbul'da Halkalı Ziraat Okulunda öğretmenlik yaptı(1907). Kafkas göçmenlerini oluşturan "Çerkes Teavun Cemiyeti" ve "Şimali Kafkas Cemiyeti" ile"Kafkasya İstiklal Komitesi" gibi kuruluşlarda aktif görevler aldı, konferanslar verdi, broşürler yayınladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Tuşa Fuat Paşa'nın başkanlığındaki bir Kafkas kuruluyla Avrupa'ya giderek Viyana, Berlin, Lozan vb. merkezlerde bu komite adına ve Kafkas davası lehine temaslarda bulundu. Çeşitli Devlet adamlarıyla ve bunlar arasında Cenevre'de sürgünde bulunan Lenin'le görüşmeler yaptı. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra Anadolu'ya geçerek Anadolu ihtilalinin saflarına katıldı. T.B.M.M.tarafından Sovyet Rusya'ya gönderilen elçilik heyetinde başkatiplik olarak görevlendirildi. 1923 yılında Ankara'ya dönerek Ziraat Okulunda öğretim üyeliği ve Ziraat Enstitüsü Başkanlığı yaptı. 1932 yılında ise Tarım Başkanlığı Müsteşarlığı'nda bulundu. Çerkezce, Abhazca, Türkce, Rusca, Fransızca ve Almanca biliyordu.1941 yılındaa Ankara'da öldü.


Ömer YAVER PAŞA (1861-1931)  
        Büyük Çerkes sürgününde Anadolu'ya göç eden bir adige ailesidir.Harbokulu'nu (1880) ve Harbakademisi'ni (1884) bitirdi.Çeşitli askeri görevlerde bulunduktan sonra Balkan Savaşı'nda (1912) Doğu Ordusu'nu oluşturan dört kolordudan birinin (12. Nizamiye ve İzmit Redif  Tümeni) komutanlığını yaptı. Osmanlı ordusunun bozgunuyla sonuçlanan bu savaş sırasında esir düştü. Ünlü ve yetenekli bir Erkaniharbiye Feriki (Korgeneral) olmasına karşın Enver Paşa tarafından orduda yapılan büyük tasfiye sırasında emekli adildi (1914). Savaş süresince İzmir'de bir tür sürgün hayatı yaşadı. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra üçüncü Tefik Paşa Kabilesi'nde Harbiye Nazırlığı görevine getirildi(20 Ocak 1919-24 Şubat 1919).Fakat İstanbula gelen Bağlaşık Devletler temsilcilerinin davranışlarına tahammül edemediği ve Hükümetin İttihatçı kadroların  tasviye politikasını onaylamadığı için kabineden istifa etti. Padişah Vahdett'in Başmabeynciliğine atandı (31 Mart 1919). Asker kökenli olmakla beraber ılımlı bir kişiliğe sahipti. Buna karşın görevinin niteliği nedeniyle bir çok olayda şimşekleri üzerine çektiğinden Ankara Bidayet Ceza Mahkemesi'nce gıyabından idam edildi ( Temmuz 1920 ). Bu nedenle Padişah Vahdetti'nle birlikte ülkeyi terketmek zorunda kalmak ( Kasım 1922 ). Lozan Anlaşması'ndan sonra 150 ilk listeye dahil edildi ve ülkeye girmesi yasaklındı. Mısır'da ve Lübnan'da bir süre yaşadıktan sonra 1931 yılında Beyrut'ta öldü.

Sayfa Başı


Mehmet ŞÜKRÜ OĞUZ (1881-1953)  
        Büyük Çerkes sürgününde İstanbul'a göç eden bir Vubıh ailesindendir. 1881 yılında İstanbul'da yeni bahçe semtinde doğdu. Babası Albay Hacı Mustafa Bey'dir. Harbokulunu bitirerek orduya katıldı. Politikaya karışarak kardeşi Yeninahçeli Nail Bey'le birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin militan kadrosuiçinde yer aldı. Birinci Dünya Savaşı'nda ( Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası) nda görev yaptı. Örnek bir birlik olan ünlü (Hücüm Taburu)'nun komutanı olarak çeşitli cephalerde çarpıştı. Mondros Silah Bırakışmasından sonra Taburu ile İstanbul'a gelerek yerli Rum halkını taşkınlıklarının önlenmesinde rol oynadı.

       Hücum Taburu'nun terhisinden sonra Maltepe Endaht (atış) Okulu komutanlığına atandı. Bu görev sırasında İstanbul'da Karakol Cemiyeti'nin ve Kocaeli Kuvayı Milliyesi'nin örgütlenmesinde önemli rolü oldu. Kunduh Bekir Sami Bey, Sencer Eşref Bey (Kuşcubaşı), Sabancı Hakkı, Baki Bey'ler ve Pşevu Reşit Bey gibi hemşerileriyle işbirliği yaparak bir çok kişinin, silah ve cephanin Anadoluya geçirilmesini sağladı. İstanbul ve Kocaeli yöresi Kuvayı Milliye Komutanlığı yaptı. Ankarada toplanan T.B.M.M.'nin ilk dönemine İstanbul milletvekili olarak katıldı (1920-1923). Meclis'in ikinci dönemine katılamadı. Anadolu ihtilali'nin başarıyla sonuçlanmasından sonraki tavsiyelerden ve özellikle kardeşi Nail Bey'in İzmir suikastı bahanesiyle idama mahkum edilmesinden  sonra politikaya karışmadı (1926 ). Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ticaret ve müteahhitlik işleriyle uğraştı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Sovyet karıştı bazı faaliyetlerde adı geçti. 1953 yılında öldü.


Maan ALİ BEY (1872-1934)  
         1872 yılında Abhazya'da doğdu. Ailesi 1877-78 Osmanlı rus savaşı sırasında Anadoluya göçederek Düzce yöresime yerleşmişlerdi. Osmanlı jandarma  örgütüne katılarak Binbaşı rütbesine kadar yükseldi. Balkan Savaşlarına gönüllü olarak katıldı. Sencer Eşref Bey'n komutasında Edirne'yi Bulgarlar'dan kurtaran ve batı Trakya İslam Cumhuriyeti'ni kuranlar arasında yer aldı. Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusa'sının bir mensubu olarak katıldı. Irak cephesinde, genellikle Kafkas göçmenlerinden   kurulu olan Osmancık Gönüllü alayı'nın bir subayı olarak başarılar gösterdi ve sekiz yerinden yaralandı.

         Silah bırakışmasından sonra Düzce'ye döndü. 1919 yılı sonrasında Kuvayı Millye'ye karşı olan Nigehban Cemiyeti yararına bazı girişimleriyle Heyet-i Temsiliye'nin dikkatini çekmişti. İstanbul hükümeti tarafından kışkırtılan karşı ihtilal hareketine de katıldı ve Düzce'de Berzeg Sefer Bey'in yönetiminde oluşturulan yerel yönetimde jandarma komutanlığı görevini üstlendi. Düzce'nin Pşevu Ethem Bey'in güçleri tarafından işgali üzerine kaçtı. Bir süre sonra çıkarılan affın kapsamı dışında bırakıldığından Düzce ve Hendek'de Abhazların oluşturduğu ikinci ayaklanmada da rol oynadı ( Temmuz 1920 ). Yunan işgal bölgesinde kurulan işbirlikci ( Şark-ı Karip Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti ) kurucuları arasında Düzce delegesi olarak yer aldı (1921). Bu ülkeyi terketmek zorunda kaldı. Lozan Anlaşması'ndan sonra 150 lik listeye konanlar arasındaydı. Abhazca Adigece ve Türkce biliyordu. 1934 yılında ise Yunanistan'da Kareferye'de öldü.             

Sayfa Başı


Şefik ÖZDEMİR BEY (1885-1934)  
         Kafkasya'dan Mısır'a göçetmiş bir adige ailesindendir. 1885 yılında Kahire'de doğdu. Camiülezher'de okudu. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti emrinde savaştı. Osmanlı ordularının yenilgisi ve çekilmesinden sonra Suriye'de Fıransız'lara karşı yapılan ayaklanmalara katıldı. 1920 yılının Haziran ayı sonunda Antep'e gelerek Fıransız'lara karşı savaşan birliklerden birine komuta etti. Halkın isteği üzerine 8 Ağustos'da Antep'deki tüm direnişci güçlerin komutanlığına getirildi. Fıransız güçlerine karşı yapılan halk savaşını başarıyla yönetti. Bölgedeki Türkmen, Kürt, Arap aşretlerini, mülteci cezayir müslümanlarını, hatta Alsas-Loren'li Alman ve Rus mültecilerini bir araya getirerek Fıransız'lara karşı mücadele etti. T.B.M.M. Hükümeti ile Fransızlar arasında anlaşma sağlanmasından sonra Musul bölgesinde İngiliz'lere karşı harekatta memur adildi.                                       1922 yılı ilkbabarından itibaren, Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan bu bölgede, Anaze ve diyer aşiret gönüllüleri  ve Kuzey Afrika müslümanlrından kurulu bir birlikle, Kürt lideri Şeyh Mahmut'un Barzan ve Zaber gibi Kürt aşiretlerinin de desteğini sağlayarak İngilizlere karşı başarılı savaşlar verdi. İngilizlerin üstün güçlerle saldırıya geçmeleri ve gerekli yardımların gönderilmemesi sonucu yenilerek İran topraklarına ve oradanda Anadolu'ya çekildi. T.B.M.M.'nin altıncı döneminde Siirt'den, yedinci döneminde Gaziantep'den milletvekili seçildi. Ticaret ve müteahhitlik işleriyle uğraştı. Türkce, Arapca, Adıgece, İngilizce ve Fransızca biliyordu. Cumhuriyet Türkiyesi'nde özellikle Gaziantep sunucusu olarak tanınır.                                              


Ali SAİT AKBAYTUGAN (1864-1950)  
         Büyük Çerkes sürgününde Anadolu'ya göç ederek Manyas yöresine yerleşen bir vubih ailesindendir. 1872 yılında Hacıosman (Hunce Hable) Köyünde doğdu. 1877-1778 Osmanlı - Rus Savaşı'na çerkes Gönüllü Kuvvetleri ile katılmış olan  Hunc Kasbolet Bey'in oğludur. Harbokulu'nu (1896) ve Harp Akademisi'ni (1898) bitirdi. Osmanlı - İtalyan Savaşı'na (1911) ve Balkan Savaşları'na (1912-13) katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda yemen cephasinde İngiliz'lere karşı gösterediği üstün başarılar nedeniyle Tümgeneralliğe yükseltildi (1915). Mondros Silah Bırakışması'nın imzalanması üzerine Osmanlı Hükümeti'nin emriyle, Aden'de kuşatmış olduğu İngiliz birliklerine teslim olmak zorunda kaldı (1918).

          Esaretten döndüğünde 25. Kolordu Komutanlığı'na getirildi ve İstanbul Muhafızı oldu (1919). Bu görevi sırasında Kuvayı Milliye'yi destekledi. 14. Kolordu Komutanı Met Yusuf  İzzet Paşa ( kayınbiraderidir), Maraşal Tuğa Fuat Paşa, Mareşel Berzeg Zeki Paşa, Big Ahmet Fevzi Paşa, Karzeg Salih Paşa vd. ileri gelen hemşerileriyle işbirliği içinde, Anadolu'daki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine katılmalarını engllemeye çalıştı. İstanbul'daki birçok kişinin Ançok Ahmet Anzavur Bey'in güçlerine katılmak üzere Anadolu'ya göçmelerini önledi. Anadolu ihtilalini destekleyen tutumu nedeniyle  16 Mart 1920 de İstanbul'u işgal eden İngiliz'ler tarafından tutuklanarak Malta adası'na sürgün edildi. T.B.M.M. adına Kunduh Bekir Samih Bey tarafından imzalanan Londra Anlaşması uyarınca serbest burakıldığında Aşharuva Rauf (Orbay), Hatko İsmail Canbulat, Mürsel Baku (Paşa) vd. arkadaşları ile birlikte Ankara'ya giderek T.B.M.M. Ordusuna katıldı. Komutanlık görevi yanında Elviye-i Selase Soruşturma kurulu Başkanlığı yaptı. Abhazca, Almanca, İngilizce, Fransızca, ve Arapça'yı biliyordu."Çester Projesi Hakkında Bazı Tenkidat ve Mütealaat (1923)" adlı bir kitabıda vardır. Çerkeslerin ilk kitap yazarlarından Hayriye Melek Hunc'un ağabeyidir. 1950 İstanbul'da öldü.        

Sayfa Başı            


.Berzeg SEFER BEY (1892-1920)  
         1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Kafkasya'dan göç eden bir Vubıh ailesine mensuptur.1892 yılında Düzce'de doğdu. Babası Mehmet Talustan Bey, Balkan Savaşı'na Kafkas göçmenlerinden kurulu bir gönüllü birliğinin başında olarak katılmış ve Çatalca'da Bulgarlara karşı savaşırken ölmüştü. Sefere genç yaşında bu savaşa gönüllü olarak katıldı.

         Birinci Dünya Savaşı'nda da askerliğini inzibat eri olarak yaptıktan sonra Mondros  Müteharekesi'nden sonra Düzce'ye dönü. Hürriyet ve İtilaf fırkası'na mensuptu. Buna karşın, üçüncü Damat Ferit Paşa Hükümeti'nin Kuvayı Milliye'cilerin girişimiyle iktidardan düşürülmesinden sonra muhaliflerin Düzce ve Adapazarı yöresindeki Kafkas göçmenlerini Kuvayı Milliye ve İstanbul Hükümeti aleyhine örgütleme girişimlerine karşı çıktı. Ancak Damat Ferit Paşa'nın tekrar iktidara gelmesi ile İstanbul Hükümetince Şeyhülislam fetvaları ile de kışkırtılan Kafkas göçmenleri arasında Kuvayı Milliye'ye karşı silahlı eylemlerinde başlaması üzerine, halktan gelen bu harekete katılma zorunluluğunu duydu. Kişisel nüfusu ile Maan Koç Bey, Maan Ali Bey, Kesebiy Abdülvahab Bey gibi yöredeki Kafkas göçmenleri'nin ileri gelen kişilerini bir araya getirerek Düzce'de geçici bir yöresel yönetim kurdu ve düzeni sağlamaya çalıştı. İstanbul ile, Ankara'daki Kuvayı Miiliyeciler'in bazılarıyla ve Adapazar'ındaki  Karzeg Sait Bey ve arkadaşları ile ilişki kurdu. Ankar hükümetince yöreye gönderilen Rafet Bey (Bele), Pşevu Ethem Bey gibi Kuvayı Milliye Komutanları ilede görüşerek kardeş kavgasını önlemeye çalıştı.

        4000 Çerkes atlsı ile Kuvayı Milliye'ye katılacağını bildirdi ve önerisi kabul edildi. Buna karşın yapılan antlaşmalara uygun olarak ve hiçbir direnme ile karşılaşmaksızın Düzce'ye gelen Pşevu Ethem Bey tarafından, arkadaşları ile birlikte asılarak idam edildi. (27 Mayıs 1920)             


Karzeg SAİT BEY (1887-1920)  
         1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kafkasya'nın Şapsığ yöresinde Anadolu'ya göç ederek Adapazarı'na yerleşen ve burada jandarna komutanlığı yapmış bulunan Karzeg Kanbulat Bey'in oğludur. 1887 yılında Adapazarı'nda doğdu. Mondros Silah Bırakışması'nı izleyen iktidar boşluğu devresinde karışıklık içine yuvarlanmakta olan Adapazarı yöresine, kişisel nüfuzu ve ılımlı kişiliği ile bir denge unsuru oldu.

        Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni ve Kuvayı Milliye hareketini destekledi. Üçüncü Damat Ferit Paşa hükümetini Kuvayı Milliyeciler'in girişimi ile iktidardan düşürülmesi üzerine Adapazarı'na gelerek yöredeki Kafkas Göçmenlerini yeni hükümet ve Kuvayı Milliye aleyhine örgütleme girişiminde bulunan Çerkes Bekir Sıtkı Bey'in girişiminin, Heyet-i Temsiliye'nin talimatlarına uygun olarak önlenmesinde rol aldı.(Ekim 1919).Ancak Kuvayi Milliye Komutanı olarak yanındaki Balkanlı çetecilerle birlikte yöreye gelen ve halkdan aşırı isteklerde buluna Sencer Eşref  Beyin eylemlerinide onaylamadı.Kafkas göçmenlerinin ileri gelen kişilerinden Maan Şirin, Lakırba Kazım, Doghukhpa Şerafettin,Çegem Ali Bey vb...ile iş birliği yaparak Adapazarı'nda geçici bir yöresel yönetim kurdu. Kuvayi Milliye adına Adapazarına gelen 24.Tümen Komutanı Yarbay Kaseyko Mahmut Bey'i dostça karşıladı. Onu hendek yolunda öldürülmesinden birgün sonra Adapazarı'na yürüyen Hendek'li karşı ihtilalci Abhazlar'la görüşmeye giderken onler tarafından öldürüldü (23 Nisan 1920 ). 

Sayfa Başı


İlyas ZEKİ AYDEMİR (1880-1963)  
         Büyük Çerkes sürgününde Anadolu'ya göç ederek Bandırma yöresşne yerleştirilen Yebjın adlı bir Vubıh ailesinden olan Canbulat Bey'in oğludur. 1880 yılında doğdu. Harbokulunu(1900) bitirerek orduya katıldıktan sonra Balkan ve Birinci Dünya Savaşalarında çeşitli görevlerde bulunarak yarbay rütbesine kadar yükseldi. Anadolu ihtilali'ne başından itibaren katıldı.

        Elazığ'da 15. alay komutanı iken Heyet-i temsiliyenin emriyle, İngilizler'in desteklediği karşı ihtilalci Feyzi oğlu Ali Galip Bey ve yandaşlarının üzerine yürüyerek Sivas Kongresi'ni toplanmasını tehlikeye sokan bu eylemin bastırılmasını sağladı. İşgalci Yunan orduları'nın yenilgisi ile sonuçlanan büyük taarruza yarbay rütbesiyle 38. alay komutanlığı yaptı.Cumhuriyet döneminde de yüksek askeri görevlerde bulunarak tümgeneral rütbesine kadar yükseldikten sonra 1939 yılında emekliye ayrıldı. 1963 yılında başarısız bir hükümet darbesi girişimi sonunda idam edilen Albay Talat Aydemir'in amcasıdır.


Tanbiy ÖMER MÜMTAZ BEY (1859-1925)  
         1859 yılında Kafkasya'da Adığe yöresinde doğdu. Tanbiy Hacı İsmail Bey'in oğludur. Büyük Çerkes sürgününde ailesiyle birlikte Osmanlı topraklarına göç ettikten sonra rüştiye (Ortaokul) eyitimi gördü. İdari görevlerde bulundu. Osmanlı Mebuslar Meclisi'nin üçüçncü devresinde Ankara millet vekili olarak görev yaptı.

          Mondros Silah Bırakışması ve Yunanlıların İzmir'e çıkması üzerine Anadolu ihtilali saflarında yer aldı. Sivas Kongresinde Heyet-i temsiliye'ye üye seçildi. Hemşehrileri Kunduh Bekir Sami, Aşharuva Rauf (Orbay), Hakkı Behiç Beylerle birlikte bu ihtilal kurulu'nun en aktif üyelerinden biriydi. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi'ne de Ankarada'n Millet vekili seçildi. Meclisteki Kuvayı Miiliye'yi destekleyen Milletvekkillerince "Felah-ı Vatan" gurubu içinde yer aldı. İstanbul'un işgali ve Meclis'in dapılması üzerine Anadolu'ya geçerek Ankara'da toplanan T.B.M.M ne katıldı. 1.ve 2. dönemlerde Ankara milletvekilki olarak görev yaptı. 1925 yılında öldü.

Sayfa Başı


Zeraho BEKİR SAMİ  BEY (1879-1934)  
           Büyük Çerkes sürgününde Anadoluya göç ederek Bandırma yöresinde yerleştirilen bir Vubıh ailesindendir.Gubzec Hasan Beyin oğludur.1879 yılında Dümbe köyünde doğdu.Harbokulunu (1900) ve mümtaz yüzbaşı olarak Harb Akademisini bitirdi.

            Çeşitli birliklerde komutanlık ve askeri okullarda öğretmenlik yaptı.Balkan savaşları sırasında (1912-13)6.Kolotdu 16. Tümen Kurmay Başkanı ,70.Alay 2.Tabur Komutanı ,İş Kodra Tümani Kurmay Başkanı,Harbiye Nezareti Makam Emir Subayı olarak görev yaptı.Satın Alma Komisyonu Başkanı olarak Almanya'da bulundu.1.Dünya savaşını 16.000 kişiden oluşan Kuvve-i Seferiye (52. Tümen)Komutan olarak katıldı.Doğuda ve Irak cephesinde Ruslara ve İngilizlere karşı başarıyla çalıştı.Özellikle Kutülammare zaferini hazırlayan Felahiye savaşı ve başarısı tek başına onun askerlik bilgisinin ve kahramanlığının eseriydi.Bu savaş sonunda genç yaşta albay oldu(1916).Mondros Silah Bırakışmasından sonra Anadolu ihtilalini ve Yuyanlılara karşı direnişini ilk örgütleyen kişilerden biriydi.Mustafa Kemel Paşanın Anadoluya geçtiği günlerde oda hemşehrisi ve arkadaşları Aşharua Rauf(Orbay) Beyin yardımıyla 56.Tümen Komutanı ve 17.Kolordu Komutan Vekili olarak Ege bölgesina geçti.Mustaka Kemel Paşa ve Heyet-i Temsiliye ile kayıtsız şartsız iş birliği yaptı.Bu çalışmaları nedeniyle İstanbul(Damat Ferit Paşa)Hükümeti tarafından idama mahküm edildi.Batı Cephesi Komutanlığının kurulması üzerine 25 Haziran 1920 de 20. Kolordu komutanlığına atandı ise de 15 Temmuzda bu görevden alındı.Bursanın Yunanlılar tarafından işgalinden sorumlu tutularak T.B.M.M'nde ağır saldırılara uğradı.Fakat hizmetlerini iyi bilen ve taktir eden Mustafa Kemel Paşa onu siddetle savundu.Bekir Sami Bey 13 Kasım 1920 de Muğla ve Antalya yöresi komutanlığına atandı.Daha sonra Sovyet Rusyaya gönderiklen kurula Kafkasya Mümessili olarak katılması emredildi ise de buna olanak bulamadı.Gözlerinden rahatsız olduğu için Viyana'ya gönderildi.Temmuz 1922'de Türkiye'ye döndüğümde açığa alındı.1934 yılında İstanbulda öldü....


Karzeg SALİH HULISİ PAŞABEY (1864-1939)  
           1864 yılında İstanbul'da doğdu. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'na Tuna Filosu Komutanlığı ve Çerkes Yardımcı Birlikleri'nde komutanlık yapmış olan Amiral Karzeg Dilaver Paşa'nın oğludur. Harubokulu'nu (1885) ve Harp Akademisi'ni (1888) sınıfın birincisi olarak bitirdi.

            1891-1894 yılları arasında Almanya'da askeri eğitim gördü. Çeşitli askeri görevlerde bulunduktan sonra 1901 de Genelkurmay Üçüncü Şube Müdürü ve Tuğgeneral oldu. Kayınpederi Mareşal Tuğa Fuat Paşa'nın Sultan Abdülhamit tarafından rütbesi alınarak Şam'a sürülmesinden sonra O da önce Diyarbakır'a sonra da Sivas'a sürgüne gönderildi. Beş yıl zorluklar içinde yaşadıktan sonra Meşrutiyet'in ilanı üzerine İstanbul'a döndü (1908). Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na atandı. İkinci Ordu Komutanlığı yaptı. Tevfik Paşa Kabilesinde Harbiye Nazırı olan Mareşal Edhem Paşa'nın istifası üzerine bu göreve getirildi (1909). Daha sonra gelen Hüseyin Hilmi Paşa Kabilesinde de görevine katıldı. Kabilenin istifasıyla bu görevden ayrıldı. Ayan Meclisi üyeliğine ve dördüncü, beşinci, altıncı ordular Genel Müfettişliği'ne atandı. Bu esnada Hakkı Paşa Kabilesi'nde Bahriye Nazırı oldu. Balkan Savaşı'ndan önce Gazi Ahmet Muhtar Paşa Kabilesi'nde Nafıa Nazırı (Bayındırlık Bakanı) oldu. Onu izleyen Kamil Paşa Kabilesin'de ise Bahriye Nazırlığı vekaletine atanarak barış görüşmeleri için Osmanılı delegeleri arasında Londra'ya gönderildi.

        Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar askeri bir görevde bulunmadı, sadece Ayan Meclisi üyesi olarakgörev yaptı. Savaşın son yılında eşinin hastalığı nedeniyle İsviçre'de iken kurulan Tevfik Paşa Kabilesinde -ikinci defa- Nafıa Nezareti'ne atandıysa da İstanbul'a gelme olanağı bulamadı. Damat Ferit Paşa kabileisne tekrar Bahriye Nazırlığına atandı. İstanbul Hükümetiyle Ankara arasındaki sorunların çözümü için Ahmet İzzet Paşa tarafından tutuklanarak Ankara'ya götürüldü ve orada üç ay oturmak zorunda bırakıldı. İstanbul'a dönmesine izin verilince Mustafa Kemal'e söz verdiği gibi Nazırlıktan istifa etti. Ancak son Osmanlı Kabilesinde de yine Bahriye Nazırlığına getirildi. 1922 yılında diğer bakanlarla birlikte o da istifa etti. Emekli olarak 1939 yılında İstanbul'da öldü.

Sayfa Başı


Mehmet FUAT CARIM (1864-1939)                                                                                                                                                
              Kuzey Kafkasya'nın Vubıh bölgesinden İstanbul'a kaçırılmış ve burada büyümüş olan İstinaf Mahkemesi savcılarından Carım Reşit Bey'in oğludur. 1892 yılında Halep'de doğdu. Babası Abdülhamit tarafından sürgüne gönderildiği için ilk eğitimin Arapça, İtalyanca ve Fransızca olarak aldı. Mülkiye Mektebi'ni (Siyasal Bilgiler Fakültesi) bitirdi (1913).

            Cenevre Üniversitesi'nde de bir süre eğitim gördü. Türkiye'ye dönüşünde Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusa'sında görev aldı. İdarecilik girerek sırasıyla Bornova Bucak Müdürlüğü, Balıkesir Sancağı Hükük İşleri Müdürlüğü (1916), Gönen ve Adapazarı Kaymakamlığı (1917) görevlerinde bulundu. 27 Mayıs 1919 tarihine kadar Adapazarı kaymakamıydı. Damat Ferit Paşa hükümeti tarafından görevinden alınınca Anadolu İhtilali saflarına katıldı. Adapazarı - İzmit yöresinde Rum ve Ermeni çetelerine karşı ilk Kuvayı Milliye çetelerinin kurulmasına önayak oldu. Bu yöredeki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine karışmalarını önlemeye ve onları Kuvayı Milliye bünyesi içinde birleştirmeye çalıştı. T.B.M.M.'nin birinci dönemine İzmit milletvekili olarak katıldı. Meclis'in en kültürlü üyelerinden birisiydi. Sol eğilimli Yeşilordu Cemiyeti içinde yer aldı. 1922 yılında milletvekilliğinden ayrılarak T.B.M.M tarafından Ali Fuat Paşa başkanlığında Moskova'ya gönderilen elçilik kuruluna katıldı. Moskova ve Kazan Başkonsolosu oldu. Bu diplomatik görevi sırasında Meker Aziz, Baj Tahsin Rüştü gibi çalışma arkadaşlarıyle birlikte bağımsız Kuzey Kafkasya ve Kafkas Konfederasyonu kurulmasını amaçlayan çalışmalara destek oldu. Bir Rus sanatçısıyla evlendiğinden 1924 yılında diplomatlık mesleğinden ayrılmak zorunda kaldı. Ancak Mustafa Kemal Paşa onu tekrar göreve çağırarak Muhtelit Mübadele Komisyonu'nda görevlendirdi. Bundan sonra da Barselona (1936), Kopenhag (1938), Milano (1939), Başkonsolosluklarına getirildi. 1940 da Merkeze alındı. 1943 de Marsilya Başkonsolosluğu'na, 1945 de Cidde Elçiliği'ne getirildi. 1948 de Dışişleri Bakanlığı Genel Skereteri oldu. Rio de Janerio Büyükelçiliğinden emekli oluncaya kadar dışişlerinde kaldı. Yayımladığı "Hür Adam" gazetesiyle T.C. devrinde ilk muhalefeti yapan Carım'ın telif ve çeviri çeşitli kitapları da basılmıştır. 1972 yılında İstanbul'da öldü.


Bekir SAMİ KUNDUH (1865-1933)                                                                                                                                                          
           1865 yılında Kuzey Kafkasya'nın Osetya bölgesinde doğdu. Aynı yıl Anadolu'ya göçederek Osmanlı devletinin hizmetine giren Knuduh Musa Paşa'nın oğludur.

            Galatasaray Lisesi'ni ve Paris'te Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirdi. Petersburg Elçiliğinde katiplik, çeşitli yerlerde konsolosluk yaptıktan sonra Trablusgarp Mektupçuluğu ile içişleri görevlerine geçti. Amasya Mutasarrıflığında, Van, Trabzon, Bursa, Beyrut ve Halep Valiliklerinde bulundu. "Şimali Kafkas Cemiyeti","Türkiye'de Şimali Kafkasya Siyasi Göçmenleri Komitesi" gibi Kafkas göçmen kurulularında görev aldı. Mondros Silah Bırakışmasından sonra kurulan "Milli Ahrar Fırkası"nın kurucuları arasında bulundu (1919). 4 Mayıs Anadolu İhtilali'ne katılarak Sivas Kongresi'nin toplanmasında ve kararlarında rol oynadı. Erzurum Kongresinden başlayarak Heyet-i Temsiliye'ye üye seçilmişti ve bu kurulan en aktif üyelerinden birisiydi. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi'ne Amasya'dan milletvekili seçildi. İstanbul'un işgali ve Meclis'in dağılması üzerine Anadolu'ya kaçarak T.B.M.M.'ne Amasya Milletvekili olarak katıldı.

            İlk İcra Vekilleri Heyeti'nde Dışişleri Bakanlığına getirildi. Bu çalışmaları nedeniyle Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafınadn gıyaben idama mahkum edildi. Sovyet Rusya ile T.B.M.M. Hükümeti'nin ilişkilerini düzenlemek üzere Moskova'ya gönderilen kurulun başkanıydı. Sovyetlerin özellikle anayurdu olan Kuzey Kafkasya'da uyguladığı politikayı onaylamadığından Sovyetlere karşı bir tutum aldı. Bağımsız bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ve Kafkasya Konfederasyonu kurulması için yapılan çalışmalara destek oldu. Bu konuda çeşitli politik girişimlerde bulundu. Londra'da Ortadoğu işlerini görüşmek için toplanan konferansta da (12 Şubat - 12 Mart) aynı tezi savundu. Bu arada Ankara'ya danışmadan İngiltere, İtalya ve Fransa ile imzaladığı anlaşmalar T.B.M.M'nce onaylanmadı. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa etti (8 Mayıs 1921) ve tekrar Avrupa'ya gitti. Sovyet karşıtı ve Kuzey Kafkasya'nın bağımsızlığı gayesini güden çalışmalar yaptı. T.B.M.M.'nin ikinci döneminde Tokat Milletvekilliğine seçildi. Başvekillikden istifa ederke ayrılmış bulunna arkadaşı Aşharuva Rauf Bey (Orbay), Hatko İsmail Canbulat Bey vd. arkadaşları ile birlikte Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na katılarak muhalefeted geçti. 1926 yılında İzmir'de Atatürk'e yapılmak istenen suikast bahane edilerek tutuklandı ise de İstiklal Mahkemesi'nde beraat ettirildi (1926). Bu olaydan sonra siyasi hayattan uzaklaştı. Osetince, Adıgece, Fransızca, Farsca, İtalyanca ve İngilizce biliyordu. 1933 yılında İstanbul'da öldü.

Sayfa Başı


Hakkı HAMİ ULUKAN (1864-1938)                                                                                                                                                          
           Büyük Çerkes sürgününde (1864) Anadolu'ya göç ederek Sinop'un İnesökü Köyünde yerleşen Trapşı adlı bir Abhaz ailesindendir. Hasan Kansav Bey'in oğlu olup 1889 yılında bu köyde doğdu. Hukuk eğitimi gördü. Anadolu ihtilali'ne başından itibaren katıldı. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi'nin işgal kuvvetleri tarafından dağıtılmasından sonra avukatlık yaptığı Sinop'tan seçimlere katılarak milletvekili seçildi (1920).

            T.B.M.M.'nin birinci döneminde görev alan en aktif milletvekillerinden biriydi. İktisat Encümeni Başkanlığı yaptı."İkinci Gurup" içinde yer aldı. 1920 yılı boyunca Anadolu 'da oluşan karşı ihtilal hareketleri bahane edilerek Meclis'de Kafkas göçmenlerine karşı oluşturulmak istenen olumsuz havayı yumuşatan gerçekçi ve sağduyulu konuşmaları vardır. Türkce, Abhazca ve Fransızca biliyordu. T.B.M.M'ndeki görevi sona erdikten sonra politikaya karışmadı. 1938 yılında öldü.


Hakkı BEHİÇ BAYIÇ(1886-1943)                                                                                                                                                          
           Büyük Çerkes sürgününde Vubıh yöresinden göç eden bir Çerkes ailesinin çocuğu olarak 1886 yılında İstanbul'da doğdu. Mülkiye Mektabi'ni (Siyasal Bilimler Fakültesi) bitirdi. Çeşitli idari görevlerde ve son olarak Akka Mutasarrıflığı'nda bulundu. İttihat ve Terakki Partisinin üyesi ve bu partinin ekonomi ve Maliye ile uğraşan başlıca kişilerdendi.

            Anadolu İhtilali'ne başından itibaren katılarak bu hareketin önde gelen kişilerden biri oldu. Sivas Kongresi'ne Saruhan  (Delege) olarak katıldı ve Heyet-i Temsiliye'ye seçildi. Mustafa Kemal Paşa, Aşharuva Rauf Bey, Kunduh Bekir Sami Bey ve Tanbiy Ömer Mümtaz Bey'lerle birlikte bu kurulun başlıca aktif kişileri arasunda idi. Türkiye Kurtuluş Savaşı Kadrosunun en inanış, bilgili ve faal sosyalisti olarak kabul edilir. Birinci T.B.M.M.'nde Denizli Milletvekili idi. Seçilen ilk geçici hükümette Maliye Bakanı oldu (25 Nisan 1920). Daha sonra İçişleri Bakanlığı'na seçildi (17 Temmuz 1920). Fakat 7 Ağustos 1920 de bu görevinden istifa etti. Çünkü bu kısa süre içinde hakkında sekiz sözlü soru ve dört gensoru önergesi verilmiştir. Sol eğimli  "Yeşilordu Cemiyeti" ile "Halk İştirakkiyyun Fırkası"nın ve resmi "Türkiye Kominist Fırkası"nın da kurucularından ve aktif yöneticilerindendi. Kuvayı Seyyare'nin organı durumunda olan " Seyyare Yeni Dünya" gazetesi Eskişehir'den Ankara'ya nakledildikten sonra bir sire onun da sorumlu müdürlüğünü ve başyazarlığını yapmıştır. İçişleri Bakanlığı'ndan istifasıdan sonra bir daha hükümete girmedi. Kuvayı Seyyare'nin ve sol akımların tasfiyesi üzereine (1921) asabi rahatsızlığının  da etkisiyle politikadan ve aktif görevlerden  çekildi. Emekli olarak  Ankara'da yaşadı ve 1943 yılında öldü.      

Sayfa Başı


Pşevu ETHEM BEY (1886-1948)                                                                                                                                                          
           Büyük Çerkes sürgününde (1864) Kafkasya'nın Şapsığ yöresinden göçederek Bandırma'ya yerleşen bir adıge ailesindendir. 1886 yılında Emre köyünde doğdu. Pşevu Ali Bey'in oğludur. Rüşdiyeyi (ortaokul) ve Küçük Zabit Mektebi'ni bitirdi. Balkan Savaşları'na katılarak yaralandı.

            Birinci Dünya Savaşı'nda Sencer Eşref Bey'in yönetimindeki Teşkilat'ı Mahsusa'da çalıştı. Dr.Hanakhe Reşit Bey'in (Diyarbekir Valisi) ve Aşharuva Rauf (Orbay) Bey'in emrinde Irak ve İran'da görev yaptı. Bu arada yaralanarak Bandırma'ya döndü. Mütareke devresinin başlangıcında İzmir yöresinde bazı siyasi eşkiyalık olaylarına adı karıştı. Yunanlı'ların İzmir ve çevresini işgali üzerine Anadolu'ya geçen Aşharuva Rauf Bey'in ve Zaraho Bekir Sami Bey'in  uyarılarıyla Yunanlı'lara karşı eyleme geçti. Ağabeyleri Reşit ve Yüzbaşı Tevfik Bey'lerle birlikte Bursa ve Balıkesir yöresindeki Kafkas göçmenleri arasından topladığı gönüllülerle önce Ayvalık, sonrada Akhisar ve Salihli yörelerinde Yunanlı'lara karşı savaştı. Örgütçü yeteneğiyle,diyer bazı Kuvayı Milliye çetelerini de tasviye ve kendi güçlerine katarak Yunanlı'lara karşı sağlam bir cephe oluşturdu. Yunan ilerlemesinin "Milen Hattı" üzerinde durdurlmasında en büyük rolü aldı. Emrindeki atlı güçlere 14. Kolordu Kolordu Met İzze Yusuf Paşa tarafından "Kuvayı Seyyare" adı verilmişti. 1920 yılı boyunca birlikleri, zaman zaman Yunan cephesine çekilerek Marmara yöresi ve İç Anadolu'daki karşı ihtilal hareketlerinin bastırılmasından vurucu güç olarak kullanıldı. Bu suretle T.B.M.M.'nin toplanarak ülkenin kaderini eline almasında önemli bir rol oynadı.

            Düzce, Adapazarı, Çorum, Yozgat gibi ayaklanma bölgelerinden toplayarak güçlerine kattığı yeni gönüllülerle daha da güçlenerek T.B.M.M. Hükümeti'nin dayanağı en güçlü Kuvayı Milliye Komutanı haline geldi. Kendisine resmen "Milli Kahraman" ünvanı verilerek T.B.M.M.'nde ayakta karşılandı. Fakat birliklerinin kendine özgü yapısı ve genellikle Kafkas Göçmenlerinden oluşması kuşkular yarattığı gibi, ayaklanma bölgelerinde verdiği yersiz idam kararları, köyleri yaktırması ve acımasızlığı hemşerileri arasında da kendisine karşı antipati uyandırmaya başlamıştı. İç Anadolu'da Çapanoğulları'nın yönlendirdiği karşı ihtilal hareketini bastırmak için Yozgat yöresinda bulunduğu sırada, Yunanlılar'ın iki koldan saldırıya geçerek Bursa, Balıkesir ve Uşak yörelerini işgal etmeleri üzerine tekrar bu cepheye çağrıldı. Düşman saldırısının durdurulmasında büyük başarısı görüldü ve Demirci yöresindeki savaşlarda üstün Yunan güçlerine karşı büyük bir başarı kazandı (1920). Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'nın Moskova Büyükelçiliğine atanarak yerine İsmet Bey'in getirilmesinden sonra Ethem Bey ve kardeşleri ile Mustafa Kemal Paşa ve Hükümet arasındaki anlaşmazlıklar belirginleşmeye başladı. Bir yandan Nizami Ordu'nun güçlendirilmesi  için bir engel olarak görülen Kuvayı Seyyare öte yandanda Anadolu İhtilaline el koymaya çalışan sol akımlar ve Enver Paşa taraftarlarıiçin hazır bir potansiyel olarak deyerlendiriliyordu. 

            Pşevu Ethem Bey'in Yozgat ayklanmasının bastırılması sırasında hükümet üzerinde girştiği bazı güç gösterilerinden de kuşkulanan Mustafa Kemal Paşa sol eğimli Yeşilordu Cemiyeti gibi Kuvayı Seyyare'yi de dağıtılmaya karar vermişti. Durumu değerelendiremeyen Ethem Bey ve Kardeşleri çeşitli olaylar karşısında yaptıkları hissi ve yersiz çıkışlarla siyasi hasımalarının eline yeni kozlar verdiler. Met Yusuf İzzet Paşa, Hakkı Behiç Bey gibi aydın ve niyetli hemşerileri tarafından kendilerine yapılan bazı uyarılarıda deyerlendiremediler. Böylece 1920 yılı sonunda, Mustafa Kemal Paşa, bir yandan Pşevu Kardeşleri gelen giden kurullarla oyalarken bir yandan da Meclis'e haber vermeksizin Batı Cephesi birliklerini Kuvayı Seyyare üzerine sevketti. Diyer düzensiz Kuvayı Milliye güçlerinden de bir yardım sağlamayan ve Yunana orduları ile Türk Nizamı orduları arasında sıkışan Ethem Bey, Yunanlı'larla bir mütareke yaparak küçük çarpışmalarla geri çekilmeye başladı. Bu arada infiale kapılarak T.B.M.M.'ne hakaretamiz telgraf, T.B.M.M'nde bütünüyle aleyhine dönmesine neden oldu. Lozan Anlaşması'ndan sonra da 150 lik listeye dahil edildi. Bunun üzerine önce Mısır'a sonra da Ürdün'e giden Ethem Bey buradaki Kafkas göçmenleri arasında sesizce yaşadı. Kardeşlerinin aksine, 150 liklerin affından sonra da Türkiye'ye dönmedi. 1948 yılında Amman'da öldü ve bir Çerkes mezarlığına gömüldü. 

Sayfa Başı 


Aşir ATLI (1881-1956)                                                                                                                                                          
           Büyük Çerkes sürgününde (1864) önce Balkanlara, daha sonra da Anadolu'ya göçetmek zorunda kalan bir adıge ailesinden olup Mehmet Bey'in oğludur.1881 yılında Kiliste doğdu. Harbokulunu (1903)ve Harpakademisi'ni (1906) mümtaz yüzbaşı olarak bitirdi.Rumeli'nde ve yemende görev yaptı. Birinci Dünya Savaşı'nda Irak cephesinde kurmay görevlerinde, tümen komutanlıklarında ve ek görevle Süleymeniye Mutasarrıflığı'nda bulundu.

           Mütareke devresinde Anadolu İhtilaline katılarak İzmir Cephesinde 23 üncü Tümen Komutanı olarak Yunan güçlerine karşı savaştı. Aynı zamanda Mart 1920 den itibaren İzmir Doğu Cephesi Kuvayı Milliye Komutanı  olarakta görev yaptı. Bu cephede birlikle savaştığı Kuvayı Seyyare güçlerinin Marmara ve İç Anadolu'daki karşı ihtilal hareketlerini bastırmaya gönderildiği bu devrede Kuvayı Seyyare Komutanı Pşevu Ethem Bey'le bazı anlaşmazlıkları oldu.Yunan sadırısı ve ilerlemesi üzerine Albay Zeraho Bekir Sami Bey'le birlikte Bursa'nın Yunanlılar eleine düşmesinden sorumlu gösterilmek istendi. Fakat hizmetlerini bilen ve takdir eden Mustafa Kemal Paşa'nın araya girmesi ve T.B.M.M.'nde onların savunması üzerine Antalya Valiliği ve Bölge Komutanlığı'na atandı ( Kasım 1920 - Ağustos 1921 ). Büyük Taaruz'da ve Başkomutanlık Meydan Savaşı'nda altıncı Kolorduya bağlı 16 ncı Tümen'in komutanıydı. Zaferden sonra 2.ve 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptı (1925-1928). Tümen komutanlıklarında bulunduktan sonra kendi isteği ile Tümgenarellikten emekliye ayrıldı (1931). Türkce ve Adığece'den başka Almanca ve Fransızca biliyordu. 1956 yılında İstanbul'da öldü.      


Çule İbrahim HAKKI (1876-1932)                                                                                                                                                          
           1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sonunda Anadolu'ya göçederek Adapazarı yöresine yerleşen bir Vubıh ailesindendir. Mısır'da tarımcılık eğitimi gördü. İttihat ve Terakki İktidarına karşı olduğundan Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi nedeniyle takibata uğradığından ülkeyi terkedecek savaş yılları boyunca Mısır'da yaşadı. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra çıkarılan af üzerine geri döndü.

            İzmit ve Adapazarı yöresindeki Kafkas Göçmenleri arasından topladığı altı gönüllülerle bölgeye hakim oldu. İstanbul hükümeti'nin İzmit'e gönderdiği Kuvayı İnzibatiye birliklerine de el attı. Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafından İzmit'e gönderilen Ançok Ahmet Anzavur (Paşa) ile de işbirliği yaparak yörede adeta bağımsız bir yönetim kurdu ve Kuvay Milliye'ye karşı cephe aldı. İstanbul Hükümeti 7 Temmuz 1920 de kendisini görevden almak Mutasarrıfı İzmit'e sokmadı. Kuvayı Milliye güçlerinin boşaltmak zorunda kaldığı Adapazarı'nı da işgal ederek Maan Mustafa Namık Bey'i buraya kaymakam vekili olarak atadı. Adeta bağımsız bir yönetim kurdu. Yunan işgali sırasında da işgal güçleriyle işbirliği yaptığı için, 1921 yılı Haziran ayı sonlarında onlarla birlikte İzmit'i terketti. Çule İbrahim Adıgece, Abzahca, Türkce, İngilizce, Arapca biliyordu. Midilli adasına, daha sonra da Mısır'a gitti. 1932 yılında Mısır'da öldü.    

Sayfa Başı


Cemil Cahit TOYDEMİR (1883-1956)                                                                                                                                                          
           Büyük Çerkes sürgününde (1864)  Anadolu'ya göçeden Therhet adlı bir Vubıh ailesinden olan Mehmet Cahit bey'in oğludur. 1883 yılında İstanbul'da doğdu. Harbokulunu bitirdi (1902). Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarına katıldı.1918 yılında Met Yusuf İzzet Paşa'nın emrinde Tümen Komutanı olarak anayurdu Kafkasya'yı kurtarmak ve Bağımsız bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti kurmak için yapılan savaşlara katıldı.

            Mondros Silah Bırakışması'ndan sonucunda Kafkasya'dan döndüğünde Aşharuva Rauf Bey'in yardımıyla 5 Kafkas Tümeni Komutanlığı'na atanarak Anadolu'ya geçti. İstanbul'daki Ali Rıza Paşa Hükümeti adına Karzeg Salih Paşa ve Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa, Aşharuva Rauf ve Kunduh Bekir Sami Bey'ler arasında yapılan "Amasya Görüşmeleri" Cemil Cahit Bey'in evinde ve onun sağladığı güvence altında cereyan etti.21 Ocak 1922 de 10 uncu Tümen Komutanlığı'na getirildi ve tümeniyle Batı Cephesi'nde Yunanlı'lara karşı başarıyla savaştı. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra da Tümen Komutanlıkları, Kolordu Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı (1939), Askeri Yargıtay Başkanlığı (1942) 1.Ordu Komutanlığı gibi görevlerinde bulunduktan sonra 1946 yılında Orgeneral rütbesinden emekliye ayrıldı. T.B.M.M.'nin yedinci döneminde (1946-1950) İstanbul Milletvekili ve aynı dönemde Recep Peker kabilesinde Milli Savunma Bakanı olarak hizmet gördü.1956 yılında İstanbul'da öldü.


Hatko İsmail CANBULAT (1880-1926)                                                                                                                                                          
           Büyük Çerkes sürgününde (1864) Anadolu'ya göçetmiş bir adıge ailesinden Jandarma binbaşısı Hatko Cemal Canbulat Bey'in oğludur. 1880 yılında İstanbul'da doğdu. Harbokulu'nu bitirditen sonra, Manastır ve Selanik'de görev yaptı. Sonradan İmparatorluğun yazgısına hakim olan gizli "Osmanlı Hürriyet  Cemiyeti"ni kuranlardan biri idi.

            Meşrutşyetin ilanını sağlamak için Makedonya'da yapılan çalışmalarda büyük rol oynadı.M eşrutiyetin ilanı üzerine İstanbul'la gelerek Harbokulu'nda tarih öğretmenliği yaptı.(1908)."Risale-i Askeriye" adlı dergiyi çıkardı. 1909 yılında askerlikten ayrıldı ve büyük ada kaymakamlığına atandı. 1912 yılında İzmit milletvekili olarak mebuslar meclisine girdi. Balkan Savaşına gönüllü yedek subay olarak katıldı. Savaştan sonra Milli Emniyet ve birkaç ay sonrada Emniyet Genel Müdürlüğüne atandı (1914). İstanbul valisi ve İstanbul Şehremi'ni oldu. Stokhol elçiliğine atandı. 30 Temmuz 1918 İçişleri Bakanlığına getirildi. 30 Eylülde bu görevden ayrıldı. Mütareke Devrinin başnda İttihat ve Terakki Fırkası'nın kendini fesi kararı almasından sonra "Teceddüt Fırkası" kurcuları arasında bulundu. Mustafa Kemal Paşa'nın ve Aşharuva Rauf Bey'in yakın arkadaşıydı. Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafından tutuklandı, ve İngilizler tarafından Malta'ya sürüldü. Sürgünden döndükten sonra 1923 yılında İstanbul milletvekili olarak T.B.M.M.'nin ikinci devresine katıldı. Rauf Bey'le birlikte "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" nın kurcusu ve yöneticileri arasında yer aldı. İzmir'de Atatürk'e düzenlene suikastla ilgisi olduğu iddiasıyla İzmirde istiklal mahkemesi kararıyla asılarak idam edildi (1926).   

Sayfa Başı


Esat BEY (1882-1920)                                                                                                                                                          
           1882 yılında Gönen'in Keçidere köyünde doğdu.Dereköy'lü Kaymakam Çerkes Hasan'ın oğludur. Kuleli Askeri Lisesi'ni ve Harbokulu'nu bitirdi. Teğmen olarak Üçüncü Ordu'ya katıldı. Bu görevi sırasında gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girerek  Enver ve Niyazi Bey'lerle birlikte çalıştı. Meşhuriyet'in ilanından sonra yüzbaşı iken ordudan ayrıldı ve Matmülkiye kaymakamlığına atandı.

            Balkan Savaşı'nda yeniden orduya dönerek savaşa katıldı. Savaştan sonr idarecilik mesleğine dönerek Sason Kaymakamlığına atandı. Birinci Dünya Savaşı'nda Bulanık Kaymakamı iken miliskuvvetleri'nin başında savaşa katıldı ve kolundan yaralanarak sakat kaldı. Bu bölgenin Rus'lar tarafından işgali üzerine önce İskenderum ve Antalya'da kaymakam, sonra da Kerek'de mutasarrıf olarak bulundu. Osmanlı Kuvvetlerinin bozgunu sırasında Ammanda   İngiliz'lere esir düştüyse de bir süre sonra kaçarak Gönen'e döndü. Anadolu ihtilali'ne başından itibaren katılarak Gönen'de Kuvayı Milliye Örgütünün kurulmasında görev aldı. Ançok Anzavur'un yenilmesinden sonra Gönen'de Soma cephesine gönderilmek üzere kurulan gönüllü taburunun komutanlığını yaptı.1920 de  Gönen'e dönerken Demirkapı köyünde Anzavur taraftarı kişilerce pusuya düşürülerek öldürüldü.   


Mehmet Hulusi AKYOL (1885-1961)                                                                                                                                                          
           Büyük Çerkes sürgünün (1864) Anadolu'ya göç eden bir Çerkes ailesinden olup Bekir Bey'in oğludur. 1885 yılında Yozgat'da doğdu. Medrese eğitimi gördü ve müftülük görevlerinde bulundu. Anadolu ihtilali sırasında bir çok din adamının aksine Kuvayı Milliye'yi destekledi.

            Yozgat Müftüsüiken (1920) yörede karşı ihtilali kışkırtan ünlü Çapanoğlu ailesine karşı mücadele etti. T.B.M.M.'nin birinci devresinde Yozgat milletvekilliğine seçildi. Damat Ferit Paşa hükümeti'nin Şeyhülislami Dürrizade'nin Kuvayı Milliye'yi yasadışı ilan eden ve karşı ihtilali kışkırtan fetvasına karşı mukabil fetvayı hazırlayan din adamları arasında yer aldı. Meclise katıldıktan bir yıl sonra milletvekilliğinden istifa ederek müftülük görevine döndü. Bununla beraber bundan sonra da köy köy dolaşarak halkı antiemperyalist cepheye koşmaya özendiren vaazlar verdi. Cumhuriyet döneminde de çeşitli dini görevlerde bulunduktan sonra 1961 yılında, Dinayet İşleri Danışma Kurulu Üyesi iken öldü.

Sayfa Başı


Maan ŞİRİN BEY (1877-1936)                                                                                                                                                          
             1877 yılında Kafkasya'da Abhazya'da doğdu. Maan Pşımaf Bey'in oğludur. Ailesi aynı yıl patlayan Osmanlı-Rus Savaşı ve bunu izleyen Abhaz-Çerkes ayaklanması sonucu Anadolu'ya göç ederek Adapazarı'nın Kayalar Köyü'ne yerleşmişlerdir. Rüşdiye (Orta) eğitimi gördü.

            Birinci Dünya Savaşı'nda hemşerilerinden bir çoğu gibi Osmanlı  Teşkilat-ı Mahsusası'nın bir mensubu olarak Kafkas Cephesinde çarpışırken Rus'lara esir düştü. Bir süre Sibirya'da esarette kaldıktan sonra kaçtı ve Silah Bırakışması'ndan sonra Adapazarı'na döndü. 1919 yılı Ekim'inde Adapazarı yöresindeki Kafkas göçmenleri'ni İstanbul'daki yeni hükümet ve Kuvaı Milliye aleyhine örgütleme girişiminde bulunan Binbaşı Bekir Sıtkı ve Çule Beslan Bey'lerin bu girişimine karşı çıkan ve onları tutuklayanlar arasındaydı. Kuvayı Milliye Komutanı olarak göreve gelen ve Teşkilat-ı Mahsusa'dan  tanıdığı Sencer Eşref Bey'e de yardımcı oldu. Fakat onun halk arasında tepki yaratan yersiz uygulamaları üzerine Adapazarı'nda Karzeg Sait Bey'in önderliğinde kurulan geçici yerel yönetime katıldı. Daha sonra İzmit Mutasarrıflığına atanan Çule İbrahim Hakkı Bey'in ve Ançok Ahmet Anzavur Paşa'nın karşı ihtilalci güçlrinde yer aldı. Oluşturduğu altı birliğiyle Kandıra'yı işgal ederek Kandıra ve Şile yöresini sorumluluğunu üstlendi. Yunan işgali altındaki İzmir'de kurulan işbirlikci " Şark-ı Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti" nin kongresine Kandıra delegesi olarak katıldı. Bu eylemleri nedeniyle Lozan Anlaşamsı'ndan sonra 150 lik listeye dahil edilerek ülkeye girişi yasaklandı (1924). Yunanistan'ın Kafeterye yöresinde Anadolu'dan göçeden Çerkes-Abhaz'ların kurduğu Neos Prodromos köyünde yaşadı ve 1936 yılında orada öldü.       


Süleyman NECMİ SELMEN (1871-1943)                                                                                                                                                          
             Büyük Çerkes Sürgünü'nde Anadolu'ya gelerek Samsun yöresine yerleştirilen bir Vubıh ailesinden olup 1971 yılında Bafra'da doğdu. Çiftçilikle uğraşan Selmeniko Hacı Hüseyin Bey'in oğludur. Mülkiye mektebini (Siyasal Bilgiler Fakültesi) bitirdi. Maiye memurluğu stajını Sivas'ta tamamladıktan sonra Divriği, Gümüşhacıköy, Zile ve Merzifon ilçelerinde kaymakam olarak görev yaptı.

            1908 de Çorum, 1909 da Yozgat'da Mutasarrıf olarak bulundu. 1910 seçimlerinde  Canik (Samsun) Sancağı mebusu olarak Mebuslar Meclisine katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda Meclis'in kapanması üzerine Canik Mutasarrılığı'na getirildi. Aynı yıl Ankara ve 1916 da Diyarbakır vali vekillerinde, 1918 de Siva, 1919 da Trabzon valiliklerinde, 1922 de Sinaop Mutasarrıflığında, 1923 de Kastamonu valiliği'nde bulundu. Anadolu ihtilali yıllarındaki görevleri sırasında Kuvayı Mılliye'yi aktif olarak destekledi. T.B.M.M.'nin ikinci devresine Canik (Samsun) milletvekili olarak katıldı. Bundan sonra yaşamı Samsun milletvekili olarak geçti. Türkçe, Adiğece ve Fransızca biliyordu. 1943 yılında hayatını yitirdi.   

Sayfa Başı

Ana Sayfa


Kaynak: Çerkes Göçmenleri II, Sefer E. Berzeg

1