KAFKASYA - ÇARLIK
RUSYASI - OSMANLI İLİŞKİLERİ
·
I
- Ruslarla ilk temaslar ve Altınordu Devleti
·
II
- Kafkasya - Osmanlı - Rus ilişkileri
o
A-
Kafkasyanın Uluslararası önem kazanması
o
B-
Dışarıda Kafkasya için yapılan çalışmalar
o
C-
Kafkasya'da Reformlar ve savaşın sonu
§
I-
Doğu Kafkasya'da Reformlar ve savaşın sonu
§
II-
Batı Kafkasya'da Reformlar ve savaşın sonu
·
III
- Sürgünden sonra Kafkasya - Osmanlı - Rus ilişkileri
I-
RUSLARLA İLK TEMASLAR ve ALTINORDU DEVLETİ
Kafkas
- Rus ilişkileri X. yy.da başlamıştır. Kafkasya'ya saldıran Kiev Prensleri,
Batı Kafkasya'da Adiğelerle karşılaştılar ve çeşitli savaşlar oldu.
Fakat Ruslar, XIII. yy.da, Doğu Avrupayı işgal eden Moğolların yüzünden
geçici bir süre için kuzeye çekilmek zorunda kaldılar. Kafkasya'ya ilk Moğol
saldırıları 1222'de oldu ve bu saldırılar püskürtüldü. 1226 yılında
Cengiz Han'ın orduları Güney Rusya'ya saldırdı ve Avrupa'da Karpatlar'a
kadar ilerleyip merkezi Volga nehri üzerindeki Saray şehri olan Altınordu
devletini kurdu. Altınordu devleti Kazan, Astrahan, Kırım ve Rus hanlıklarında
oluşuyordu. Moğollar 1227 yılında Kafkasya'ya saldırıya geçtiler, Terek
vadisinde, Hazar kenarında ve Kafkas steplerinde koloniler kurdular. Timur'un
saldırıları sonusu Altınordu devleti 1481 yılında yıkıldı.
Bu sayfanın başına geri dön
II-
KAFKAS-RUS-OSMANLI İLİŞKİLERİ:
Altınordu
devleti yıklınca yerine küçük hanlıkar kuruldu. Fakat bunların en önemlileri
olan Kazan 1552'de Astrahan 1556'da Rusların işgaline uğradı. Böylece
Kafkasya önlerine gelen Rusların saldırıları sonucu bazı Kafkas Prensleri
çardan "dostluğunu" istemek zorunda kaldılar. Buna rağmen, Ruslar
tarafından Tarki'de kurulan ticaret merkezi Kuzey Kafkasyalılar için
tehlikeli olduğundan 1568' de işgal edildi. İran saldırıları sonucu Gürcistan'a
yardıma giden Rus kuvvetleri 1594 ve 1604'de imha edildi. Bunun üzerine I.
Petro'ya kadar 77 yıl önemli bir şey olmadı. Bu safhada Kazaklar, Terek
nehrinin kuzey, Kuban nehrinin doğu sahillerine ve Kuma kıyılarına müstahkem
köyler (stanitsa) meydana getirecek şekilde yerleştirildi. I. Petro'dan sonra
saldırılar sistemli bir şekilde başlatıldı.
Güneye inmek isteyen Rus orduları, 1707 ve 1711'de Dağıstan'da yenilgiye uğratıldı.
Bu yıllarda İran'da karışıklıklar çıktı. Bunu fırsat bilen Petro,
1722'de hazar kıyılarından Guney Kafkasya'ya ilerledi, Derbent, Bakü ve çevresini
işgal etti. Petro'nun Dağıstana girme teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlandı
ve Ruslar Hazar kıyılarını terketmeye mecbur kaldılar. Ruslara yardıma
giden Gürcü ordusu Lezgiler tarafından püskürtüldü. Bunun üzerine Ruslar
bazı bölgelerden çekildiler ve İranlılarla anlaşma yaptılar. Osmanlılar
da Gürcistan'ı işgal ettiler ve 1724'te Ruslarla "nüfuz mıntıkalarını"
paylaşan bir anlaşma imzaladılar. Kuzey Kafkasyalıların saldırıları ve
Nadir Şah'ın tehditleri üzerine Ruslar 1735' te işgal ettikleri yerlerden çıkmak
zorunda kaldılar. Kırımlılar, dostları olan Şirvan Hanıyla aralarındaki
yolu (Derbent yolu) açmak için önce Ruslara sonra Çeçenlere saldırdılar
ama başarılı olamadılar. Çariçe olan II. Katerina Orta Kafkasya'ya saldırmaya
başladı ve buradaki halkı dağlara çekilmeye mecbur etti. Bu arada Ruslar
Kabartay Prensleriyle Kuzey Kafkasya'yı ikiye bölmek için ittifak kurdular ve
Kartli ile İmereti krallıklarındaki nufuzlarını arttırdılar. Ayrıca
XVIII. yy.'ın ilk yarısında Kazaklar kendi istekleriyle Rus himayesine girmişlerdi.
Rus fethini, verimli topraklara Rus göçmenlerinin yerleştirilmesi izledi. Bu
yüzden Kazak otlakları daraldı ve ayaklanmalar oldu. Ayaklanan Kazaklar Kuban
ve Terek'e yerleştirildi. 1763'te Mozdok (Mezdegu - Sağır Orman) kalesi yapıldı
ve 1777-1780 yıllarında Mozdok'tan Azak kalesine kader müstahkem kalelerle çevrili
bir hat oluşturuldu. Mozdok'ta bir kilise yapıldı ve Asetin (Kuşha, Osetin)
kabileleri arasında hıristiyanlığı yaymak için misyonerler gonderildi.
1769-1774 Osmanlı-Rus savaşını Osmanlı'lar kaybetti. Küçük Kaynarca
antlaşmasıyla Kabartay'ın Osmanlılar tarafından Rusya'ya verilmesi üzerine
buradaki savaşlar yeniden başladı ve Kızılyar Ruslar tarafından işgal
edildi. Bunu üzerine Osmanlılardan yardım istendi. 1782'de Gürcü asıllı
Ferruh Ali Paşa komutasındaki Osmanlılar Anapa'ya çıktılar ve bu kaleyi
takviyeye, Soğucak ve Tsemez (Novrosiski) kalelerinide inşaaya başladılar.
Ferruh Ali Paşa, Anapa kalesine hocalar getirtti ve henüz müslüman olmayan
Çerkesler arasında (Rusların Mozdok kalesiyle Asetinler arasında hıristiyanlığı
yaymasına karşılık) müslümanlığı yaymaya başladı. Sevilen bir kimse
olduğu için başarılı oldu. Ferruh Ali Paşa'nın yerine geçen Seyyit Ahmet
Paşa ise bazı Çerkes beylerini öldürttü. Bunun üzerine Osmanlılar
Kalelerinden çıkamayacak şekilde kuşatıldılar ve Kuzey Kafkasya ile ilişkileri
ticari alanda kaldı.
1783'te Ruslar Viladikafkas (Kafkaslara hakim ol) kalesini kaptılar ve "Daryal
Yolu"nu yaz kış kapanmayacak şekilde açtılar. Aynı yıl Kırım ve
Derbent Ruslar tarafında işgal edildi ve Kartli, Kahketi gibi doğu Gürcü
karalları Rusların himayesi altına girdi. 1782 ve daha sonraki yıllarda Dağıstanlılar,
Gürcistana girdiler, Rus ve Gürcü ordularını her yerde yendiler ve Tiflis
önlerine geldiler. Ama dağlıların kendi başlarına hareket etmesini
istemeyen ve ağır davranan Osmanlılar dağlı reislerin aralarını bozdu.
Bunun üzerine dağlılar geri dönmek zorunda kaldılar.
Batı Kafkasya'da ise Rus saldırıları sonucu Adiğeler Kuban'ın güneyine çekildi
ve Ukrayna'da her an ihtilal yapabilecek durumda olan Zaparoj Kazakları bu bölgelere
yerleştirildi. 1787 - 1791 Osmanlı - Rus savaşında Osmanlılar Soğucak ve
Anapa kalelerine kuvvet gönderdiler. Battal Paşa Kafkasya'da Ruslar'a yenildi
ve Ocak 1792 Yaş antlaşmasıyla bu iki kale Ruslar'a verildi. 1795'te İranlıların
Tiflis'e girmesi üzerine, Gürcistan'a yardıma giden Rus ordusu dağlara
girmek istediği için Dağıstanlılar tarafından bozguna uğratıldı. Fakat
Ruslar Astrahan'da İranlıları yendikten sonra Ermeni platosuna ve
Transkafkasya'nın en önemli ticaret merkezi olan Ganja'yı işgal ettiler.
1799'da Gürcülerle Ruslar arasında bir anlaşma yapıldı ve 1801'de Gürcistan
Rusya'ya ilhak edildi.
Rusya'nın batıdaki durumunun karışık olmasını XIX yy. ilk yarılarında
batı, Fransız ihtilalinden doğan fikirlere ve Napolyonla uğraşıyordu.
Bundan etkilenen Rusya, kendisine bulaşabilece isyanları bastırma konusunda
Avrupa'ya yardım ediyordu. Rusya'nın batıdaki durumunun bu sebeplerden dolayı
karışık olmasını fırsat bilen bütün Kuzey Kafkasya'lılar (Gürcistan
savaşında yıprandığı için Dağıstan hariç) Ruslara karşı genel
taarruza geçtiler. 1807'de bir veba salgını üzerine Kafkas ordusu büyük
kayıplar verdi. Bunu üzerine Ruslar karşı saldırıya geçti ve Çeçenleri
Terek'in güneyine attılar. Ruslar batıda kendilerine yardım ederlerse
Kafkasya'nın bağımsızlığını tanıyacaklarını belirttiler ve bir muhlet
verdiler. Ruslar cevabı beklerken Kubanlılar karşı saldırıya geçtiler. Böylece
Ruslar'ın bu saldırıları da boşa çıkartılmış oldu.
Bu sırada Kuban'da bir ihtilal oluştu. Birçok asilzade Ruslara iltica etti ve
kabileler arasında mücadeleler başladı. Fakat herşeye rağmen Rus müstahkem
mevkilerine yapılan saldırılar kesilmedi. Ruslar batıyla uğraştıklarından
bu karışıklıktan yararlanamadılar. Abhazya hükümdarı olan ve sonradan Hıristiyanlığı
kabul eden Sefer Bey (ki Abhaz değildir) Kuban'daki gibi bir ihtilalden
korkarak 1810'da Ruslarda yardım istedi ve Abhazya işgal edildi. Bunu üzerine
büyük bir halk kitlesi Kuban'a göç etti. 1816'da Ruslar dağlara daha çok
sokuldular, bazı dağlı reislerini rütbe, nişan ve para ile elde ettiler.
Napolyon'u yenen, İran saldırılarını kıran, Osmanlılarla anlaşma yapan
Ruslar 1822'de genel bir saldırıya geçtiler. Sünje Kale (Grozny), İndrey
civarı işgal edildi. Buna rağmen Abhaz ve Ubıh kuvvetleri Sohum hariç
Abhazya'yı Ruslardan temizledi. Savaş, Kabartay'ın Ruslar tarafından işgaliyle
sona erdi. 1826'da I. Aleksandr'ın ölümü üzerina Rusya'nın karıştığını
sanan İranlılar, Güney Kafkasya'ya saldırdılar. Fakat bir çok savaşta
yenildiler ve 1828'de Azerbaycan Ruslar tarafından işgal edildi. Aynı yıl
yapılan Türkmensoy antlaşmasıyla İranlılar Transkafkasya siyasetinde rol
oynayan bir devlet olma özelliklerini kaybettiler. Gene bu antlaşmayla Dağıstanlıların
dış dünya ile ilişkileri kesildi ve ele geçirdikleri boğazlar sayesinde
Ruslar, Anadolu üzerinden Akdeniz'e, İran üzerinden Hint Okyanusu'na ve Hazar
Deniz'i üzerinden Asya'ya gidebilecekleri bir üs kazandılar.
Ruslar 1828'de Osmanlıları yenip 1829'da Edirne anlaşmasıyla (fiilen hiçbir
kıymeti yoktur çünkü Ruslar bu topraklara hiçbir zaman hakim olamamışlardı.)
Kafkasya'yı ve Anapai Poti, Ahıska gibi kaleleri Osmanlılardan aldı. Bu
durumu Kafkasya'lılar protesto ettiler. 1829' da Rusların Istanbul önlerine
gelmeleri, İran ve Osmanlı imparatorluğunun doğusunda büyük başarılar
kazanmaları ve 1833'de Rus donanmasının isyan eden Mısırlı Mehmet Ali Paşa'ya
karşı II. Sultan Mahmut'u desteklemesi Ingiltere'de huzursuzluklar yarattı.
Ponsonby Ingiltere'nin Çerkeslere yardım etmesini istedi. 1826'da Dağıstan'da
bunlara karşı (müridler tarafından yapılan) hareket gelişirken 1830'da da
Abhazya'da Ruslara ve Rusları çağıran Şirvaşidze idaresine karşı bir
ihtilal başladı. Cephane azaldığı için Osmanlılardan cephane almak için
yardım istendi fakat kabul edilmedi. Abhazyada Rusların ilerlemesi durduruldu.
Kuzeyde ise Abın ile Tsemez'i alıp, Kuzey-Batı Kafkasya'yı, Kafkasya'dan
koparmak isteyen Rus kuvvetleri Hacı Huzbek (Guzbek) tarafından büyük
yenilgilere uğratıldı. (1834)
Bu sayfanın başına geri dön
A.
KAFKASYA'NIN ULUSLAR ARASI BİR ÖNEM KAZANMASI
XIX.
yy.nın başlarına kadar yalnız Osmanlıları ve İranlıları ilgilendiren
Kafkas-Rus mücadeleleri, önem kazandı ve bu zamandan sonra Kafkasya'da ıslahat
hareketleri başladı. XIX. yy.ın başlarında iyice genişlemiş ve diğer sömürgeci
ülkelerle rekabeti artmış olan Rusya'nın sıcak denizlere inmek için
Kafkasya ile olan ilişkileri diğer emperyalist ülkeleride ilgilendiriyordu.
Bu olaylar şunlardı.
a. Napolyon'un istilaları : Mısır'ı ve Avrupa'nın büyük
bir kısmını işgal eden Napolyon'un istilaları Kafkasya aleyhineydi.Çünkü
Avrupada kendisinden başka "büyük" devlet görmek istemeyen
Ingiltere, Fransa'nın karşısında, Rusya'nın yanında, dolayısiylede
Kafkasyalıların karşısında yer alıyordu. Ne zaman ki Fransa yenildi, o
zaman Ingiltere Kafkasyalıların yanında yer alır "gibi" oldu.
Osmanlıların 1828-29 savaşında yenilmeleri, 1829 Edirne ve 1833 Hünkar
iskelesi anlaşmaları, Ruslar'ın doğudaki tehlikelerini büyütüyordu. Bu yüzden
Ingiltere 1834'den itibaren Kafkasya ile ilgilenmeye başladı.
b. Lehistan'ın taksimi, 1830 isyanı : 1795'te Lehistan'ın büyük
devletler tarafından paylaşılıp en büyük parçanın Rusya'ya verilmesi işgal
altında yaşayan Lehlilerde Rusya'ya kariı düşmanlık uyandırdı. Rusya'ya
karşı düşmanlık; bu ortak durum Lehlilerle Kafkasyalıları birbirine yaklaştırdı.
1830 Leh ayaklanmasından sonra birçok Lehli Rus ordusunda Kafkas cephesine gönderildi.
Kafkasyalıların Ruslara karşı mücadelesinde başarı kazandığı taktirde
Lehistanın tekrar bağımsız olacağını tahmin eden Lehliler, Rus ordusundan
kaçıp Kafkasyalıların yanında çarpışarak ve Avrupa'da Kafkasya lehinde
propaganda yaparak Kafkasyalılar için çalışıyorlardı. Kafkas mücdelesinin
Avrupada tanıtılmasında, Lehlilerin Kafkasyalılardan daha çok emekleri geçmiştir.
c. Gürcistan'ın İlhakı : İranlıların ve Osmanlıların
Kafkasya'ya yardım edeceğine, Güney Kafkasyayı istila için fırsat
kollamaları ve saldırılarda bulunmaları üzerine Gürcistan 1801'de, Şirvan
Hanlığı da 1826'da Rusya'ya ilhak edilmişti. Bu Kafkasya'yı güneyden kuşatmaya
neden olduğu gibi, Osmanlılarında güvenliğini tehdit ediyordu. Bu yüzden,
hiçbir ciddi yardımda bulunmamakla beraber, Osmanlılar, Kafkasya için çalışanlara
müsaade ve hatta yardım ediyorlardı. Lehlilerin Kafkasya için çalışmaları,
Ingiltere'nin siyasetinin Kafkasya lehine dönmesi ve Osmanlıların Kafkasya için
çalışanlara müsaade ve yardım tavrı. İşte bundan sonraki olaylar böyle
bir atmosfer içinde geçmiştir.
Bu sayfanın başına geri dön
B.
DIŞARIDA KAFKASYA'NIN İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR:
Biraz
önce belirtilen nedenlerden ötürü Ingiltere'nin dikkati 1834 yılından
itibaren Kafkasya'ya çevrilmişti. 1834 sonbaharında David Urquhart
Kafkasya'ya gönderildi. Urquhart Ingiltere'ye döner dönmez Lehli
yurtsevelerle birlikte Kafkasya için çalışmalar yaptı. Bu çalışmaların
sonucu Ingiltere, 1829 Edirne antlaşmasıyla Osmanlı imparatorluğunun
Kafkasya'yı Rusya'ya veremiyeceğini, böyle bir şeyin hakikat olmadığını
belirtti. O devrin Ingiltere dışişleri bakani Palmertson Kafkasya'nın bağımsızlığını
istiyordu ama Ingiltere'nin Rusya ile çatışmasını istemediği için kesin
netice verecek şeyler yapmıyordu. (Palmertson'un izlediği politika: Devamlı
dostlarımız ve düşmanlarımız yoktur. Devamlı çıkarlarımız vardır.)
Lehli yutseverler, Ingiltere ve Osmanlı imparatorluğu ile Rusya arasında bir
savaş çıkartmak için çeşitli çalışmalar yaptılar. (Kafkasya'ya cephane
yüklü gemiler gönderdiler, vb.) Fakat bu çalışmaları başarısızlıkla
sonuçlandı. Ayrıca Rus hizmetindeki Lehli'lerden Kafkasya'da kıtalar oluşturmak
istediler. Kırım savaşından sonra "Labimski Müfrezesi" adı
verilen bir kuvvet oluşturuldu. Fakat bu müfreze 1859'da dağıldı ve 1860'
da da müfrezeyi oluşturanlar İstanbul'a gitti. Böylelikle bu çalışmada başarısızlıkla
sonuçlandı. Urquhart 1837'de üç Ingiliz ajanını Kafkasya'ya gönderdi.
Fakat Fransa'nın tekrar kuvvetlenmesi üzerine Rusya ile anlaşabilmek için
Ingiltere bu adamlarını geriye çekti. Lehli yurtseverlerin lideri Adam Çartoreski,
Kafkasya'ya adamlarını gönderdi. Fakat bunlar yeterince başarılı olamadılar
ve Kafkasya ile bir birlik oluşturulamadı. (Adam Çartoreski, 1861 yılında
Adiğe'lerin isteği üzerine Adiğey'in Avrupa temsilcisi oldu.)
Bu sayfanın başına geri dön
C.
KAFKASYA'DA REFORMLAR ve SAVAŞIN SONU:
1822'de
Kabartay'ın Rusların eline geçmesiyle birlikte coğrafi birlik bozuldu. Bu yüzden
reformlar, Kuzey Kafkasya'da birbirinde ayrı, iki bölgede farklı şekillerde
oldu.
I-) Doğu
Kafkasya'da reformlar ve savaşın sonu : XIX. yy.ın başlarında
Ruslar Doğu Kafkasya'ya, bilhassa Dağıstan'a hanlar sayesinde nüfuz etmişlerdi.
Ayrıca Dağıstan'da Tatarların bir kolu olan arazi sahibi bir sınıf
mevcuttu. (Ve nu sınıf da Hanlarla beraber Rus çarıyla işbirliği
halindeydiler ve Müridizm'e karşı çıkmışlardı.) Hanların ve Rusların
baskısıyla mücadeleye katılmayan halk Müridizm ile uyanmaya başladı ve bu
hareket en fazla Çeçenistan'da Şeyh Mansur'un Gazavat (Mukaddes Harp) çağrısıyla
başlayan ve 1826' dan sonra Gazi Muhammed, Hamzat ve Şamil tarafından
kuvvetlendirilen, herkesin eşit olduğunu belirten bir tür dini ve askeri bir
sistemi kurdu. Gazi Muhammed "Bütün müslümanların hak ve kıyametleri
müsavidir (eşittir), Allah'tan başka hiç kimseye kul olmamak lazımdır"
diyordu. Müridler düşünceleri itibari ile Adiğelerden (Batı Kafkasyalılardan)
tamamen farksızdılar. Siyasi bağımsızlık temin etmek, gerek halkın, gerek
toprakların çar tarafından sömürülmesini engellemek amacıyla hareket
ediyorlardı. Şamil'in radikalist davranışları sonucu Dağıstan'daki birçok
toprak ağası ve bey Ruslar'a sığındı. Dağıstanda doğanve eşitlik
prensipleri taşıyan bu hareket Çeçenistan'da buyuk bir kuvvet topladı. Şamil'in
bu hareketi, İstanbul'da kendi siyasi propagandalarına cevap olarak kabul
edildi.
Ruslar,
Müridizmi ilk kuran ve Çeçenistan da büyük bir ün kazanmaya başlayan Şeyh
Mansuru yakalamak için Aldi köyüne doğru ilerlediler ama büyük bir
yenilgiye uğradılar. Bu zafer halkı ona daha çok yaklaştırdı. Şeyh
Mansur Kızılyar ve Grigoryapali'yi kuşattı ve çeşitli baskınlar düzenledi.
Mansurun bu hareketi Ruslarla barış halinde olduğundan Osmanlılarca
engellenmeye çalışıldı. Hanlar ise herzamanki gibi Mansur'a karşıydılar.
Mansur Tatartop'da Ruslara yenildi ve Adiğelerin arasına çekildi. Savaşlarına
Adiğelerle birlikte devam etti. 1787 Osmanlı-Rus savaşında Battal Paşa
Kafkasya'da bozguna uğradı. 1971'de Anapa Rusların eline geçti ve burada
bulunan Şeyh Mansur esir edildi.(Mansur 1794'de Rusya'da öldü.) Yerine Gazi
Muhammed (Gazi Molla) geçti ve Doğu Kafkasya'daki direnci büyük ölçüde kıran
Avar Hanlığı üzerine Şubat 1830'da yürüdü. Fakat Hanlığın merkezi
olan Hunzak'ı alamadı ve geri çekilmek zorunda kaldı. Gazi Muhammet, bundan
sonra birçok Kazak köyüne, Kızılyar'a baskın yaptı Vladikafkas'ı çevirdi.
Gazavat'ı hemen bastırmak için harekete geçen Ruslar Gimri köyüne saldırdılar
ve Gazi Muhammet'i öldürdüler. Yerine Hamzat geçti ve ilk iş olarak Dağıstanlılar
için büyük tehlike olan Avar Hanlığını ortadan kaldırdı. Ama Ruslardan
yardım gören karşıtları tarafından 18 Eylül 1834'de öldürüldü. Yerine
Şamil imam seçildi. Şamil Ruslarla savaşmadan önce Hanların otoritelerini
ortadan kaldırmayı düşünüyordu. 1835'te Aşilte köyünde bir kongre
toplandı ve Ruslara karşı nasıl tavır alınacağı saptandı. Kaytak ve
Tabassaran bölgelerine akınlar yapıldı. Bunlardan amaç bölgedeki hanların
idarelerini yıkmak ve Ruslara boyun eğen bu halkları kendi tarafına çekmekti
ve bından da başarılı olundu. Bunun üzerine Ruslar Mayıs 1839'da Şamil'in
karargahı olan Ahulgoh'a saldırıya geçtiler ve 29 Ağustosta burayı işgal
ettiler, ama Şamil'i yakalayamadılar. Şamil herşeyini kaybetmiş bir şekilde
Çeçenistan'a gitti. Çeçenleri etrafında toplamaya başladı. 1840'ta genel
ayaklanmalar oldu ve işgal altındaki bölgelerden 28.000 Çeçen ailesi dağlara
çekildi. 1840-1843'de Ruslar çeşitli yenilgilere ve kayıplara uğradılar.
1845'te Dargo'ya saldıran Ruslar büyük bir bozguna uğradı. Dargo zaferi üzerine
Dağıstanlılarda ayaklandı ve Ruslar'a karşı isyanlar oldu. Böylelikle Dağıstan'da
Şamil'in otoritesi altına girdi. Bunu üzerine Şamil batıyla birleşmek için
Kabartay bölgesine girdi ve Nalçik bölgesine kadar geldi. Fakat Rusların
ananevi dostları oan ve müridlerin Dağıstan'da beylere ne yaptığını
bilen derebeyleri tarafından yönetilen halk kayıtsız bir tavır takındı.
Bu yüzden Şamil bazı Kabartay ve Asetin beyleri ile birleşerek geri dönmek
zorunda kaldı. Batıyla bu şekilde birleşemeyen Şamil batıya naipler gönderdi.
Bunlardan en önemlisi Mehmet (Muhammet) Emin'di. 1853-55 Kırım savaşında
Kafkasya'nın Ruslardan tamamen temizlenmesini isteyen Şamil büyük bir
harekete girişmedi. Sadece Gürcistan'a bir baskın yaptı. 1856'da Paris Sulh
Antlaşması Kafkasya'dan bahsedilmeden imzalandı. Ruslar 1852'den beri
ormanları tahrip ederk saldırıya geçmişler, böylece birçok yer çorak
kalmıştıç Ormanların yok olmasıyla Çeçenler en büyük üstünlüklerini
kaybettiler. Kuzeyden, güneyden ve doğudan saldırıya geçen Ruslar Nisan
1859'da Vedeno'yu işgal ettiler. Böylece Doğu Kafkasya'nın direnci kırılmış
oluyordu. Bu yenilgi Şamil'in otoritesini iyice azalttı ve Şamil 6 Eylül
1859'da Gunip'te teslim oldu. Şamil'in teslim olmasıyla Doğu Kafkasya'nın işgali
tamamlandı.
Bu sayfanın başına geri dön
II-) Batı
Kafkasya'da reformlar ve savaşın sonu : Burada ilk önce milli
birliğin sağlanması için çalışmalar yapıldı ve 12 eyaletten i-) Şapsığ-Nathoç,
ii-) Abzah, iii-)Kemirguey, iv-) Barakay, v-) Kabartay-Besleney, vi-) Hatukuey,
vii-) Bjeduğ, viii-) Mekhoş, ix-) Başılbey, x-) Teberdi, xi-) Abhazya, xii-)
Vubıh-Cih oluşan bir devlet kuruldu. HEr eyaletin özel idareleri ve bu
idarelerden oluşan 300 kişilik bir "Milli Misak Meclisi" (Ulusal And
Meclisi - Çıla Therio Xase) vardı ve bu meclisin başkanı yoktu. Belli bir
toplantı olmayan bu meclisin kararlarına herkes uymak zorundaydı. 1839'da Şapsığ
bölgesinde toplanan meclis, Hazar Denizi ile Karadeniz arasında kalan bölgenin
bir "Vatan" ve bu vatanda "Bir Millet"in yaşadığı,
Rusların milli düşman olduğu, sonuna kadar savaşılacağı gibi kararlar alındı.
Nitekim, Rusların barış ve Tsemez-Anapa yol güzergahında Çerkeslerin çekilmesi
istekleri kabul edilmedi. Misakı Milli Meclisi Ruslar'a bir heyet gönderdi ve
Karadeniz ile Hazar Denizi arasının tahliyesini istedi. Fakat Ruslar
Kafkasya'nın Osmanlılar tarafından kendilerine verildiğini iddia ederek bunu
reddettiler. Bunun üzerine bir beyanname yayınlandı. Bu beyannamede Rusya'nın
bir gün batıyada saldıracağı, Kafkasya'nın Rusya'nın bir parçası olmadığı,
Osmanlıların hiçbir zaman sahip olmadıkları Kafkasya'yı Rusya'ya
veremeyeceği, sonona kadar savaşılacağı kesin bir şekilde bildirildi ve
Omanlı İmparatorluğu ile Rusya protesto edildi. Bunun üzerine Ruslar
kabileleri bölmek için bazı kabilelere barış teklif ettiler ama bütün
Kafkasya boşaltılmadıkça barışın olamaycağı bildirilerek bunlar
reddedildi.
Batı
Kafkasya'da, Ruslar, Anapa, Tsemez, Poti gibi kaleleri işgal etmişlerdi. Fakat
bu kaleler tamamen kuşatılmış olduğundan birbirleriyle ilişkileri yoktu.
Bu kaleleri birleştirip, Batı Kafkasya'yı Karadeniz'den de kuşatmak isteyen
Ruslar, 1830'da saldırılara geçtiler. Bu kuvvetlerin büyük kısmı püskürtüldü.
Yalnız Tsemez'i takviyeye giden kuvvet durdurulamadı ve Ruslar Tsemez'e girdi.
Rusların müstahkem bir hat oluşturma çabaları üzerine savaşlar yeniden başladı.
Subş civarına çıkartma yapan Ruslar, içerilere giremedilerse de bu kıyıda
tutunmayı başardılar. 1839 yılında Şaşi kalesine baskın yapıldı. Kale
içine girildiysede Kafkasyalılar geri çekilmek zorunda kaldılar. Aynı yıl
Jamatya ile Anapa arasında savaş oldu fakat sonuş elde edilemedi.
Ruslar, Abından başlayarak Soçiye kadar, Abin, Anapa, Şhapsin, Vaye, Tsemez,
Şaşi, Tuapse, Mazga, Nikolayevski ve Doma kalelerini yapmışlardı. Bu
kaleler Kafkasya'nın güvenliğini tehdit ettiği için işgal edilmeleri
gerekliliği ortaya çıktı. Şubat 1840'dan itibaren başlayan saldırılar
sonucu Anapa ve Tsemez hariç bütün kaleler geri alındı.(Bu savaşlar
konusunda Karl Marks şöyle diyordu:" Kahraman Adiğeler Ruslar'ı
hezimete uğrattılar. Ey dünya, ey insanlık: özgür yaşamak isteyen
insanların nelere muktedir olduklarını onlardan öğreniniz.) Sivastopol'dan
bu kalelere yardım için gönderilen Ruslar ancak Gürcistan'a çıkabildiler.
Bu yenilgiler üzerine 80.000 rus askeri Kafkasya'ya gönderildi. Bu en çok
Osmanlı'ların işine yaradı. Çünkü Osmanlılar Sivastopol'da bulunan
Ruslar Kafkasya'ya gönderilmişti. Abhazya Rus işgali altında oldğundan
Berzek Hacı komutasındaki kuvvetler Abhazya'ya girdi. Yardım alan Ruslar karşı
saldırıya geçtilersede Soçi'nin kuzeyine çıkmayı başaramadılar.
Kafkasyalıların büyük başarıları Avrupa'nın dikkatini çektiyse de yardım
yapılmasını sağlayamadı. Doğuda Dargo yenilgisi ve batıda birçok kalenin
Kafkasyalıların eline geçmesi üzerine Ruslar, kaybettikleri yerleri ve
prstijlerini tekrar kazanmak için büyük hazırlıklara başlamışlardı.
Kafkasya'da ise, Kuzey Kafkasyanın bütünleşmesi gerektiğini anlayan Şamil,
bu bütünleşmeyi sağlamak için batıya Hacı Mehmet, Süleyman ve Mehmet
(Muhammed) Emin gibi naiblerini gönderdi. Bu naibler Misakı Milli Meclisinde
Doğu Kafkasya'yı temsil ettiler.
Bunlardan en önemlisi Mehmet Emin 1847'de Pçeha nehri kıyısında topladığı
halka, İslamiyeti kabul etmelerini, beylerin elindeki fazla hakkın geri alınmasını,
beyliliğin kaldırılmasını, beyliliğin kaldırılmasını ve ancak bu biçimde
Ruslara karşı konulabileceğini söyledi. Kendisini Batı Kafkasya hükümet
reisi olarak tanıtmak ve doğudaki sistemi aynen burada uygulamak istedi. Ama
bu, halkın ve beylerin tepkisine yol açtı. Muhammed Emin ancak doğudaki
kabilelerden (Abzah vs.) destek bulabildi. Bir iç savaş çıkma ihtimali üzerine
tavrını değiştirdi. Fakat Rus saldırıları başladığı zaman kabileleri
Muhammed Emin'in çevresinde birleşmeye başladılar. Onun hareketleri
ilericiydi, aristokratların durumlarını sarsıyordu. Beylerin ve onları
destekleyen Osmanlıların karşı tavırlarına rağmen 1848'de Adagum'da yapılan
büyük milli toplantıda reisliği kabul edildi.
Muhammed Emin, Kafkasya'da bir sanayi hareketi, (kendi ihtiyaçlarını kendi sağlamak
için) oluşturmak istemişti. Bu yüzden özellikle silah konusunda uzman aramış,
Rus esirlerine iyi davranmıştı. Bu sayede Kafkasya'ya gelen bir Polonyalı
top imalathanesi açtı.
Muhammed Emin, demokrasi esasına dayanan idare ve ordu teşkilatı kurdu. Batı
Kafkasya'yı 100 idari parçaya ayırdı ve düzenli bir ordu kurdu. Bu ordu
sadece 1849'da Ruslara 101 baskın yaptı. Naip, dünyanın ilgisini Kafkasya'nın
üzerine çekmek ve yardım sağlamak için çalışmalarda bulundu, İstanbul'a
temsilciler gönderdi.
Muhammed Emin'in bu reform hareketini engellemek isteyen Ruslar, saldırıya geçtiler
ve onu Unbi (Umpa) dağında mağlup ettiler. Yeniligi bazı kabileleri geçici
bir süre için Muhammed Emin'den ayırdı. Bu sırada çıkan Kırım savaşı
(1853-1855) Kafkasyalılar için son ümitti. Muhammed Emin Avrupalı ülkelerle
görüşüyordu. Avrupalılara "Rus generalleri kadar Osmanlı paşalarının
da" istenmediğini, Kafkasya'nın, İran-Osmanlı-Rusya devletleri arasında
"Tampon" bir ülke olmasını, bunun Rusya'nın büyük bir
yenilgisiyle olabileceğini belirtti. Fakat müttefikler farklı düşünüyorlardı.
Örneğin, Osmanlılar, İngilizler, kendi hegomanyaları altında "bağımsız"
ve Fransızlar da Rusya'nın olmasını istiyorlardı. Savaşta bütün müttefikler
birbirlerini aldatmaya çalıştılar. İngilizler Şamil'in Rusya'ya saldırmasını
istediler fakat Şamil, önce Hazar Denizinden Karadeniz'e bütün Kafkasyanın
Ruslardan temizlenmesini istediğinden Gürcistan'a küçük akınlarla yetindi.
Osmanlılar Anapaya Zanyikovue Sefer Beyi, Sukhum'a da Behçet Paşayı gönderdiler.
Amaçları, Kafkas kabileleri müslümanlık hissi etrafında birleştirip,
Ruslara karşı kullanmaktı. Anapaya gelen Sefer Bey, bu çevredeki kabileleri
Muhammet Emin'den ayırmaya çalıştı ve bunda da bir dereceye kadar başarılı
oldu. Naip tarafından sürülen Natuhay beylerini geri getirtti. Sefer Bey'in
Kafkasya'ya gönderilmesi, Kafkasya'ya yardım değil, işgalin düşünüldüğünü
gösteriyordu. Nitekin savaşta Osmanlılar, Kafkasya'yı "Osmanlı mülkü"
gibi göstermeye çalıştılar ve müttefikler ajanları aracılığıyla asılsız
haberler yaydılar. Bütün bunlar, Kafkasyada müttefiklere karşı olumsuz düşünceler
doğuruyordu. Savaşta her iki taraf bir üstünlük sağlayamadı. İngiltere,
Rusya'nın Hindistan'a inmesini engellemek için tampon Kafkasya'yı istiyordu.
Bu fransızların işine gelmediğinden, Şubat 1856 Paris barış antlaşması,
Kafkasya'dan bahsedilmeden imzalandı. Bu Kafkasya'nın Rusya'ya bırakılması
demekti. Kırım savaşı sırasında Kafkasyaya Rus saldırıları durmuştu.
Fakat Sefer Bey'in Kafkasya'da birliği ve ahlakı zayıflatması, bu savaşın
zararlarını faydasından çok yaptı. 1857'de Muhammet Emin, dış ülkelerden
yardım almak için İstanbul'a gitti. Fakat Rusya'nın isteğiyle tutuklandı
ve Şam'a sürüldü. Ordan kurtulup tekrar Kafkasya'ya döndü. 1857'nin sonlarına
doğru, İngiltere ve Fransa'nın baskısıyla Osmanlılar Batı Kafkasya'yı boşalttılar
ve Sefer Bey kendi başına kaldı.
Savaştan sonra Kafkasya'nın tehlikeli durumunu ortadan kaldırmak isteyen
Ruslar saldırılara başladırlar ve 1859'da Doğo Kafkasya'nın direncini kırıldı.
Bunun üzerine Muhammet Emin Ruslarla uygun şartlar altında barış yapılmasını
istedi. Fakat bu öneri Milli Kongre tarafından şiddetle reddedildi. Muhammet
Emin teslim oldu ve İstanbul'a gitti. Doğu Kafkasya'daki direncin kırılması
üzerine Ruslar, Batı Kafkasyalılara iki yol teklif ediyorlardı. Ya Stavropol
bölgesiyle Sal Stepine, veya Osmanlı topraklarına göç etmek. Aynı zamanda
Rus ajanları Kuzeye göç edeceklerin Hıristiyanlaştırılacaklarını, 25 yıl
askere alınacaklarını söylüyorlardı. Bununla Rus hükümeti, Batı
Kafkasyalıları bilhassa Osmanlı topraklarına göç ettirmek istiyordu.
1860'da Sefer Bey öldü ve yerine oğlu Zanyikuvue İbrahim (Kara Batır) geçti
ve birlik hareketlerine başladı. Yardım istemek için İstanbul'a İbrahim adında
bir elçi gönderdi. Şapsığ, Vubıh ve Abhazları temsil eden (çünkü bu
kabileler işgale uğramamışlardı.) 5'er kişiden bir meclis kurdu. Avrupa'ya
bir heyet gönderdi. 1860'dan sonra tekrar savaşlar başladı ve 1861'de müjiklerin
azat edilmesinden dolayı göç dalgaları Kafkasya'ya yöneltildi. Binlerce
Kazak ve Rus Kafkasya'ya yerleştirildi.
Urquhart ve Leh yurtseverleri, Kafkasya için miting ve propaganda yaptılar.
Fakat Kafkasya'ya yardım yapılmasını sağlayamadılar. Bu sırada
Kafkasya'da Bjeduğ bölgesiyle, Şapsığ, Vubıh ve Abhaz bölgeleri işgal
edilmemişti. İşgal edilen yerlerdeki Kafkasyalılar bu bölgelere gelmişler,
nüfus yoğunluğu artmış, bu yüzden yiyecek sıkıntısı ve salgın hastalıklar
başgöstermişti. Bütün bu çaresizlikler içinde Kafkasyalılar intihar savaşları
yapmaya karar verdiler. Son savaşlara Kafkasyalılar, kadın, erkek, çocuk,
herşeyleriyle katıldılar. Hodz vadisinde ve Ahçip köyündeki savaşlarda
Kafkasyalılar yenildiler.
|
Bu
kanlı yenilgiler üzerine Ağustos 1864'de Çar'ın kardeşi Grandük Mişel,
yayınladığı fermanla bir ay içinde Kafkasya'nın boşaltılmasını, aksi
halde kalan herkesin, harp esiri olarak Rusya'nın muhtelif mıntıkalarına sürüleceklerini
bildirdi. Bunun üzerine vatandan Osmanlı topraklarına sürgün başladı. Sürülenler
Bulgaristan, Dobrica, Sırbistan, Arnavutluk, Suriye, Irak hatta Ürdün'e,
genel olarak, durumu karışık olan yerlere yerleştirildi. Fakat Rusya
kendisine sınır olan ve daha sonra kendisinin olabilecek yerlerde Kafkasyalıları
istemiyordu. Bu yüzden 1876 İstanbul Konferensında "Rumelide Çerkes göçmenlerin
iskan edilmemesi" kararlaştırıldı ve en az 175.000 Kafkasyalı ikinci sürgüne
uğradı. Sürgünden sonra Kafkasyalılar Osmanlı için "canla başla"
çalıştılar. Örneğin, Osmanlıların (bilhassa Kafkas ordusunun) süvarilerinin
büyük bir kısmı Kafkasyalıydı ve savaşlarda sayısız yararlılıklar gösteriyorlardı.
Kafkasyalıların bu kadar çalışmasına rağmen, ne kadarının sürüldüğü
kesin olarak söylenememektedir. Sürgün edilen Kafkasyalılar 500.000 ile
2.000.000 arasında tahmin edilmektedir.Fakat resmi kayıtlara göre 1855-1863 yılları
arasında 311.330 ve 1864 yılında Eylül ayına kadar 283.000 kadar göçmen
Varna ve muhtelif Karadeniz limanlarına geldi. Aynı resmi belgelerin
(Takvim.-i Vekayi) 1281 tarihli sayısında kış mevsiminden yaz ortalarına
kadar toplam 299.068 kişinin geldiğini yazmaktadır. Böylece en az 900.000'e
yakın göçmen 1855-1864 yıllarında Psmanlı topraklarına gelmiştir. Bu yıllara
önce ve sonra gelen, yollarda ölen ve sayıma girmeyenlerle, sürgün edilen
Kuzey Kafkasyalıların sayısının bir milyonu aştığı anlaşılmaktadır.
Osmanlı Devleti ise göçmenlere hiç yardım etmemiş, gıdasızlıktan, iklim
değişikliğinden ve salgın hastalıklardan binlerce Kafkasyalı ölmüştür.
Öyleki Trabzon Rus konsolosunun raporunda Batum'da, günde 7, Trabzon'da
180-250, Samsun'da 200 kişinin öldüğünü bildirmiştir. Çerkes koyleri
20-30 yıl sonra "Çerkes Mezarları" haline gelmiştir. Ekonomisi tarıma
dayalı olan Rusya ise Kafkasya, Ukarayna, Ortaasya, Urallar gibi bölgeleri sömürerek
kendi kalkınmasını sağladı ve bu bölgelerin geri kalmasına neden oldu.
Bu sayfanın başına geri dön
III.
SÜRGÜNDEN SONRA KAFKAS-RUS-OSMANLI İLİŞKİLERİ:
Sürgünden
sonra Kafkasya'da, Ruslar, kolonizasyon işlerini her sömürgeci ülke gibi,
"medenileştirme" olarak gösterdiler. Muhaceretteki Kafkasyalılar
ise yurda dönüş isteklerini kaybetmediler ve Osmanlı padişahlarıyla bir
Osmanlı - Rus savaşında Kafkasya'da isyan çıkartmak için anlaştılar. Bu
fırsat 1877 - 1878 Osmanlı - Rus savaşında çıktı. Osmanlılar abhazya'da
bir şaşırtma harekatına girdiler ve kıyıya 3000-4000 Kafkasyalıyı çıkarttılar.
O sırada Kafkasyalılar bir kurultay toplayarak Abdurrahman Efendi'yi başkan
seçtiler. İmamlarının önderliğinde 9 Mayıs'ta Dağıstan ve Çeçenistan'da,
12 Mayıs'ta Kuban'da isyan çıktı. Kafkasyalılar 20 yıl önce gömdükleri
tüfeklerini çıkarttılar. Durum Ruslar açısından ciddileşmişti. Fakat
Osmanlılardan gerekli yardım gelmediği için Adiğelerin bir kısmı ile
Abhazların büyük bir çoğunluğu Osmanlı topraklarına sürüldü.
Bundan sonra 1905'e kadar "medenileştirme" hareketlerine karşı çıkan
küçük ayaklanmalar dışında önemli birşey olmadı. Bu sıralarda dünya
siyasetinde önemli değişikler oluyordu. XIX. yy.ın sonlarına doğru Osmanlıların
üzerideki İngiliz etkisi azalmıştı. Bunun üzerine Osmanlıların yeni
hamisi gelişmekte olan Amanya oldu. 1888'de Deutsche (Doçe) Bank Osmanlı İmparatorluğuna
girdi ve Anadolu Demiryollarının yapımını eline geçirdi. Osmanlı
ordusunun teşkilatlandırılması Alman subaylarına verilmeye başlandı.
Bunun üzerine 1907'de Rus-İngiliz anlaşması yapıldı. 1909'da iktidara geçen
Enver, Talat ve Cemal Paşalar Almanların hemen her istediklerini yaptılar ve
Panslavizm'e karşı Pnaturanizm'i çıkardılar. (Panturana Dağıstan da
giriyordu.)
Bu
sıralarda Kafkasya'da, 1905 Rus-Japon savaşında Rusya'nın yenilmesi fırsat
bilinerek bir isyan daha çıkarıldı ama bu da bastırıldı. 1913'de
egemenler halka ait geniş arazilere el koydular. Bunun üzerine onbini aşkın
Adige "Dzeliko" ırmağı mevkiinde feodallerle ve onları destekleyen
çar ordusuyla çarpıştı. Ayaklanmanın öndegelenleri Sibirya'ya sürüldü.
Bu yıllarda, devlet tarafından "asi, hırsız, haydut" diye adlandırılan,
halkın Abrek dediği kimseler Çarlık otoritesine karşı koyuyorlardı.
Bunlar resmi yerleri ve zenginleri soyup, elde ettiklerini halka dağıtıyorlardı.
I.
Dünya savaşında Osmanlı yöneticileri "romantik" hayalleri gerçekleştirmek
üzere (Turan için) IV. Orduyu kurdular, fakat Kafkas cephesinde çeşitli
yenilgilere uğramaktan kurtulamadılar. Şubat 1917'de başlayan devrim üzerine
Rus ordusu çözülmeye başladı. Devrim üzerine 3 Mayıs 1917'de Terekkale
(Vladikafkas) de halk kurultayı toplandı ve bir icra organı (Birleşik Şimali
Kafkasya ve Dağısatn Dağlıları Birliği Merkez Komitesi) kuruldu. 18 Eylül
1917'deki ikinci toplantıda kurultay "Kuzey Kafkasya Milli Müessesan
Meclisi" adını aldı ve Kuzey Kafkasyalıların siyasi bir birlik teşkil
ettiğine karar verildi. Kuzey Kafkasya merkez komitesi, 20 Kasmı 1917'de
Rusya'dan ayrıldığını ve bağımsız bir devlet olduğunu ilan etti. resmi
müesseselere, bankalara, okullara, vs. milli bir şekil verildi. Bundan memnun
olmayan Kazaklar ve Ruslarla çeştili çatışmalar oldu. Güney Kafkasya'da
ise Gürcü, Ermeni ve azerilerden oluşan Transkafkas federasyonu kuruldu. Bu
federasyonun savunması (milli kuvvetleri) yok gibiydi.
Brest-Litovsk
anlaşmasıyla Batum, Ardahan ve Kars'ı Sovyetlerden alan Osmanlılar saldırıya
geçtiler. Bunun üzerine 22 Nisan'da Transkafkas Federatif Cumhuriyeti bağımsızlığını
ilan etti. Almanlar ve İngilizler Bakü'nün Osmanlılar tarafından işgal
edilmesini istemiyorlardı. (Çünkü kendileri Bakü'yü işgal etmek
istiyorlardı.25) Bu yüzden Almanlar, kendi isteğiyle, Gürcüstan'ı
"himaye" ettiler ve asker gönderdiler. Osmanlıların Ermenistanı işgali
İngiliz hareketini engelleyeceği için bu hareket Almanlar tarafından teşvik
edildi. Kuzey Kafkasyalılar ise İstanbul'a yardım istemek için bir heyet gönderdiler
ve 11 Mayıs 1918'de bir nota ile, bütün devletlere Kuzey Kafkasyanın bağımsızlığını
ilan ettirdiler. Bunu 26 Mayıs'ta Gürcüstan, 28 Mayıs'ta da Azerbaycan ve
Ermenistan'ın bağımsızlıklarını belirtmeleri takip etti. Kuzey Kafkasya
Cumhuriyeti, bu üç devlete çeşitli kereler konfederasyon teklif ettiyse de
kabul edilmedi. 8 Haziran 1918'de Kafkas devletleri ve Osmanlılar arasında iyi
dostluk ve iyi komşuluk anlaşması yapıldı. Fakat bu sırada Osmanlı ordusu
Kafkasya'ya girdi. İsmail Berkok, Mithat Paşa ve Muzaffer beyler K. Kafkas
yerli kuvvetlerini organizeye başladılar. Gürcüstan üzerinden ilerleyemeyen
Osmanlılar, Azerbaycan üzerinden ilerlediler ve 15 Eylül'de Bakü'yü işgal
ettiler. Sovyetler, Almanların savaşı kaybetmeleri üzerine Osmanlılarla
aralarındaki Brest-Litovsk anlaşmasını feslettiklerine ve Osmanlıların
Kafkasyadan çıkmaları gerektiğini bildirdiler. Fakat 6 Ekim'de Derbent alındı
ve 13 Ekim'de şehre Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti bayrağı çekildi. Fakat Osmanlılar
savaşı kaybettiler ve Mondros antlaşmasıyla Kafkasya'dan çıkmak zorunda
kaldılar. Bunun üzerine 17 Kasım'da İngilizler Bakü'yü işgal ettiler. İngilizlerin
desteğindeki Denikin'in işgal ettiği yerlerde 1919'da İnguşlar, 1920'de Dağıstanlılar
isyan ettiler. Fakat bu isyanlar bastırıldı. Sovyetler bu savaşlarda
Kafkasyalıları destekledi. Mart 1920'de Beyaz orduların mukavemetleri kırıldı
ve Kızılordu bütün Kafkasya'yı işgal etti.
1917'de
Çarlık Rusyasının, 1923 (24)'de de Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla,
Kafkasyanın bu devletlerle ilişkileri sona erdi.
Bu sayfanın başına geri dön
Go
Back to Main Page - Ana sayfaya dönüş
Kaynaklar:
Kafdağı aylık kültür ve sanat dergisi muhtelif sayıları.