|
Clausewitz'e göre savaş "des politisehen Verkerhrs mit Einmischung anderer Mittel"dir.1 Almanca anlamı daha derin olan bu fikrin Türkçe'si tam ifade edilememekle birlikte bir o kadar da karmaşiktır: Savaş "politik temasların, diğer araçların karışmasıyla oluşan devamıdır."2 Clausewitz'in bu tanımını bol bol eleştiren John Keegan'a göre savaş "aslında kültürün bir göstergesi, çoğu zaman kültürel biçimleri saptayan ve bazı toplumlarda kültürün ta kendisi"dir.3 Clausewitz, Prusyalı bir subaydı. Daha 1792 yılında on bir yaşindayken Prusya 34. Piyade Alayı'na alınmıştır. Deneyimli bir asker olarak ülkesinin başarısı için önemli hizmetler veren Clausewitz askerlik hayatını Napolyon Savaşları'yla noktalamıştır. Ama Clausewitz askeri faaliyetleri için nihai kararını verirken hem ülkesi, hem de kendi adına üzücü bir olay yaşamıştır: I. Aleksandr'ı yenmek için Rusya topraklarına Fransız üniforması ile giren Clausewitz, 1813 yılında aynı toprakları bu defa Rus üniforması ile terk ederek Napolyon'u yenmeğe giden orduların içinde yer almıştı. Mesleği mahvolmuştu ama ateşli bir Rusya milliyetçisi olmaktan vazgeçmemişti.4 Bu duygular içinde Clausewitz kısa süre sonra askerlik mesleğini bıraktı ve On War isimli bir kitap için çalışmalarına başladı. Savaş Üzerine anlamına gelen bu kitap, savaş sanatını inceleyen bir eserdir. 1831 yılında Avrupa'yı saran son kolera salgınında ölen Clausewitz son günlerini kitabının tanınmadığı üzüntüsüyle geçirmişti. Eserine karşi ilgisizlik ölümünden kırk yıl sonra da devam etti. 1871 yılında Almanya birkaç hafta içinde Avusturya ve Fransa ordularını şaşilacak bir hızla yendiğinde gözler Prusya Genelkurmay Başkanı Helmuth von Moltke'ye çevrilmişti. Avrupa insanı Alman ordularının gücünün sırrını merak ediyordu. Moltke cevap olarak hayatı boyunca onu en fazla etkileyen kitaplar olan İncil, Homeros'un destanları ve On War'ı göstermişti. Bu sözler Clausewitz'in ölümünden kırk yıl sonra ünlenmesi için yeterli idi. İşte Clausewitz'in gitgide artan ünü, sonunda onu "I. Dünya Savaşi'nın ideolojik babası"5 yaptı. Peki Clausewitz'in görüşleri neydi? Clausewitz ideolojisinin ana hattı bir satırlık fikirden oluşuyordu: "Gerçek savaşa karşi doğru savaş"6 Clausewitz ideolojisi "alay kültürü" nü esas alıyordu. Ona göre, aslında savaş askerleri doğaya karşi çikmaya zorlayan bir çağrıdır. "Doğa kaçmayı, korkmayı, kişisel çıkarlar peşinde koşmayı örgütlüyor.". "İnsanlar tıpkı Kazaklar7 gibi emredildiğinde değil, istediği zaman savaşmasını, eğer amacına uygunsa bir savaş alanını ticarethaneye çevirmesini öneriyordu .Gerçek savaşin en kötü yönü bu idi."8 Alay kültüründe ise itaatkarlık hakimdi, saygı vardı, cesaret, onur yer alıyordu ve bu da "doğru savaş" kavramını doğuruyordu. Clausewitz'e göre bir asker gerçek savaşi değil doğru savaşi yapmalıydı. Clausewitz şöyle devam ediyor:"Savaşmak daima belirgin ve kişiye özgü bir iş olacaktır. Bundan dolayı, Savaştıkları sürece askerler kendilerini kuralları, yasaları ve töreleriyle savaşçilık ruhunun baş tacı edildiği bir kurumun9 üyeleri olarak göreceklerdir. Öldürücü ateş altında beraberliğini yitirmeyen, hayal ürünü korkularla sarsılmayan, gerçek korkulara tüm gücüyle karşi koyabilen, kazandığı zaferlerle övünen, yenilgiye uğradığı zaman bile subaylarına saygı ve güven duyan, fiziksel gücü tıpkı bir atletin kasları gibi sıkıntı ve çabayla geliştirilen bir ordu, silahına karşi duyduğu saygı fikriyle niteliklerine ve görevlerine sarılsa, gerçek askerlik ruhuna sahip olmuş demektir".10 İşte bu fikir Prusya ordularının Avusturya ve Fransa ile yaptıkları savaşları kazanmalarını sağladı ve diğer ülkeleri Prusya modeline uygun alaylar oluşturma çabasına itti. Tüm ülkelerin en başarılı gençleri bu alaylara seçilirken, eski askerler, orduya alındıkları devreye rite de passage diye adlandırılan çocukluktan erkekliğe geçiş dönemi olarak anımsayıp, onları destekliyorlardı. Rite de passage, tüm genç erkeklerin bir deney olarak Avrupa'nın bütününe yayıldı, yerleşim bölgelerinde toplumsal yaşamın bir parçası olarak kabul edildi ve toplumun askerileştirilmesinin kaçınılmazlığını ortaya koydu".11 İşte I. Dünya Savaşi öncesi Avrupa'yı, felakete götüren çıkarcı niyetler yanında bir de bu tip bir ideoloji sarmıştı. Almanya Hükümeti dünya imparatoru olmak hayallerini Clausewitz'in savaş ideolojisi ile boyamıştı, bunu aynı niyeti paylaşan komşuları Fransa, İngiltere, Avusturya-Macaristan ve İtalya da gerçekleştirmekte geç kalmadı. Sadece iki devletin böyle bir savaş ideolojisi yoktu: Osmanlı ve Rusya. Osmanlı dinsel ve geleneksel "cihad" anlayışını Clausewitz'in öne sürdüğü "doğru savaş" kuramının üzerinde görüyordu. Rusya ise feodal anlayışlı baskı gücüyle yönetilen topluma sahipti. Rusya için o dönemde V.İ. Lenin'in ifadeleriyle desek "hayırlı toplum cahil olan toplumdur"12 ideolojisi geçerliydi.¦
Notlar: 1 Clausewitz C., On War, ing. çev. J.J. Craham, London 1908, s. 23. 2 Keegan J, Savaş Sanatı Tarihi, çev.F Dorukan, İst 1995, s. 15. 3 age., s. 30. 4 age., s. 37. 5 age.,s. 46. 6 Howard, M., Clausewitz, Oxford 1983, s.35 7 Burada Rus egemenliğine girmiş Don Kazaçikleri kastedilmektedir. Kazaçikler kazanmak için değil, ganimet için savaşiyorlardı. 8 Keegan, J., age, s. 36. 9 Alay kurumu kastediliyor. 10 Clausewitz, C., On War, ing. çev. M. Howard, Princeton 1976, s. 18. 11 Keegan, J., age, s. 43. 12 Lenin, V.İ., Soçineniya, tom XVIII, Moskova 1976, s. 178.
*Ekber Necefov,. Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü IV. sınıf öğrencisidir
|
|