ana sayfa

gezi fotoğrafları

açılım hakkında

e-mail

tarih - edebiyat - kültür - sanat bülteni / nisan-mayıs 1999 / sayı 6


Öğrenci Dergileri

Sadâ
Kültür, Edebiyat ve Sanat Dergisi. Yıl: 1, Sayı: 1, Mart 1999. Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Edebiyat bölümünde okuyan öğrencileri tarafından çıkarılıyor.
Edebiyat bölümündeki arkadaşlardan bir girişim daha geldi. İyi başlıyorlar ama sonu gelmiyor.
Piramit, Şâhika, Kaynak hepsi güzel dergilerdi, fakat birer sayı çıkıp kaldılar. Hepsinin ayrı bir kişiliği ve hoş yönleri vardı. Özellikle Kaynak, dolu doluydu, içerik bakımından zengin bir dergiydi. Belki, bu devamlı olamama hâli üzerinde ciddi ciddi düşünmek gerekiyor. Sorun nedir? Hızlı başlama mı, dergi kadrosu içindeki uyumsuzluk mu, hocaların ilgisizliği mi yoksa öğrencilerin ilgisizliği mi? Bu girişimin devamlı olmasını diliyor, Sadâ'ya yayın dünyasına hoş geldin diyoruz.
Ama bu meydâna giren, "bâşin alamaz bârân-ı belâdan". Belâ yağmuru demeyelim de, eleştiri yağmurundan diyelim. Eleştiri olması girişimin ilgi çektiğinin göstergesidir, faydalanılırsa bir anket, bir nasihat, bir âyine hâlini alır.
"Bir ilke başlamanın heyecanı içindeyiz" diye başlıyor dergi. Heyecanınız dâim olsun. Klasik, alışılagelmiş dergi anlayışından uzak olmaya özen gösteriyorlar. "Akademik" bir dergi görüntüsü vermek de istemiyorlar. Amatör, doğal ve öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkarmaya vesile olmak amacında olan bir etkinlik.
Emine-Gürsoy Naskali hocayla yapılan söyleşiden çok şey öğrendik. Bir öğrenci dergisinde, bu tür tartışmaların, sorgulamaların olması gerçekten önemli. Söyleşiler daha ilginç ve doğal konuları gündeme getiriyor. Hocanın kısa bir biyografisinin verilmesi çok iyi olmuş ama yayınlarını verirken biraz daha itina gösterilmeliydi. Mesela, kitap adları italik yazılmalı, yabancı dilde olan eserlerin Türkçe anlamı köşeli parantez içinde verilmeliydi. Emine hanımın söyleşiyi noktalarken söylediği söz çok anlamlıydı: "İdeallerin büyük olması gerek, ama küçük şeyleri de ihmal etmemek lazım."
"Küçük şeyler" deyince, hemen ilk bakışta göze çarpan bazı teknik cihetlere dikkat çekmek istiyoruz. Kapak konusunda biraz çalışmak gerekiyor. Mavinin içinde boğulmuş o resim. Kapağın arkası niye boş? Güzel bir resim, bir şiir veya başka bir şey konulamaz mıydı? Estetik konusunda edebiyatçılardan beklentilerimiz biraz daha fazla. 2. Sayfadaki "İçindekiler" kısmı gerçekten ıslaha muhtaç. 11 ve 12. sayfalardaki çerçevenin pek güzel görünmediğini söylemek zorundayız. İçerik yönünden, yazılar çok genel olmuş. Biraz daha özel ve eni boyu belli meselelere yoğunlaşmak daha iyi olmaz mı? İbrahim Kadri'nin şiiri güzeldi. Kitap tanıtımı ve kültür-sanat sayfaları çok daha iyi olmuş. Selim Cihangiroğlu ve Gökhan Sezer iyi bir hizmet sunmuşlar.
Bazı eksiklikleri bir yana bırakacak olursak,
Sadâ'nın bir emek mahsülü olduğu ortada. Acaba, kendi bölümünüzle ilgili sorunlara eğilseniz, bir edebiyat öğrencisinin okuldan ve hayattan beklentileri ile bunun gerçek hayattaki yansımasını ortaya koyan yazılara da yer verseniz daha iyi olmaz mı? Arkadaşların kabiliyetlerine tercüman olması güzel ama biraz da mevcut durumu iyileştirmek konusunda öneriler üretilse, katkı payı daha yüksek bir çalışma çıkacak ortaya. Başarılarınızın devamı dileğiyle. İrtibat adresi: M. Ü. Fen-Edb. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 2. Sınıf Öğrencileri adına Özgür Karagöz

Gizbahçesi
Aylık Sanat-Edebiyat Dergisi. Yıl: 1, sayı: 2, Mart 1999. M. Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi, Arşivcilik bölümü öğrencileri
Arşivcilik bölümündeki öğrenciler iki sayıyı arkası arkasına çıkardılar. İlk sayı şubatta çıkmıştı. "İlk adım ve çoğalan her adımda toprağa olan bağımlılığımızın katsayısını arttırmaktır amacımız, toprak, yani öz; işte bu öz, kendini bizde sanat, edebiyat ve şiir olarak tanımlar." diye başlayıp şöyle devam ediyor: "
gizbahçesi, aklın ve maddenin dar alanlarında sıkışıp kalmayan ve böylelikle insansal müsbet özelliklerin beyaz sayfalara düşen bir tasviridir."
Birinci sayıda daha çok şiir ağırlıkla olan
gizbahçesi, 2. sayı ile beraber hem estetik olarak hem de içerik açısından daha bir zenginleşerek arz-ı endâm etti. Bu hâliyle "daha" bir gelecek ve gelişme vaad ediyor. Bu sayıda kadro da kendi bölümlerinin dışındakileri kucaklamış. Arşivcilik ve yabancı dillerden katkı sağlayanlar var, mesela. Baki Ayhan T.'nin şiiri, Sevim Yıldız'ın, M. Celal'in, Sıla Kıvılcım'ın yazıları, hepsi güzel ve özgün. Aslında Edebiyat bölümünden bekleneni Arşivcilik öğrencileri yapıyor galiba. Başarılar diliyoruz, elinize sağlık.
gizbahçesi@hotmail.com

Budala
Yıl: 1, Sayı: 4, 9 Kasım 1998. Bölüm kimliği belirtilmemiş ama Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Edebiyat bölümünün bir etkinliği olduğunu biliyoruz. Boyutunun küçüklüğü sizi aldatmasın. Bir mısra-ı berceste gibi, az ama öz. İlginç sözler, sorular, kısa hikayeler ve şiirler var. Özellikle şiirler çok hoş. Mesela, CengiS Temuçin'in şiiri… Aralara serpiştirilen alıntı sözler de rastgele değil, uzun bir birikimin ürünleri oldukları besbelli. Elinize aldığınızda, bitirmeden bırakamıyorsunuz. Tebrikler… Başta editör Bâki Ayhan T.'yi, Tarkan Başer, Kaan Oğuzcan (hem şiiri, hem yazısı çok güzel), Halime Yıldız ve Şadan Uzun'u hep kutluyoruz. İletişim bilgileri: Editör: Bâki Ayhan T. 0216-342 6701 ve 0542 232 0928.

Düş Vakitleri
Hayat Aşk Sanat Edebiyat Dergisi. Kapakta kendisini böyle tanımlamış. İç sayfada "Gri Edebiyat Dergisi" tanımlaması var. Yıl veya sayı belirtilmemiş ama 2. Sayı olduğunu tahmin ediyoruz. M. Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi, Türkçe Öğretimi bölümü öğrencileri tarafından çıkarılıyor. Cemil Meriç'in "dergi hür tefekkürün kalesidir" sözünü rehber edinmişler. "Kalın kapaklı, bol reklamlı aristokrat dergilerin fildişi kulelerinden yaptıkları kibirli sözlerini" dinlemeyeceklerini söylüyorlar. "Eli kalem tutan arkadaş"ların yüreklerindeki sıcak duyguları döktükleri denemeler ve şiirlerin yer aldığı, 20 sayfalık bir dergi. Başarılar dileğiyle…
Dipsiz
Tiyatro/Kültür/Sanat, İstanbul İktisat Sahnesi, Ocak 99.

devamı sonraki sayfada

1