5 NİSAN İSTİKRAR PROGRAMI VE UYGULAMA SONUÇLARI

1. İSTİKRAR PROGRAMINA YOL AÇAN GELİŞMELER

Türkiye 1986 yılında başlayan ve 1989 yılından itibaren gittikçe artan oranlarda iç talebe dayalı bir büyüme politikası izlemiş ve büyümenin belirleyicisi tüketim olmuştur. Özellikle 1989-1993 yılları arasında ücret ve maaşlara yapılan yüksek oranlı artışlar, bir taraftan tüketimi artırırken, diğer taraftan sanayi sektörünün rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemiştir.

Konsolide bütçe harcamaları hızla artarak, kamu kesimi açıklarının belirleyicisi olma özelliğini kazanmıştır. Bütçe personel harcamalarının vergi gelirlerine oranı 1988 yılında yüzde 36 iken, bu oran 1993 yılında yüzde 64'e yükselmiştir. Diğer taraftan 1986-1987 yıllarında yoğun altyapı yatırımları nedeniyle artan kamu açıkları yüksek reel faizli iç borçlanma ile finanse edilmiştir. Bunun neticesinde 1988 yılından başlayarak faiz ödemeleri giderek artan oranlarda konsolide bütçe üzerinde yük oluşturmaya başlamıştır.

1989-1993 döneminde yüksek oranlı ücret ve maaş artışlarıyla birlikte faiz ödemeleri, kamu kesimi açıklarını hızlı bir artış sürecine sokmuştur. Yüksek kamu açıkları bir taraftan özel kesimin kullanılabilir fonlarını daraltırken, diğer taraftan faiz oranlarını yükselterek kamu kesimini bir faiz döngüsü içine sokmuştur. İç borç anapara ve faiz ödemelerinin vergi gelirlerine oranı 1989 yılında yüzde 58 iken, 1993 yılında yüzde 104'e yükselmiş, vergi gelirlerimiz iç borç anapara ve faiz ödemelerini karşılayamaz duruma gelmiştir. Kamu kesimi açıklarını azaltıcı tedbirler alınmadan sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi, yurtiçi yurtdışı faiz farkından dolayı kısa vadeli spekülatif sermaye girişini hızlandırmıştır. Kısa vadeli sermaye girişinin hızlanması bir taraftan ithalatın finansmanını kolaylaştırarak ithalatın artışını hızlandırmış, diğer taraftan Türk Lirası reel olarak değer kazanmaya başlayarak ihracatı olumsuz yönde etkilemiştir. Bunun sonucunda dış ticaret açığı 1993 yılında 14 milyar dolara yükselmiş, cari işlemler dengesi 6.4 milyar dolar açık vermiş ve ihracatın ithalatı karşılama oranı 1988'de yüzde 81 iken , 1993'de yüzde 52'ye gerilemiştir.

Bu dönemde enflasyon, kamu kesimi açıkları ve faiz oranlarının artmasına rağmen, Türk Lirasının reel olarak değer kazanması ve ithalattaki artışın iç piyasadaki fiyatları kontrol altında tutması ile yüzde 60'lar seviyesinde kalmıştır.

Sonuçta, artan dış ticaret ve cari işlemler açığına rağmen, bu açığın finansmanında zorluk çekilmeyen ve rezerv artışı sağlanan, kamu açıkları ve faizlerin yükselmesine rağmen enflasyon hızında artış olmayan, kısa vadeli dış borçla tüketime dayalı bir büyüme ortamı içinde yapay dengelere dayalı sağlıksız bir ekonomik yapı oluşmuştur. Ekonominin iç ve dış dengelerindeki hızlı bozulma ciddi bir programın geçiktirilmeden uygulanmasını zorunlu hale getirmiştir. 5 Nisan 1994 tarihinde uygulamaya konulan Ekonomik Önlemler Uygulama Planı'nın amacı; enflasyonu hızla düşürmek, Türk Lirasına istikrar kazandırmak, ihracat artışını hızlandırmak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temele oturtmaktır. Uygulama Planı iki temel başlıktan oluşmaktadır; istikrar programı ve yapısal önlemler.

2. İSTİKRAR PROGRAMI :

2.1. Kamu Maliyesi, Kamu Kesimi Borçlanma Gereği ve Finans :

İstikrar programında Nisan-Haziran döneminde 16.3 trilyon TL ilave gelir sağlanması, bütçe harcamalarında 22 trilyon TL tutarında kısıntıya gidilmesi, bütçe açığında 38 trilyon TL tutarında iyileşme sağlanması ve bütçe açığının bu üç ay için 10 trilyon TL'ye indirilmesi hedeflenmiştir.

İstikrar programında Nisan-Haziran döneminde bütçe açığının 38 trilyon TL azaltılarak 10 trilyon TL'ye düşürülmesi hedefi yatırımların durdurulması, personel ücretleri dışındaki tüm kamu harcamalarının dondurulması, yeni personel alımının durdurulması, taşıt ve bina alımına izin verilmemesi sonucu sağlanan tasarruf, bir defalık vergi uygulaması ve vergi denetimlerinin artırılması sonucunda gelirlerdeki artış ile programın ilk üç ayındaki bütçe uygulaması beklenenin ötesinde olumlu bir gelişme göstermiştir. Mart ayında 32.1 trilyon lira olan bütçe açığı Nisan ayında 4.3 trilyon liraya gerilemiştir. Bütçe Mayıs ayında 6.3, Haziran ayında ise 8 trilyon lira fazla vermiştir. Bunun sonucunda Nisan-Haziran döneminde bütçe fazlası 10.1 trilyon TL'e ulaşmıştır.

İstikrar programında 1994 yılı sonu itibariyle Konsolide bütçenin finansman ihtiyacındaki azalmanın 100 trilyon TL civarında olması ve 1994 yılı sonu itibariyle kamunun iç borç stokunun 40 trilyon TL düşmesi hedeflenmiştir.

1994 yılı sonu itibariyle 105 trilyon TL olarak hedeflenen ve daha sonra 137 trilyon TL olarak revize edilen bütçe açığı, özelleştirmeden beklenen gelirin elde edilememesinden dolayı aşılmış ve 145.9 trilyon TL olarak gerçekleşmiştir. 1995 yılında bütçe açığının 218.7 trilyon TL olması hedeflenmiş, 1995 Ocak-Ağustos döneminde bütçe açığı 109.3 trilyon TL olarak gerçekleşmiştir. Programın en olumlu sonuçlarından biri Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinde görülmüş, 1993 yılında yüzde 11,7 olan KKBG'nin GSMH'ya oranının tek haneli rakamlara düşürülmesi hedefi gerçekleştirilmiş ve 1994 yılında gerçekleşme yüzde 8,0 olmuştur.

2.2. Döviz Kuru, Ücret ve Fiyat Politikaları :

Döviz kuru, ücret ve fiyat politikalarına ilişkin önlemler istikrar programında "Uluslararası piyasalarda güvenin sağlanması, rezervlerin güçlenmesi ve ödemeler dengesinin iyileşmesi, döviz kurunun hedeflenen enflasyon oranı ile uyumlu bir şekilde belirlenmesi, spekülatif hareketlere izin verilmemesi, KİT ürünlerinin fiyatlarının 6 ay süre ile artırılmaması, şeker ve çay fiyatlarının yıl boyunca sabit tutulması" şeklinde belirtilmiştir.

İstikrar programının 1994 yılı uygulama döneminde, yılın ilk aylarında döviz piyasasında gözlenen dalgalanmalar ve Türk Lirası'nın hızlı değer kaybı durmuştur. Döviz kurlarının ekonominin rekabet gücünü koruyacak şekilde arz ve talebe göre istikrarlı bir seyir takip etmesi sağlanmıştır. 1993 yılı Nisan ayında dolar 9.567 TL iken 1994 yılı Nisan ayında 31.641 TL'e yükselmiş ve 1994'ün sonunda 37.481 TL olmuştur. Son üç dört yıldır yapay olarak değerlenen Türk Lirası gerçek değerini bulmuş ve ihracat pazarlarında rekabet gücü tekrar kazanılmıştır. Döviz piyasalarının istikrar kazanması ve gerçekçi kur politikası uygulaması ile birlikte, ihracat ve diğer döviz kazandırıcı işlemler için uygun bir ortam sağlanmıştır. 1995 yılında ise döviz kurları istikrarlı bir seyir izlemiş ve dolar Eylül ayı sonunda ortalama 47.744,5 TL'ye yükselmiştir. 5 Nisan kararlarının uygulanması ile birlikte, Merkez Bankası'nın altın hariç net rezervlerinde 30 Haziran 1994 tarihi itibariyle, yıl sonu hedefi olan 1 milyar dolarlık artış sağlanmış ve Merkez Bankası döviz rezervi bu tarihte 4.3 milyar dolara yükselmiştir. Döviz rezervlerindeki artış yıl sonuna kadar devam etmiş ve 1994 yılı sonunda 7.1 milyar dolara yükselmiştir. 1995 yılında döviz rezervlerindeki artış devam etmiş ve 20 Ekim 1995 tarihi itibariyle Merkez Bankası döviz rezervleri 16.5 milyar dolara yükselmiştir.

5 Nisan kararları ile kamu sektörü tarafından üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki yüksek oranlı artışların etkisiyle Toptan Eşya Fiyatları Endeksi (TEFE) 1994 yılı Nisan ayında yüzde 32,8 oranında artmıştır. Aylık fiyat artışları Haziran ve Temmuz aylarında düşme eğilimine girmiş, Eylül ayından itibaren ise tekrar yükselerek yıl sonunda yüzde 149,6 olarak gerçekleşmiştir. 1995 yılının ilk aylarında ise aylık fiyat artışları tekrar düşmeye başlamış ve Eylül ayının sonunda yüzde 45,5 olarak gerçekleşmiştir.

2.3. Merkez Bankası ve Bankacılık Kesimi ile İlgili Tedbirler :

İstikrar programında Merkez Bankası ve bankacılık kesimi ile ilgili tedbirler şu şekilde özetlenmiştir; "Son yıllarda hızla artan kamu açıklarının Merkez Bankası ve mali piyasalar üzerindeki baskısı, para politikalarının etkin bir şekilde kullanımını zorlaştırmıştır. İstikrar programının kamu açıklarını düşürücü etkisi, Merkez Bankası'nın parasal büyüklükler üzerindeki kontrol gücünü artıracak ve mali piyasalarda kalıcı bir istikrar sağlanacaktır. Bu amaç doğrultusunda;

Hazine ve diğer kamu kuruluşlarının Merkez Bankasından kredi kullanımlarına sınırlamalar getirilecek, Merkez Bankası daha özerk bir yapıya kavuşturulacaktır,

Merkez Bankası, para politikasını ekonomideki fiyat, ücret ve döviz kuru için öngörülen hedeflerle uyumlu bir şekilde yürütecek ve parasal büyüklükler kontrol altında tutulacaktır."

Programda belirtildiği gibi Merkez Bankası'nın Hazine'ye ve diğer kamu kuruluşlarına verdiği kredilere sınırlamalar getirilmiştir. Bu çerçevede, 1995 yılında Hazine'nin bütçe ödeneklerindeki artışın yüzde 12'si kadar kısa vadeli avans kullanabilmesi kararı alınmış ve bu oranın 1998 yılına kadar kademeli olarak yüzde 3'e kadar düşürülmesine karar verilmiştir. 1995 yılının ilk aylarında Hazine'nin Merkez Bankası'ndan kullandığı kısa vadeli avans bir önceki yıla göre yüzde 79 oranında azalmıştır.

5 Nisan 1994 tarihinden başlayarak, mevduat munzam karşılıkları ve disponibilite sistemi değiştirilmiştir. Bankaların varlığa dayalı menkul kıymetler dahil, tüm pasifleri üzerinden disponibilite alınmaya başlanmıştır. Daha önce döviz hesapları lehine çalışan munzam karşılıklar uygulaması, Türk Lirası lehine çevrilmiştir. Yatırım Bankaları ve özel finans kurumları da benzer bir uygulamaya tabi tutulmuşlardır. Karşılıksız repo işlemlerinin kaldırılması amacıyla, repo teminatlarının Merkez Bankası'nda depo edilmesi sistemi yürürlüğe girmiştir.

Döviz büfelerine Merkez Bankası'ndaki piyasalara aylık asgari bir milyon dolar satma mecburiyeti getirilmiş, büfelere Merkez Bankası'nda hesap açılmış ve her büfe 2 milyar TL tutarında Hazine Bonosu alarak Merkez Bankası'nda depo etmiştir. Böylece, döviz büfelerinin mali sistemde belirli bir disiplin içerisinde faaliyet göstermeleri sağlanmıştır. Yedi gün ihbarlı mevduat sisteme kazandırılmıştır.

Mali piyasalardaki istikrarsızlık nedeniyle sistem dışına çıkan tasarrufların tekrar mali sisteme dönmesi amacıyla bankalardaki tasarruf mevduatlarının tamamı güvence altına alınmıştır. 5 Nisan 1994'de 244 trilyon TL olan Türk Lirası mevduatı 1994 yılı sonunda 557 trilyon TL'ye, 6 Ekim 1995 tarihi itibariyle 958 trilyon TL'ye ulaşmıştır. 1994 yılı ocak ayında 18.1 milyar dolar olan döviz tevdiat hesabı Nisan ayında 12.9 milyar dolara gerilemiş ve mali piyasalarda istikrarın sağlanması ile birlikte 1994 yılı sonunda 16.4 milyar dolara ve 6 Ekim 1995 tarihi itibariyle 21.9 milyar dolara yükselmiştir.

Hazine iç borçlanmaya gidebilmek için 1994 Haziran ayında 3 ay vadeli ve yüzde 50 faiz oranlı 40 trilyon TL tutarında bono satışı gerçekleştirmiş, bunun sonucunda piyasadaki döviz üzerindeki baskı hafiflemiş ve faiz oranları yıl içerisinde azaltılarak yıllık yüzde 100'ler seviyesine çekilmiştir. 1995 yılında da faiz oranlarındaki düşme eğilimi devam etmiş ve borçlanma vadeleri önce 6 aya, daha sonra 9 aya ve nihayet 1 yıla çıkarılmıştır.

Bankalararası piyasadaki faiz oranları da benzer bir gelişme göstermiş, Mart 1994'de yüzde 700'e kadar yükselen gecelik faiz oranları istikrar programının uygulamaya konulmasından sonra hızlı bir düşüş eğilimine girmiş ve 25 Ekim 1995 günü itibariyle bankalararası para piyasasında bir günlük işlemlerde ağırlıklı ortalama faiz yüzde 55,8 olarak belirlenmiştir. Enflasyonist beklentilerin kırılması ile birlikte mevduat faiz oranlarında da gerileme olmuş, 5 Nisan sonrasında yüzde 130 civarında olan 3 aylık mevduat faiz oranları yüzde 68'ler seviyesine inmiştir.

Bu olumlu gelişmelerin yanında piyasadaki para arzı hızla yükselmiş M1 1994 yılı Nisan ayında 128 trilyon TL'den 1994 yılı sonunda 239 trilyon TL'ye ve 6 Ekim 1995 tarihinde ise 361 trilyon TL'ye yükselmiştir.

2.4. Dış Ticaret :

İstikrar programında dış ticaretle ilgili olarak alınacak tedbirler şu şekilde belirtilmiştir; "Önümüzdeki dönemde başta ihracat olmak üzere, turizm, dış müteahhitlik ve döviz kazandırıcı hizmetler, Türk ekonomisinin itici gücü olmak zorundadır. Daraltılacak yurtiçi talep, yurtdışı talebin artırılması yoluyla dengelenecek, bu yolla üretim, istihdam ve döviz gelirleri artırılacaktır. Türk Eximbank Kredi ve Sigorta Programlarının, 1994 yılında da kapsamı genişletilerek uygulanmasına devam edilecek ve bu amaçla Eximbank'a 1 milyar dolar ek kaynak tahsis edilecektir.

AB ile gerçekleştirilecek Gümrük Birliği çerçevesinde AB normlarına uygun, çevreye duyarlı, katma değeri yüksek moda ve markaya yönelik, uluslararası kaliteye sahip üretim ve yatırımlar desteklenecektir.

İhracata yönelik sanayilerde tarımsal hammadde girdilerinin dünya fiyatları seviyesinden sağlanması amacıyla uygulanmaya başlanan prim sistemi, kapsamı genişletilerek sürdürülecektir.

Son üç yıldır yapay olarak değerlenen Türk Lirası 1994 yılı Ocak-Eylül döneminde reel olarak yüzde 19 değer kaybetmiş, ihracat pazarlarımızda rekabet gücü tekrar kazanılmıştır. Döviz piyasalarının istikrar kazanması ve gerçekçi kur politikası uygulaması ile birlikte, ihracat ve diğer döviz kazandırıcı işlemler için uygun bir ortam sağlanmıştır.

İhracatın desteklenmesi amacıyla, gerçekçi kur politikasının yanısıra, ihracatın kısa vadeli finansman ihtiyacını karşılamak üzere Eximbank'a aktarılan kaynaklar önemli ölçüde artırılmıştır. Bu çerçevede, 1994 yılı içerisinde Eximbank tarafından kullandırılan toplam ihracat kredisi 56 trilyon TL'dir. Eximbank tarafından sağlanan döviz cinsinden kısa vadeli ihracat kredisi 1993 yılında 18 milyon dolarken, 1994 yılında 57 milyon dolara yükselmiştir. 1995 yılı Ocak-Eylül döneminde Eximbank tarafından 91.2 trilyon TL tutarında ihracat kredisi kullandırılmıştır.

1993 yılında 15.3 milyar dolar olan ihracat, alınan önlemler sonucunda 1994 Haziran ayından itibaren hızlı bir artış eğilimine girmiş ve yıl sonunda 18.1 milyar dolara ulaşarak program hedefini yüzde 6,8 oranında aşmıştır. Dış ticaret açığı yüzde 63,3 oranında azalmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 77,8'e yükselmiştir.

1994 yılının Ocak-Mart döneminde 1.1 milyar dolar açık veren cari işlemler dengesi, programın taviz verilmeden uygulanması sonucunda, 1994 yılı sonunda 2.6 milyar dolar fazla vermiştir.

1995 yılında da ihracat artışındaki olumlu gelişmeler devam etmiş ve ihracat Ocak-Temmuz dönemi itibariyle 1994 yılının aynı dönemine göre yüzde 27,2 oranında artarak 11.7 milyar dolara, ithalatta yüzde 47,4 oranında artarak 18.3 milyar dolara ulaşmıştır.

Sonuçlardan da görüleceği üzere İstikrar Programının en başarılı şekilde uygulandığı alan dış ticaret olmuştur.

2.5. Üretim-İstihdam :

İstikrar programının uygulanması ile birlikte iç talepte yaşanan daralmaya bağlı olarak bazı sektörlerde ciddi stok artışları olmuştur. Bu sektörlerde üretim ve kapasite kullanım oranlarının önemli ölçüde gerilemesi sonucunda, 1994 yılının ilk çeyreğinde yüzde 6 oranında artan imalat sanayi üretimi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 12 oranında ve yıl sonu itibariyle de yüzde 8 oranında gerilemiştir. İmalat sanayi üretimindeki bu gerilemede iç talepte görülen daralmanın yanısıra, radikal tedbirlerin gerektirdiği uyum ihtiyacı sonucunda üretim, yatırım ve ihracat kararlarının belirli bir süre ertelenmesinin de etkisi olmuştur. Benzer şekilde kapasite kullanım oranı 1994 yılının ilk çeyreğinde yüzde 76 iken ikinci çeyreğinde yüzde 67'ye düşmüş, Haziran ayından sonra tekrar artmaya başlamış ve üçüncü çeyrekte yüzde 73'e yükselmiştir. 1994 yılı itibariyle ise kapasite kullanım oranı 1993 yılındaki yüzde 80 seviyesinden yüzde 73'e gerilemiştir. 1995 yılı I. döneminde de bu oran yüzde 75,4 olarak gerçekleşmiştir.

5 Nisan kararlarını izleyen dönemde talep ve üretimdeki düşüş istihdamda da belirli bir daralmaya yol açmıştır. 1994 yılında işsizlik oranı yüzde 8.4'e yükselmiştir.

Uygulamaya konulan programın orta vadeli hedefi, kamu kesiminin ekonomideki rolünü yeniden tanımlayarak, rekabete açık, dış talebe dayalı ve sürdürülebilir bir büyüme ortamını hazırlamaktır. Burada temel ilke, üretim yapan, sübvansiyon dağıtan bir devlet yapısından çok, ekonomide piyasa mekanizmasının tüm kurum ve kurallarıyla işlemesini sağlayan ve sosyal dengeleri gözeten bir devlet yapısı oluşturmaktır. Bu temel amaç çerçevesinde 5 Nisan kararlarında yapısal düzenlemelere de geniş yer verilmiştir.

3. YAPISAL DÜZENLEMELER :

3.1. Toplumsal Mali Dayanışma ve Yeni Vergiler :

5 Nisan kararlarında "Gelir ve Kurumlar vergisi mükelleflerinin 1994 yılında beyan ettikleri matrahlar üzerinden ek bir vergi ödemeleri, motorlu kara, deniz, hava taşıtlarından belirli kasko sigorta değeri üzerinde olanlardan bir defaya mahsus olmak üzere ek bir vergi alınması, tek konutu olanlar hariç, birden fazla konutu olanlardan bir defaya mahsus olmak üzere düşük oranlı ek emlak vergisi alınması" konularına yer verilmiş, 1994 yılı için 70 trilyon TL vergi hedefi belirlenmiştir.

Kayıt dışı ekonomiyi sisteme dahil etmek ve vergide etkinliği artırmak amacıyla hazırlanan kanun tasarısı TBMM'den geçerek kanunlaşmış ve herkese bir vergi numarası verilmesine 1 Temmuz 1995 tarihinden itibaren başlanmıştır.

3.2. Özelleştirme :

1985 yılından itibaren 138 kuruluş özelleştirme kapsamına alınmıştır. Halen özelleştirme kapsamında 43 kuruluş ile 4 elektrik santrali ve bazı taşınmazlar bulunmaktadır. Bu kuruluşlardan 27'sinde yüzde 50'nin üzerinde kamu payı vardır.

1985 yılından 2 Ekim 1995 tarihine kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam tutarı 37.2 trilyon TL (2.6 milyar dolar) düzeyindedir. Bir bölümü vadeli ve döviz cinsinden gerçekleştirilen bu hisse senedi ve varlık satış işlemlerinden 31 Ağustos 1995 tarihi itibariyle 34.9 trilyon TL (2.4 milyar dolar) net giriş sağlanmıştır. Uygulama tutarı ile net giriş tutarı arasındaki fark, vadeli işlemlere ilşkin faiz tutarı ile döviz cinsinden satışların kur farkından kaynaklanmaktadır.

Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlardan elde edilen 8.1 trilyon TL'lik (800.7 milyon dolar) temettü geliri ve 3.5 trilyon TL'lik (100 milyon dolar) diğer gelirlerle birlikte 1985-1995 dönemi toplam geliri 46.5 trilyon TL (3.3 milyar dolar) düzeyine ulaşmaktadır. Aynı dönemde özelleştirme uygulamaları için 37.4 trilyon TL (yaklaşık 3 milyar dolar) tutarında harcama yapılmıştır.

2 Ekim 1995 tarihi itibariyle Erdemir, Sümer Holding, T. Denizcilik İşletmeleri, T.Gemi Sanayi, EBK, SEK, Kümaş, Köytaş, Sümerbank, Turban, Testaş gibi işletmelerin ihale prosedürü devam etmektedir.

1995 yılı için toplam 5 milyar dolar tutarında özelleştirme uygulaması hedeflenmiş fakat ilk altı aylık dönemde, projelerin ihale sürecindeki beklenmeyen gelişmeler, iptal olguları ve uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle bu hedefe ulaşılması mümkün olamamıştır. Bu nedenle Mayıs ayında 1995 yılı özelleştirme hedefi 2.7 milyar dolar olarak revize edilmiştir.

1995 yılı başından bu yana gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam tutarı ise 484.4 milyon dolar düzeyine ulaşmıştır.

3.3. Sosyal Güvenlik Kuruluşları Reformu :

Özel sağlık ve özel emeklilik sigortasının teşvik edilmesi; tazminatların emekli keseneği matrahına dahil edilmesi suretiyle emekli sandığının gelirinin artırılması, sosyal sigortalar kurumuna tabi sigortalılar için emekliliğe hak kazandıran prim gün sayısının kadın sigortalı için 7.200, erkek sigortalı için 9.000 güne çıkarılması, S.S.K'nın piyasa rayici altında kira geliri getiren gayrimenkullerinin kira bedellerinin rayiç değerlere yükseltilmesi öngörülmüştür.

Belirtilen düzenlemeler Meclise sunulmuştur. Bunlardan S.S.K'nın piyasa rayici altında kira geliri getiren gayrimenkullerinin kira bedellerinin rayiç değerlere yükseltilmesi ve kira getirmeyen gayrimenkullerinin satışıyla ilgili kanun çıkartılarak yürürlüğe konmuştur.

3.4. KİT'ler :

İstikrar programında belirtilen şekilde KİT'lerin hacze, iflasa ve tasfiyeye açık olmaları için gerekli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Büyük borç yükü, aşırı istihdam, yüksek maliyetli üretim ve teknolojik gerilikten dolayı özelleştirilmelerine imkan bulunmayan tesislerin kapatılması yönündeki uygulamalara başlanmış ve Etibank'ın Kütahya'da bulunan Kuzey Batı Anadolu Krom İşletmeleri kapatılmıştır. Karabük Demir-Çelik İşletmelerinin işcilere devredilmesi işlemi ise gerçekleştirilmiştir.

3.5. Tarımsal Destekleme :

İstikrar Programı tarımsal desteklemenin yeniden gözden geçirilmesini ve rasyonel bir yapıya kavuşturulmasını amaçlamaktadır. Programda belirlenen hedeflerden önemli bir kısmı gerçekleştirilmiştir. Hububat, şeker pancarı ve tütün dışındaki ürünler destekleme kapsamına alınmamıştır. Fındık, Ayçiçeği, Pamuk ve diğer bazı ürünler için fiyatlar Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri tarafından açıklanmıştır. Birliklerce açıklanan fiyatlar dünya fiyatları dikkate alınarak belirlenmiş ve Birlikler destekleme alımlarını kendi imkanları ile yapmışlardır.

Arz fazlası olan ürünlerde, ekim alanlarının sınırlandırılması ve üretimin azaltılması yönündeki çalışmalara devam edilmiş bu çerçevede, tütün ekim alanları 220 bin ton hedefine göre sınırlandırılmıştır. Tarımsal ürünlerin borsalarda işlem görmesini teşvik amacıyla yüzde 4 olan stopaj, borsalarda yapılan işlemler için yüzde 2 olarak belirlenmiştir.

Ana Sayfaya Donus

1