|
Ayaktopu Ligindeki Eller: Tanrı ve Mafya!
Fenerbahçe dışındaki "üç büyük" "El değmemiş temiz
bir lig istiyoruz" pankartıyla çıktılar sahaya... Ama beceriksiz bir hakem
kadrosunun suçunu Fenerbahçe'ye yüklemek biraz haksızlık olmuyor mu?
Şikeye batmış bir ligde elle gol atmak masum bile kalır.
BİA (İstanbul) - Haftada sadece bir yazı yazınca ister istemez insan
birçok mevzuu atlamak, konuya sonradan yetişmek ya da asıl meseleyi es
geçmek durumunda kalabiliyor. Mesela neyi anlatmalı şimdi? Haftalardır
izini sürdüğümüz Gökdeniz Karadeniz ile ilgili varılan sonucu mu, şike
skandalındaki yeni gelişmeleri mi, Nicholas Anelka'nın elini mi? Hepsine
birden kısaca bir göz atıp Fenerbahçe - Konyaspor maçında olup bitenlere
bir bakalım madem...
İki ucu kazuratlı değnek
Tam da tahmin ettiğimiz gibi oldu: Trabzonspor'un yıldız futbolcusu
Gökdeniz Karadeniz 10 ay futboldan men cezası alarak sıyrıldı işin
içinden. Karadeniz'e verilen cezanın içeriğine inceden dokunuversek
patlayacak cerahatin çokluğu hepimizi dehşete düşürür. Hukukçuları bilemem
ama bana sorarsanız doping mi daha ahlaksızcadır, yoksa şike yapmaya
çalışıp kısa yoldan milyonlarca YTL kazanmak mı diye, yanıtım hiç
şüphesiz, "şike yapmak" olur.
Sonuç olarak iki ucu kazuratlı değneğin üzerinde yürümek zorundayız soruyu
böyle sorunca. Ancak sportif hırslar için doping ilacı içen bir sporcu
uluslararası kurullar tarafından en az 24 ay cezaya çarptırılırken, bahis
amacıyla maça hile karıştırmak ve eli silahlı Arnavut mafyasını işe
bulaştırmak suçundan Gökdeniz Karadeniz'e sadece 10 ay spordan men ve 60
bin YTL para cezası vermek sizce de hafif değil mi? Üstelik sporcu, bu
suçu mafyatik kanalları sonuna kadar zorlayarak işledi. Elbette bu işi
yaparken tek başına da değildi.
Hukuk ne diyor?
Bahis amacıyla maçı yönlendirmek suçunu işledikleri sabit görülen Gökdeniz
Karadeniz, Alişen Kandil, Ogün Temizkanoğlu ve Metin Aktaş gibi
soruşturmada adı geçen futbolculara ve diğer şahıslara Disiplin
Talimatı'nın, "Sair hallerde menfaat" başlıklı 36. maddesine göre ceza
verildi. Aynı talimatta yer alan "Bahis" başlıklı 37. maddenin
soruşturmaya konu olmadığı görüldü.. "Bahis" maddesi uygulansaydı, cezada
alt sınır 3 ay olacak, indirimle birlikte bu süre 45 güne inebilecekti.
Ben çıkayım kerevetine...
36'ıncı madde, "Bir futbol müsabakasının neticesinden faydalanması mümkün
olan kuruluş ve kişilerden maddi menfaat suretiyle müsabakaya katılan, bu
suretle müsabakaya katılanlara maddi menfaat vaadinde bulunan veya temin
veya ita eden kişi veya kuruluşlar, 6 aydan 2 yıla kadar müsabakalardan
men veya hak mahrumiyeti cezasıyla cezalandırılır. Sorumluluğu bulunan
kişi veya kuruluşlara ayrıca para cezası verilir" diyor. Yani bu "sözde"
sporcular aslında işe şike karıştırmaktan yargılandılar. Ancak alınan ceza
toplum nezdinde hafif kaldı.
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) Ogün Temizkanoğlu (Akçaabat
Sebatspor), Bayram Toysal (Kayserispor) ve Metin Aktaş'a (Kayserispor)
12'şer, olayı itiraf eden Alişen Kandil'e ise (Kocaelispor) 8 ay spordan
men cezası verdi. PFDK, Gökdeniz'e 60 bin YTL, Ogün, Bayram ve Metin
Aktaş'a 15'er bin YTL, Alişen'e de 10 bin YTL para cezası kesti. Bu iş de
böylece bitti. Ben çıkayım kerevetine, onlar ersin muradına...
Tanrının eli!
Sıra geldi Anelka'nın eline! Kimi zaman tanrının elidir o... 1990 Dünya
Kupası'nda Maradona da İngiltere ağlarına eliyle gönderdiği golü böyle
tanımlamıştı. Son olarak Konyaspor maçında bizatihi böyle ifade etmese de
Anelka Fenerbahçe adına böyle bir gol gönderdi Konyaspor filelerine. Öyle
kötü bir anını yaşıyordu ki Fenerbahçe, ancak bir gol kendine
getirebilirdi onu. Hani pür etik bir futbolcu belki hakemin yanına gider
ve "hocam elle attım" ya da "attığım golde faul vardı" derdi. Ancak ne
yazık ki yöneticilerin desteği ve para kazanma hırsı ile artık "makul
adam" sıfatı eksildi futbolcunun yüzünde.
Nicholas, eliyle topu kaleye gönderdi, faul yaptı ve Mahmutpaşalı
ifadesiyle "piyasadan toz oldu". Sonrasında darmaduman olan, hakeme itiraz
edeyim derken asıl görevini unutan, 2-1 öndeyken ve süper ataklar
geliştirirken bütün konsantrasyonu dağılan amatör bir Konyaspor kaldı
geriye. Maç, aslında ne yazık ki hakem olamamış Özgüç Türkalp'in
idaresinde, 4-2 sona erdi.
Ertesi gün maça çıkan diğer büyüklerin tamamı -belli ki söz birliği
etmişler- aynı pankartlarla çıktılar sahaya: "El değmemiş temiz bir lig
istiyoruz"... Evet, hepimiz bunu istiyoruz ama beceriksiz bir hakem
kadrosunun suçunu Fenerbahçe'ye yüklemek biraz haksızlık olmuyor mu?
Liglerde böylesine şike skandalları alıp yürümüşken, hakem hatasını ligin
iktidarını elinde bulunduran bir takımın ve aslında elinden her iş gelen
Fenerbahçe'nin yöneticilerine yüklemek çok da insaflı gelmedi bana. Netice
itibarıyla Özgüç Bey'e bir daha maç vermemek doğru olacaktır elbet, tabii
o maçta görev yapan diğer hakemlere de. Ancak büyük takım fobisinin hakem
camiasına yüklediği korkunun ne denli büyüdüğünü, "dört büyük" ve "para"
denkleminin yarattığı garabetin farkına varamamak aslında hepimizin
kabahati değil mi? Şikesiz, temiz ve bol gollü bir hafta dileğiyle... |
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|