|
Katrina Evdeki "Üçüncü Dünya"yı Açığa Çıkardı
Katrina'nın dünyaya ve ABD'lilere bütün
çıplaklığıyla gösterdiği şey, ABD'nin -dünyanın tek süper gücü ve küresel
hegemonu olmasına karşın- Üçüncü Dünya'yla sahip olduğu büyük ve giderek
büyüyen ortak paydasıydı.
BİA (New Orleans) - New Orleans'daki binlerce insan gıdasız, susuz,
barınaksız halde beşinci günlerine yaklaşırken, hem medya hem de, hiç
kuşku yok ki, milyonlarca sıradan yurttaş, devletin ABD tarihinin en kötü
doğal afetlerinden birine tepki vermekte nasıl bu kadar ağır kaldığını
merak ediyor.
"Böyle sahneleri daha önce de gördüm; ama hep televizyondaydı, hep uzak
diyarlardaydı" diye yazıyordu New York Daily News'un muhabirlerinden biri.
"Ama sahneler buraya ait değildi, hep Üçüncü Dünya ülkelerindeydi."
Bu haftanın en sık rastlanan yorumlarından biriydi bu; özellikle de,
Katrina kasırgasının New Orleans'dan Louisiana'ya, Mobile'dan Alabama'ya
kadar, ABD'nin Meksika Körfezi kıyısındaki mahallelerde, kasabalarda ve
kentlerde yarattığı yıkımı ve insanların yaşadığı sefaleti araştıran,
ülkenin kablolu haber ağlarının başhabercilerinin yorumu.
Ama bu yorumun temel varsayımı -Üçüncü Dünya'nın "uzaklarda bir yerlerde"
olması- doğru değildi. Katrina'nın dünyaya ve ABD yurttaşlarının en temel
hizmetleri çaresizce bekleyişlerini izleyen ABD'lilere bütün çıplaklığıyla
gösterdiği şey, ABD'nin -dünyanın tek süper gücü ve küresel hegemonu
olmasına karşın- Üçüncü Dünya'yla sahip olduğu büyük ve giderek büyüyen
ortak paydasıydı.
Bir düşünün:
* Kalkınmakta olan ülkelerdeki doğal afetlerde olduğu gibi, Katrina'nın
kurbanlarının da ezici çoğunluğu yoksuldu. Örneğin, New Orleans kentinin
yaklaşık üçte biri, yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Öte yandan,
kasırganın en sert vurduğu eyaletler Louisiana ve Mississippi'de, çocuk
yoksulluğu oranı ülkedeki en yüksek oran -yüzde 50'nin üzerinde.
Bu arada, Nüfus İdaresi'nin geçen çarşamba günkü raporuna göre, ülkedeki
yoksulluk oranı, geçen yıl yine yükseldi -art arda dört yıldır yükseliyor-
ve yüzde 12.7'ye ulaştı.
* Birçok kalkınmakta olan ülkede olduğu gibi, ABD yoksullarının büyük
bölümü, yıllarca ayrımcılık ve baskı görmüş ırksal ve etnik azınlıklardan
oluşuyor.
Center for American Progress'in (CAP-Amerikan İlerlemesi Merkezi) de
işaret ettiği gibi, New Orleans nüfusunun üçte ikisi siyah; ama haberlere
göre neredeyse tamamı sular altında kalan ve en çok ölümün gerçekleştiği
Aşağı Dokuzuncu Ward mahallesinin yüzde 98'inden fazlası siyahtı.
* Birçok kalkınmakta olan ülkede olduğu gibi, ABD'de de zenginlerle
yoksullar arasındaki uçurum büyük -aslına bakarsanız, gelişmiş ülkelerdeki
en yüksek oran- ve bu uçurum giderek büyüyor. Ve, Cumhuriyetçilerin
kontrolündeki Kongre'nin gelecek haftaki programında, miras vergisinin
daimi olarak kaldıracak bir kanun tasarısı var; bu tasarı ülkenin en
zengin yüzde ikilik kısmının servetlerinin tamamını, devletle hiçbir
kısmını paylaşmadan, mirasçılarına devretmesini güvence altına alacak.
Bu yürürlükten kaldırma işleminin, Hazine'ye -ve kaynak sağladığı
hizmetlere- 10 yılda 1 trilyon dolara mal olacağı tahmin ediliyor.
* Birçok kalkınmakta olan ülkede olduğu gibi, toplumun en yoksul üyeleri,
devlete en yabancılaşmış olanlar; bunun tersi de geçerli -Federal Acil
Durum İdaresi'nin (FEMA) yöneticisi Michael Brown bu duruma geçen perşembe
günü işaret etti; yani, fırtınanın kurbanları kendi başlarının çaresine
bakmak durumunda kalacak.
Başkan George W. Bush'un eski ahbabı ve Arap At Derneği'nin kadrolu
avukatı olan Brown, New Orlans'da "binlerce" yoksul yurttaşın ölmüş
olabileceği tahminlerine dikkat çekti ve "Ne yazık ki, bu, önceden yapılan
(boşaltma) uyarılarına kulak asmayan insanlarla açıklanabilecektir" dedi.
Missisipi meclis temsilcisi Bennie Thompson, insanların gözden kaçırdığı
şeyin "buradaki birçok siyahın kendi taşıtlarına sahip olmaması" olduğunu
söyledi. "O zaman, arabası olmayan birine 'boşalt burayı' dediğinde, ne
demiş oluyorsun? Çoğu insan gidebilecek olanağa sahip değildi."
Gerçekten de, New Orleans'da yaşayan yarım milyon kişinin üçte birinin
arabası yoktu. Evlerinde kalanlarınsa -kredi kartları, nakit paraları veya
FEAM ya da yerel afet birimlerinin sunduğu bir plan olmaksızın- Florida
meclis temsilcisi Stephanie Tubbs'ın sözleriyle, "gidecek bir yerleri hiç
olmamıştı."
Tabii, Katrina'nın kurbanlarıyla Üçüncü Dünya'daki benzerlerini
birleştiren ortak etkenleri görmek için tam da Katrina gibi ulusal bir
afete gerek vardı. Zira, Washington Post'un siyah köşe yazarı Eugene
Robinson'ın işaret ettiği gibi, New Orleans'ın Mardi Gras şölenlerinden ve
"laissez les bon temps rouler"den oluşan popüler imajı, başka bir
gerçekliği, "büyük öfkeyi ve küskünlüğü" gölgeliyordu.
Yaygın medya, krizle ilgili yaptığı ilk haberlerde, fırtınanın ardından
gelen "yağmalara" teessüf etmek dışında, bu konuları gündeme getirmeye
gönülsüzdü. En azından bir CNN habercisi Jack Cafferty, perşembe günü,
gazeteci meslektaşlarını "odadaki fili... Medyanın hemen hiç gündeme
getirmediği, kurbanların ırklarını ve ekonomik sınıflarını" görmezden
gelmekle eleştirene kadar.
Cuma sabahı, Bush bile yıkım alanını şahsen turlayıp ışığı görmüşken, en
azından bir tartışma başlayacak gibi görünüyordu -hatta, devletin
sağlamayı başaramadığı yiyecek ve diğer ihtiyaçları terk edilmiş
dükkanlardan almak "yağma" sayılıp sayılamayacağı bile.
New York Times'ın birinci sayfa yazılarından biri, "Kaçabilenlerle sıkışıp
kalanları belirleyen şeyin, dile getirilmeyen ırk ve sınıf meseleleri
olduğuna dair giderek büyüyen bir inanç var" diyordu. "Tıpkı, kalkınmakta
olan ülkelerin kırsal kalkınma planlarının başarısızlığının sel ya da
kuraklık gibi doğal afetlerde apaçık ortaya çıkması gibi ... ABD'nin en
yoksul kentlerinin bazıları da federal politikalar tarafından savunmasız
bırakılmıştır."
"Kanunsuzluk, kitlesel yoksulluğun kaçınılmaz eşlikçisidir" diyordu USA
Today başyazısında. Yazı hükümetin yoksulların kötü durumunu anlamaktaki
başarısızlığını vurguluyor ve bölgeden gelen görüntüleri "Üçüncü
Dünya'daki mülteci kampları"yla karşılaştırıyordu.
"Üzücü olan şudur ki, New Orleans günün birinde, önünde sonunda, bir
şekilde normal hale dönecek ve yoksulları bir kez daha görünmez olacak"
diye yazıyordu gazete. "En azından yeni bir afet yeniden vuruncaya kadar."
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|