|
İRAN
İran'ın nükleer programı hakkındaki tartışmanın çoğu
gerçekten, her yönüyle histeriktir.
23 Şubat 2006 - Immanuel Wallerstein
Senatör John McCain'in demecine henüz bu ay şahit oldum: "Askeri
harekâttan daha kötü olan tek şey vardır, bu da nükleer silahlı İran'dır."
İnsanın Shakespeare'in sözüyle cevap veresi geliyor: "Hiç uğruna kuru
gürültü". Müthiş bir kuru gürültü olduğunu ve yüksek konumdaki bazı
kişilerin İran'ın nükleer silahları ele geçirmesini engellemek için askeri
harekâta girişmek konusunda ciddi olduklarını hariç tutun. Öyleyse bunun
neden ve kimin için bu denli önemli olduğunu sormalıyız.
Her şeyden önce, yarın İran nükleer silahlara sahip olursa, bunu niye bir
felaket sayalım? Bugün nükleer silahlara sahip olduğu bilinen dokuz ülke
vardır. ABD, Büyük Britanya, Rusya, Fransa, Çin, İsrail, Hindistan,
Pakistan ve Kuzey Kore. İran onuncu olursa ne değişir? İran kimi tehdit
eder? Hangi ülkeyi bombalayabilirler? Hâlihazırda, İran'ın askeri olarak
saldırgan olduğunu veya olacağını gösteren herhangi bir belirti
bulunmamaktadır. Hiç şüphe yok ki, İran'ın şimdiki başkanı Mahmud
Ahmedinecat İran'dan oldukça uzak bir ülke olan İsrail ile ilgili hayli
düşmanca beyanatlarda bulundu. Fakat hiç kimse İran'ın İsrail'i bombalama
niyetinde olup olmadığını veya bunu yapmak için askeri kapasiteye sahip
olup olmadığını düşündü mü? Retorik ve amaç birbirinden farklı şeylerdir.
Fakat İran bombayı kullanmayı amaçlamıyorsa neden ona sahip olmak istesin?
Bazı açık sebepler var. Bombaya sahip dokuz ülkeden biri hariç, geri kalan
hepsi bunu İran'a karşı kullanmaya yeterince yakın duruyor. İran
hükümetinin bu durumdan etkilenmemesi için saf olması gerekir. Dahası,
ABD'nin son beş yıla ait politikalarından kolayca anlaşılabilen bir şey;
ABD'nin Kuzey Kore'ye değil, Irak'a saldırmasını sağlayan en büyük fark,
Irak'ın Kuzey Kore'nin sahip olduğu nükleer silahlara sahip olmamasıydı.
İkinci açık sebep, İran milliyetçiliğidir. İran'ın nükleer bir güç olma
emellerinin şimdiki başkanla başlamadığını hatırlayalım. Bunlar, İran
devriminden de önceye, İran'ın Şah günlerine kadar dayanır. Açıkça, bugün
orta büyüklükte bir güç olan İran, nükleer kulübün üyesi olursa jeopolitik
gücünü artıracaktır. İran tüm diğer devletler gibi kendi ulusal
çıkarlarına sahiptir ve açıkça, bölgesinde merkezi bir rol oynamayı
istemektedir.
Fakat tek başına bu, dünyanın ya da bölgenin barışını etkiler mi?
Sovyetler 1949'da ilk nükleer patlamasını yaptığında Batı dünyasının
feryadı çok yüksek oldu. Fakat geçmişte net olan bir nokta vardı ki, o da
1949'dan 1991'e Sovyetlerin dağılması arasında bir Amerikan-Sovyet
savaşının olmamasına katkı sağlayan tek faktörün iki gücün de nükleer
silahlara sahip olduğuydu. Berlin ablukasında, Küba sözde füze krizinde ve
Afganistan savaşında tüm şiddetli gerilimlere rağmen iki tarafın da
nükleer silah kullanmayacağını garantileyen, karşılıklı yıkımdan duyulan
korkuydu. Hindistan ve Pakistan'ın bombaya sahip olmaları da Keşmir
anlaşmazlığında çok güçlü bir sınırlama oldu.
Terör dengesi Orta Doğu'da neden bu kadar iyi işlemez? İran'ın nükleer
silahları tasarrufu Orta Doğu'da neden yatıştırıcı bir unsur olamaz?
Sunulan tek cevap, İran hükümetinin bombayı kullanmaktan kaçınacak kadar
akıllı olmadığıdır. Fakat biri bunun bir saçmalık- ırkçı bir saçmalık-
olduğunu söylemeli. Şu anki İran yönetimi politik olarak Bush yönetimi
kadar sofistikedir ve çok daha az militarist bir sestir.
Öyleyse neden herkes bu kadar telaşlanmaktadır? Henry Kissinger bunu bir
yılı aşkın bir süre önce açıkladı ve Thomas Friedman New York Times'ta
bunu henüz tekrarladı. Çok nettir ki, İran bir kere nükleer silahlara
sahip olursa, diğer ülkeler için de bu yolu açmış olacak ve en azından
10-15 ülke daha böyle silahlara sahip olmak için hızlı bir çalışmaya
girecek. Belli bazı adaylar var: Güney Kore, Japonya, Tayvan, Endonezya,
Mısır, Irak (evet, Irak.), Güney Afrika, Brezilya, Arjantin ve birçok
Avrupa ülkesi. 2015 yılında 25 tane nükleer güç olabilir.
Bu tehlikeli midir? Her zaman düğmeye basabilecek konumda bulunan çılgın
kişiler ve gruplar oldukça, tabii ki… Ama bu çılgın kişiler veya gruplar
bugünkü dokuz nükleer güçte de vardır ve kişisel olarak, gelecek 15 ülkede
bunlardan daha çoğunun bulunduğuna inanmıyorum. Nükleer silahsızlanma
zorunlu bir amaçtır fakat dünyanın bir kısmının silahsızlanması değil,
herkesin silahsızlanması koşuluyla.
İran'ın nükleer silahlanmasından dolayı, özellikle Birleşik Devletler'in
telaşlanmasının sebebi, nükleer silahların sözde orta büyüklükte
devletlere yayılmasının Birleşik Devletler'in askeri gücünü açıkça
azaltmasıdır. Fakat bu, bu durumun dünya barışını etkileyeceği anlamına
gelmez. Öyleyse İran'a bir Birleşik Devletler saldırısından veya İsrail
saldırısından endişelenmeli miyiz? Gerçekten hayır, çünkü ABD bugün böyle
bir saldırıyla meşgul olacak güce sahip değildir, Irak rejimi bunu
desteklemeyecektir ve İsrail de bunu yalnız yapamayacaktır. Yani yapılan,
hiç uğruna kuru gürültüdür.
[http://fbc.binghamton.edu/commentr.htm adresinden Açalya Temel tarafından
Sendika.Org için çevrilmiştir]
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|