|
MERHABA
İbrahim Baytak
DOKTOR CİVANIM
Doğu ve güneydoğu Anadolu 80 yıldır kalkınmamış, hep mahrumiyet
bölgesi olmuştur. Cumhuriyetle birlikte Anadolu'nun, Doğu ve güney doğunun
kalkınması için Devlet öncülüğünde; Köy enstitüleri, fabrikalar, maden
araştırmaları, et ve tavuk tesisleri, yem fabrikaları ve daha birçokları
Anadolu'nun en ücra yerlerine yapıldı. Ancak 1950 de DP iktidarı ile
birlikte A. MENDERES, S. DEMİREL ve T. ÖZAL tarafından özel sektör eliyle
kalkınma modeli benimsenmiş, yatırım için özel sektöre teşvik ve krediler
verilmiştir. Fakat verilen milyarlarca dolar krediler özel sektör
tarafından Anadolu'da değil batıda kullanılmış, doğu ve güney doğuda
değişen hiçbir şey olmamış üstelik bu kredilerin birçoğu geri
alınamamıştır. Dahası var olan kamu tesisleri özelleştirme adı altında
özel sektöre yok pahasına verilmiş, kapanmış, tarımla ve hayvancılıkla
uğraşan köylü, buralarda çalışan işçi perişan olmuştur. Şimdi doğu ve
güney doğuda yani geri kalmış bölgelerde görev yapacak doktorlara (UZMAN
DOKTOR) zorunlu görev yasası çıkarıyorlar, yasa Anayasa mahkemesi
tarafından iptal edilince kızıp BİZ DE DOKTOR İTHAL EDERİZ diyorlar.
Birkaç gün geçmeden bunun hiç kolay olmadığı, gelecek doktorun doğu ve
güney doğuya gönderilemeyeceği, Türkçe bilmesi, bitirdiği okulun denkliği
gibi imkansız denecek zorlukları olduğu sağlık bakanı tarafından bile
açıklanıyor. Üstelik doğu ve güney doğuda görev yapan birçok uzman
doktorun yakın zamanda batıya tayininin yapıldığı anlaşılıyor. Uzmanlık
sınavını kazanmış birçok doktorunda atama beklediği, birçoğunun "NEREYE
OLSA GİDERİM" dediği açığa çıkıyor. Hatta evli bir uzman doktorun ataması
yapılmadığı ve geliri olmadığı için eşi doğum yapacağından YEŞİL KART
almak için başvurduğu anlaşılıyor. Hekimler odası, sadece doktor tayin
etmekle soruna çözüm bulunmaz. Hastane, araç, gereç, tıbbı malzeme
hepsinden önemlisi hemşire, ebe ve sağlık elemanı olmadan olmaz diyorlar.
Yani askere silah ve cephane vermeden "git düşmanla savaş" denilemiyorsa,
doktora da tıbbi araç gereç, hemşire, sağlık memuru ve ebe olmadan "git
hastalıklarla savaş" diyemezsin demek istiyorlar.
Ben her devlet memurunun "ÖZELLİKLE DOKTOR VE ÖĞRETMENİN" yurdun her
bölgesinde belli süreler zorunlu olarak görev yapması gerektiğine inandım,
inanıyorum ve bunu savunuyorum. HİPOKRAT YEMİNİ ETMELERİNE RAĞMEN geçmişte
de, bu gün de doktorlar doğu ve güneydoğu bölgelerinde (mahrumiyet
yerlerinde) çalışmak istemediler, istemiyorlar. (istisnalar kaideyi
bozmaz) Sosyal yaşam koşulları yokmuş, hastaneler boşmuş ve daha bir çok
nedenle kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Kimse doktorlardan ömür
boyu mahrumiyet bölgelerinde görev yapmasını istemiyor. Her doktor 2
yılını olsun mahrumiyet bölgesinde geçirse sorun belki kendiliğinden
çözülecek. Uzman doktor olunca hastanelere tıbbi araç gereç, hemşire,
hasta bakıcı da verilecek. Çok daha önemlisi hastaların bir çoğu özellikle
çocuklar ölmeyecek, sakat kalmayacak. Doğu ve güney doğudaki insanlarında
yaşama hakkının en az batıdakiler kadar olduğuna inanmalıyız. Bu konuda
sadece doktorları suçlamıyorum. Ülkemizde her iktidar tarafından yasalara
rağmen torpil, adam kayırma, eşe, dosta, partiliye ayrıcalıklı
davranmaları hep olmuştur, olmaktadır. Doğu ve güney doğuda memur olarak
görev yapıyorsan tayin yaptırman için çok kuvvetli bir torpil bulman
gerekir.
1987 de TUNCELİ devlet hastanesinde ayni zamanda başhekim olan sadece 1
uzman doktor vardı yerine kimseyi veremedikleri için 12 yıldır oradaydı.
Sonunda bir tayin yapıldı ve o gitti. Basında Doktorların para ile
tayinini yaptıran bir şebeke haberi çıktı. Bu haberde Tunceli devlet
hastanesi başhekimi tek uzman doktorun (en az 7-8 yıldır oradaydı) adı da
geçiyordu. 1992 de Erzincan ve Pülümür depremi oldu. Bu nedenle 3 aylık
geçici görevle uzman doktorların tayinleri yapıldı TUNCELİ' ye. Fakat
birçoğu gelmedi. Birçoğu zorunlu hizmet süresince ya izin kullandı veya
rapor aldı. Hatta tayini yapılan bir uzman doktorun izin ve rapor
alamayınca bilerek trafik kazası yaptığını söylüyordu valimiz. Halbuki
başta vali olmak üzere gelen doktorlar öyle el üstünde tutuluyordu ki
şaşardınız. Bu nedenle bazı doktorlar geçici görev süresinin uzatılmasını
istemişlerdi. Depremden dolayı ölü yaralı da yoktu. Deprem telaşı
bittikten sonra doktor tayinleri durdu. 1986 yılında kadastro müdürü
olarak TUNCELİ' ye tayinim çıktığında tüm arkadaş ve dostlarımın karşı
çıkmasına rağmen ailemi de alarak gittim. TUNCELİ birinci derecede
kalkınmada öncelikli ve olağanüstü hal kapsamında bir il. 3 yıl görev
yaparsam geri gelirim diye düşünüyordum. Ne safmışım. 5,5 yıl sonra zorla
tayin yaptırabildim. Bunlar birkaç örnek ve doğu ve güney doğu Anadolu hep
mahrumiyet yeri olmuştur. Buralara devlet memuru olarak atananlar ya
sürgün ya ilk atama (yargıç, asker, kaymakam gibi zorunlu hizmeti olanlar
dışında) olmuştur. Siyasi iktidarlar yakınmaz, şikayet edemez, başkalarını
suçlayamaz. Hele Anayasayı bile değiştirecek bir çoğunlukla tek başına
iktidar ise suçu başkasına atmaya hiç mi hiç hakkı yoktur.
Ancak iktidar ne kadar büyük çoğunlukta olursa olsun çıkardığı yasalar
anayasaya, yaptıkları uygulamalar yasalara aykırı olamaz. Demokrasilerde
kimse her istediğini yapamaz, yaptırmazlar.
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|