|
DİKİZ AYNASI
İrfan KESKİN
Vatandaşa Eşit Muameleymiş
idarecilerimiz, yöneticilerimiz gerek siyasi olsun, gerekse bürokratik
olsun görevlerinde ve sorumluluklarında vatandaşa karşı ne kadar eşit, ne
kadar dengeli birkaç örnek vererek konuyu irdelemeye çalışalım.
Yıl 1984 kendi tarlamızda kurumuş bir çam ağacı enkazının izin almadan
parçalayarak eşekle eve getirmek istedim. Bir sefer getirdim, ikincisinde
orman muhafaza memuruna yakalandım. Balta, semer, urgan ve eşeği aldılar
ve tutanak tuttular. Yargılandım; sonuçta 3,5 ay hapis 90 Bin TL para
cezasına çarptırıldım. Daha önce hiçbir suça istinaden sabıkam olmadığı
için 3,5 ay hapis para cezasına çevrilerek tahsil edildi. Ayrıca hayatımda
ilk ve son sabıkamı aldım.
Aynı olayı Pınarköy'de Hilmi Girgin yaşadı ve 74 yaşındaki adam aylarca
hapis yattı. Yine buna benzer olayı Tepeköy'de Doğan Coşkun yaşadı
traktörüne el koyuldu ve yargılanması devam ediyor.
Orman içi yada orman kenarındaki köy, kasaba ve ilçelerdeki her yerleşim
birimlerinde onbinlerce insan bunları yaşamıştır. Gidin orman
işletmelerinin depolarına bakın. Her depoda onlarca traktör, kamyonet,
kamyon vs. araçlar vatandaşın elinden alınmış bekletiliyor. Elbetteki
bunları ticari amaçla yapanlarda var, sadece ısınmak için evine odun
getirmeye çalışanlarda var. Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de
güçler dengesinin üç önemli unsuru vardır. Bunların biri yargıdır, biri
yasama, bir diğeri de yürütmedir. Bu üç unsur da ülkenin, toplumun,
nizamın, intizamın, güvenliği için vardır. Dolayısıyla da uygulamada da
zengin-fakir, sağcı-solcu, alevi-sünni, köylü kentli, güçlü-güçsüz vs.
ayrım yapılmadan eşit uygulanmalıdır.
Yukarıda orman suçu konusunda vatandaşa yapılan uygulama konusunda bir
örnek verdim. Bir de bunun karşı örneği var. Adam bir gecede yüzlerce çam
ya da başka ağacı katlediyor. Yada faili meçhul bir orman yangını çıkıyor.
Birkaç sene sonra bir bakmışsınız bu katledilen ormanların yerine
kooperatifler, villalar, apartmanlar, fabrikalar vs. alıyor. Bunu yapanlar
elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Ve üstelik bir de saygınlık kazanıyor.
İlçemiz Bergama'da siyanürcü altın şirketleri onbinlerce çam ve zeytin
ağaçlarını katlettiler. Yerine zehir deposu olan atık barajları, izinsiz,
ruhsatsız şantiyeler, evler ve başka amaçlı binalar yaptılar. Ayrıca yer
altı zenginliklerimizi pervasızca alıp götürdüler. 08.09.2005 Perşembe
gecesi maden sahası dışında kalan Çamköy yolu üzerindeki tepeyi dozer ve
kepçelerle kaldırmaya başladılar. Hem de tepede onlarca çam ağacı olmasına
rağmen. Ancak köylülerin tepkisiyle vazgeçtiler. Hem de izinsiz olarak
bunlara yasal işlem yapıldı mı? Kesinlikle hayır. Üstelik adamlar itibar
görüp baş tacı yapıldılar.
En küçük bir vergi borcu için, en küçük bir trafik cezası için vatandaşa
operasyonlar düzenleyip gece evinden alacaksın hapislerde yatıracaksın,
evine icralar götürüp televizyonunu, buzdolabını, mobilyası alacaksın ve
vatandaşı inadına açlığa yoksulluğa iteceksin.
Ancak bir bakacaksın birileri devletin trilyonlarını hortumlamış, gerek
kara para olarak gerekse kayıt dışı para içinde trilyonlarla boğuşuyor.
Elini kolunu sallayarak dolaşıyor ve sonra da saygınlık görüp VİP
salonlarında ağırlanıyor.
Birisi en küçük bir suçtan bile yargılanıp bedelini ödüyor. Bir yabancı
yada yerli Altın Madeni şirketi temsilcisi ise it ürür kervan yürür,
mahkemeler kararını veredursun biz işimize bakarız diyerek hem de basın
yoluyla yargıya hakaret edercesine meydan okuyor.
Bir başkası susurluk skandalının içinde yer alıyor. Beni yargılayacak adam
daha anasından doğmadı diye devlete meydan okuyor. Bunun gibi sayısız
örnekleri sıralasan bitmez. Ondan sonra birileri kalkıp vatandaşa eşit
muameleden bahsediyor.
Rahmetli İnönü'nün dediği gibi "Hadi canım sende" iyi günler.
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|