|
İran'a Karşı Nükleer Savaş
- Michel Chossudovsky 12 Ocak 2006 -
İran’a karşı nükleer savaş başlıkları kullanılarak yürütülecek olan açık
bir savaşı başlatma çalışmaları şimdi nihai aşamasına ulaştı.
ABD, İsrail ve Türkiye’den oluşan koalisyon ortakları, “ileri hazırlık”
durumundalar.
2005 başlarından bu yana çeşitli askeri tatbikatlar yürütülüyor. Bunun
karşısında İran Silahlı Kuvvetleri de Aralık ayında ABD destekli bir
saldırı beklentisi içinde, İran Körfezi’nde geniş çaplı askeri manevralar
düzenlediler.
Washington, Tel Aviv, Ankara ve Brüksel’deki NATO karargahı arasında 2005
başlarından bu yana, yoğun bir mekik diplomasisi sürüyor.
Son gelişmeler içinde, CIA Müdürü Porter Goss Ankara’ya yaptığı misyon
ziyaretinde, Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’dan “İran nükleer ve
askeri hedeflerine yönelik hava saldırıları için politik ve lojistik
destek sağlamasını” istedi. Goss’un “Türk istihbarat servisinin operasyonu
hazırlamak ve izlemek üzere özel işbirliği” isteminde bulunduğu bildirildi
(DDP, 30 Aralık 2005).
Karşılığında da, Başbakan Ariel Şaron İsrail Silahlı Kuvvetlerine,
saldırıyı Mart sonunda başlatma konusunda yeşil ışık yaktı:
“Tüm üst düzey İsrailli yetkililer Mart 2006 sonunu, İran’a yönelik askeri
bir saldırı başlatma son tarihi olarak ifade ediyorlar… Mart sonu tarihi
BM’in İran’ın nükleer enerji programı konusundaki IAEA raporu ile de
çakışıyor. İsrailli siyasetçiler, yükselttikleri tehditlerin raporu
etkileyebileceği ya da en azından deniz aşırı destekçileri tarafından
Güvenlik Kurulu yaptırımlarını teşvik etmek ya da İsrail askeri eylemini
meşrulaştırmak üzere kullanılabilecek olan türden belirsizlikleri
zorlayabileceğine inanıyorlar.” (James Petras, Israil’s War Deadline: Iran
in the Crosshairs, Global Research, Aralık 2005)
ABD destekli askeri plan, bu aşamada, NATO’nun planlanan hava
saldırılarına katılımının yapısı bakımından belirgin olmamakla birlikte,
NATO tarafından destekleniyor.
“Şok ve Dehşet”
Askeri operasyonun çeşitli bileşenleri, Pentagon tarafından ve
Nebraska’daki Offutt Hava Üssünde bulunan ABD Stratejik Kumanda Merkezi (USSTRATCOM)
tarafından koordine edilen ABD Komutanlığı’nın sıkı denetimi altında.
İsrail tarafından beyan edilen eylemler Pentagon’la yakın koordinasyon
içinde sürdürülebilir. Operasyonun komuta yapısı merkezileştirildi ve
askeri operasyonun ne zaman başlatılacağına nihai olarak Washington karar
verecek.
ABD askeri kaynakları İran’a yönelik bir hava saldırısının 2003 Mart
ayında Irak’a karşı yürütülen “şok ve dehşet” tipi bombardımanla
kıyaslanabilir büyüklükteki bir konuşlandırma çapına sahip olabileceğini
kabul ediyorlar:
İran’a yönelik Amerikan hava saldırıları Irak’taki Osiraq nükleer
merkezine yönelik 1981 tarihli İsrail saldırısının boyutlarını önemli
oranda aşabilir ve daha çok Irak’a karşı başlatılan 2003 tarihli hava
saldırısı kampanyasının ilk günlerini andırabilir. Diego Garcia’dan
havalanan ya da doğrudan Birleşik Devletlerden uçuş yapan operasyonel B-2
hızlı bomba uçaklarının, muhtemelen Katar’daki El Udied’den ya da oyun
sahnesindeki bir başka yerden havalanan F-117 savaşçı uçaklarının
desteğinde tam güçle kullanılmasıyla, yirmi dört adet şüpheli nükleer
bölge hedef alınabilir.
Askeri planlamacılar hedef listelerini sadece en yaşamsal tesisleri hedef
alacak olan hava saldırılarıyla sınırlandırarak, Yönetimin tercihlerini
yansıtabilirler…. Ya da Birleşik Devletler, Irak’ta bulunan ABD
kuvvetlerine yönelik bir karşı saldırıda kullanılabilecek olan
konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan güçlerine olduğu kadar, kapsamlı
bir yelpazedeki Kitle İmha Silahları hedeflerine yönelik çok daha kapsamlı
bir saldırı dizisi yürütebilir.(Bakınız http://www.globalsecurity.org/military/ops/iran-strikes.htm’deki
Globalsecurity.org.)
Kasım ayında, ABD Stratejik Komutanlığı, “Küresel Yıldırım” başlıklı bir
“küresel saldırı planı” hakkında büyük bir tatbikat gerçekleştirdi. Bu
tatbikat “kurgusal bir düşmana” yönelik konvansiyonel ve nükleer
silahların kullanıldığı bir canlandırmaya dayandı. “Küresel Yıldırım”
tatbikatının ardından, ABD Stratejik Komutanlığı ileri hazırlık durumunda
olduğu açıklamasını yaptı. (Aşağıdaki analize bakınız).
Asya basını Küresel Yıldırım’daki kurgusal hedefin Kuzey Kore olduğunu
yazarken, tatbikatların zamanlaması, bunların İran’a yönelik planlı bir
saldırı beklentisi içinde yürütüldüğünü ima ediyor.
2004’lerin sonundan itibaren, İsrail, İran’a yönelik bir vuruş beklentisi
içinde ABD yapımı konvansiyonel ve nükleer silah sistemlerini stokluyor.
ABD askeri yardımı ile finanse edilen bu stoklama, 2005 Haziran’ında
önemli ölçüde tamamlandı. İsrail ABD’den “taktik nükleer bombaların”
kullanılmasını sağlayacak olan 500 “yer altı bombası” dahil, birkaç bin
“akıllı hava silahı” aldı.
“Konvansiyonel” BLU 113’ün “nükleer versiyonu” olan B61-11, konvansiyonel
yer altı bombaları ile aynı biçimlerde elde edilebilir. (Bakınız Michel
Chossudovsky, http://www.globalresearch.ca/articles/CHO112C.html , bakınız
http://www.thebulletin.org/article_nn.php?art_ofn=jf03norris).
Üstelik, 2003 sonralarında bildirildiğine göre, nükleer savaş
başlıklarıyla silahlanmış olan ABD Harpoon füze donanımlı İsrail Dolphin-sınıfı
denizatlıları şimdi İran’a doğrultulmuştur. (Bakınız Gordon Thomas,
http://www.globalresearch.ca/articles/THO311A.html )
Nisan 2005 sonları: İsrail’e öldürücü askeri donanım satışı. GBU-28 Buster
Bunker olarak bilinen iki metrelik duvarları delen Bombalar:
Putin’in İsrail ziyaretiyle aynı tarihte, ABD Savunma Güvenlik İşbirliği
Ajansı (Savunma Bakanlığı) Lockeed Martin tarafından üretilmiş olan ek 100
buster bunker bombasının İsrail’e satıldığını duyurdu. Bu karar ABD
medyası tarafından “nükleer hevesi karşısında İran’a yönelik bir uyarı”
olarak yorumlandı.
Satış (WGU-36A/B güdüm kontrol birimi ve destek teçhizatı dahil olmak
üzere) daha büyük ve daha inceltilmiş “Güdümlü Bomba Birimi-28 (GBU-28)
BLU-113 Penetrator ile ilgili. GBU-28 “derin zemine yerleşik komuta
merkezlerine nüfuz eden özel bir silah” olarak tarif ediliyor. GBU-28’in
kitlesel patlamalar yoluyla binlerce sivilin ölümüne neden olma
yeteneğinde, 2003 Irak işgalinde kullanılmış olan Dünya’nın en öldürücü
“konvansiyonel” silahı olması, gerçeğin esas yönünü oluşturuyor.
İsrail Hava Kuvvetleri GBU-28’leri F-15 uçaklarında kullanmaya
hazırlanıyor.
(Bakınız http://www.dsca.osd.mil/PressReleases/36-b/2005/Israel_05-10_corrected.pdf’deki
DSCA haberin metni).
Savaşın Yayılması
Tahran saldırıya uğradığında, İsrail’i hedef almış olan balistik füze
vuruşlarıyla karşılık vereceğini ilan etti (CNN, 8 Şubat 2005). Bu
saldırılar, Irak ve İran Körfezi’ndeki ABD askeri tesislerini hedef
alabilir ki, bu da bizi acilen askeri tırmanma ve savaşın patlaması
senaryosuna götürür.
Şimdi üç farklı savaş sahnesi mevcut: Afganistan, Irak ve Filistin. İran’a
yönelik hava vuruşları geniş Ortadoğu Orta Asya bölgesinde bir savaşın
patlamasına katkıda bulunabilir.
Üstelik, İran’a yönelik planlanmış saldırı, Suriye birliklerinin
Lübnan’dan, İsrail kuvvetlerinin konuşlandırılması için yeni bir alan açan
tam zamanında geri çekilişi ile ilişki içinde anlaşılmalıdır. Türkiye’nin,
Ankara ile Tel Aviv arasında geçen yıl yapılan anlaşmanın ardından,
ABD-İsrail askeri operasyonlarına katılması da bir başka faktördür.
Yakınlarda, Tahran, hava savunma sistemini Rus yapımı 29 Tor M-1 anti-füze
sistemlerinin elde edilmesiyle güçlendirdi. Ekim ayında, Moskova ile
işbirliği içinde “bir Rus roketi bir İran casus uydusunu, Sinah-1’i
yörüngeye oturttu” (bakınız Chris Floyd).
Sinah-1 gelecek aylardaki Rus uzay atışları için hazırlanan birkaç İran
uydusundan ilkiydi.
Yani İranlılar yakında bir İsrail saldırısı hakkında erken uyarında
bulunabilecek olan bir uydu ağını yerleştirmiş olacaklar; bu ağ
Tahran’daki mollaların sakallarındaki kıpırtıyı bile haber alabilen çok
daha güçlü İsrail ve Amerikan uzay casuslarının yanında soluk bir gölge
olsa bile. Üstelik, Sunday Times’ın bildirdiğine göre, geçen ayın
sonlarında Rusya güdümlü füzeleri ve lazer-güdümlü bombaları yok
edebilecek ileri bir savunma sistemini İran’a satmak üzere 1 milyar
dolarlık bir sözleşme imzaladı. Bu da birkaç ay içinde hazır olacak. (age.)
Kara Savaşı
CONPLAN altında bir kara savaşı öngörülmemekle birlikte, hava
bombardımanları tırmanma süreci bir kara savaşına neden olabilir.
İran birlikleri İran-Irak sınırını geçebilir ve koalisyon güçleriyle Irak
içlerinde karşılaşabilir. İsrail birlikleri ve/ya da Özel Kuvvetleri
Lübnan ve Suriye’ye girebilir.
Son gelişmelerde, İsrail askeri tatbikatlar düzenlemenin yanı sıra Ankara
hükümeti ile işbirliği içinde Özel Kuvvetlerini Türkiye’nin İran ve Suriye
ile olan sınırındaki dağlık bölgelere konuşlandırmayı planlıyor:
Ankara ve Tel Aviv, İsrail ordusunun İran’a sınır olan [Türkiye’deki]
dağlık bölgelerde askeri tatbikatlar yürütmesi konusunda bir anlaşmaya
varmak üzere.
Bir Birleşik Arap Emirlikleri gazetesine [göre]…, İsrail ordusu Genel
Kurmay Başkanı Dan Halutz ile Türk yetkililer arasında varılan bir
anlaşmaya göre, İsrail, İran ile Suriye’yle sınır oluşturan alanlarda
çeşitli askeri manevralar yürütecek. [Noktalama burada basıldığı gibidir
ve devam etmektedir]. [Dan Halutz] birkaç gün önceden Türkiye’ye gitti.
BAE gazetesi, ismini vermeden bazı kaynaklara başvuruda bulunarak,
vurgulamaya devam ediyor: İsrail tarafı kış aylarında İran sınırı
yakınındaki dağlık bölgelere geçiş zorluğu nedeniyle manevraları sürdürme
isteminde bulundu.
İki Hakkari ve Bulo birimi henüz programlanmamış olan manevralarda yer
alacaklar. Birimler İsrail’in özel askeri birimleri açısından en önemli
olanlar ve terörizmle savaş ve gerilla savaşı yürütmekle yükümlüler.
Önceden Türkiye, İsrail pilotlarının İran sınırındaki alanda eğitim
görmesini kabul etmişti. [Anlaşmanın] haberleri Türk yetkililerin, komşu
Suriye ve İran’a yönelik espiyonaj operasyonlarında Amerika ile işbirliği
yaptıkları suçlamalarını geçiştirmeye çalıştıkları bir zamanda sızdırıldı.
Geçen haftadan beri Arap basını Ankara’nın hazır oluşu ile, ya da en
azından, kara ve hava sahasının İran’a yönelik faaliyetler için
kullanılması konusundaki görüşmeleri ilkesel olarak sürdürmesiyle ilgili
çeşitli raporlar yayınlamaya başladı.
(E'temad website, Tehran, Farsça 28 Aralık 05, BBC Monitoring Services
Translation)
Sonuç Notlar
Sonuçlar ezicidir.
Uluslar arası topluluk denilen şey nükleer bir soykırım olasılığını kabul
etmiştir.
Karar vericiler kendi savaş propagandalarını yutmuşlardır.
Batı Avrupa ile Kuzey Amerika arasında, yıkıcı sonuçlarını dikkate
almayan, taktik nükleer silah kullanan hava saldırılarına ilişkin bir
politik konsensüse varılmıştır.
Kar güdülü bu askeri macera nihai olarak insanlığın geleceğini tehdit
etmektedir.
Önümüzdeki aylarda ihtiyaç duyulacak olan şey, tehlikeleri haber veren, bu
savaş projesini tüm düzeylerde politik tartışma gündemine ve medyanın
dikkatine taşıyan, politik ve askeri liderlere karşı çıkarken aynı zamanda
onların ABD destekli nükleer savaşa karşı sağlam biçimde durmalarına
sağlayacak ulusal ve uluslar arası bir büyük girişimdir.
Nihai olarak ihtiyaç duyulan şeyse Amerika Birleşik Devletleri ile
İsrail’e karşı yaygın uluslar arası yaptırımların gerçekleştirilmesidir.
Michel Chossudovsky on bir dille basılmış olan “Yoksulluğun
Küreselleşmesi” isimli çok satan kitabın yazarıdır. Ottowa
Üniversitesi’nde iktisat profesörü ve www.globalresearch.ca adresindeki
Center for Research on Globalization yöneticisidir. Ansiklopedi
Britannica’ya da katkıda bulunmaktadır. Son kitabının başlığı: America's "War
on Terrorism", Global Research, 2005’tır.
Kaynak: GlobalResearch.ca sitesinden sendika.org tarafından çevrilmiştir.
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|