|
Altın, Siyanür, Çok Uluslu Şirketler ve
Bergama-Ovacık Altın madeni gerçekleri
Hasan Gökvardar
Ovacık Altın madeni, 1997 yılında Danıştayın, özetle, "Olası riskler göz
önünde bulundurulduğunda Ovacık yöresinde altın eldesinde kamu yararı
yoktur" şeklinde kesinleşen kararı ile kapatılmış; daha sonraları
Hukukçularımızın söylediği gibi, sürekli yargı kararlarının arkasına
dolanılarak yetkililerce madenin çalışmasına yasal izin ve ruhsatlar
tamamlanmadan izin verilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmalar sırasında, işletme yasal olarak gereken çalışma izin ve
ruhsatları olmaksızın, yasa dışı olarak, ilgili yönetmeliklere uymadan
altın-gümüş üretimde bulunmuş, Danıştay tarafından da onaylanan siyanürle
altın elde etme risklerine rağmen çevre ve insan sağlığını olumsuz
etkileyen siyanürlü altın üretime yönelik çalışmalarını sürdürmüştür.
Son olarak 2004 yılında Bakanlar Kurulu Prensip Kararının da yürütmesinin
Danıştay'ca iptalinden sonra, 7 yıl sonra maden mühürlenerek
kapatılmıştır.
Basından öğrendiğimiz kadarıyla işletme eksik izinlerini, raporlarını, ve
eksik yönlerini büyük bir gizlilik içinde tamamlayarak işetmeyi,
Hukukçularımızın dediği gibi tekrar yargı kararlarının arkasına
dolanılarak açmaya çalışmaktadır. Ovacık Altın Madeni'nde mühürlemeden
sonra Devletin sessiz kalması, mevcut kimyasal kirliliğin temizlenmesi
işlemlerine başlanılmaması, madenin tekrar açılması konusunda girişimlerin
doğruluğunu göstermektedir.
Aşağıdaki hususlar tüm Kamu Kuruluşları tarafından not edilmelidir:
1- Ovacık altın madeni atık barajı, yer altı su tablasının üzerinde yer
almaktadır.
2- Atık Barajı, Çevre Bakanlığı'nın, Tehlikeli Atıkların Depolanması ve
Kontrolü yönetmeliğine göre yapılmamıştır.
2.1- Atık Deposu, Ovacık, Çamköy ve Narlıca Köylerine çok yakındır.
Yönetmeliğe göre bu tip depo tesisleri yaşam birimlerine en az 3000 metre
uzaklıkta yapılmalıdır. Ovacık Atık Deposunun memba gövdesi Çamköy yoluna
10-20 metre mesafededir.
2.2- Atık Barajı, yönetmelikteki kriterlere göre yapılmamıştır.
Yönetmelikte 2 kat jeomembran (Geçirimsizliği sağlayan PVC örtü) ve
arasında drenaj sistemi önerilmesine rağmen; Ovacık Projesinde tek kat
jeomembran bulunmaktadır.
3- Madenin Patlayıcı Deposu, zehirli kimyasalların, depolandığı atık
barajının kontağında yer almaktadır. Yeni yönetmelik kriterlerini
sağlamamaktadır.
3- Açık ve Kapalı İşletmelerin su tablası altında çalışması, cevherin ve
yan kayaçların ürettiği asitlerin yer altı sularına karışımına sebep
olmaktadır.
4- Uzmanların (Prof.İsmail Duman) söylediğine göre, Atık Deposunda biriken
çamurun katı kısmının arıtması yapılamamaktadır. Siyanürlü ve ağır
metallerce kirlenen atıklar barajda depolanmaktadır.
5- Yapılan kontrol analizlerinde, katı tanecikler filtre edilerek barajın
sadece su fazından numuneler alınarak, analizi yapılmaktadır. Çamurun
kimyasallarla kirlenmiş katı kısmının hiç bir zaman analizi
yapılmamaktadır. Esas kirliliği oluşturan katı tanecikler barajda
biriktiğine göre, buna arıtma çalışıyor diyemeyiz.
6- Toprak döküm sahası çok yükseltilmiş; çevreyi gerek toz, gerekse olası
kaymalarla tehdit etmektedir.
7- Üniversitelerimizce, Ovacık Köyü ve çevresindeki içme ve kullanma su
kuyularından alınan numunelerin analizlerinin ürkütücü sonuçları (Arsenik,
sınır değerlerin 10-20 misli fazla bulunmuştu) irdelenmemiş, uzman
hocalarımızla beraber kontrol ve denetimler yapılmamıştır.
Kısaca yukarıda bir kısım eksikliklerin maddeler halinde tanımlandığı
tesis ile ilgili, işletici Amerikalı Newmont Şirketine, Çevre Bakanlığınca
uygun görüş ve atık depolama izni verilmesi, diğer makamlarca eksik
izinlerinin tamamlanması kaygı verici ve düşündürücüdür.
Amerikalı Nemont Şirketi, Amerika'daki Denver Post, New York Times
Gazetelerine göre, Peru'da, Gana'da, Endonezya'da çalıştırdığı altın
madenlerinde çevreyi kirletmekten, insanların sağlıklarıyla oynamaktan, ve
kirli oyunlarından dolayı yargılanmaktadır. Endonezya'da Newmont'un 6 üst
düzey yetkilisi 1-2 ay hapiste yatarak çevreyi kirletmekle sorgulanmışlar;
Newmont'un denizi kirlettiği, canlılara zarar verdiği, Polis
Labratuvarınca onaylanınca, Newmont ve üst düzey çalışanları hakkında
yasal soruşturma başlatılmış ve cezalandırılması için davalar açılmıştır.
Tüm bu örnekler dünyada yaşanırken, Ülkemizde altın sahalarının çok uluslu
şirketlere teslim edilmesi, işleticilere, diğer faaliyet konularında hiç
bir yatırımcıya sağlanmayan, teşvik, KDV muafiyeti, ve yeni maden kanunu
ilgili maddeleriyle kolaylıklar sağlanması, çok uluslu altın firmalarına,
eşitsizlik ilkesi yönünden haksız kazançlar sağlamaktadır.
Çok sayıda yeraltı kaynaklarımız varken, sadece altın üretimine bağlı bir
madencilik politikası güdülmesi ve çok uluslu şirketlere çeşitli
kolaylıklar sağlanması, düşündürücü olduğu kadar, onların ülkemizde söz
sahibi olduğunu göstermektedir.
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|