|
Sık kullanılanlara ekle | |||||||||||||||||
|
MERHABA
İbrahim Baytak TARIMDeniliyor ki; tarımda çalışan insan gücü çok fazla, ülke nüfusunun % 30 u. Bunun yarıya indirilmesi lazım. Araziler küçük parçalara bölünmüş. Küçük çiftçi ürünü pahalıya mal ediyor. Ancak çözümü yine devletin bulması gerekmez mi? Çiftçi tek başına ne yapabilir? Tarımla uğraşan insan sayısını azalttık. Peki bu insanlar ne iş yapacak? Nasıl geçinecek? Ülkemizde milyonlarca işsize iş bulunamazken, tarımda çalışan iş gücü azaldığında onlara iş bulunabilecek mi? Araziler küçük parçalara bölünmüş, her küçük çiftçinin traktörü var. Bir traktörle işlenecek araziler 5, 10 traktörle işleniyor. Daha az iş gücü, ile yapılacak işler çok daha fazla iş gücü ile yapılıyor. Tamam da çiftçi buna çözümü kendi başına nasıl bulsun? Bu gün durum çok vahim. Milyonlarca çiftçi kan ağlıyor. “PAMUK 780 BİN TL. 180 BİN TL AMALEYE TOPLAMA PARASI, BİZE KALAN 600 BİN TL. BÖYLE ŞEY OLUR MU DİYOR.” Ama çaresiz. Sayıları milyonları bulsa da, ülke nüfusunun % 30 – 40 ını oluşturuyor olsalar da çaresizler. Çünkü örgütlü değiller. Çünkü eylemlere, hak aramalara alışkın değiller. Ne yapacaklarını bilemiyorlar. 1961 anayasası ile siyasi iktidarlardan bağımsız DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI (DPT) kurulması uygulaması getirildiğinde “PLAV MI, PİLAV MI?” diye dalga geçenler, onu yozlaştırıp, bağımsızlığını kaldırıp, siyasi iktidarların emrine verince bu günlere gelindi. Halbuki DPT nen amacı ülkenin planlı, programlı şekilde kalkınması, tarım ve sanayileşmenin ülkenin şartlarına uygun şekilde gelişmesi idi. Önce dalga geçtiler, sonra bağımsızlığını kaldırıp siyasi iktidarın istediklerini yapar hale getirdiler. Verimli tarım arazilerine sanayi kurdular. Sanayinin ülkenin dört bir tarafına yaygınlaşması gerekirken belli bölgelere kurulmasına izin verdiler. Üstelik Anadolu’da bir çok devlet tesisini (ET BALIK, SÜT ENDÜSTRİSİ KURUMLARI, SÜMERBANK, ÇİMENTO, VE ŞEKER FABRİKALARI) ya kapattılar veya özelleştirme adı altında sudan ucuza satıp işlevsiz hale getirdiler. Hemen, hemen bütün Anadolu kentlerinde var olan sanayi iş kolları kapandı, insanlar işsiz kaldı. Bu sanayi kuruşlarına ürünlerini satan çiftçi ve köylülerde mağdur oldular, tüccarın insafına terk edildiler. Böylece ülkenin büyük kesiminde Anadolu’da hemen hiç sanayi kuruluşu kalmadı, işsizlik arttı, insanlar büyük şehirlere göç ettiler. Bu kez büyük şehirlerde gecekondular, devlet arazilerinin işgali, arsa ve arazi mafyası yaygınlaştı. Kentler yaşanamaz hale geldi, çarpık bir kentleşme oluştu. Suç arttı, önlenemez hale geldi. Bu gün hem ülke tarımını, hem tarımda çalışanları, köylü ve çiftçileri kurtarmak için; çözüm bulabilir. Örneğin Devlet kooperatifçiliği teşvik eder ve destekler. Çiftçiler küçük arazilerini birleştirir, iş makinalarını azaltır, daha az masraf ve daha az iş gücü ile üretim yapabilir. Anadolu da tarıma dayalı sanayi kuruluşlarının kurulması için yatırımcıya destek verilir, tarımda azalan iş gücü bu sanayilerde çalıştırılır. Böylece hem işsiz kalan insanlar yeni işe kavuşur, hem kentlere göç önlenmiş olur. Halbuki bu yapılmadı, yapılmıyor. Tarımla uğraşanlar kendi başlarına kooperatifleşmeyi denediler, fakat başarılı olamadılar. Çünkü Devletten destek alamadılar. Yalnız bırakıldılar. Üstelik kooperatifleşmekten vaz geçtiler, ümitlerini kestiler. Peki siyasi iktidarlar bu güne kadar kooperatifleşmeyi neden desteklemedi? Acaba köylünün ürününü ucuza alıp, pahalıya satan tüccarlar yüzünden mi? |
ismetbaytak@hotmail.com |