Sık kullanılanlara ekle
  
   HABERLER
   POLİTİKA KAZANI
   RESMİ TELEFONLAR
  BİRAZ GÜLELİM
  İLETİŞİM
   
   
   
      LİNKLER
     Bergama
 
  
 

 

 

Bir Afet; İki ülke, İki tepki

Cüneyt Göksu
 

Eylül 2005'de Meksika Körfezi'nde etkili olan, ABD'nin New Orleans kentini yerle bir eden Katrina kasırgasından sonra yaşananlar, Küba hükümetinin ve Bush rejiminin, doğal afetler karşısında halklarına gösterdikleri ilgi ve davranış biçimlerindeki zıtlıkları, açıkça gözler önüne serdi.
Katrina'nın 160 mil/saat hızla esip gürleyeceğinden, bütün Meksika Körfezi ülkeleri gibi, Küba ve ABD de aynı anda haberdar olmuştu.
Küba, kendi topraklarında, fırtınadan etkilenecek bölgede yaşayan yaklaşık 1,5 milyon kişinin bölgeden uzaklaştırılmasını, hızla gerçekleştirdi. ABD'yle karşılaştırılamayacak denli kıt kaynaklara sahip bu küçük ada ülkesinde, bölgenin boşaltılması, Devrim Koruma Komiteleri'nin örgütlü çalışmaları sayesinde, hiç yağma olayı yaşanmadan, hatta, nakil sırasında belli miktarda özel eşyaların da taşınmasına olanak verilecek biçimde tamamlandı. Doktorlar, acil durumlara karşı ekipmanlı ve hazırlıklıydı; bütün ülkeye yayılan bir seferberlikle, 1,5 milyon kişiye yeterli olacak yiyecek, su, tıbbi yardım ve barınma gibi olanakların tümü, hızla sağlandı.
Olanakları kıt, küçük ülke yukarıda yazdıklarımı yaparken, Dünyanın en güçlü, en süper ülkesinin başındaki Bush rejimi, Katrina kasırgasına ilişkin yeterince bilgiye, önlem alabilecek olanak ve zamana sahipti; ama ne yazık ki, bir hazırlık yapmadı. Kaybolan yaşamların gerçek sayısı, yanı sıra da, uğranılan maddi kayıpların gerçek değeri belki aylar, belki de yıllar boyunca bilinemeyecek. Duyumlara göre, yüzbinlerce insan evsiz kalırken, onbinlercesi de öldü. Bu durum, Irkçı Bush rejiminin, "imparatorluğun" görece daha fakir bir yaşam sürmekteki bu "Afrika-Amerikalı" vatandaşlarına, yeterince önem vermediğinin adeta göstergesi oldu. Dünyanın en zengin federal hükümeti, ancak, binlerce kişi öldükten sonra, bu bölgelere yiyecek, su, giyecek, barınma ve sağlık hizmeti götürebildi.
Deniz seviyesinin altında kalan bir yerleşke olan New Orleans'ı, böylesi afetlerden koruması gereken "setler" iş göremedi; bu setlerin bakımı için ayrılan bütçeyse, Irak'taki kirli savaşa aktarılmıştı; ne ilginç ve yazıktır ki, bu aktarımı yapan da "Homeland Security", yani "Memleket Güvenliği" bölümüydü!
NBA maçlarının yapıldığı, televizyonda izlerken hayranlık duyduğumuz, o muhteşem salon "Superdome"'da, yirmi bin "Amerikan Vatandaşı", insan dışkıları arasında, açlık ve hastalıklarla dolu günler geçirdi. 1 Eylül'de Newyork Times'ın, bu durumu dünyaya duyurmasından hemen sonra, Küba Devlet Başkanı Fidel Castro, daha önce -30 Ağustos'ta- ABD'ye yaptığı, 1,100 doktor ve 26 ton tıbbî malzemeden oluşan yardım teklifini yineledi. Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez de, yardım önerenler arasında yerini almakta hiç zaman geçirmeyenlerdendi: O da, bir milyon varil yakıtla, beş milyon dolarlık acil yardım ekipmanı ve personel göndermeyi teklif etti.
Fidel, ABD hükümetine yaptığı çağrıda, hükümetin politik farklılıkları bir kenara bırakıp, insani kaygıları ön plana alması gerektiğini de anımsattı. Ancak Bush rejimi, kendi hatalarının farkında olmasına karşın, onca vatandaşının -göz göre göre- ölmesini görmezlikten gelerek, Küba, Venezuella, İran ve Kanada'nın acil yardım tekliflerini geri çevirdi. Özellikle, 40 yıldır ambargo uyguladığı bir ülkenin, Küba'nın, o kıt kaynaklarıyla eğittiği doktorlarından yardım almayı, ürettiği ilaçlarından yararlanmayı ne yazık ki göze alamadı.
Felaket bölgesine en yakın kent Houston'a uçmaya hazır olarak bekletilen Küba'lı doktorlar ve tıbbî malzemeler, yalnızca bir kaç saatte felaket bölgesine ulaşacak, büyük olasılıkla da yüzlerce yaşamı kurtarabilecekti. Bush rejimi, buna izin vermediği gibi, yardım teklifinde bulunan ülkeleri kendi kamuoyuna sunarken, Küba'dan bahsetmedi bile!
Amerikan tarihinin en kötü yönetimi olarak nitelenen, Bush, Cheney, Rumsfeld ve diğer neocon (neocon olarak bilinen grup, ABD'nin rakipsiz gücünü her fırsatta, gerekirse önleyici savaş çıkartıp, kullanarak Amerikan değerlerini bütün dünyada yaymaya çalışır. 1960'larda başlayan bu düşünüş, 1970'lerde anti-komünist düşünceyle beslendi ve 1980'lerde Ronald Reagan etrafında Sovyet'lere karşı kümelendiler. Günümüzde, ABD çıkarları ile uyuşmayan her ideoloji, yönetim biçimi ve rejim, ABD için bir "ulusal tehdit" olarak görülmektedir) ekibine mensup kişilerden oluşan rejim, ne kendi vatandaşlarını, ne Irak'taki insanları ne de dünyanın geri kalanını umursuyor.
Barış içinde sürecek bir yaşama, zaman zaman, doğal felaketler de aracılık edebilirler; en azından, barış yolunda atılacak adımlara, bir başlangıç sağlayabilirler. Böylesi bir bakış açısı, ülke yönetenlerin beyinlerine kazınmadıkça, ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, kendilerine uzanan yardım ellerini tutmadıkça, "megolomani"den vazgeçmedikçe, barışseverler, barış içinde yaşamayı beceren bir dünyanın hasretini çekenler, düşlerinin gerçekleşmesi için daha çok bekleyecekler.
 

ismetbaytak@hotmail.com

ismetbaytak@kuzeyege.net

bergamaturkey@yahoo.com

kuzeyege@yaoo.com


1