|
MERHABA
İbrahim Baytak
ÇILGIN TÜRKLER
Cumhuriyetin kurulmasından 82 yıl sonra bu gün hala daha LAİKLİK
tartışılıyorsa, iktidardaki siyasi partinin en öncelikli konusu TÜRBAN ve
KURAN KURSLARI ise, CUMHURİYET, LAİKLİK, ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ
tehlikede ise Suç ülkeyi yönetenlerde, Atatürk'ü devrimleri, LAİKLİK
ilkesinden yıllardır taviz verenlerde, değil midir? Okul yerine kuran
kursları açanlarda, toprak reformu yapmayıp ağalık düzenin devam etmesine
izin verenlerde, Cumhuriyetçi, laik olduğunu söyleyen partilerin siyasi
çıkar, hırs ve şahsi menfaatleri için parçalanmış. olmasında, Ülke
seçmeninin % 25 oyu ile iktidar olmuş laikliğe, cumhuriyete, Atatürk ve
devrimlerine karşı dedikleri bir partinin iktidara gelmesine neden
olanlarda değil midir?
Vatan en güçlü devletler tarafından paylaşılıp, işgal edilmiş, insanlar
yıllarca savaşmış, yorgun, bıkkın, yoksul, namus, can ve mallarının güveni
kalmamış, en önemlisi umutlar tükenmişken Mustafa Kemal ve ANADOLU İNSANI
herkesin imkansız dediği şeyi kısa sürede başardı. 7 düveli yendi.
Kendisinden kat ve kat bir orduyu yendi, ANADOLUDAN kovdu. Esaret altında
yaşayan bütün mazlum ülkelere örnek oldu. Cumhuriyet kurulduktan sonra,
daha büyük bir düşmanla CEHALET, ŞEYHLER, KARA CÜBBELİ CAHİL, YOBAZ
HOCALAR VE TOPRAK AĞALARIYLA savaş başladı.
Fakayt Atatürk, bu savaşın çok daha zor olacağını ve kısa sürede
bitmeyeceğini biliyordu. Cumhuriyet, laiklik ve devrimlerin yıllar sonrada
olsa tehlike altına girebileceğini biliyordu. Bu nedenle CUMHURİYETİ
gençlere emanet etti. 20 EKİM 1927 TARİHİNDE GENÇLİĞE HİTABESİNDE:
Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini,
ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin
yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde
dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahlar
olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine
düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve
şeraitini düşünmeyeceksin ! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette
tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün
dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve
hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zap edilmiş, bütün tersanelerine
girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal
edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta
hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi
menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet
far ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı ! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi
vazifen, Türk istiklal Cumhuriyetini kurtarmaktır ! Muhtaç olduğun kudret,
damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Bursa'da bulunduğu 5 şubat 1933 de; Bursa Ulu Camide toplanan 100 kadar
"GERİCİ" TÜKRKÇE EZAN karşıtı bir ayaklanma girişiminde bulunur.
Bastırılır. Akşam yemeği sırasında olay Atatürk' e anlatılırken birisi
şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta
ve adliyeye güveninden ötürü. Atatürk, sözünü keser:
Türk genci devrimlerin ve rejimin bekçisidir. Bunların lüzumuna,
doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Bunları zayıf düşürecek en küçük
veya en büyük kıpırtı duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması
vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır...demeyecektir. Hemen müdahale
edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla... Nesi varsa onunla kendi eserini
koruyacaktır. "Polis gelecektir, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu
yakalayacaktır. Genç, polis henüz devrimin ve cumhuriyetin polisi değildir
diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir.
Yine düşünecek, demek adliyeyi de düzeltmek lazım, diyecektir. Onu hapse
atacaklar. Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, İsmet paşa'
ya Meclis' e telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için serbest
bırakılmasını, korunmasını istemeyecek. Diyecek ki: ben kanaatimin icabını
yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak
gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren nedenleri düzeltmek de benim
vazifemdir...Der.
Halk bu gün çaresiz ve umutsuz, çünkü başta CHP olmak üzere CUMHURİYET ve
LAİKLİĞE bağlı, partiler ve demokrasi güçleri dağınık ve güçsüz. Partiler
bütün çıkar hesaplarını bir kenara bırakıp Cumhuriyete, laikliğe, Atatürk
devrim ve ilkelerine sahip çıktıklarında milyonlarca kişinin, halkın büyük
çoğunluğunun arkalarında olacağını görecektir.
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|