|
MERHABA
İbrahim Baytak
DÜŞÜNÜYORUM
ÖYLEYSE VARIM
RESMİ KURUMLARA GÖNDERİLMEYEN ÖDENEKLER:
Okullara Milli Eğitim Bakanlığı ödenek göndermiyor. Peki eğitim, öğretim
nasıl yapılacak? Yakacak, gerekli malzeme, kırtasiye nasıl alınacak? Tüm
resmi kurumlara memur ve işçi maaşları dışında ödenek gelmiyor. Peki resmi
kurumlar ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak? Eskiden olduğu gibi işler artık
kalemle olmuyor. Teknoloji gelişti ve yaygınlaştı. Bilgisayarlar, fakslar,
İNTERNETLER var. Bütün araç gerecin belli yıllarda yenilenmesi,
bakımlarının yapılması, mürekkep, yazıcı alınması gibi çok pahalı
masrafları var. Peki ÖDENEK GÖNDERİLMEZSE bunlar nasıl yapılacak? Daire
müdürleri işlerin aksamaması için çözüm arıyor. Birkaç yıl öncesine kadar
dernek, vakıf kurulup bağış toplanıyordu. Bağışlar isteğe bağlı dense de
aslında zorunlu alınıyordu. Bu yolla elde edilen paraların harcanmasında
bir çok suistimaller oluyordu. Bu gibi dernek, vakıflar ve bağış almalar
yasaklandı. Ancak ödenek gelmeyince para nereden bulunacak? Ankara'da ki
yetkililer bunları bilmiyorlar mı? Hiç ödenek göndermedikleri halde işler
nasıl yürüyor bilmiyorlar mı? Muhakkak biliyorlar ama umursamıyorlar çünkü
onlara kimsenin bir şey dediği yok. Okulun, resmi kurumun bütün
ihtiyaçlarını ödenek gelmediği halde şöyle veya böyle bir yerlerden
karşılayan, Ankara'da ki yöneticilerden ödenek talebinde bulunmayan
yöneticiler en başarılı olarak kabul ediliyorlar. Ya bunu yapamayan ödenek
isteyen amirler? Onlar beceriksiz kabul ediliyor. Başarılı diye
gösterilenler için bile herhangi bir nedenle, vatandaşın bir şikayeti
olursa Müfettiş geliyor, genelgelere uyulmadı, bağış alındı diye rapor
tutuluyor, tepedeki yöneticilerde her şeyi bildikleri halde memura, şefe,
müdüre ceza veriyor veya tayin yapılıyor. Sorunu çözdük diyorlar. Ama
değişen bir şey olmuyor. Memurun, şefin, müdürün isimi değişiyor ama
yapılanlarda hiçbir değişiklik olmuyor. ÇÜNKÜ ÇARKLAR PARASIZ DÖNMÜYOR.
SİGORTASIZ, SENDİKASIZ İŞÇİ ÇALIŞTIRILMASI: İşveren işe alacağı işçiyi
sigortalı yapmak zorunda. Hatta eskiden işe aldıktan sonra 1 ay içinde
sigortaya bildirme zorunluluğu varken yasada yapılan değişiklikle işe
aldığı işçiyi işe başlatmadan önce SSK ya bildirmesi gerek. Yani iş
müfettişleri denetime geldiklerinde iş yerinde çalışan herkes sigortalı
kabul edilir. Ne yazık ki işyerlerinde böyle bir denetim olmaz. Birçok
büyük işyerlerinde bile çalışanların bazen yarısı sigortasızdır. Sendikaya
gelince işveren ona tamamen karşıdır. KİT ler de bile bir çok iş taşerona
verilerek sendikasız işçi çalıştırılmasına göz yumulmakta. Bir çok
işyerinde sendikaya üye olan, sigorta isteyen, kıdemi ilerleyen işçi
çıkarılır, iş kazası sonucu ödenmesi gereken tazminatlar genelde ödenmez.
Mağdur olan hep yargıya gider, dava yıllarca sürer. Bu arada işyeri
başkasına devir edilmiştir. Dava kazanılsa bile tazminatı bula ki alasın.
Bir çok İşveren sigortalı çalıştırdığı işçinin sigorta primini, vergisini
keser ama primi SSK ya vergiyi Vergi dairesine yatırmaz. Peki bütün bunlar
yıllardır bilindiği halde, SSK prim alacaklarını alamadığı için batakta,
Maliye vergi toplayamadığı için IMF kapısında olduğu halde neden çözüm
bulunmaz? Neden caydırıcı olacak şekilde ağır para ve hapis cezaları
getirilmez de neden AF getirilir?
KARŞILAMA, UĞURLAMA, TEMEL ATMA, AÇILIŞ TÖRENLERİ:
Denizli'nin Çardak ilçesinde hava alanı var. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve
Bakanlar geldiğinde karşılanır. Ancak önce Denizli'den karşılamaya gelen
vali ve il müdürleri ilçenin girişinde karşılanır. Vali ve il müdürleri
her biri ayrı araçlarda gelir, bizim beklediğimiz yerde dururlar. Vali
araçtan iner bizim elimizi sıkar, Mahcup bir ifade ile "NE ZAHMET ETTİNİZ"
der. Fakat bir daha gelmeyin demez. Oradan hep birlikte araçlara biner
hava alanına giderdik. Uğurlarken de hava alanında hazır olurduk. Geçen
yıl Başbakan, uğurlama ve karşılamaları yasaklayan bir genelge çıkardı.
Fakat değişen bir şey yok. Bu karşılama, uğurlama ve törenlere daire
amirleri katıldığından vatandaşın işi bekliyor, ertesi güne kalıyor. Büyük
törenlerde yapılan masraflar milyarları geçiyor. Hep düşündüm böyle bir
uygulama neden var? Zahmet oluyor denmesine karşın neden bir daha olmasın
denmiyor? Başbakanlık genelge yayınladığı halde neden başta kendisi
uymuyor? Galiba çok hoşlarına gidiyor.
KURTLAR VADİSİ VE ALİYE: Kurtlar vadisinde
Polat dizi başına 75.000 YTL Aliye dizisinde Aliye dizi başına 40.000 YTL
alıyormuş. Bu paralar onlara bizim sayemizde veriliyor. Yasa dışı mafya,
adam öldürme ve bunların devlet için yapıldığı, bunu yapanların vatan
kahramanı olduğu gibi bir intiba veren tamamen saçma bir dizi reyting
rekoru kırıyor. Bu nedenle başka kanala transfer oluyor, finalde sokaklar
bomboştu deniyor. Şimdide tekrarı gösteriliyor. Bütün bu dizileri izleyen
insanların özellikle gençlerin bir kısmı M. Ali AĞCA hapisten çıkarken
Türk bayrakları, slogan ve Bozkurt işareti ile destek veriyor diye neden
kızıyor ve hayret ediyoruz? Kocası ile geçinemeyen hiçbir geçim ve arkadaş
sıkıntısı olmayan bolluk ve rahat içinde yaşayan somurtkan yüzlü Aliye ve
yılan hikayesi gibi uzayan dizi. Bizler bu gibi dizileri izledikçe onların
aldıkları paralar daha da artacaktır.
SORU: İNSANLARA YEŞİL KART YOKSUL OLDUKLARI VERİLİYOR. PEKİ FORMLAR
VERİLİRKEN 5 YTL ALINIYOR MU? YOKSUL VE MUHTAÇ İSE NEDEN BU PARA ALINIYOR?
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|