|
"Gazeteciler Bilgi Edinme Hakkını Kullanmalı"
Avukat Noyan, "Bilgi edinme hakkı ne kadar
kullanılırsa, eksiklikler o kadar ortaya çıkar. Savsaklayan yöneticileri
dava etmeli"; İHD'den Alataş, "Asıl alan sosyal ve ekonomik haklar.
Özelleştirmeler için bu haktan yararlanmak gerek" dedi.
BİA (İstanbul) - 28 Eylül Bilgi Edinme Hakkı Günü'nde bianet'in görüşünü
aldığı hukukçu ve insan hakları savunucuları, bilgi edinme hakkının "aktif
yurttaşlığın", demokrasinin ve yönetime katılımın önkoşulu olduğunu
anlattı. Ancak Türkiye'de bu hakkın kullanılamayışına ve kamu kurumlarının
direncine dikkat çekti.
"Bilgi Edinme Hakkı Yasası, kamu kurumlarına kendi faaliyet raporlarını
İnternet'te yayınlama zorunluluğunu getiriyor.Yönetimde şeffaflık
açısından, kurumlara kendileriyle ilgili bilgileri paylaşma yükümlülüğünü
getirmesi açısından oldukça yararlı" diyor İzmir Barosu avukatlarından
Noyan Özkan.
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş, derneğin eski başkanı
Hüsnü Öndül, avukatlar Noyan Özkan ve Senih Özay, bilgi edinme hakkının
Türkiye'deki durumunu bianet'e değerlendirdi.
Özkan: Gazeteciler bu hakkı kullanmalı
Noyan Özkan, "Bilgi edinme hakkı ne kadar sık kullanılırsa, eksiklikler de
o oranda ortaya çıkar. Yurtdışında, gazeteciler haberlerini bu haktan
yararlanarak yaratıyorlar. Bizim gazetecilerimiz de bunu kullanmalılar.
Kamu kurumlarının başvurulara 15 gün içinde yanıt vermesi gerekiyor. Bu
yeterli bir süre."
Özkan, hakkın kullanımının yaygınlaşmasının sivil topluma bağlı olduğuna
işaret ediyor:
"Yönetimde şeffaflık, yurttaşlara ve sivil toplum örgütlerine, meslek
kuruluşlarına bağlı. Bu yöntemi çok sık kullanmalılar. Yalnızca posta
yolunu değil, İnternet'i de kullanmalılar. İnternet bedavaya yakın bir
yöntem."
İtiraz hakkıyla baştan savmanın peşine düşünün
Alataş, "Devlet kurumları kültür olarak sorgulanmaya alışkın, yatkın
değiller" diyor. "İHD'ye gelen başvuruların devlet kademelerine
iletilişine ve bunlara gelen yanıtlara baktığımda, bu hakkın pratikte çok
işleediğini, geçiştirildiğini söylemek yanlış olmaz."
Özkan da, kurumların baştan savma taktiklerine dikkat çekiyor:
"Yönetime katılım ayağında, kamu kurumlarında yurttaşa cevap ve bilgi
verirken, halen isteksizlik, gecikme, baştan savma yaklaşımlar devam
ediyor.
Bazı kurumlar hiç cevap vermiyor. Bazıları üstü örtülü ve baştan savma
yanıtlar veriyor; konunun özüne, istenen bilginin kendisine değinmeden.
Bazıları yasadaki istisnai hükümlere sığınarak yanıt vermiyor."
Ancak, iki hukukçu da, bilgi edinme başvurularına gelen yanıtlara itiraz
hakkının kullanılmasının önemini vurguluyor.
Alataş, "Yurttaşların itiraz ve şikayet hakları var. Bilgi edinme hakkı,
bu mekanizmalar öğrenildikçe gelişecek" derken, Özkan, sürecin suç
duyurusuna kadar ulaşabileceğini söylüyor.
"Sivil toplum baştan savma yanıtın peşini bırakmamalı. Bilgi Edinme
Değerlendirme Kurulu'na itiraz yolunu denemeliler. Arıca, keyfi davranan
yöneticiler hakkında görevi ihmalden ve yetkiyi kötüye kullanmaktan,
TCK'nin 257. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda da
bulunmalılar. Çünkü kanun, kurumlara titiz davranmaları yükümlülüğünü
getiriyor."
İki örnek: Bergama ve İnsan Hakları Danışma Kurulu
Bilgi edinme hakkının ne durumda olduğuna dair ilk örneği, Avukat Senih
Özay veriyor; Bergama'da siyanür kullanarak altın madenciliği yapmaya
çalışan yöntemiyle Koza Altın A.Ş.'yle ilgili bilgi edinme başvurusu
sürecini anımsatıyor.
Bergamalı köylülerin avukatları Ömer Erlat, Noyan Özkan ve Arif Ali Cangı,
Şubat 2005'te Maliye ve Enerji Bakanlıklarına madenle ilgili sorular
sormuş, her iki bakanlık da, sorulara "açıklanması halinde ülkenin
ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep
olacak bilgi ve oldukları", soruların yanıtlarının "ticari sır ve vergi
mahremiyeti" kapsamında olduğu gerekçesi ile yanıt vermemişti.
Avukatlar bunun üzerine 9 Mart'ta Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'na
başvurmuş; Kurul da, avukatların başvurusunun "kamu yararı" taşıdığına
oybirliğiyle karar vermişti.
Fakat Özay, bu kararın da sonuç getirmediğini vurguluyor:
"Kurulun kararına rağmen, Maliye Bakanlığı da, Enerji Bakanlığı da bilgi
vermemeyi becerebildi. Biz de İdare Mahkemesi'ne başvurmak zorunda kaldık.
Şimdi benim kaygım şudur: Yargı Değerlendirme Kurulu'nun gerisine düşerse,
n olur?"
Bir diğer örneğiyse, Yusuf Alataş anımsatıyor:
"Ankara Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi, İnsan Hakları Danışma
Kurulu'yla ilgili Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'ndan bilgi
istemişti. Oysa gelen yanıt 'her şey yönetmelik çerçevesinde' oldu. Bilgi
edinme hakkı İnsan Hakları Başkanlığı'nda bile işlemiyor."
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne bağlı İnsan Hakları
Merkezi, 16 Aralık 2004'te Bilgi Edinme Yasası kapsamında, Başbakanlık
İnsan Hakları Başkanlığı'na, İnsan Hakları Danışma Kurulu'na seçilen örgüt
ve üyelerin hangi ölçütlere göre seçildiğini sormuştu.
İnsan Hakları Başkanlığı 31 Aralık'ta yanıt verdi. Ancak gelen yanıtta,
ölçütler yerine genel ifadeler yer alıyordu. O dönemde kurula yeni
seçilmiş olan kişilerin kısa özgeçmişlerinin bulunduğu basın bülteni de
yanıta eklenmişti. Bir de, Danışma Kurulu'nun işleyişini düzenleyen
yönetmelikten alıntılar vardı.
Yanıtta, nelerin değerlendirildiği genel olarak vardı, ama neye göre
değerlendirildiği, yani ölçütler yoktu. Özetle, merkezin sorduğu sorular
yanıtlanmamıştı.
Merkez, soruların yanıtlanmamış olduğu gerekçesiyle, başvurusunu 16
Şubat'ta tekrarladı. Ancak bu kez 10 Mart 2005'te gelen yanıt daha da
ilginçti. Bilgi Edinme Yasası'nın "Daha önce cevaplandığı halde aynı
kişiler tarafından yapılan tekrar mahiyetindeki başvurular işleme
konulmaz" hükmüne dayanarak başvuru reddediliyordu.
Alataş: Özelleştirmelerde bilgi edinme hakkını kullanmalı
Yusuf Alataş, bilgi edinme hakkına, daha çok ekonomik ve sosyal hakların,
kolektif hakların kullanımında ihtiyaç duyulacağını vurguluyor;
özelleştirme sürecini örnek veriyor:
"Birinci kuşak hakların ihlalini bireyler kendi üzerlerinde somut olarak
hissedebiliyor. Ama diğerlerinde, bir bütün olarak insanların ortak
hakları söz konusu olduğunda, doğrudan algılama olmadığı için bilgi edinme
hakkı, yurttaşlık bilinci daha da önem kazanıyor.
"Örneğin özelleştirme nedir? Kuruluşlar niçin özeleştiriliyor? Bazı
kurumlar özelleştirilirken diğerleri niçin özeleştirilmiyor? Bu sorular,
yaşamsaldır.
Erdemir, Tüpraş özelleştiriliyor. Öte yandan üretime, istihdama hiçbir
katkısı olmayan orduevleri özelleştirilmiyor. Neden? Kamuoyu bu konuda
yeterince bilgi sahibi değil. Devlet, yönetim tarzının sorgulanmasını
engelliyor.
Biz henüz ekonomik ve sosyal haklar aşamasına geçebilmiş değiliz. Gelişmiş
ülkelerse kolektif hakları, dayanışma haklarını konuşuyor."
Özkan: İstisnalar yasayı kitleyebilir
Hüsnü Öndül, "Bilgi edinme hakkı, doğrudan doğruya demokrasiyle
bağlantılı; çünkü yurttaşların bilgi edinemeyeceği alanlar var Türkiye'de.
Ve bu yasa hükümleri haline getirilmiş. Devlet sırrı, milli güvenlik ve
benzeri nitelendirmelerle, mahkemelerden bile gizlenen bilgiler var"
diyor.
Noyan Özkan da, istisnaların, kısıtlamaların yasayı işlemez hale
getirebileceğine dikkat çekiyor:
"Yasada askeriyeyle ilgili, mevcut, devam eden yargılamalarla, ticari
sırlar ve benzerleriyle ilgili kısıtlama ve istisnalar, kötüye kullanmaya
müsait. Kanunu işlemez hale getirebilir."
Yusuf Alataş'sa, "Bilgi edinme hakkı, yurttaşlık bilincinin ön koşulu"
diyor.
"Yurttaşlığı itaat olarak algılıyoruz; pasif, sorgulamayan bir yurttaşlık
bilincimiz var. Hakları talep etmek, kamusal ortamın oluşmasına katkı
sağlayacak, sorgulayabilecek, denetleyebilecek aktif yurttaşlık bilincinin
gelişmesi gerek. Aksi halde demokrasi bilinci de gelişmiyor. Bunlar,
sistemin gelişmesi açısından da gerekli.
Bu yüzden, bilgi edinme hakkı, bu hakları kullanmanın önkoşuludur."
Yasanın getirdiği sınırlar
Bilgi Edinme Hakkı Yasası'nın dördüncü bölümü, bilgi edinme hakkının
sınırlarını düzenliyor:
"Madde 15 - Yargı denetimi dışında kalan idari işlemlerden kişinin çalışma
hayatını ve mesleki onurunu etkileyecek nitelikte olanlar, bu Kanun
kapsamına dahildir. Bu şekilde sağlanan bilgi edinme hakkı işlemin yargı
denetimine açılması sonucunu doğurmaz.
"Madde 16 - Açıklanması halinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine,
milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği
itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi
edinme hakkı kapsamı dışındadır.
"Madde 17 - Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması halinde, ülkenin
ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep
olacak bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
"Madde 18 - Sivil ve askeri istihbarat birimlerinin görev ve
faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
Ancak, bu bilgi ve belgeler kişilerin çalışma hayatını ve meslek onurunu
etkileyecek nitelikte ise, istihbarata ilişkin bilgi ve belgeler bilgi
edinme hakkı kapsamı içindedir.
"Madde 23 - Kanunlarda ticari sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler
ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli
kalması kaydıyla sağlanan ticari ve mali bilgiler, bu Kanun kapsamı
dışındadır."
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|