|
Siyanüre geçit yok
Tüprag şirketinin siyanürlü yöntemle işleteceği
altın madeninde kullanmak üzere topraklarından geçirmek istediği su
kanalına izin vermeyen Uşak'ın İnay köylülerinin direnişi jandarma
baskısına rağmen devam ediyor.
Altın madenine, sağlıklı bir çevrede yaşama haklarını ihlal edeceği
gerekçesiyle karşı çıkan İnay'lılar, Kanada uyruklu Tüprag şirketinin
topraklarından su kanalı geçirmesine izin vermiyorlar. Köylülerin şirketin
su kanalı açmak istediği yerde yaptıkları protestoya önceki gün müdahale
eden jandarma 12 kişinin yaralanmasına neden olmuş, 7 kişiyi de gözaltına
almıştı. Bu müdahaleye rağmen dağılmayan köylüler, jandarma kordonu
altında kanal açan şirketin çalışmalarını sloganlarla gün boyu protesto
etmişlerdi. Köylüler, jandarmanın kendilerine hiçbir uyarıda bulunmadan
müdahale ettiğini, jandarma komutanı Binbaşı S.A'nın kendilerine hakaret
ettiğini söylediler.
Prostoya devam
Köylüler dün de madenin çalışma yapmak istediği alanda toplanarak,
sloganlarla protestolarını sürdürdüler. Öğle saatlerine kadar şirket iş
makinelerinin alana gelmediği görülürken, jandarmanın yine sıkı güvenlik
önlemi aldığı ve kimlik kontrolü bahanesiyle köylülere baskı yaptığı
belirtildi.
Köylüler ayrıca toplu olarak Ulubey ilçesine giderek İçişleri Bakanlığı'na
olayları protesto eden ve sorumluların yargılanmasını isteyen dilekçeler
göndereceklerini belirtiler.
İfade verdik
Öte yandan İzmir büro muhabirlerimizden Özer Akdemir ve yazarımız Bülent
Habora, yaptıkları haberler nedeniyle kendileri hakkında suç duyurusunda
bulunan KOZA Altın Şirketi'nin şikayeti ile ilgili basın savcılığına ifade
verdiler.
Muhabirimiz Özer Akdemir'in 10.08.2005 tarihli "KOZA'dan dava çıktı" ve
11.08.2005 tarihli "Bergama'da çift başlı buzağı" başlıklı haberleri
hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi veren şirket
yetkilileri, haberlerde haksız yere suçlandıklarını ileri sürerken, "KOZA'dan
dava çıktı" haberinin adaleti etkilemeye dönük olduğunu iddia ettiler.
Bergama Çamköy'de doğan çift başlı buzağının altın madeni ile bir
ilişkisinin olamayacağını dile getiren KOZA,
madenin atık havuzundaki siyanür oranının çok düşük olduğunu, insan ve
hayvan yaşamına bir etkisinin bulunmadığını öne sürdü.
TTB raporu kanıt
Muhabirimiz Özer Akdemir ise basın savcılığına yaptığı savunmasında,
siyanürün ve siyanürle yapılan altın madenciliği sırasında ortaya çıkan
ağır metallerin canlı yaşamı üzerinde yaptığı etkiler ile ilgili TTB'nin
2001 yılında hazırladığı raporu kanıt olarak sundu. Akdemir ayrıca, Ege
Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyeleri tarafından altın madenine komşu
köylerin içme sularında yapılan analiz sonucunda arsenik değerin normalin
26 kat üzerinde olduğunun tespit edildiğini hatırlatarak, Elele Hareketi
tarafından yapılan basın açıklamasıyla da siyanür liçi yöntemiyle yapılan
altın madenciliğinin tehlikelerinin ortaya konulduğunu söyledi. Akdemir
savunmasında, madenin açılma ruhsatı ve GSM izinlerinin davalık olduğunu
ve davaların hala devam ettiğini kaydederek, "Şahsım, çalıştığım gazete ve
diğer gazeteler hakkında madenci şirketin açtığı davaların altında yatan
asıl neden, basının görevini yapmasının önüne geçmek, susturmaktır" dedi.
Yazarımız Bülent Habora ise 09.08.2005 tarihli "2024'te Bergama Altın
madeni" başlıklı haberle ilgili verdiği ifadede, kendisinin başından beri
Bergama'daki altın madenini takip ettiğini dile getirerek, buradan siyanür
yöntemiyle altın çıkarılmasına birçok toplum kuruluşunun karşı olduğunu
söyledi. Yazısında madenle ilgili gelişen hukuki ve bilimsel sürecin
bilgilerine atıfta bulunduğunu ifade eden Habora, "Yazımın başlığında da
belirttiğim gibi madenin zararları 2024 yılında ortaya çıkacaktır" dedi.
Evrensel |
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|