|
DİKİZ AYNASI
İrfan KESKİN
BEN İZMİR'İN GAVURU OLMAKTAN ONUR
DUYUYORUM
Sevgili dostlar 18 Aralık 2005 Pazar günü Başbakan Erdoğan'ın bir kısım
açılış ve temel atma töreni için geldiği İzmir'de yaptığı bir konuşmada
İzmir için söylediği "İzmir üzerinde bir imaj var. İzmir bu imajı en kısa
zamanda silip atacaktır" söylemi birkaç gündür medyanın ve TBMM'nin
gündeminde en tartışılır konusu oldu.
Belki de Başbakanın söylemeye çalıştığı ya da muhalefetin öyle algıladığı
İzmir üzerindeki silinmesi gereken imaj "Gavur İzmir" imajı idi. Bence bu
imaj hiç te silinmesi gereken bir imaj değil. Çünkü ben İzmirli, gavur
İzmirli veya İzmir'in gavuru olmakla onur duyuyorum. Yeter ki İzmir'e
İzmirliye bağnaz İzmir, yobaz İzmir hırsızlığa, yolsuzluğa, teröre vs..
bulaşan İzmir demesinler.
Türkiye'de demokrasinin beşiği olduğu için 1986 yılında başta siyasi
yasakların İzmir faktörüyle kaldırılması olmak üzere demokrasi adına
siyasi, inanç, özel yaşam alanında hiçbir yasağın İzmir'e uğramadığı için
İzmir'in Cumhuriyet öncesi nüfus yapısından dolayı söylenen imajı, şimdi
yukarda ki sıraladığım konumundan dolayı rahatsız olan siyasi çevreler
söylüyor. Onun içindir ki ben İzmir'in gavuru olmaktan büyük onur
duyuyorum.
Cumhuriyet öncesi Osmanlı döneminin son yılları. Türkiye özellikle İzmir
işgal altında. Yunanlılar, Rumlar, Yahudiler, zengin Ermeniler Türkiye'nin
güzide şehri İzmir'e toplanmışlar İzmir'de ikamet ediyorlar. Dolayısıyla o
dönem İzmir'de yaşayan gayri Müslimlerin sayısı önemli bir ramak tutuyor.
Onun içindir ki kurtuluş savaşında İzmir'in düşman işgalinden kurutuluşu
sırasında düşman İzmir'den ayrılırken İzmir'i ateşe verip yakıp yıkıyor.
Onun içindir ki Türkiye Cumhuriyetini, laikliği ve Atatürkçülüğü içine
sindiremeyen bir kısım işbirlikçiler bağnaz, şeriatçı, yobaz kafalar
İzmir'e bu yakıştırmayı yapıyorlar. Onun içindir ki 75 yıl önce bu yobaz
kafalar Menemen'i mesken tutarak şeriat ayaklanması yapıyorlar. Ancak
bedelini de ezilerek çok pahalıya ödüyorlar. Ama maalesef onların bir
kısım kalıntıları da meydanı geniş bulduklarında gerek İzmir'in imajı
konusunda, gerekse şeri emelleri konusunda salyalarını kusuyorlar. Ancak
çağdaşlığın, aydınlığın, laikliğin ateşini görünce de korkularından o
kustukları salyaları geri yalamak zorunda kalıyorlar.
Ancak bunun dışında bizi yönetenler, bürokratlar ve siyasiler başta olmak
üzere, tabiri caizse damdan düşer gibi bir laf konuşup dangalaklık yapıp
bir laf konuşuyorlar. Sonrada pardon onu demek istememiştim yanlış
anlaşıldım deyip özür diliyorlar. Bunlar cahil insanlar değil. Hepsi
yüksek ihtisas görmüş, yüksek eğitim görmüş, devletin, milletin kaderini
elinde tutan önemli ve büyük insanlar. Özür dilemek istem dışı yapılan
hatalarda elbette bir erdemlilik elbette bir büyüklüktür. Ancak bizim
siyasilerimiz, bürokratlarımız vs.. bunu adeta alışkanlık haline
getirmişler.
Eğer bu alışkanlık haline getirilip her gün aynı şey yapılıp, sonrada özür
dilenirse, bunun adı büyüklük ve erdemlilik değil, olsa olsa rezillik
olur.
İyi günler. |
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|