|
Siyanürlü altına tartışmalı izin...
Bergama Ovacık Altın Madeni için düzenlenen imar
planları hakkında İzmir 4.İdare Mahkemesi'nin vermiş olduğu yürütmeyi
durdurma kararının İzmir Bölge İdare Mahkemesi tarafından kaldırılması,
yıllardır siyanürlü altına karşı mücadele verenlerin tepkisine neden oldu.
Oy çokluğu ile verilen karar, 5177 sayılı yasanın 7. maddesi gereğince
Bakanlar Kurulu tarafından düzenlenen Madencilik Faaliyetleri İzin
Yönetmeliği'nin 77. maddesinin son fıkrasına dayandırılırken, karara tepki
gösteren Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Genel Sekreteri Avukat
Arif Ali Cangı şunları söyledi: "Kararın dayandırıldığı maddede şu
ifadeler yer alıyor: 'Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan ve
imar planları bulunmayan alanlarda yapılan veya yapılacak olan madencilik
faaliyetleri ile bu faaliyetlere bağlı geçici tesisler ve bunların
müştemilatı için imar planı yapılmaz. "Çevresel Etki Değerlendirmesi
Olumlu" veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı
verilen veya bunların kapsamı dışında olan faaliyetlere, il özel idareleri
tarafından başka bir belge aranmadan izin verilir…" Yani; buna göre
belediye sınırları dışında imar planına hiç gerek yok, Çevre ve Orman
Bakanlığı tarafından ÇED Olumlu Belgesi düzenlenmesi yetecek.
Burada asıl üzerinde durulması gereken, kararın dayanağını oluşturan
yönetmelik düzenlemesi ve bu yönetmeliğin dayanağını oluşturan yasal
düzenleme. Önce, 2004 yılının Dünya Çevre Günü'nde, yani 5 Haziran 2004'de
"5177 Sayılı, Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun" yürürlüğe girdi. Maden Yasası ve madencileri ve madencilik
faaliyetini ilgilendirebilecek pek çok yasada değişiklik yapıldı, artık
her yerde, hiçbir sınırlama olmadan madencilik yapılabilecekti. "Her
yerde" yapılacak madencilik faaliyetlerinin nasıl yapılacağı, Bakanlar
Kurulu'nun çıkartacağı yönetmelikle düzenlenecekti. Yasa değişikliğinden
sonra pek çok yönetmelikte değişiklik yapıldı. Çevre ve Orman Bakanlığı
"Su Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği"ni değiştirdi; içme suyu
havzalarında mutlak koruma alanı 300 metreden, 100 metreye düşürüldü, orta
mesafe koruma alnından itibaren su havzaları madencilik faaliyetlerine
açıldı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından "Tarım Arazilerinin
Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik" değiştirildi; sulu ve kuru
tarım alanları madencilik faaliyetlerine açıldı."
'Yönetmelik yasa gibi kullanılıyor'
Bakanlar Kurulu'nun 'Madencilik Faaliyetleri İzini Yönetmeliği' ve
''İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik' başlıklarıyla
iki tane yönetmelik çıkardığını ve bu iki yönetmeliğin pek çok ortak yanı
olduğunu dile getiren Cangı, söz konusu yönetmeliklerin adlarının
yönetmelik olmasına rağmen tüzükmüş, hatta yasaymış gibi kurallar
getirdiğini belirterek, "Oysa, yasa ise Yasama Organı tarafından
çıkartılması, tüzük ise öncelikle Danıştay'ın incelemesinden geçmesi
gerekirdi. Bu iki yönetmeliğin diğer ortak yanı 'doğal dengenin korunması,
çevre kirlenmesinin önlenmesi, dolayısıyla insan ve diğer canlıların
sağlıklı yaşamlarının sağlanması' kaygılarını taşımamaları" diye konuştu.
Arif Ali Cangı, yasa değişikliği için açılan iptal davasının Anayasa
Mahkemesi'nde, yasanın ardı sıra çıkan beş adet yönetmeliğin iptal
davasının ise Danıştay'da devam ettiğini sözlerine ekledi.
Avukat Senih Özay ise verilen karar için söyleyecek söz bulamadığını
belirterek 'Kendi adıma ben davanın Manisa Bölge İdare Mahkemesi'ne
taşınması için başvurmayı düşünüyorum. Ortada yürütmenin durdurulması
kararına neden olan bilimsel verilere rağmen, bilim adamlarının yerine
geçmek suretiyle verilen bir karar var" diye konuştu.
-sesonline- |
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|