|
MERHABA
İbrahim Baytak
RAKİBİ NEDEN YOK?
Muhalefet partileri AKP nin yıprandığını, oy kaybettiğini, bir daha
iktidar olamayacağını söyleseler de, yapılan anketlerde hala en büyük
partinin ve iktidar adayının AKP olduğu sonucu çıkıyor. Acaba anket
sonuçları doğru mu? Gerçekten erken veya zamanında yapılacak seçimlerde
AKP yine iktidar olabilir mi? Neden AKP ye alternatif bir parti çıkamıyor?
Muhalefet partileri oylarını neden arttıramıyor?
3,5 yıldır iktidarda olan AKP verdiği sözlerin bir çoğunu tutmadı,
işsizliği, yolsuzlukları önleyemedi üstelik kendi partisinin mensupları
hakkında bir çok yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı, dokunulmazlıkları
kaldırmadı, değiştim dedi söyledikleri ve uygulamaları ile değişmedikleri
görüldü, özelleştirmeler, çiftçilerin haykırışları, partisinden istifalar
ve daha bir çok başka nedenlerle yıprandı ve oy kaybediyor. Ancak görünen
o ki kaybettiği oylar muhalefet partilerine gitmiyor. Peki AKP den kaçan
oylar nereye gidiyor? Anketlere inanmasak da çevremizde AKP ye oy vermiş
ve bir daha vermeyiz diyenler ilk seçimde oylarını nereye vereceklerini
kendileri bile bilmiyor. Görünen o ki, başta CHP oyları artmıyor, DYP ve
MHP barajı ancak geçebiliyor. 2002 seçimlerinde kullanılmayan ve geçersiz
oylar toplam seçmenin % 25 şi. Barajı aşamayan partilerin aldıkları
oylarda birlikte seçmenin % 50 sinin oyu boşa gitmiş. AKP ye küsen
seçmenin kendisine oy vereceğini sanan muhalefet partileri ise büyük bir
yanılgı içinde. İKTİDAR PARTİSİNİN YIPRANMASI MUHALEFET PARTİLERİNİ
GÜÇLENDİRMEZ. MEMNUNSUZ SEÇMENİN OYLARINI ALABİLMEK İÇİN ONLARIN GÜVENİNİ
KAZANMAK ZORUNDA. Muhalefet partilerinin hiç biri halka güven veremezse
AKP den kaçan seçmenin bir kısmı seçimlerde yine AKP ye oy verecek, büyük
çoğunluk ise sandığa gitmeyecektir. Muhalefetin özellikle CHP liderinin en
büyük yanılgısı TV ile daha fazla kişiye ulaşılabildiği, mitinglerin artık
pek önemi olmadığı inancıdır. Belki TV ile çok daha fazla kişiye
ulaşılabilir ama halk siyasetçiyi TV ekranında değil yanında görmek
istiyor. Onun konuşmalarını dinlemek değil, ona içini dökmek, öfkesini
boşaltmak istiyor. Eğer muhalefet partileri seçimlere kadar halkın
güvenini kazanamazsa, kitleleri peşine takamazsa iktidar partisi oy
kaybedecek ama muhalefet partilerinin de oyları artmayacaktır. Seçimlere
katılım oranı belki de % 50 nin altında kalacak, sonuç çok daha
antidemokratik olacaktır.
Seçmenin birlikte ve bilinçli davranması örgütlü olup olmadığına bağlıdır.
Her ne kadar toplumun büyük kesimi sendika, meslek ve ziraat odalarında
örgütlü görülse de bu örgütlenmeler kağıt üzerindedir. Ülkede gerçek ve
etkili örgütlenme TÜSİAD, TOBB, GENÇ İŞ ADAMLARI adları altında işadamları
tarafından yapılmakta. İktidar, muhalefet bütün partiler üzerinde etkili
olmakta, istekleri çoğu zaman yapılmaktadır. Halbuki milyonlarca insanı
çatıları altında barındıran sendika, meslek odaları ve ziraat odaları
iktidar veya muhalefet hiçbir parti üzerinde ağırlığını
hissettirememektedir. Üyelerinin sayısal gücünü kullanıp siyasette,
partilerin yönetiminde söz sahibi olamamaktadır. Bu örgüt yöneticileri
üyeleri ile birlik ve beraberlik içinde olup oy ve eylem gücünü demokratik
yollarla kullanıp siyasi partileri etkileyememektedir. Bunun yerine bir
çok örgüt yöneticisi bu gücü kendi çıkarları için kullanmaktadır. Üstelik
meslek örgütlerinin başında yıllardır ayni kişiler oturmakta, geçim,
işsizlik, ürününü satamama gibi tabanındaki üyesinin sorunlarını kendisi
yaşamamaktadır. Çoğu varlıklıdır. Bir çoğu hakkında yolsuzluk iddiaları
ileri sürülmektedir. Böyle olunca tabandaki üyeler örgütlerinin
yöneticilerine güvenmemektedir. Demokratik bir hak olduğu halde ülkemizde,
özellikle çiftçi ve esnaf örgütlü mücadeleye alışkın değildir. Alanlara
çıkıp miting ve yürüyüş yaparak isteklerini haykırdığında DEVLETE KARŞI
GELME düşüncesini kafasından atamamaktadır. Sadece bir kez eylem yapıp her
sorununun çözüleceğini düşünen ve bu olmayınca umutsuzluğa kapılan
kesimler çaresiz, ne yapacağını bilememektedir. Sendikalı işçiler iyi
ücret, daha iyi çalışma koşulları olduğundan hiçbir şeyle
ilgilenmemektedir. Bana dokunmayan bin yaşasın düşüncesi yaygınlaşmıştır.
Kanları pahasına, açlık, dayak, hapisleri göze alarak yıllarca süren
mücadeleler sonucu elde edilen sendikal haklara bile sahip çıkmak için
parmaklarını kıpırdatmamaktadırlar. Milyonlarca sigortasız ve sendikasız
düşük ücretle çalışanlar ise örgütsüzdür. Sendikalar bu işçileri
örgütlemek yerine sendikal hakları var olan, her geçen gün sayıları azalan
sendikalı işçileri paylaşma kavgası yapmaktadır. Özelleştirme,
taşaronlaştırma, sözleşmeli hale getirme yoluyla her gün sendikalı işçi
sayısı azalmaktadır. Her şeyi göze alarak haksızlıklara karşı eylem yapan
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ (STÖ) üyesi eli öpülesi bir avuç kişiye bırakın destek
vermeyi sahip dahi çıkılmamaktadır. Sol ve sosyal demokrat partiler nerede
dert varsa orada halkla birlikte mücadele etmek, bunun mücadelesini yapan
STÖ lerine destek vereceğine bir çok kez tamamen duyarsız kalmaktadır.
Siyasi partilerden ve örgütlerinden destek göremeyen halk kitleleri
çaresizdir. Seçimlerde kendine göre çözüm olarak tepki oyları vermekte
seçim sisteminin de demokratik olmaması nedeniyle seçimler sonunda
kimsenin memnun olunmadığı sonuçlar doğmaktadır. Erken veya zamanında
yapılacak seçimlerde de sonuç değişmeyecektir. Özellikle siyasi partiler
ve seçim yasası değişmeden yapılacak seçimlerin hemen ertesi günü 5 yıl
sonra yapılacak seçimlere umut bağlanacaktır.
|
ismetbaytak@hotmail.com
ismetbaytak@kuzeyege.net
bergamaturkey@yahoo.com
kuzeyege@yaoo.com
|