|
ALTIN
MADENİ İLE İLGİLİ SORULAR
TMMOB Metallurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası'nın iki üyesi
tarafından Bergama Ovacık Köyü'nde yargının yasaklama kararlarına karşın çalışmalarını
sürdürmesine göz yumulan Newmont Şirketinin altın işletmesi çevresinde bazı gözlemler
ve görüşmeler yapılmıştır.
Gözlem ve görüşmeler sonucu bazı sorular yanıt bekliyor.
BERGAMA OVACIK'TAKİ NEWMONT (Normandy (Eurogold)) ALTIN İŞLETMESİ İLE İLGİLİ
GEZİ NOTLARI VE BAZI SORULAR
Tahir Oygür: Jeoloji Müh. Odası Başkanı
Cemalettin K. Düzok: Metalurji Müh. Odası Başkanı
TMMOB Metallurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası'nın iki üyesi tarafından Bergama Ovacık
Köyü'nde yargının yasaklama kararlarına karşın çalışmalarını sürdürmesine göz
yumulan Newmont Şirketinin altın işletmesi çevresinde bazı gözlemler ve görüşmeler
yapılmıştır.
Bu çalışma sonunda daha önce bilinenlerin ötesinde, kimi oldukça vahim bazı
uygulamalar yapıldığı izlenimi edinilmiştir. Bunların dışında yörede usulsüz
uygulamalara ilişkin olarak çok değişik ve yaygın söylentiler bulunmaktadır.
Aşağıda bu konularla ilgili olarak hazırlanmış olan notlar ve yanıtı gerekli
sorular sıralanmıştır.
1. Sıyrılan Bitkisel Toprak Nerede?
Ocak açılacağı zaman sahadan 160.000 m3 olduğu bildirilen bir bitkisel toprak tabakası
sıyrılıp, daha sonra iş bitiminde sahanın yeniden düzenlenmesi sırasında kullanılmak
üzere depolanmış. Şimdi, bu deponun ortada olmadığı ve bu gerecin atık barajı
tabanındaki geçirimsizleştirme uygulaması sırasında kil tabakası yerine kullanıldığı
ileri sürülüyor. Bu doğru mu? Söz konusu bitkisel toprak depo sahası neresi? Bu gereç
depoda duruyor mu? Bunun hacmi yeniden ölçülebilir mi? Bu gereç yoksa nereye gittiği
açıklanabilir mi? Yok ise, iş bitiminde nereden bitkisel toprak sağlanacak? Başka bir
yerden getirilir ise, yerel koşullara uyumu nasıl sağlanacak?
2. Atık Barajındaki Geçirimsiz Kil Tabakasının Kaynağı ve Özellikleri
Eğer, sahadan sıyrılan bitkisel toprak tabakası atık barajı tabanında kil katmanı
yerine kullanıldı ise, bu gerecin geçirimsizliği, sıkışabilirliği, vs. fiziksel özellikleri
konusunda bir test yaptırıldı mı? Bu test sonuçları nerede ve açıklanabilir mi?
Bitkisel toprak tabakasının içinde yüksek oranda olması beklenen organik bileşenler
böyle bir kil katmanı için kabul edilebilir mi?
Böyle bir uygulamanın yapılmadığı ileri sürülecek olursa, bunun sınanması için
barajın herhangi bir yerinde bir sondaj yapılıp membranlar ve ara tabakadan örselenmemiş
örnek alınmasına izin verilir mi?
3. Atık Barajının DSİ Kontrolü
Atık barajının yapımı sırasında DSİ tarafının kontrol elemanı olarak şantiyede
durmuş olan kişi kim? Mesleği nedir? Şimdi nerede çalışıyor?
4. Açık Ocağın Büyütülmesi ve Derinleştirilmesi
Yer altı işletmesi sırasında derinleşildikçe artan ve daha önce öngörülmemiş
sorunlar yaşandığı belirtiliyor. Beklenmedik ölçüde çok yeraltısuyu çekilmesinin
gerekmesi bunlardan biri. Yan kayanın öngörüldüğü kadar dayanımlı olmaması ve bu
nedenle yan duvar ve tavanlarda büyük ölçekli göçükler olması ve bunun giderek sıklaşması
bir başkası. 25 m boyutlu göçüklerin yaşandığı belirtiliyor. Bu nedenle, yer altı
işletmesi yavaşlatılıp ocağın büyük ölçüde açık olarak işletilmesi yoluna
gidildiği saptaması yapılıyor. Bu, açık ocağın derinleştirilmesi ve ister istemez
plandaki boyutlarının da büyütülmesini gerektirmiş. Açık ocak şevleri, kayma ve göçme
olmaması için belli bir açıdan daha fazla dikleştirilemeyeceği için zorunlu olarak
ocağın genişliği de artıyor. Kuzeye doğru tesisten yana bu genişlemenin olması güç.
Aynı şekilde, Ocak güneye doğru Ovacık Köyü ile aradaki çite de dayanmış
durumda. Şimdi, Köyün bu yanındaki iki sıra evin satın alınması ve ocağın bu yönde
genişletilmesi için girişimler başlatıldığı bildiriliyor. Ocak henüz bu yönlerde
genişletilemediği için şevlerin öngörülenden dik olması olası. Bu şev eğimleri
hangi basamak ve toplu eğimleri ile projelendirilmişti ve şimdi gerçek eğimler ne
mertebede? Bunların sahada doğrudan ölçülmesi ve saptanmasına izin verilir mi?
Ancak, Açık Ocak daha çok batıya doğru genişletilmiş görünüyor. Burada derinliğin
de Karayolu yükseltisinin 80 m kadar altına inmiş olduğu ileri sürülüyor. Buradaki
şev eğimleri de sınır değerlere ulaşmış olabilir.
Ocağın halihazır, son durumuna ilişkin haritası açıklanabilir mi?
Bu son yöndeki genişlemenin ortaya çıkardığı bir başka olumsuzluk ta, bu derin kazının
atık barajı gövdesi önünde yapılmakta olan yüksek dolgunun (pasa yığınının)
hemen eteklerine yaklaşmış olması.
Şev duraylılığı değerlendirmeleri hemen bitişikteki bu ek yük (sürşarj) göz önüne
alınarak yeniden yapıldı mı?
Bu son sakıncayı doğuran tehlike yaşanacak olursa ortaya çıkacak olan yalnızca bir
şev kayması niteliği taşımayacak; bu, atık barajının da göçmesi ve belki de açık
ocağın, ağır metal ve siyanür kompleksleri ile yüklü çamur ile dolmasına neden
olabilecek. Böyle bir süreç insan yaşamı, ekonomik kayıplar ve kalıcı bir çevre
felaketine dönüşebilir.
Bu açıdan bütün geoteknik, geomekanik ve geoteknik değerlendirmeler yapıldı mı?
Bu değerlendirmeleri yapan, ya da belki yalnızca imzaları alınan mühendisler doğabilecek
sorunların sorumluluğun yalnızca kendi omuzlarına yükleneceği konusundan yeterince
uyarıldılar mı? Bu sorumluluğu yabancı uyruklu mühendisler yüklendi ise, bu yönde
çalışma izinleri ve bunun gerektirdiği TMMOB geçici üyeliği koşulları sağlandı
mı? Durum böyle ise ve bu gerekler yerine getirilmedi ise, işletme projesinin değiştirilmesi,
açık ocağı büyütülüp yaygınlaştırılması, atık barajının mansabına doğru
ilerletilmesi, vb işletme projesi değişiklikleri MİGM'ne bildirildi mi? Onay alındı
mı? Onay verildi ise yukarıda sözü edilen gerekliliklerin yerine getirildiği saptandı
mı? İşletmedeki gelişmeler, düzenli ve belki de sıklaştırılmayı gerektiren biçimde
denetleniyor mu? Denetim raporları açıklanabilir mi?
5. Açık Ocağın Ovacık Köyü Yanındaki Güvenlik Bandı
Açık ocak işletmesi yukarıda belirtildiği gibi genişletilip derinleştirildiğinden
ocağın güney kenarında Ovacık Köyü'ne komşu güvenlik bandının da kazıldığı
ve çitlerin köyün bazı evleri satın alınarak güneye ötelenmesinin gerektiği
bildirilmektedir.
Bu yapılacak mıdır? Bunun için MİGM'ne gerekli başvuru yapılmış mıdır?
Bu yapılacak ise, gerçekleştirilene kadar, dikleştirilmiş bulunan ocak şevlerinde
ortaya çıkabilecek bir yenilme, kayma durumunda Ovacık Köyü'ndeki yerleşim tehlike
altına girmeyecek midir?
6. Atık Barajının Pasalarla Aşırı Yükseltilmesi
Atık Barajının seddesi görünüşe göre projelendirildiği kotların üzerine yükseltilmiş.
Bu doğru mu?
Atık Barajı seddesi ayrıca mansap tarafına doğru öngörüldüğünden daha fazla
genişletilmiş görünüyor.
Bu doğru mu?
Baraj seddesinin halihazır durumuna ilişkin bir harita verilebilir mi? Bunun tahkiki için
saha ölçülerine izin verilebilir mi?
Bu gözlem yanıltıcı değil ve bir gerçeği yansıtıyor ise, bunun iki nedene bağlı
olabileceği anlaşılıyor. İlki, baraj hacminin yetersiz kalması nedeni ile büyütülmesinin
gerekmesi. Bu aşağıda ayrıca sorgulanacak. İkinci neden, açık ocağın büyütülmesi
sonucunda pasa olarak depolanması gereken kaya hacminin çok büyümesi ve buna bir yer
bulunması. Bilindiği gibi daha önce işletmede bir pasa yeri düşünülmemişti. Çünkü,
çıkartılacağı öngörülen pasa atık barajının güvenliği arttırılacak gerekçesi
ile seddenin önüne yığılacak ve seddenin yükseltilmesinde tüketilecek idi. Oysa şimdi
genişletilen ve derinleştirilen açık ocaktan önceden öngörülenin çok üzerinde
hacimde yan kayanın sökülüp bir yerlerde ve denetim altında depolanması
gerekmektedir. Buna bulunan gündelik bir çözümün yine atık barajı seddesinin yüklenmesinin
olduğu görülüyor. Seddenin akstan mansap tarafına her bir metre ilerlemesi durumunda
üzerine yerleştirildiği zemin kesitinde alüvyon kalınlığı hızla artıyor. Bu
nedenle, bu yükün güvenle taşıtılabilip taşıtılamayacağı irdelendi mi? Bunun
sonuçları ve bu yüklemenin nereye kadar sürdürüleceği açıklanabilir mi? Atık
barajının güvenliği bu uygulama ile tehdit altına girmiyor mu?
Bulunduğu anlaşılan bir başka çözümün de, bu gerecin bir bölümünün yol alt
temel gereci olarak Karayolları'na verilmesi olduğu görülmekte ve aşağıda ayrıca
tartışılacak.
7. Atık Barajının Dolması
Atık barajının 1.600.000 m3'lük hacminin öngörüldüğü gibi 8 yılda değil;
geride kalan en çok 2-2,5 yıl içinde dolduğu ileri sürülüyor. Dışarıdan görünüşü
de bunun haklı olabileceği yönünde. Söylenen 1.100.000-1.200.000 ton kadar atığın
barajda depolandığı. Bunun nedeni, üretimin söylenenin epeyce üzerinde oluşu
olabilir. TÜBİTAK Raporu'nda Prof Yazıcıgil'in dikkati çektiği gibi hesaplanmamış
ya da ihmal edilmiş yeraltısuyu çekimi de buna neden olmuş olabilirdi. Ancak, atık
barajının yüzeyinde yer yer kuru alanlar olması ve buralarda ot bile bitmiş olması
bu fazla su ile ilgili başka bir çözümün bulunmuş olabileceğini düşündürüyor.
Bu sav doğru ise işletmenin önümüzdeki dönemlerinde atığın nasıl ve nerede
depolanacağı sorusunu ortaya getiriyor. Bir başka soru da bu kadar atığın, ne kadar
cevher işlenerek ve elbette ne kadar altın üretilerek elde edildiği ve bunun doğru
beyan edilip edilmediğidir ve aşağıda ayrı bir başlık altında tartışılacaktır.
Barajda bugüne değin ne kadar atık depolanmıştır? Baraj öngörülenden önce
dolacaksa gelecek için nasıl bir çözüm düşünülmektedir. Baraj yükseltilmekte ya
da yükseltilecek midir? Bunun projesi, izni ve ÇED'i yapılmış mıdır? Duraylılık,
güvenlik değerlendirmeleri açıklanabilir mi?
8. Atık Barajı (Deposu) Çevre Bakanlığı Tehlikeli Atıklar Yönetmeliğine ( ÇBTAY)
göre yapılmamıştır.
ÇBTAY'e göre içinde Tehlikeli Atık bulunduran yerüstü depoları yerleşim
birimlerinden en az 3000 metre uzağa inşaa edilmelidir.
Ovacık Altın Madeni atık deposu köylere yer yer 50-150 metre mesafe içindedir. Çamköy
yoluna 20 metre mesafededir.
ÇBTAY'e göre Atık Deposu, yönetmelikteki teknik kriterlere göre yapılmalıdır. (2
kat jeomembran, kalın kil tabakaları vs., Bakınız İlgili Yönetmelik Depo Kesiti)
Ovacık Altın Madeni atık barajı ise tehlikesiz atıkların depo kriterlerine göre, başka
bir değişle su barajı kriterlerine göre dizayn edilmiştir.
Tek kat jeomembran bulunmaktadır. Kil tabakaları yetersiz ve kil özelliğine sahip değildir.
Bu işletmeye Çevre Bakanlığı nasıl! deşarj izni vermiştir. İşletme yetkilileri
hangi kriterlere göre depoyu kullanmaktadır. İşletme yetkililerinin 1996 yılında Çevre
Bakanlığına verdiği bir Taahhütnamede arıtma çıkışı WAD Siyanürün 0,01 ppm'ye
kadar düşürüleceği görülmektedir. İşletme yetkilileri 1 ppm'den bahsetmektedir. Yönetmelik
açıkça 0,02 ppm'den büyük arıtma çıktılarını Tehlikeli Atık olarak
belirtmektedir.
Çevre İl Müdürlüğü, Valilik, Kaymakamlık, Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı
neden Yönetmeliklerini kontrol etmiyor. Neden Yanlış Depolamaya DUR DEMİYOR?
Depodaki Atıkların, çöken katı kısımlarından neden analiz yapılmak üzere numune
alınmıyor? Katı tanecikler içinde biriken, çoken siyanür, ağır metal ne olacak?
Bunların sorumluluğunu kim üstlenecek?
Maden bitince katı atıklar kimin olacak? Bu riski kim üzerine alacak. Maden civarı köylüler
T.C Vatandaşı değilmi?
8. Atık Çamurun Zaman Zaman Baraj Gövdesine Döküldüğü Söylentisi
Çok vahim bir söylenti de, geçmişte zaman zaman atık barajındaki çamurun bir bölümünün,
gizlice mansap tarafında pasa depolanarak yükseltilen sedde gövdesine yedirildiği yönündedir.
Böyle bir uygulama yapılmış mıdır?
Bu tür bir uygulama çok vahim ve gözü kara bir uygulama olduğundan yapılmış ise
bile yapıldığının açıklanması beklenemez. Ancak, sonuçta işletmeye yönelik ağır
bir suçlamadır. Böyle bir suçlamayı, kanıtları ortaya çıkmadan paylaşmak hiç
kimse için doğru değildir. Ancak, böyle bir söylenti var olduğuna göre en doğrusu
firmanın tarafsız kurumların da katılımı ile bir soruşturmaya ön ayak olmasıdır.
Bu çabada baraj gövdesinde yapılacak sondajlarla örnek alınması, şimdiki ve eski çalışanlar
arasında bir soruşturma vb yollar kullanılabilir.
9. Pasanın Karayollarında Alt Temel Gereci Olarak Kullanılması
Ancak, hiçbir soruşturmayı gerektirmeyecek ve herkesin gözünün önünde sürdürülen
bir uygulama sahada bugün bile gözlemlenebilir. Açık ocaktan çıkarılan pasa atık
barajı seddesinin önüne yığıldıktan sonra Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yüklenicileri
tarafından ve çoğu yatırımcı kamu kurumlarından yükleniciye kiralanmış iş
makineleri ile yüklenmekte ve taşınarak çevrede yapılmakta olan yol genişletme çalışmalarında
alt temel gereci olarak kullanılmaktadır. Bu şekilde Altınova-Bergama Kavşağı arası,
Bergama Kavşağı-Kınık arası ve Bergama Kavşağı-Aliağa arasında hep bu gerecin
kullanıldığı belirtilmektedir. Henüz kaplanmamış olan bir kesimde incelenen gereç
açıkça Ovacık'ta kazılan lavlardan sökülmüş parçalardır. Bunların oldukça
taze, ayrışmamış örnekleri ile karşılaşılabildiği gibi; ileri derecede altere
olmuş, hamuru ve feldspatları killeşmiş, eklemleri oksitlerle sıvanmış örnekleri
de görülebilmiştir. Bu kayaların çoğunun oksitlenme zonundan çıkarılmış
oldukları açık olmakla birlikte kazı derinliklerindeki artış göz önüne alınarak
ekonomik olmayan sülfürlü cevher minerallerince zengin zonlardan çıkarılmış
olabilecek olanların da aynı biçimde geniş bir çevreye yayıldıkları görülmektedir.
TÜBİTAK Raporu'nda Prof Yazıcıgil'in dile getirdiği asit maden drenajı olasılığı
konusundaki kuşkular gerçeklik taşır ise, onlarca kilometrelik bir alanda oksijen ve
su ile etkileşme olanağı kazanan bu yaygı geniş bir alanda asit maden drenajı
spotları oluşturma sakıncası taşımaktadır.
Bu kullanıma kim karar vermiştir? İşletme mi, KGM'ne öneride bulunmuştur? Yoksa, öneri
KGM'nden mi gelmiştir? Bu parlak çözüm Yüklenici'nin buluşu mudur? Bu uygulama bir
analize, teste, ÇED'e dayandırılmış mıdır? Alt temel gereci seçilerek mi; yoksa,
rast gele mi alınmaktadır? Değişik yerlerde asit maden drenajı oluşması olasılığı
tartışılmış mıdır? Böyle bir sürecin oluşup oluşmayacağı ve olup olmadığı
nasıl izlenecektir? Bunu kim yapacaktır?
KGM, bir projesinde çevreye verebileceği zararlar nedeni ile Yüksek Yargı tarafından
izinleri iptal edilmiş; buna yapılan her türlü itirazın yine yargı tarafından red
edildiği; bu iptali uygulamayan yöneticilerin tazminata mahkum edilmiş ve temyiz de de
bunun onandığı bir projenin, üstelik işletmeden yana çıkardığı sonuçları ağır
eleştiriler gören TÜBİTAK Raporunda bile, işletmede denetimsiz depolanması bile
riskli görülen atıklarını nasıl olup ta yol alt temel gereci olarak 100 km kadar
uzunluklu bir kuşakta hem de sulamada kullanılan akiferleri barındıran alüvyon ortamının
üzerine yaymaktadır?
KGM yönetimi bu konuda kamu oyuna bir açıklama yapacak mıdır? Yoksa, yargı yolu ile
bu sorumluluğun hesabını vermeye hazır mıdır?
Sakıncaları saptanırsa 100 km kadar uzunluklu bir kuşağa yayılan bu gereç nasıl
toplanıp nasıl bertaraf edilecektir?
Bu şekilde bu güne kadar ne kadar pasa gereci alınıp kullanılmıştır?
Buna karşılık Firmaya bir ödeme yapılmış mıdır?
10. Atık Barajına Denetimler Öncesinde Tankerle Hipoklorit Dökülmesi Söylentisi
Atık barajı yönetimine ilişkin bir başka sav da, İzleme ve Gözleme Kurulu'nun
ziyaretlerini önceleyen gecelerde atık barajına tanker ile hipoklorit boşaltılmasıdır.
Bunun nedeni ancak, atık barajının sıvı fazında artmış olması olası toplam ve
WAD siyanür derişimini hızla çözmek ve düşürmek olabilir. Bu savın gerçekliği
akla yakın da gelmektedir. Çünkü, bundan birkaç ay önce açıklanan, 2002 yaz ve güz
aylarına ilişkin bazı atık su analiz raporlarında toplam ve WAD siyanür derişimlerinin
taahhüt edilen miktarlardan onlarca kere daha çok olduğu ortaya çıkmış iken, Firmanın
İl Sağlık Müdürlüğü'ne aynı günler için bildirdiği değerlerin analiz sonuçlarının
100'de birine varan mertebelerde altında oluşu, Firma'nın bu alanda dürüst olmadığını
ve gerçeği gizleme yolunda başka girişimlerinin de olmasının şaşırtıcı olmadığını
ortaya koymaktadır.
Böyle bir uygulama yapılmış mıdır?
Denetimler sırasında İzleme ve Gözlem Kurulu, hipoklorit kimyasalının depo, stok ve
sarf kayıtlarını, irsaliyelerini ve faturalarını gözden geçirmekte midir? MİGM
denetimlerinde bu hususlara dikkat edilmekte midir?
Bu konuda Firma elindeki belgeleri açıklar, bu yönde bir denetime izin verir mi?
Yoksa İzleme Kurulu zaman geçirmeksizin hipoklorit ile ilgili her türlü kaydı,
Maliye'nin de yardımı alınarak sağlayıcının kayıtları ile de çapraz bir denetim
uygulayarak bu savların geçerliliğini araştıramaz mı?
11. Gözlem Kuyularının Askıda Kalmış Olması
Atık barajından yer altı suyuna olası sızmaları saptamak üzere açılmış bulunan
6 adet gözlem kuyusundan düzenli olarak su örneği alınarak kimyasal analizleri yapılmakta(?)dır.
Bu uygulama halen sürdürülmekte midir? En son ne zaman örnek alınmış ve analiz
ettirilmiştir? Örneklerde hangi iyonlar analiz edilmektedir? Majör elementler de analiz
edilerek örneklerin hep aynı kaynakları temsil ettiği sınanıp, başka yerlerde sun
örneği alındığı yolundaki söylentilerin önüne geçilemez mi?
Bu sorulardan daha önemlisi, şimdilerde bu kuyulardan su çekilebilmekte midir? Çünkü
bu kuyular 80-100 m arasında değişen derinlikli iken, bunların hemen yakınına erişmiş
olan açık ocağın derinliğinin de bu derinliklere vardığı belirtilmektedir. Ovadaki
kuyularda bile su düzeylerinin önemli miktarlarda düştüğü gözlenmiş iken bu gözlem
kuyularının askıda kalmış olmaları; artık içlerinden su çekilememekte olması çok
olasıdır. Bu yönde ısrarlı savlarla karşılaşılmaktadır.
Bu kuyularda su var mıdır? Su örneği alınabilmekte midir?
12. İşletme Dışına Su Salınıyor mu?
Geçtiğimiz kış başından bu yana bazı geceler ocaktan ya da barajdan dışarıya su
salındığı yönünde haberler gelmektedir. Şimdi, yörede bu yönde daha yaygın bir
inanç oluşmuş olduğu dikkati çekmektedir. Saha çevresinde yapılan kısa ve güvenlik
kaygısı ile hızlı bir dolaşmada buna ilişkin bir belirti ile karşılaşılamamıştır.
Ancak, yörede zaten dereler kuru, su düzeyleri düşüktür. Böyle bir uygulamanın
izlerinin yarım günde kaybolması doğaldır.
Tesisten dışarıya su atılmakta mıdır?
Bunu gerektirecek bir durumun olduğu açıktır. Kapalı ocak oldukça derine ulaşmıştır.
TÜBİTAK Raporunda Prof Yazıcıgil'in derleyip değerlendirdiği verilere göre açık
ya da kapalı, ocak derinleştikçe çekilmesi gereken su miktarının çok büyük değerlere
ulaşması öngörülmekte idi. Şimdi açık işletmeden iki büyük pompa ile su basıldığı
bildirilmektedir. Atık barajının ise buna hazırlıklı boyutlandırılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ocaktan çekilmekte olan (bunun sürekli olması gerekir) suyun ne yapıldığı
önem taşımaktadır.
Açık ve kapalı ocaktan çekilen su debisi kayıtları tutulmakta mıdır? Yoksa, hiç
değilse pompa özellikleri ve kullanılan enerji miktarının zamana dağılımı açıklanabilir
mi? Ocaklardan bugüne değin ne kadar yeraltısuyu çekilmiştir? İçinde bulunulan günlerde
günde ne kadar su çekilmektedir? Bu su nereye boşaltılmaktadır? İşletmeden dışarıya
hiç su boşaltılmış mıdır?
13. Yörede Yeraltı Su Düzeyleri Düşüyor
TÜBİTAK Raporunda Prof Yazıcıgil'in hazırladığı bölümde önce açık ve sonra
kapalı işletmede, işletme kotu alçaldıkça zorunlu olarak çekilecek yeraltısuyundan
ötürü yöredeki yeraltısuyu akiferinde, yeraltısuyu düzeyinin düşeceği öngörülmekte
idi. Şimdi önce kapalı işletmenin sürdürüldüğü dönemde; sonra da, açık ocağın
büyütülmesi ve derinleştirilmesi ilerledikçe yeraltından çekilen sudan ötürü yöredeki
su düzeylerinin düşmeye başladığı anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda, Ovacık Köyü'nün önündeki ovada sulama amacı ile kullanılmakta olan
kuyularda su düzeyleri düşmekte olduğu ve bu da çekilebilen su miktarını azalttığı
için, pompalar sökülüp daha derine yerleştirilmekte ve gereken su (geçici olarak)
ancak bu şekilde sağlanabilmektedir. Sahada bulunduğumuz 1 saatlik sürede, orada çalışmakta
olan bir pompa montaj-demontaj ekibine bu şekilde 2 başvuru olduğuna tanık olunmuştur.
Ovacık Köyü'ne su sağlamak üzere çalıştırılmakta olan, Karrayolu'nun güney yanında
Prina Fabrikasının arkasında bulunan 1 no.lu kuyudaki statik su düzeyinin 13,80 m olduğu
ölçülmüştür. Bu kuyunun bulunduğu kesimdeki yükselti yaklaşık 27 m'dir. Geçmişte
statik su düzeyinin 6-8 m'de olduğu anlaşılmaktadır. Yazıcıgil'in verdiği su
tablası haritasında bu alanda su tablası kotu 19 m'dir. Şimdiki SSD değeri olan 14 m
göz önüne alındığında su düzeyinin bu alanda 19 m'den 13 m kotuna düştüğü
anlaşılmaktadır. Mevsimsel düşüm döneminin başında olunmasına karşın küçümsenemeyecek
bir alansal düşüm olduğu anlaşılmaktadır. Bu nokta ocağa yaklaşık 750 m kadar
uzaklıktadır.
Yeraltısuyu çekilmesi sürecinde, düşüm konisinin yayılması için uzun bir süre geçmiş
olmalıdır. Şimdi bunun 750 m uzaklığa bile eriştiği ve düşümlerin başladığı
anlaşılmaktadır. Bundan sonra bu yöredeki kuyularda su düzeylerinin düşüşünün hızlanması
beklenmelidir. Kuyu verileri derlenmiş ve izlenmiş olsa bundan sonra yeraltısuyu düzeyinin
nasıl değişeceği kolayca öngörülebilirdi.
Bu güne kadar işletme tarafından yöredeki çiftçi ve köy kuyularında hidrolik gözlemler
yapılmış mıdır? Bunlar açıklanabilir mi? Firma bunu yapmadı ise DSİ tarafından böyle
bir uygulama yapılmışmıdır?
Ocak işletmesinde su düzeyleri 100 m'den çok düşürüleceğine göre, DSİ'den yeraltısuyu
çekimi için izin alınmış mıdır? Alınmamış ise DSİ bu çekime nasıl izin
vermektedir? Böyle bir izin verilmişse, DSİ çevredeki yeraltısuyu akiferinin korunması
için ne gibi önlemler alınmasını zorunlu tutmuştur? Böyle bir zorunluluk
getirilmedi ise bunun sorumlusu kimdir? Bir kovuşturma yapılmışmıdır? Zorunluluklar
getirildi ise bunların uygulanıp uygulanmadığı izlenmekte midir? ÇKöy kuyularında
su düzeyleri düştüğüne göre akiferdeki tükenme karşı gereken önlemlerin alınmamış
olmasından ötürü Firmaya bir yaptırım uygulanmış mıdır?
14. Yeraltı Suyunun Ağır Metallerle Kirlenmesi Olasılığı
İşletmede büyük hacimlerde kaya kazısı yapılmakta; bunun cevherli bölümü öğütülüp
kimyasal işlemlerle altın ve gümüş ayrıldıktan sonra kalanı atık barajında
depolanmakta; büyük bölümü de pasa olarak arazide depolanmaktadır. Bunlar doğadaki
duraylı durumlarından ayrılmakta ve atmosferik etkenler altında değişik minerallerin
çözülmesi ve yer altı suyuna geçmesi olanağı artmaktadır. Bu durum sürekli yeraltı
suyu çekilmekte olan ocaklardaki yan kayalar için de geçerlidir. Bu koşullarda Firma mühendislerinin
yayınlarında oranları verilmekte olan ağır metallerin yer altı suyundaki derişimlerinin
yükselmesi olasıdır. TÜBİTAK Raporunda Prof Yazıcıgil derlediği verilere dayanarak
yöredeki yer altı suyunun yılın belli dönemlerinde bazı ağır metaller açısından
içme suyunda izin verilen sınırların üzerine çıktığını göstermiştir. Böyle
bir ortamda, bir de sözü edilen işletmenin getirdiği ek koşullar altında çevre köylerinde
içme ve evsel gereksinimleri karşılamak üzere kullanılmakta olan sondaj kuyularından
çekilen suyun kapsadığı, özellikle kanser yapıcı olduğu bilinen ve içme suyunda
belli sınırların üzerinde bulunmasına izin verilmeyen ağır metallerin izlenmesi
gerekmez mi? Böyle bir izleme çalışması var mıdır?
DSİ bu konuda ne yapmaktadır?
Gezimizde bu amaçla Ovacık Köyü'ne su sağlayan 2 nolu kuyudan bir örnek alındı ve
kimyasal analize verildi. Sonuçları olumlu ya da olumsuz olsun kamuoyuna ayrıca açıklanacak.
Bu ay, geçmişte bu ağır metallerin suda en az görüldüğü döneme denk düşüyor.
Bu nedenle, olası en kötü durumun ortaya çıkarılmamış olacağı da açık.
15. Ne Kadar Altın Üretildi?
Atık Barajının Dolma Oranına ve Kullanılan Sodyum Siyanür Miktarına Göre İşlenmiş
Cevher ve Üretilen Altın Miktarı
Yukarıda ayrı bir başlık altında verildiği gibi atık barajının kapasitesine erişmiş
ya da çok yaklaşmış bir şekilde atıkla dolmuş olduğu belirtilmektedir. Böyle ise
barajın
1.600.000 m3'lük hacminin öngörüldüğü gibi 8 yılda değil; geride kalan en çok
2-2,5 yıl içinde dolduğu ileri sürülüyor. Dışarıdan görünüşü de bunun haklı
olabileceği yönünde. Söylenen 1.100.000-1.200.000 ton kadar atığın barajda depolandığı.
Bunun nedeni, üretimin söylenenin epeyce üzerinde oluşu olabilir.
Maden yatağının ortalama tenörü konusunda çeşitli söylemler oldu. İşletmeye göre
bu ortalama 9 g/t dolayında. Bunun 40 g/t'a kadar çıktığı yerlerin olduğu kesin.
Bazı kişiler ortalamanın da hayli yüksek olduğunu söyleseler de, işletmenin
bildiriminin doğru olduğu kabul edildiğinde bile bu güne değin 10 ton altın elde
edilmiş olması gerekir. Kuşkular haklı ise, bu değer 20 ton ya da üzerinde olabilir.
İşletme bugüne değin gerçekte ne kadar altın üretip dore olarak yurt dışına çıkarmıştır?
Değerli metallerin yurt dışına çıkarılmasında yalnızca beyan esas alınmakta olduğuna
göre bu miktar, ne kadar beyan edilmiştir? İşletme neden yurt içinde daha ucuza işlem
yapacağını belirten rafineriler var iken dorelerini Avrupa'da rafine ettirmektedir?
Dorelerde ne oranda Platin bulunmaktadır?
Bildirilenler ile gerçek değerler arasında bir farkın bulunup bulunmadığı bir
izleme ve denetim konusu olmamalı mıdır? Bunu hangi makam yapacaktır?
Bunun araştırılması sırasında atık barajındaki atıklar kadar kullanılmış olan
siyanür miktarından da yola çıkılabilir. Cevherin tonu başına kullanılan sodyum
siyanür miktarı bellidir. İşletmeye bu güne değin ne kadar siyanür getirilmiş,
stokta ne kadar bulunuyor ve ne kadar kullanılmış olduğunun belgeleri bulunuyor olmalıdır.
Bunlar kıyaslanarak bir değerlendirme yapılması ve bu güne değin yaklaşık olarak
ne kadar altın ve ne kadar gümüş çıkarılmış olabileceği kabaca da olsa öngörülebilir.
Bunu kim yapacaktır?
Yapılmadığı ve yapılmasından rahatsızlık duyulduğu sürece söylentilerin önü
kesilemeyecektir. Artık, havaalanlarında yolcu beraberinde dore çıkarıldığı gibi aşırı
söylentiler bile yayılmaktadır. Gerçeğin ortaya çıkarılması ve söylentilerin önünün
kesilmesi firma açısından da, ülkemizin çıkarları açısından da önem taşımaktadır.
Bu araştırma da mutlaka sivil toplum ve meslek örgütleri de yer almalıdır.
16 . İşletmenin Bu günkü Gerçek Rezervi Ne Kadardır?
İşletme alanında arama çalışmaları sürdürülmektedir. Halen en az iki sondaj
makinesi açık ocağın batı kenarında çalışmaktadır.
Newmont'un web sayfasında bu araştırma bulgularına ilişkin aşağıdaki kesit
sergilenmekte ve yatağın batıya ve derine doğru daha zenginleşerek sürdüğü gösterilmektedir.
Buna göre oldukça geniş bir rezerv bölümü 40 g/t dolayında işletme tenörüne
sahip görünmektedir. Damar biçimindeki cevher yatağının bu tenörü ile 5-12 m kadar
da kalınlığının oluşu da göz önüne alınınca daha önce açıklanmış ve hep
yinelenen 24 altın rezervinin büyümüş olacağı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Newmont'un web sayfasında da, Ovacık web sayfasında da henüz bu konuda bir bilgi
verilmiyor.
Bunların açıklanması için, pek çok yükümlülükten kurtulmayı umdukları yeni
Maden Yasası değişikliklerinin gerçekleşmesi mi bekleniyor?
Bu konularda MİGM'ne düzenli bilgi verilmekte midir?
17. Hasta Çalışan
İşletme çalışanlarının sürekli sağlık denetiminden geçirildikleri ile sık sık
övünüldüğü görülmüştü. Ancak, bu günlerde asgari ücretli bir çalışanın
henüz teşhisi konulamamış rahatsızlıklarının arttığı görülmektedir. Bu çalışanın
hastalığı yetkin ve donanımlı bir sağlık kuruluşunda ve Tabipler Odası'nın da gözetiminde
incelenmelidir.
Yukarıdaki notlardan bazıları dolaysız gözlemler ve gizlenemeyecek gerçekler üzerine(4,
5, 6, 7, 9, 13). Bunların sakıncaları açık ve düzeltilmesi zorunlu. Bu konuda
yetkili ve sorumlu kamu kurumlarının hemen harekete geçmesi; onları sorumlulukları
konusunda uyarmak için de meslek ve sivil toplum örgütlerinin bir kampanya açması
gerekli.
Öte yandan söylenti niteliğinde ve yapılan gözlemlerle öznel olarak olası olabileceği
izlenimi edinilen bazı konular var ki, sonuçları gerçekten ağır olabilir(1, 2, 10,
11, 14, 15, 16,17). Bunların bazıları işletmecinin yasa tanımaz ve kendi başına
buyruk davranışlarının örnek; bazıları da önemli halk ve çevre sağlığı
sorunlarına neden, olabilecek olasılıklar.
Bu olasılıkların araştırılması ve aydınlığa kavuşturulması savsaklanamayacak
bir zorunluluk. Bomba ihbarı yapıldığında, olasılık düşük te olsa bir uçağın
ya da koca bir salonun boşaltılıp aranması kadar anlamlı ve gerekli bir şey bu.
Bunu, bir yandan ilgili, yetkili ve bundan sorumlu kamu kurumları; bir yandan da, kuruluşları
gereği kamuoyu adına bu sorumluluğu yüklenmiş olan sivil toplum ve meslek örgütleri
yapmalı.
Bir de, hemen hiçbir kanıt olmayan ve bulunması da beklenemeyecek; ancak, yaygın biçimde
söylenen ve işletmede bu güne değin yaşananlara bakılınca olmayacağı da bir türlü
söylenemeyen savlar var (3, 8, 12, . Bunların tarafsızlığını kimsenin tartışamayacağı
(örneğin meslek odaları gibi) sivil toplum örgütleri ile birlikte soruşturulması da
firmanın imajı ve çıkarı açısından önemli.
Bu saptama, soru ve kuşkular,
· Firmaya bildirilerek açıklamaları istenmelidir;
· Kamuoyuna açıklanarak aydınlığa kavuşturulması yönünde bir
baskı oluşturulmalıdır;
· İlgili kamu kuruluşlarına yazılarak açıklamaları ve
denetlemeleri istenmelidir.
Firmaya yazılacak yazı hem ülkemizdeki Genel Müdürlüğe ve hem de Newmont'un
ABD'deki ana şirketinin merkezine yazılmalıdır. Bu yazı ayrıca Newmont'un konuyu
savsaklamaması düşüncesi ile uluslar arası web sayfalarına da gönderilmelidir.
Kamuoyuna açıklama, bir basın açıklaması, bir basın toplantısı ve yazılı basındaki
köşe yazarlarına işletilerek yapılmalıdır.
Kamu kuruluşlarına yapılacak başvurular,
1) Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGM) ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı(ETKB)'na;
2) Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) ve Ulaştırma Bakanlığı'na;
3) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) ve ETKB'na;
4) Çevre Genel Müdürlüğü ve Orman ve Çevre Bakanlığı(OÇB)'na;
5) İzmir Valiliği ve İçişleri Bakanlığı'na;
6) Sağlık Bakanlığı'na;
7) Maliye Bakanlığı'na;
8) Hazine ve Dış Ticaret Bakanlığı'na
yapılmalıdır.
İdare'nin geçmişteki uygulamaları böylesi başvurular bir yana yargı kararlarının
bile uygulanmadığını ortaya koymuştur. Aynı kaygısızlık ve yan tutmanın bazı
idarelerde halen sürebileceği düşüncesi ile bu konulardaki başvurulara tepki ve
sorulara yanıt alabilmek üzere bu konular TBMM üyelerine de aktartılmalı ve yanıtlanması
gerekli soru önergelerine dönüştürülmesi denenmelidir.
Bergama Ovacık Altın İşletmesi ile ilgili bütün tartışmalar ve mühendislik değerlendirmeleri
TMMOB'ne bağlı 4 odanın hazırladığı ve birkaç gün içinde basımı bitecek olan
bir kitapta toplanmıştı.
Bu gezi notlarımızda, o kitapta yapılan bazı uyarıların ne yazık ki haklı olduğu
ve olumsuz sonuçlarının ortaya çıkmaya başladığı görülecektir. Bunların yanında
o kitapta sözü edilmeyen ve değerlendirmelerin işletme tarafından verilen bilgiler
esas alınarak yapılmış olduğu bazı konularda da derin ve üzerinde durulması
gereken kuşkuların bulunduğu bu notlarımızdan anlaşılacaktır.
Bunlar göz önüne alındığında ülkemizin karşı karşıya olduğu çokuluslu
madenci şirketlerin ulusal kaynaklarımıza, insanımıza ve çevremize karşı ne denli
duyarsız, umursamaz ve önemsemez olduğu ortaya çıkmaktadır. Bergama Ovacık işletmesinin
yasallığının sağlanmasını ve bu yolda yeni Maden Yasa tasarısının TBMM'nde kabulünü
bekleyen çok sayıda yabancı şirket ve projenin ülke sathına nasıl dağılmış olduğu
göz önüne alındığında bu gerçeklerin, herkesle bir kez daha paylaşılması ve
gereken uyarıların bir kez daha yapılması yurtseverlik gereğidir. |
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|