|
GÖZLEM
Ali Kaya
ATEŞİN YALAZIYLA
YANAN ORMANLARIMIZ
Bahar geçip de yaz sıcakları bastırdı mı, bir sıkıntı kapları içimi ! Yanan
ormanlarımızın yalazını içimde hissederim hep! Elli yılda, yüz yılda yetiştirebildiğimiz
o güzelim ormanlarımızın bir iki saatte yok olup gitmesi ne acı bir şey! Cehillikten
kaynaklanan bilinçsizlik mi, sabotaj mı, kaza mı nedendir bilinmez; her şeyin ama her
şeyin birkaç saatte kap kara bir yangın yerine dönüşüvermesi geleceğimiz açısından
gerçekten de tüyler ürperten bir vaziyettir. Bunca yeşillik, bunca güzelim ağaç, içindeki
yüzlerce binlerce hayvanın, bağıra çağıra ormanla birlikte cayır cayır yanıp yok
olup gitmesi, gerçekten de çok acı!
Yok olan, ülkemizin soluk alıp veren akciğerleridir. Güzelliklerimiz, ulusal kaynaklarımızdır.
Toprağın yeşil urbası, örtüsüdür. Şimdi bakmaya bile korktuğumuz, bakarken utandığımız
bir yangın yeri şimdi o, o yeşil vadi, o tepe...
Geleceğimiz çok kötü dostlarımız!.. Ülkemiz giderek çölleşiyor. Gözlerimizin önünde
göz göre göre oluyor bütün bunlar... İhmâlse de, sabotajsa da, cahillikse de işte
asıl vatan hainlikte, bundan büyük hıyanet olabilir mi vatana?
"Yangın en büyük düşmansa ve böylesine bir düşmana dağlarımız, ormanlarımız
yenik düşmezlerse; bu vatanın bekçisi askerlerimiz neden kışlasında oturuyor? Yazın
üç aylığına askerler korusun ya da ordu içinde bir "Orman Askeri" teşkilâtı
kurulsun. Onlar görev yapsınlar, başka türlü bu işin üstesinden gelinemez diye düşünüyorum.
Kışı bahara bağlayan aylarda ağaç dikiminde de görevlendirilebilirler. Bu 'orman
askerleri'. Vatan göreviyse, vatana bundan daha iyi hizmet düşünülebilir mi ki? Şu
orman yangınları da gerekli önlemleri zamanında almayanlar, bu hıyanete ortak
olmuyorlar mı acaba! Nerede bu işin bilinçli eğitimi? Binlerce yıllık ata mirası
ormanlarımız nedendir bu denli sahipsiz? Bu güzellikler, bu servet bu kadar ucuz mu?..
Korkum odur ki; yakın bir gelecekte ormanlarımız birer masal kahramanları olacaklar, Kâf
Dağını anlatır gibi "Orman Masalları" anlatacağız çocuklarımıza!
Hep söyleriz: "Ormanlarımız, yurdumuzun akciğerleridir" diye. Ciğerlerinden
hasta birinin sonu bellidir herhalde. Ya akciğerleri bitmiş, yanıp kül olmuş ülkenin
sonu?... Onun da sonu belli değil mi!...
Her yıl yüz binlerce, milyonlarca belki de daha fazla ağaç, yangın belasıyla yok
olup giderken, toprağı tutan köklerde kuruyup gidiyor doğal olarak. Yağmurla yumuşayan
toprak tutunacak bir dal, bir kök bulamayınca kayıp gidiyor, elimizin altından. Her yıl
bu yüzden bir Kıbrıs adası kadar toprak denizlere dalga maddesi oluyor, DOĞA KENDİNE
ZARAR VERENLERİ AFFETMİYOR NE YAZIK Kİ!..
Doğal afetlerden saydığımız deprem, yangın, sel, toprak kayması vb. şeyler insanlığın
yaşamını yakından ilgilendiren acı olaylardır. Depremin ne kadar ne ölçüde geleceği
şimdilik bilinmiyor. Elimizden de bir şey gelmiyor, ama insan kaybını azaltmak ya da
arttırmak bizim elimizde (!) Örnekleriyle de sabittir. Aynı şiddetteki bir yer sarsıntısı
Japonya gibi bir yerde ölümlere neden olmuyor da bizde binlerce kişi ölüyor, demek ki
deprem öldürmüyor, yapı öldürüyor.
Deprem doğal olaylardan sayılır da bundan kaynaklanan ölümler, "doğal" sayılmaz...
Hele hele kader hiç sayılmaz. Şimdi, bizden kaynaklanan yangına, sele, toprak kaymasına
"doğal afetler" gözüyle bakabilir miyiz?... Elbette hayır... Bunlar bilinçsizliğimizden
dikkatsizliğimizden kaynaklanıyor hep. Her felakete, her acı olaya "kader"
diyip geçenler, cahilliğimizden kaynaklanan bu tür olaylara da aynı şeyi söyleyebilirler
mi?.. Sözün özü dostlarım:
Düşünün ki bir ağaçtan milyarlarca kibrit üretilebilirken bir kibrit tanesi bir
anda yüz milyonlarca ağacı yok edebiliyor. Bu nasıl bir şey böyle?
Bu gün ormanlarımızı bekleyen en büyük tehlike "Orman vasfını kaybetmiş
alanların imara açılması" konusunun gündemde olmasıdır. Önce ormanı yok et,
sonra yerine villaları dikersiniz, kimler neden değiştirdiler bu yasayı. Ecevit'in
ihtiyarladığından mı yararlandılar rantiyeciler?
Vatan hainlerini gözlerini dikmişler bir kere ormanlık alanlarımıza, Ege'nin yeşille
maviyi kucakladığı o sahil şeridinde; aynı alanda hem de birkaç yerde, aynı anda
yangının başlaması başka nasıl açıklanabilir ki... Rantiyeciler, yakın bir
gelecekte, bu yangın yerlerine villaları kondurup servetlerine servet katacaklardır.
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|