ÇOCUKLARDA
KABIZLIK VE ENKOPRESIS Dr.İhsan
Koşumcu
Önemli
Noktalar
1.
Kabızlık bir bulgudur, tanı değildir, alternatif
nedenleri ve tedavileri vardır.
2.
Kaka kaçırmanın (veya soilingin) pekçok nedeni
vardır, bunların tümünde kaka birikmesi (fekal
retansiyon) olması gerekmez ve bu hastalar
laksatif tedavisine yanıt vermez.
3.
Hirschsprung hastalığında kaka kaçırma hemen
hemen hiç görülmez.
4.
Fonksiyonel kaka birikmesine bağlı kabızlık alt
kolonik kas tonusunda azalma ile birliktedir ve
kolonun uzun süre boş tutulması gerçeklesmeden
tonus normale dönmez.
5. Bu
hastalığın tedavisi icin aile ve hastanın
işbirligi, ilaç tedavisi, diyet, davranış
tedavisi ve uzun süreli izlem şarttır.
Uzun süreli kabızlık
aile, çocuk ve doktor için can sıkıcı bir
problemdir. Hastalık çocuk kliniklerine başvuran
20 hastadan birinde görülmektedir. Ağrılı
dışkılama ve enkoprezis (istemsiz kaka kaçırma)
ilk saptanan bulgulardır. Kabızlık dışkının
sert olması, dışkılama sırasında ağrı olması
veya haftada üç kereden az dışkılama olarak
tanımlanır. Ancak kabızlığın distal kalın
barsağın normal barsak hareketleri ile
boşaltılamaması olarak tanımlanmasında fayda
vardır. Diğer tanımlamalarda günde üç kez
dışkılamasına rağmen yetersiz miktarlarda
dışkıladığından barsakları tam boşalamayan
hastaları normal kabul edebiliriz. Diğer bir örnek
olarak haftada iki kez bol ve yumusak diskilayan
çocuklari kabiz mi kabul edecegiz ?
Hayatın ilk haftasında
günde ortalama dört kez olan dışkılama
sayısı iki yaşlarında 1,7/gün' e inmektedir.
Bu süre içinde diski hacmi yaklasik on kez artarken
diskida su oran %75'i bulmaktadir.
Kalın barsakta peristaltik
aktivitenin anne karnında sekizinci haftada
başladığı gösterilmiştir. Normal haustralar da
12 inci haftada oluşmaktadır.İlk ayda ağızdan
kolona 8 saat oalan geçiş zamanı iki yaşında 16
saate, 10 yaşında ise 26 saate çıkar. Normal
kontinans iç anal sfinkterin dinlenme tonusunun
artması ile sağlanır. Rektumla anal kanal
arasında 90o açı yaptıran puborektalis
kası da kontinansı destekler.
Normal rektuma 15ml. den fazla
kaka girmesi ile gerim reseptörleri uyarılır ve
intramural pleksus aktive olur. İnhibitör
internöronlar internal anal sfinkterin istemsiz düz
kas tonusunu azaltır, sfinkteri gevşeterek
dışkının eksternal anal sfinktere ulaşmasını
sağlar. Bu durumda dışkılama hissi duyulur.
Çocuk çizgili kastan oluşan eksternal anal
sfinkteri gevşetir, çömelerek anal kanalı
düzleştirir. İntraabdominal basıncın
artırılarak Valsalva manevrası yapılması ile
rektumdan kaka çıkışı yani dışkılama
gerçekleşir.
Çocuk eksternal anal
sfinkteri ve gluteal kaslarını kasarsa feçes
kitlesi rektuma geri gelir ve dışkılama ertelenir.
Bu ertelemelerin artması ile rektumda, daha sonra da
alt kolonda gerilme oluşur; kas tonusunda azalma ve
dışkı retansiyonu gerçekleşir. Daha uzun süre
dışkılama gerçekleşmezse rektumdaki dışkının
su oranı azalır, sertleşerek impaction kitlesi
oluşabilir.
Enkopresis veya fekal
soiling rektumda birikmiş olan dışkıdan daha
yumuşak olan içeriğin istemsiz çıkışı ile
gerçekleşir. Erkek çocuklarda kızlara göre
yaklaşık 3-6 kez daha sıktir. Enkopresis
toplumda dört yasinda %3, 10 yasinda %1.6 görülen
bir problemdir. Soiling tam olmadan çocuk kaka
kacirdigini farketmez. Bunun nedeni kronik
distansiyona alismis barsagin gerim hissini de
kaybetmesidir.
Bu durum anorektal motilite
çalışmaları ile gösterilmiştir. Kaka kaçırma
3-7 yaş arasında görülen bir problem olmakla
birlikte bu hastaların hikayesinde ilk altı ayda
sert kaka yaptığı, %40’ında tuvalet eğitiminin
geciktiği, %60 ında üç yaşından önce ağrılı
dışkılama olduğu saptanabilir.
Nedenler
1. Kronik kaka
kaçırmaların %90’ında fonksiyonel kaka
birikmesi (fekal
retansiyon) saptanır. %10 hastada ise neden
farklidir:
2. Organik inkontinans: Lumbosakral meningomyelosel gibi
hastalarda kortikospinal yolda kesiklik varsa veya
hasta kolorektal cerrahi geçirmişse (çocuklarda en
sık neden yüksek anal atrezi ameliyatı)
sözedilir. İshal hastalarında da inkontinans
görülebilir. Bunun nedeni yumuşak kakanin tutulma
çabasi sirasinda pelvik taban kaslarinda olusan kisa
süreli yorgunluktur.
3. Psikolojik
fonksiyonel kaka kaçırma: Hacimli veya kirletme şeklinde
olabilir. Basit anksiyete sonucunda veya duygusal
pasif tepki olarak ortaya çıkabilir. (Bu grup
hastalar ülkemizde düşük yüzde ile görülmesine
rağmen özellikle çocuk cerrahisi olmayan
merkezlerde fonksiyonel fekal retansiyon ile birlikte
olan birinci grup hastalarla karıştırılmaktadır.)
Bu gruptaki hastalarda altta fekal retansiyon veya
kabızlık olmadığının tespiti önemlidir.
Laksatif kullanımı ile bu hastalara zarar
verilebilir. Çıkarılacak ders “Tüm kaka
kaçırma hastalarında psikolojik danışma
gereklidir.” seklinde özetlenebilir. Çünki
kaka kaçirmanin nedeni ne olursa olsun aile ve
çocuk için bir gerilim kaynagidir.
Kabizligin
ayirici tanisi
Fonksiyonel
Bebeklerde kaka yaparken
zorlanma normaldir. Bunun nedeni pelvik taban
kaslarının gevşetilmesi ile valsalva manevrasını
ve anal kanalın düzleştirilmesini koordine
edememeleridir. Gastroösefageal reflüsü olan
hastalarda dışkılama şekillerinin düzensizlik
gösterdiği rapor edilmiştir. Anne sütü ile
beslenen bebekler günde birkaç kez kaka yaparlar.
Ancak bazen haftada bir iki kez dışkılamada bile
problem olmayabilir. Bebekler mama ile beslenirlerse
özellikle de pirinç unu mamalar başlandığında
dışkılama frekansı azalırken kaka kıvamının
süratle arttığı görülür. Bu hastalarda
gliserin fitiller veya derece ile uyarma anal
sfinkteri refleks olarak gevşeterek istenen kaka
çıkışını sağlar ancak rektal bölgenin bu
şekilde sık uyarılmasından kaçınmak gerekir.
Çocuğun kakası sert küçük parçalar şeklinde
geliyorsa veya anal fissür eşlik ediyorsa kaka
yumuşatıcılar kullanmak gerekir. Bu iş için sık
kullanılan yöntemler olarak emilmeyen şekerler
(örneğin laktuloz) ve lifli diyet
kullanılmaktadır. Mineral yağların infant
döneminde kullanılması doğru değildir. Mısır
şurubu da büyük bebeklerin sindirebilmesi nedeni
ile etkili değildir. Hastaların
değerlendirilmesinde aileden alınacak yeterli
hikaye ve özellikle perianal bölge ve rektal
muayene şarttır. Ailenin bebeklerin normal
dışkılama şekilleri hakkında bilgilendirilmesi
gerekir.
Genel olarak hasta üç gün
içinde bol kaka yapıyorsa rektal kaka birikmesi
olmaz. Fonksiyonel kaka birikmesi (fekal
retansiyon) çocuk kabızlıklarında sık
görülmektedir. Eksternal anal sfinkterin ve gluteal
bölge kaslarının istemli kasılması kaka yapmayı
engeller.
Bu durumun nedenleri :
* Sıkı uygulanmış tuvalet
eğitimi
* Fissürlere bagli agrili
defekasyon
* Perianal enfeksiyonlar,
abseler
* Psikolojik tepkiler
yeni kardeş
sonrası kaybedilen ilgi
yabanci ortamda
garipsenen tuvalet gibi
Bazı çocuklarda (özellikle
hiperaktif çocuklarda) dışkılama hissine karşı
algılama problemi de olabilir.
Sonuç olarak önce basit
gaz distansiyonu, uzun süre kaka yapamama gibi
problemler ortaya çıkar. İyice sertleşerek
tıkaç haline gelen kakanın çıkarılması
sırasında şiddetli ağrı oluşur. Aileler
tarafından dışkılama sırasında gluteal
kasların kasılarak bebeğin aldığı sıkıntılı
postür dramatik olarak tarif edilir. Kaka
birikmesinin sonucunda az az miktarlarda yeme, erken
acıkma, huzursuzluk, alt kadranlarda daha sık
görülen zamansız spazm şeklinde ağrı atakları
ortaya çıkar. Anal fissürlere bağlı
ağrılı-ağrısız fissürlerde kanama
görülebilir. Bol dışkılama ile bu şikayetler
birkaç gün ortadan kaybolurken daha sonra tekrar
ortaya çıkar.
Rektal muayenede normal anal
tonus saptanırken genişlemiş rektumda şekilli
kaka tespit edilir. Karın muayenesinde genişlemiş
kolon palpe edilebilir. Oyun çağındaki
çocuklarda ağrılı dışkılama ve normal rektal
his geri gelmeden başarılı tuvalet eğitimi
verilemez. Basarili tedavi için kolonun tam
bosaltilmasi, çocugun diskilamasinin tesvik
edilmesi, kaka yumuşatici ilaçlar ve laksatifler
gereklidir. Tedavi sonrası tekrarlamalar sıktir ve
yakin takip gereklidir.
Bazı çocuklarda irritabl
barsak sendromu da olabilir. Bu hastalarda
kabızlıkta (Fonksiyonel fekal retansiyonundan
farklı olarak) kolon distansiyonu olmadan normal
çaptaki kolonun spazmı sözkonusudur. Enkopresis
nadirdir, laksatifleri yerine liftli diyet kullanimi
daha uygundur.
Nörolojik
Basta Hirschsprung hastaligi
(HH) olmak üzere bu hastaliklarin kabizlik basligi
altinda kısaca gecistirilmesine olanak yoktur. Kisa
birkaç hatirlatma ile yetinecegim.
HH (konjenital aganglionosis)
beşbin doğumda bir görülür. Erkek/kız oranı
dörttür. Doğuştan myenterik ve submukozal
pleksusta sinir hücrelerinin olmaması nedeni ile
hastalık ortaya çıkar. Aganglionik barsak segmenti
inhibitör nöronlar olmadığından gevşeyemez. Bu
nedenle dışkılama güçlüğü doğumdan itibaren
vardır. İlk 48 saat mekonyum gecikmesi hastaların
%40'ında vardır.
Tekrarlayan distansiyon, kusma
, kaka yapamama ve enterokolit atakları ile
hastaların %60'ında üç aydan önce tanı
konulabilir. Erken tıkanma bulguları, infant
döneminde bulguların ortaya çıkması,
enkopresisin hemen hiç görülmemesi HH'nı
fonksiyonel retansiyondan ayırır. Rektal muayenede
aganglionik barsak sıkı olarak olarak hissedilir.
Rektum dilate değildir. Hazırlıksız yapılan
baryum enema ile geçiş zonu gösterilebilir.
Manometrik çalışmalar distansiyona rağmen
internal anal sfinkterin gevşemediğini gösterir.
Kesin tanı rektal biopsi ile konulur.
HH dışında barsak sinir
sistemini tutan hastalıklar da vardır. Bunlarda
ganglionların yapısal ve morfolojik bozuklukları
sözkonusudur. Bu hastalıklar kabızlık ve
psödoobstrüksiyonların bir kısmından sorumludur.
Konjenital kısa barsak , malrotasyon ve infantil
pilor stenozu gibi hastalıklarda da ganglionlarda
problemler olduğu gösterilmiştir.
Obstrüktif
İnfant döneminde olan
obstrüktif durumlar
- Anterior ektopik
anüs: Anal açılışın öne yer
değiştirmesidir.
anüs-furset
mesefesi
----------------------------------------------------------
koksiks-(vajinal/skrotal)
furset mesafesi
oranının
kız çocuklarında 0,34 ' ün altına,
erkeklerde ise 0,46 ' nın
altına inmesidir.
Geniş bir posterior duvar
oluşur ve ampullanın genişlemesi ile daha da
düzleşerek dışkının anüse yönlenmesinde
problem yaratır. Bu nedenle bazı hastaları cerrahi
girişim gerekebilirse de çoğu hastada klinik
olarak tolere edilebilirdir.
İinfant döneminde
ağrılı konstipasyona yolaçar. Rektal muayenede
dilate ampulladan önce dar bir halka yada bant gibi
palpe edilir. Genellikle kademeli dilatasyonlara
cevap verir.
İnfant döneminden sonra
olan obstrüktif durumlar edinseldir.
Endokrin Metabolik
Psödo obstrüksiyon sendromu
anatomik olmayan tüm anormal peristalsik durumlar
için kullanılmış, artık pek tercih edilmeyen bir
tanımdır. Motilite bozuklukları kendini mide
boşalmasında gecikme, ince barsakta staz ve/veya
kabızlıkla kendini gösterir. Ailesel şekilleri
vardır. İnfant döneminde kendini kaka yapamama,
distansiyon, ilerleyen veya ataklar halinde
motilitede bozulmalarla kendini gösterir.
Günümüzde bu sendromun fonksiyonel, sayısal veya
yapısal ganglion patolojilerine bağlı olduğu
düşünülmektedir.
Sekonder veya edinilmiş
motilitede bozukluklarının çok farklı
(nörolojik, musküler, farmakolojik, metobolik)
nedenleri vardır. Primer myopati, kollojen doku
hastalıkları, amiloidozda da ilerleyen dismotilite
ve kabızlık kliniği ortaya çıkabilir.
KABIZLIK
KOMPLIKASYONLARI
Çocuklarda karın
ağrısı, ağrılı dışkılama ve kaka kaçırma
kabızlığın başlıca komplikasyonlarıdır.
Oluşabilecek başka komplikasyonlar ise rektal
fissür, enüresis, üriner enfeksiyon, rektal
prolapsus ve soliter ülser, staza bağlı sindirim
bozukluğu, bakterial over growth, safra asitlerinin
dekonjugasyonu, steatore, protein kaybettiren
enterokolit, sosyal uyum bozukluğu, depresyon ve
anksiete olarak sıralanabilir. Enkopretik
çocukların %40'ında enüresis saptanmaktadır.
Rektumun boşaltılarak mesane üzerindeki baskının
kaybolması ile enüresis de düzelmektedir. Alt
kolonun genişlemesi ile üriner enfeksiyonların
arttığını özellikle sol üreter obstrüksiyona
yolaçtigini söyleyebiliriz.
Alt kolonun genişleyerek
tonusunu kaybetmesi internal prolapsusa hatta
invajinasyona bile yolaçabilir. İnternal
prolapsusun kronikleşmesi rektal duvarda ülserlere
de(soliter rektal ülser) neden olabilir. Klinikte
kendini dışkılama ile ilişkisi olmayan kanlı
mukus şeklinde gösterir.
AYIRICI
TANI
HIKAYE
Ayırıcı tanıda hikaye
kadar önemi olan bir yöntem yoktur. Doğum
komplikasyonları, doğum kilosu, ilk mekonyum
pasajı, ilk beslemelerin tolere edilip edilmemesi
sorgulanır. Kabızlık sıklıkla anne sütünden
ayrılma ile başlar. Bu dönemde diyette
kabızlığın en sık nedeni inek sütüdür. Okula
başlama ve gizliliğin kaybolması katkıda bulunan
diğer faktörlerdir. Çocuğun bezden tuvalet
eğitimine geçmesi de önemli aşamalardandır.
Aile hikayesinde genetik
faktörler, aganglionosis, kistik fibrosis,
hipotiroidizm, nörofibromatosis veya myopatiler
araştırılır.
Kakanın karekteri doğumdan
itibaren sorulur. Özellikle ilk 24 saat önemlidir.
Kıvamı, çapı, hacmi ve sıklığı sorulur. Sık,
küçük parçalar halinde dışkılama yetersiz
dışkılamanın bulgusudur. Aralıklı büyük
miktarlarda dışkılama fonksiyonel kaka birikmesini
düşündürür. Abdominal distansiyon, ince diski,
kaka yapamama, enkopresis olmaması distal
obstrüksiyon düşündürür. HH, anal çepeçevre
darlık, anterior ektopik anüs, küçük sol kolon,
sakrokoksigeal teratom, hatta infantil crohn
hastaligi buna neden olabilir.
Enkopresisin başlangıç
yaşı ve başlangıçtaki koşullar ortaya konulur.
Soiling sıklıkla ilerliyen bir süreç gibi değil
düzensizdir. Kabızlık olmadan görülen kaka
kaçırma organik (anatomik?) veya psikolojik bir
neden düşündürür. Ailenin kaka kaçırmaya olan
tepkileri de anlaşılmaya çalışılır.
Kabızlığın başlangıç
yaşı beklendiğinden fazlaysa veya hasta tedaviye
çok dirençli ise muhtemel cinsel veya rektal
suistimal ortaya çıkarılmalıdır. İnternal
rektal çatlaklar genellikle kabızlığın neden
olduğu istenmeyen sonuçlardır. Eksternal
fissürler ise suistimal, iltihabi proktitis veya
crohn gibi hastalıklara bağlı kabızlıkların
nedenidir.
Hastanın tıbbi hikayesinde
neden olabilecek cerrahi bir girişim, NEK gibi
yenidoğan hastalıkları , kabızlık yapabilen
ilaçlar öğrenilir. Laksatif ilaç suistimalinin
anoreksia ve bilumianin altta yatan nedeni oldugu
düşünülmektedir. Kabizliga kronik depresyon veya
hiperaktivite eslik ediyorsa trisiklik
antidepressanlar tedaviye ilave edilir.
Kabizlik hastalarinda ishal
ataklari olmasi infantlarda darlik öncesi
enterokolit, adölesanlarda ise irritabl barsak akla
getirmelidir. Enkopresisli hastalarda da bol yumusak
gaita çikisi olabilir ve aile tarafindan ishal
olarak anlatilabilir.
Mümkün olursa ziyaret
öncesinde aileden haftalık semptom ve diyet listesi
isteyin. Buraya dışkılama sayısı, özellikleri
ağrı ve enkopresis not edilsin. Diyet notları da
lif miktarı, kalorik yeterlilik ve çocuğun uyum
sağlayacağı yiyecekler hakkında fikir verir.
Fizik MUAYENE
Muayene gelişme takibi ile
başlar. Aktif büyüme sırasında hastalığın
gelişmesi ile duraksama olup olmadığı
araştırılır. Genel muayene sistemik hastalık
olup olmadığı ve nörolojik incelemeye
odaklandırılır. Karın distansiyon açısından
değerlendirilir ve karın çevresi ölçülür.
Karın çevresi takipte önemlidir ve evde de
ölçülebilir. Barsak sesleri dinlenir. Perine kaka
kaçırma, streptokok ve mantar enfeksiyonu, fissür
için incelenir. Anterior ektopik anüs için anüs
çıkışı değerlendirilir, koksikse ve
vajinal-skrotal furşete uzakligi ölçülür.
Çocuklukta hemoroid uzun
kabızlıklarda bile çok nadir görülür. Sert ve
kalın dışkılama nedeni ile anal bölgede bir
katlantı gelişebilir. Crohn hastalığında
perirektal bölgede darlıkların dışında fistül,
abse ve ülserasyonlar görülür.
Rektal muayene çocuğun en
rahat olabildiği pozisyonda yapılır (hatta
anne-babanın kucağında). Muayenede kanal girişi
gergindir bir darlığı hissedebilmek için hasta
tarafından gevşetilmesi gerekir. Normal ampulla
hafifçe dilatedir ve kaka içerebilir. Geniş bir
ampullanın sert kaka ile dolu olması fonksiyonel
retansiyon düşündürür. İnternal anal fissürler
palpe edilebilir, tüm duvarlar pelvik kitle için
muayene edilir. Kanalın arkaya asimetrik kayması
anterior ektopik anüs bulgusudur.
Karın muayenesinde sigmoid ve
distal kolon genişlemiş olarak hissedilebilir.
Kolonda kaka palpe ediliyor, rektal ampulla boşsa bu
durum ya enema uygulamasına yada tümör, NEC
darlığı gibi bir nedenin proksimalinde birikmeye
işaret eder. Sakral bölge muayenesi de ihmal
edilmemelidir.
LABORATUAR ÇALIŞMALARI
Biokimyasal çalışmalar
bazı sistemik hastalıkları ayırmak için
gereklidir. Bunlar tiroid fonksiyonları, serum
kalsiyum-magnezyum miktarı, üre-elektrolit
düzeyleri olabilir. Rektosigmoid impaction varsa
özellikle de kaka kaçırma varsa idrar tahlili ve
kültürü gereklidir. Dirak karın grafisi muayenesi
güç olan çocuklarda ve dışkılamanın tam
olmadığı düşünüldüğünde yararlıdır.
Sakral bölge incelemesinde sakral grafiler,
şüpheli durum varsa MRI bilgi verir. HH
düşünülüyorsa hazırlık yapılmadan çekilen
baryum enema çok değerlidir. Total kolonik
aganglionosiste baryum enema normal görüntü verir.
Bu çalışma NEC striktürlerini de başarı ile
gösterir. Normal çocukta rektum sigmoidten
geniştir, HH da durum tersine döner. Defekogram
pelvik tabanın durumunu göstermesi için
tanımlayıcıdır.
Anorektal manometri internal
anal sfinkter gevşemesini ve sıkışma hissinin
geliştiği basıncı gösterir. Kronik
konstipasyonda %25 paradoksal olarak defekasyonda
internal anal sfinkter basıncının arttığı
gösterilmiştir. Bu durum hastaların tedavilerinin
uzun sürmesinin nedenidir ve biofeedback tedavisi
gerektirir. Kronik intestinal psödoobstrüksiyon
için çok az merkezde motilite çalışmaları da
yapılmaktadır. Nöropatik veya musküler motilite
bozukluğu hakkında bilgi verir.
HH hastalığı için
aspirasyon ve AchE boyası koydurucudur. HH tanısı
için tam kat biopsi de alınabilir. Tam kat biopsi
amiloidoz, lipit depo hastalığı ve crohn
hastalığı için de tanısal değeri olan bir
tetkiktir.
KRONIK
KABIZLIK VE ENKOPRESIS TEDAVISINDE YAKLASIM
Yaklaşım üç kısımda
incelenebilir:
1. Tam boşaltma
(diskilatma ve disimpaction), diskilamanın
güçlendirilmesi
Normal kolorektal tonusu
sağlar. Aile-çocuk ile iyi uyum sağlamak ve
işbirliği gereklidir. Bu konuda önemli noktalar
tablo 3 ‘tedir. Aileye normal dışkılama
hakkında bilgi verilir. Bu zor durumun fiziksel ve
psikolojik özellikleri , tedavi anlatılır. Hastaya
ilgi göstermenin ve tedaviye rızasının alınması
gereği anlatılır. Büyük çocuklarda başarı
kartları-takvimleri kullanılır. Bu hastaların
çoğunluğu tam bir tuvalet eğitimi alamamıştır.
Bu hastalarda tedavi ile ilintili olamyan bir tuvalet
alışkanlığı eğitimi başlanır. Valsalva
manevrasının artırılması için alaturka tuvalet
veya oturak kullanılabilir. Davranış tedavisi
için dışkılama ödüllendirilebilir. İlaçlarla
destek verilir.
Diyet için aileye ilk olarak
nişastalı ürünleri ve süt ürünlerini
azaltması önerilir. Fonksiyonel fekal retansiyonda
gevşemiş olan kolorektal tonus azalmadan diyette
lifli ürünlerin artırılmasının faydası
olmaz.
2. Dışkılamanın
devamı : Tonus sağlanınca dışkılamanın yeterli
olması için lifli yiyecekler artirilir.
Hastada remisyon sağlanınca
diyette lifli gıdalar maksimuma çıkılır.
Nişastalı ve sütlü gıdalar orta derecede
artırılır.
3. Ilaçlardan kesme:
İlaçlar yavaş yavaş azaltılır.
1* Tam bosalmayi saglama veya
disimpaction
Barsagin tam boşalmasi
saglanmadan hiçbir tedavinin basarili olmasi
mümkün degildir. Bazen lavmanlarla bosaltma
saglanirken bazen impaction’in manuel çikarilmasi
gerekir. Genel kural olarak mecbur kalinmadikça
rektal girisimden sakinmak gerekir. Yöntemler
farklılıklar gösterdiğinden sadece öneriler
olarak verilmiştir. Rektal muayenede sert ve büyük bir
impaction kitlesi varsa 2-5 gün enemalar
gerekebilir. Mineral yağlarla enema başlanıp 30 dk
sonra fosfat enama verilmesi etkili bir uygulamadır.
Enemalar genellikle evde uygulanır ve uygulamada 3-5
günü geçmemek gerekir çünki elektrolit
bozukluğuna yolaçabilir. Musluk suyu ile, bitkisel
ve sabunlu yapılan enemalardan kaçınılmalıdır.
Perforasyon, ülser, su intoksikasyonu gibi
komplikasyonlar bildirilmiştir. Mineral yağlar ve
fosfat enema ile yeterli dışkılama
gerçekleşmezse hiperosmolar enemalar denenebilir.
Radyolojik olarak kontrast madde ile karışmış
sıvı verilebilir. Bazı merkezlerde desimpaction
için rektal tüp ile ılık irrigasyon
yapılmaktadır. Disimpaction için üç gün yüksek
doz mineral yağ verilebilir. Magnezyum sitrat
desimpaction için kullanılmaz.
Enema ve lavajlarla impaction
açılamazsa hasta yatılarak oral lavaj (barsak
irrigasyonu) denenebilir . (30-40 ml/kg saat
polietilen glikol elektrolit solüsyonu tercih
ediliyor.) Acil kolonoskopi yapılacak hastalarda 6-8
saat temizlik için yeterli iken bu tip hastalarda 24
saat üzerinde irrigasyon gereklidir. Bu işlem
sırasında kramplar kaçınılmazdır, bir miktar
kusma da normaldir.
Sikça kullanılan gliserin
supposutuarların distansiyon geliştikten sonra ve 6
aydan büyük çocuklarda yeri yoktur. Impaction’u
olmayan hastalarda bisacodyl supp.(örn laksotek
5-10mg) kullanılabilir.
2* Tam
diskilamanın güçlendirilmesi
Dışkılama gerçekleştikten
sonra rektumu boş tutmak amaç olmalıdır. Tuvalet
davranış eğitimi, kaka yumuşatıcılar,
laksatifler bu amaçla kullanılır. Bu evre 2-6 ay
hatta daha uzun sürebilir. Amaç kolonun normal
çapa dönmesi ve tonusunun geri
kazandırılmasıdır. Bu sağlandıktan sonra fekal
retansiyona bağlı enkopresis birkaç gün içinde
düzelecektir. Organik nedene bağlı veya
davranışsal enkopresislerde ise bu yaklaşım
hatalı olur. En iyi yaklaşım medikal tedavi,
davranış şekillendirilmesi ve öneri desteği ile
sağlanir. Inkontinansi olan büyük çocuklar,
paradoksal anal sfinkter gevsemesi olan hastalar ve
alçak tip anal atrezi hastalarında biofeedback
tedavi için tecrübeli bir terapist yararlı olur.
İnfant döneminde kakanın
yumuşatılması genellikle yeterlidir. Küçük
bebeklerde zeytinyağı gibi organik yağlar, 6
aylıktan sonra laktuloz kullanılabilir.
Dışkılama başlamadan önce bu tedavi geçici gaz
şikayeti yapabilir. Pirinç unu mamalar ve muzdan
kaçınmak gerekir. Doğal olmayan gıdalardan da
kaçınılmalıdır. Suni (Ek) gıdalara başlayınca
emilmeyen şekerlere (laktuloz gibi) gerek kalmaz
ancak çocuk aile sofrasına oturunca ve tam süt
verilince şikayetler tekraryabilir.
En dirençli vakalar oyun
çocuklarıdır. İlaç tedavisine ve davranış
tedavisine iyi yanıt vermezler. Ailelerin verilecek
ilaçların güvenilirliği ve gerekliliği konusunda
ikna edilmeleri gerekir. Kabızlığın fiziksel ve
psikolojik yönleri kontrol altına alınmadan
tuvalet eğitimi uygulanmamalıdır. Kaka
yumuşatıcılar ve stimulan lakatifler aylarca
kullanılmak durumundadır.
Oyun çocuklarında kaka
laktuloz veya mineral yağlarla yumuşatılabilir.
Laktuloz 5-10 ml günde iki doz başlanıp 45 ml
günde iki doza çıkılabilir. Başlangıçta gazda
artma ve istenenden yumuşak bir dışkı elde
edilir. Emulsifiye mineral yağlar da bir seçenektir
2 ml/kg günde iki doz başlanır 6-8 ‘e kadar
çıkılabilir. Uygun doz bulununcaya kadar alttan
yağ sızmaları gibi şikayetler görülebilir. Bu
preperatların yağda emilen vitaminlerin emilimini
etkilediği unutulmamalıdır.
Magnezyum sütleri gibi motive
edici laksatifler kullanılabilir. (Okul öncesi
çocuklarda günde iki çay kaşığı iki dozda)
Amaç günde 1-3 kez dışkılamayı 1-2 hafta
boyunca sağlamaktır. Daha büyük çocuklarda
tabletler aynı amaçla kullanılır. Mide
boşalmasını artıran cicapirid gibi laksatif
etkileri de olan ilaçlar giderek daha yaygın
kullanılmaktadır. Genel kullanım iki dozda 0,2
mg/kg ‘dır.maksimum doz 10mg dır. Ancak kronik
konstipasyonlarda çok yeri olduğuna inanmıyorum..
Mevcut laksatif tedavisine ilave edilebilir.
Metaclopramide de kullanılabilir.
Fenolftalein veya castoria
uzun süreli tedavi gerektiğinden çocuklarda
önerilmez.
3*
Ilaçlarin kesilmesi
Düzenli dışkılama
sağlanınca yavaş yavaş laksatifler azaltılır.
Yumuşatıcılara devam edilir. Günlük uygulamadan
sonra magnezyum sütleri veya senna günaşırı bir
ay kadar devam edilir. Problem olmuyorsa üç günde
bire inilir.
Aynı zamanda gıdadaki lif
oranı artırılır. Kepek kullanılabilir. Lif
kaynakları su çeker, çözünebilir bakteriler
tarafından bir miktar fermante edilebilir ve feçes
kitlesini artırır. Miktar gaz üretimi ve ve
distansiyon yapıcı etki nedeni ile azar azar
artırılır. Kaka yumuşatıcılardan farklı olarak
lif kullanımı rektal distansiyonu artırarak
sıkışma hissini uyarır ve tuvalet eğitimine
yardımcı olur.
Şayet bulgularda kötülesme
olursa kolon distansiyonunu önlemek için bisakodil
suposatuarlar üçüncü gün verilir. Yakın takip,
kontroller, semptomların takibini erken saptamak
için önerilir. Gerekirse ilaçlara ve diyet
tedavisine geri dönülür.
Daha büyük çocuklara da
aynı prensiplerle yaklaşılır. Davranış
modifikasyonu daha ön plana çıkar ve hastanın
işbirliği şarttır. Büyük çocuklarda lif kaka
hissini uyarmak için daha erken başlanabilir.
Düzenli tuvalete çikma aliskanliginin tesisi
gerekir.
EN UYGUN KOSULLARDA BILE
TEDAVI AYLAR SÜRER. REKÜRRENS ORANI %50 DIR.
REKÜRRENSIN ERKEN TESPITI ILAÇ GEREKSINMESINI
AZALTIR.