YANIKLAR
Ölüm
nedenleri arasında 6 yaşından küçük
çocuklarda ikinci, 6-16 yaş arasında üçüncü
sıradadır. Genellikle ev kazaları olup
önlenebilir nedenli olanları çoğunluktadır.
Dört yaş altında en sık neden sıcak su ile
haşlanma şeklindedir. Bu grupta Kız/Erkek çocuk
oranı 1/2 dir. Dört yaşından sonra alev
yanıkları, kimyasal yanıklar, elektrik
yanıkları ön plana çıkmaktadır. Bu grubun
Kız/Erkek oranı eşittir. Alev yanıkları tam kat
(full-thickness) yanıkların en önemli nedeni olup
en yüksek mortalite ve morbiditeye sahiptir.
Çocukların
yüzey / ağırlık oranları yüksek olduğundan:
> hem
buharlaşma ile (evoperatif) sıvı gereksinimi
yüksek
> hem de
ısı kaybı yüksektir.
Çocukların
cilt ve yağ dokusu da incedir.
Akciğer fonksiyonları
genellikle iyi olmasına rağmen metabolizma hızlı
olduğu için solunum rezervi erişkine göre
azdır. Bu nedenle solunum yolları zedelenmesinde
genel durum daha çabuk bozulur.
Çocukların serbest su
klirensi düşüktür. Bunun anlamı daha rahat ödem
gelişmesi ve gelişen ödemin uzun sürmesidir.
İlk
değerlendirme
Solunum yollarının açık
olması temin edilmelidir. Olay kapalı yerde
olmuşsa, yüz yanığı-ağız yanığı varsa, üst
solunum yolu tıkanıklığı, wheezing varsa solunum
yollarının inhalasyon ile etkilenmesinden
şüphelenilip uygun yaklaşımda bulunulmalıdır.
Yanıklarda eşlik eden
traumalara bağlı yaralanmalar da olabilir, gözden
kaçırılmamalıdır. Yanığın oluş mekanizması,
zamanı yanığın derecesini gösterebilir. Sıcak
su yanıkları genellikle tam kat değilken alev
yanıkları tam kat olabilir. On yaşından büyük
çocuklarda ''9lar'' kuralı uygulanabilir. Daha
küçük çocuklarda başın kapladığı alan
arttığından yanık bölge oranlarını gösteren
kartların uygulanması doğru olur.
On yıl içinde aşısı olan
vakalara kirli vakalar dışında aşı gerekli
değildir. Hiç aşısı olmayan çocuklara ise TİG
de vermek gerekir.
Tedavi
Hangi
hastalar yatırılmalıdır?
Solunum yollarının
etkilendiğini gösteren bulgular veya şüphe varsa
hasta yatırılır. %10 'dan az etkilenme varsa,
yanık tam kat değil ise ayaktan izlenir. İki yaş
altındaki yanıkları tam kat kabul etmek gerekir.
Yine geniş yüz yanıkları, perine, el-ayak
yanıklarında endikasyon geniş tutulur. Bir yaş
altında %5 yanıkları da yatırmak gerekebilir.
Kimyasal yanıklarda ve elektrik yanıklarında
lezyon göründüğünden çok daha önemli olabilir.
Bu durumda kesin karar verilinceye kadar hastaneye
yatırmakta fayda vardır. %30'dan fazla yüzeyde
yanık varsa, inhalasyon yanığı ciddi boyutlarda
ise yanık merkezlerinde tedavi gereklidir.
Minör Yanıklar, Toplam
vücut yüzeyini geçmeyen , tam kat olmayan
yanıklar veya %2'yi geçmeyen tam kat yanıklardır.
Ağızdan oral sıvı tedavisi yeterli olduğundan
yatırılmadan takip edilebilir. Tedavide hedefler
ağrının ve enfeksiyonun önlenmesi, iyileşme
döneminin kısaltılmasıdır.
İlk yardım prosedürü
olarak kısmi yanıklarda buzlu su yararlıdır.
Ancak büyük yanıklarda bu uyugulama hipotermiye
yol açar. Küçük (minör) yanıklarda kapalı
takip, topikal antimikrobial ajanlarla açık takip
veya kombine şekilde takip yapılabilir. Küçük
yanıklarda oluşan veziküller intakt
bırakılmalıdır. Bu yaklaşım enfeksiyondan
korunma, hızlı iyileşme, hastanın daha rahat
olması gibi avantajlar taşır. (Tabii ki dış
ortam ile ilişkide değil ise) Yüzey bakterileri
yanık yüzeyinde kolonize olursa yanık
derinleşerek tam kat hale gelebilir. Yüzeyel
enfeksiyon ağrıda artma, iyileşmede gecikme ile
sonuçlanır.
Takipte iki yaklaşım
vardır:
> İlk yaklaşım yanık
yüzeyini yapışmayan steril gazlı bezle örtüp
kalın bir örtü ile (pet gibi) kapamadır. Gün
aşırı pansuman değiştirilir
> ikinci yaklaşım
yanık yüzeyinin topikal antimikrobial krem ile
örtülüp ince şekilde kapamadır. 12-24 saatte
bir pansuman değiştirilir. Yaralar açık olarak da
izlenebilir. Topikal antimikrobial krem
uygulanır. Yanık 12-24 saatte bir yıkanarak krem
tekrar sürülür. Gümüşsülfadiazin en çok
kullanılan antimikrobial ajandır.
Genellikle 10-14 günde tedavi
tamamlanır. Yüz ve gövdede açık tedavi,
ekstremitelerde kapalı tedavi daha başarılıdır.
Sınırlı alandaki tam kat yanıklar ayaktan takip
edilebilir. Eskar oluşumunu takiben greftleme
uygulanır. Ayaktan takip edilen hastalarda ağrı
için kodein, meperidin veya acetaminofen verilir.
Majör Yanıklar infantta %20,
daha büyük çocuklarda %30 üzerinde yanıklardır.
Sıklıkla inhalasyon yanıkları veya hayatı tehtid
eden travmalarla birliktedir.
Hava yolu : Bütün
yaralanmalarda olduğu gibi açık hava yolu ve
solunumun sağlanması önemlidir. ÜSY
obstrüksiyonu varsa inhalasyon yanığı akla
gelmeli ve endotrakeal entübasyon uygulanmalıdır.
Hafif inhalasyon yanığı düşünülüyorsa kan
gazları moniterize edilip klinik bozulma olursa
endotrakeal entübasyon düşünülmelidir.
Baş-boyun bölgesinde yanık varsa sıvı
resusitasyonu sonrası gelişen ödem endotrakeal
entübasyonu çok daha güçleştirebilir. Şayet
entübasyon tüpünün birkaç gün sonra
çıkarılacağı tahmin ediliyorsa nazotrakeal
entübasyon daha uygun olur. Her iki uygulamada da
yanık alanı koruma açısından bağlama tercih
edilmelidir. 7-10 gün üzeri uygulamalarda
trakeostomi uygulanır, enfeksiyon riski daha
yüksektir.
İnhalasyon yanıklarında
akciğer hasarı birkaç gün sonra tamamlanır. Bu
dönemlerde günlük grafi ve seri kan gazları ile
takip gerekir. Bazı hastalarda esnek (fleksibl)
bronkoskopi tanı ve aspirasyon için çok
yararlıdır. Hafif ve orta dereceli hipokside
destekli (asiste) ventilasyon, aralıklı mandatory
ventilasyon veya devamlı pozitif basınç
yöntemleri seçilebilir. Ancak artan (progresif)
hipoksemi ve asidoz en iyi paralizi sağlanarak
kontrollü ventilasyon ve PEEP ile ventile
edilebilir.
%30 ve daha geniş yanıklarda
yanık ve ağrıya cevap olarak taşipne olabilir. Bu
hastalarda genellikle akut mide dilatasyonu ve kusma
vardır. Solunum fonksiyonları daha sonra bozulur.
Bu hastalara koruyucu nazogastrik uygulama mide
dilatasyonunu ve aspirasyonu engellediği gibi ileusa
bağlı oluşabilecek şoku da önler. Gastrik
dilatasyon genellikle yanıktan 48 saat sonra
gelişen bir problemdir.
Sıvı
Resusitasyonu
Major bir yanıktan sonra
mikrovasküler geçirgenliğin yanık olan ve olmayan
dokularda artması ile vücut sıvıları ve
proteinde kayıplar başlar. İntrasellüler ve
extrasellüler mesafelere geçiş olur. Genel
vücut ödemi eğilimi vardır. Bu değişimlerin
sorumlusu yanık dokulardan salınan vazoaktif
mediatörlerdir.
Yerine koyma (replasman)
tedavisinden beklenen aşırı ödem geliştirmeden
hayati organ fonksiyonlarını sağlamaktır. Ancak
özellikle çocuklarda sıvı resusitasyonunda bunu
ödemsiz yapmak mümkün değildir. Hipertonik
solüsyonlar deneysel olarak ödem gelişimini
azaltmıştır ancak hiperosmolarite riski vardır.
Temel yaklaşım izotonik serum ile yeterli volümün
verilmesidir. İlk 24 saatte artmış kapiller
kayıp nedeni ile albumin gibi kolloidlerin yeterli
plazma volümünü sağlayamadığı, yanık olmayan
dokularda ise ödemi artırdığı gösterilmiştir.
Bu nedenle kolloid sıvıların 24 saatten sonra
verilmesi öneriliyor. Erken kolloidin avantajlı
olduğu durum ise bir yaş altıdır.
Hastaya sağlam ekstremiteden
periferik yolla veya cut-down ile damar yolu
açılır. Büyük yanıklarda, inhalasyon
yanıklarında santral venöz katater veya swan-ganz
katater monitorizasyon için takılır. Ancak
işlem zaman aldığı için ilk iv yol için tercih
edilmemelidir. Hastadan aynı anda tamkan sayımı
ve elektrolit için kan alınır. Saatlik idrar
takibi için foley sonda takılır. Okul öncesi
çocuklarda özellikle infantlarda membranöz üretra
striktürü riski nedeni ile balonsuz katater tercih
edilir.
Başlangıç sıvısı olarak
ringer laktat tercih edilir.
%25-30
yanık yüzeyinde ilk 24 saat 3ml/kg / %
%35 ve
üzerinde en az 4 ml / kg / % sıvı hesaplanır.
İlk 4-6 saat bu sıvının yarısı , daha sonra
kalan yarısı verilir.
İkinci gün ilk gün
hesaplanan sıvının yarısı ila ¾'ü yeterlidir.
Bu sıvı %0.45Nacl %5Dextroz şeklinde genellikle
uygundur. Kardiyak output halen yeterli değilse
ikinci gün %5Albumin de endikedir.
Kardiyak output yeterli ise:
*Normal vital bulgular
*Açık bilinç
*Laktik asidoz olmaması
*Yeterli periferik dolaşım
sağlanır.
Yerine koyma tedavisinin
yeterli olup olmadığı en iyi saatlik idrar takibi
ile yapılır. 1ml/kg/saat ortalama idrar çıkışı
dört saatte bir kontrol edilip verilen sıvı
gözden geçirilir. İki yaş altında geniş
yanıklarda ve hipotermik infantlarda ciddi laktik
asidoz olup kardiyovasküler cevap yeterli
olmayabilir. Hipotermi yoksa NaCO3 gerekebilir.
Küçük çocuklarda ve
infantlarda yaralanmaya glukoz cevabı farklı
olabilir. Başlangıçta genellikle hiperglisemik
seyrederler ve ringer laktat verilmelidir.
Başlangıç şekeri düşükse %5 Dextrozda
hazırlanmış ringer laktat, glukoz yüksek
seyrediyorsa insülin ilavesi gerekebilir.
İlk 48 saatten sonra kapiller
kayıp azalarak yanık yüzeyinden buharlaşma ile
sıvı kaybı ön plana çıkar. İdame sıvısına
ilave olarak 1-2ml / kg / % olarak hesaplanan miktar
24 saatte %0.2 NaCl damar veya ağız yolu ile
verilebilir. Kayıp ağızdan yolla verilecekse
%10-15 kadar fazla olarak verilmelidir.
İlk iki hafta elektrolit ve
kilo takibi yakından yapılmalıdır. Aşırı ödem
gelişimi solunum fonksiyonlarını bozabileceği
gibi ikinci derece yanığın üçüncü dereceye
geçmesine yolaçabilir.
Derin yanıklarda
hemaglobünüri gelişebilir. Mannitol ve ilave
sıvılar akut tübüler nekrozu önlemek için
gereklidir.
Kan Replasmanı: Yanık
yüzeyinde termal nedenle alyuvar kaybı da olur.
Ancak ilk 48 saat plazma kaybı ön planda olduğu
için rölatif polisitemi olur. 5-7 gün içinde
anemi fark edilir hale gelir. Hematokriti %35-40
civarında tutmak yeterlidir. Sonrasında
debridmanlar ve greftleme işlemleri için
transfüzyonlar gerekebilir.
Yara yeri
enfeksiyonu
Tam kat yanıklar damarsız
denatüre dokuları ile iyi bir vasattır. Küçük
yanıklarda yanık içinde lokalize enfeksiyon
gelişirken büyük yanıklarda immün sistem
baskılandığından normal dokulara yayılarak
hızla tedavi edilmez ise sepsis, multi organ
yetmezliği ve ölüm ile sonuçlanır. Sistemik
antibiotiklerin proflaksi ve tedavideki önemi
kısıtlıdır. Avasküler ortama yeterince penetre
olamazlar. Topikal ajanların g(+) lere etkinliği
iyi olmakla birlikte g(-) ler daha çok
görülmektedir. Enfeksiyonun gelişimini engellemek
tedaviden daha kolaydır.
Yaranın günlük takibi, en
ufak değişiklikte şüpheli olmak gereklidir.
Sürüntü kültürü veya biopsinin histolojik
incelemesi enfeksiyonu ve derinliğini gösterir.
Hipotermi, BK artışı, PLT
azalması, Glc İntoleransı, Artan gastrik rezidü,
Bilinçte bozulma, Taşikardi, taşipne, idrarda
azalma, PaO2'de düşme sepsis olasılığını akla
getirmelidir.
Yanıkta mantar ve virus
enfeksiyonları da ciddi sonuçlanabilir. Mantar
enfeksiyonundan bahsedecek olursak çoklu sistemik
antibiotik kullanımı, mantara etkisi az topikal
ajanlar, konağın immün sisteminin zayıflaması
altta yatan nedenlerdir. Özellikle normal florada
bulunan candidalar yanığın 3-6'ıncı haftasında
candida sepsisine yol açabilir. Amfoterisin-B
tedavide kullanılabilir. Oral mikostatin
proflaksisinin riski çok azalttığı
görülmüştür. Yara yerinde candida görülürse
topikal antimikrobial ajana mikostatin ilave
edilebilir.
Diğer fungal enfeksiyonlar
nadir görülür. ancak yüksek mortalite ile
seyreder.
Viral enfeksiyonla nadiren
tanı alırlar ancak fatal seyredebilir ve yanık
merkezlerinde salgınlar yapabilir.