ALİ CENGİZKAN
(1954)
 

TAŞ DA ÇÜRÜR
Böyle dedi kaya mezarını temizleyen Rüstem Usta.

Taş da çürür.

İncir kokuşlu dar sokakları aştınsa, görmüşsündür
Kıyıda, küçük bir çocuk taş atıyor suya

Taş da çürür.

Eğil biraz, paslanmış kıyı babasına tutunarak sark
Suyla rıhtımın birleştiği yerlere bak

Taş da çürür.

Kumsalda, çam tahtasını astarlıyor sandalcı baba
Çocuk büyümüş; yüzmeyi biliyor, denizle oynamasını da
Yüreğim çürümez; gözyaşları işlemez, kurşunlarınız da

Taş çürüsün.
 

SOLFASOL OTOBÜSÜ
Haydi gel, bir kere daha deniyelim,
Mutluluk hakkını kaptırma başkasına.
Solfasol otobüsüne binelim sıkışıktır,
Yakın olmanı istiyorum bana,
Asu gel, bir kere daha deniyelim.

Bu otobüs en kalabalık, en coşkunu,
Yollarda hemen her gün kaza,
Ama olsun, biz yine ona binelim.
Şöyle geç, hem biraz daha sokul,
Duymak isterim o kızoğlan kokunu.

Senin ellerin ne küçükmüş ki,
Tuttuğun bir ölü gövde olmasın.
Derin nefes al, geleceği düşün.
Bilincini sık, yaşlar dolmasın,
Senin gözlerin ne büyükmüş ki.

Asu gel, bir kere daha deniyelim.
Asu gel, solfasol otobüsüne binelim.
 

IAN ANDERSON İÇİN PRELÜD
Bir aşkı şiddetlendirmek olabilir mi
Bir sesi, bir bakışı, bir sarılışı
Ayaklarımız yerdeyken ama, suda
Ya da salda gidiyoruz ırmak ağzına
Ağız dediysek o da bir çağrışım, içinde
Hurma kokusu bir dil taşıyan, gökdil
Gözlerinin renginde bulutlar gibi
Durmadan yer değiştiren, ama yürek
Bulur ya diğer yüreğin atışını, hızla
Kırk yıl, kırk yıl sonra döndüğünde
Çocukluğunun kentine, ayak nasıl
Bulursa kendi yolunu, kuru dere yatakları
Yasemin kokusuyla bulayıp alnını, aynı
Rengin peşine takılırsa, keşfedememişti
O anÕa kadar onun o olduğunu, güzelleme
Varlığını kaldırsın yataktan, sabah
Serinliğinde ıslak verandada, çıplak
Bedenden taşan ısıyı emdirsin taşlara,
Tiz ve ince bir anı gibi akıyorsa da yaşam
Neden peşinden gideriz adımlarımızın
İzlerimizin, bizi önümüzde takip eden?

Önümüzde takip eder adımlarımız bizi
Flütünün ezgisi gibi ve çaldığında kavallı
Ne zor, ne zor büyüsünden kurtulmak
Bir aşkın, bir aşkın, bir aşkı anar gibi
Peşpeşe taşlar, dokunuşlar, oynak bir kızın
Topuğu kaldırıma basan, tozlu, sevgili
Geceleri göğsümüzde seken, göğüsleri
Basma entari altında iki tomur, baharat
Küpesi gibi zümrüt gözleri, çıplak
Bedenimize dikilir, kuru otlar arasında kendi
Aranışını gerçekleştirir, inşaat tahtası oyun
Dansederken, kendi parçalarını tutacak çiviyle
Anılarını pekiştiren, anıların ve acıların çivisi
Şimdi senin ezgin nasıl da iyileştirir
Yarayı, bazen takılıp ardına imamla rahibin
Kendi çarmıhını taşıyan bir mesen: Ey
Halk, siz dilencilerim Koparıp parçalarımı
Ruhumdan, sadakamı sunuyorum size, işte
Sizi öldürecek küçük ezgi, minik nota, arsız
Motifi tüm bir yaşam bestesinin: Aşk
 
 
 

ANA SAYFAYA - BACK
 
 
 
 
 

1