METİN CELÂL
(1961)
 

YALNIZIM, YALNIZSIN, YALNIZIZ
kimse içimdeki boşluğu görmüyor
bir adresi yitirmek neler hissettirir insana
kalp atışlarından uzak olmak
soluğunda duyamamak mevsimleri, düşünmüyor

çok şey bilmenin hoş karşılanmadığı zamanlardayız
ciddiye alınmıyor sorularımız
gün afrikalı kalmaya kararlı
bu dünyadan olmamak da yetmiyor

ve siz geliyorsunuz, sarı elbisenizle bir silüet
hayatımdaki eksikleri gösteriyorsunuz
küçülüp silikleşiyorum, hafifliyor bedenim
yalnızlığım dağılıp çoğalıyor sesinizde

ben artık sadece kuşların şarkısını dinliyorum

9.9.99
 

OTUZ YAŞ
hep soruyorum
bir insanın kaç hayat hikayesi vardır
ve yalan olan hangisidir

unutup yıllarca sıcak kalan duyguları
nasıldır bir şehri yeniden düşünmek
denizin kızarmasını
işkencede kaybolanları
kazıklı yolları
başka ve aynı olan kimliğimizi

şehir yıkılırken üstümüze
tüm caddeleri ve sokaklarıyla
yutarken alışkanlıklar insanı
ve değişirken sokak adları
kim güvenir büyüye
su falına, vadeli mevduata

tabii ki yalnız kendime inanıyorum
inançların en değişmez olanına
jestler ve bakışlarla oluşan dile
on emrin sonuncusuna

kamuya ilişkin ehliyetim yok
kollarım arkadan bağlı
uydurma aşklar ve mutlu evlilikler
bana yakışır

hayatın sakin sularında beklerken
müdür çocukları nasıl sınıf geçer
budur benim merakım
burnumu karıştırmak
ve doktorculuk oynamak

yanılmadınız, çoktandır yalnızım
 
 

AİDS'E ŞANS TANIMA
                                        mazbut maceracı mahir'e
işte piyanist yerini aldı
zenci ve tanıdık bir gülümseyişle
"bin cin tonik daha!"
şehrin tepelerinde balyoz sesleri
-evlerimizi yıkan kimler
oy verdiklerimiz

oysa yeniydi, new orleans danslarımızda
hissediyordum usta terzilerin biçtiği kumaşınızı
kanımın son damlasıydı parfümünüz
ışık sızmıyor aramızdan, müzayededeyiz
-akşam kim benimle olacak
kim basacak bildirileri, kim dağıtacak

biliyorum arkadaşımın aşkısınız
bu gece bir yanlışlığım sizin için
alkol yaptı yuvamızı
çocukluğumuzun tavanaralarını hatırladık
-bombalı pankart gibiyiz
kimseye yar olmayacak iplerimiz

birazdan bardaklar toplanacak
alman usulü hesaplar gelecek
kredi kartlarına uzanacak tenli parmaklar
sığacağız bir taksiye, gece tarifesi
diliniz nedense dilimi arayacak
-basılacağız bir örgüt evinde
kamera önünde üç günlük sakal hepimizde
ısınacak içimizde bağırmak tutkusu
bizim olacak şarkılarda sokaklar
"bir şirden, bir de tuzlama, damardan!"
sizi benden soracaklar
-peşmergeler nerede
dağlarda kim hüküm sürer

unutmayın yarın yine aynı güne başlayacağız
sabaha prezervatiflerimizden utanacağız
 

WHITE LABEL
düzenleyip hayatımı
sığınırdım vakti olmayanların ıssızlığına
korkunun kokusu duyulurdu
ağzımda sabun tadı
sanki dilim değmiş tenine

alkol öldürdü hayatın acılarını
kimsenin anlamadığı soğuk bir şakaymışcasına
doğdum ikinci derece akraba evliliklerinde
hep düşler, düşüşlerle

o nemli ev, sıcak vanilya kokusu
muayyen günlerde öpiym ağbi muhabbetleri
o dekolte halimiz, mutluluk çubuğu anlar
ve ürpermelerim yargısız infazlarında

gereği yoktu hayatı fark etmenin
gözünde sıfırdı nominal değerim
sınadım saatleri saatlerle
fosilleştim, katılaştı kimliğim

siyanür! bu muydu hayatın anlamı
kaçmaya çalıştığım kimdi
kendimden başka

SAHİ, BEN SENİN NEYİNİM?

yeşil gözlerinde kırık siyah parçalar
nesnelerle arana koyduğun o ürkütücü mesafe
varolmayı reddedişindeki soyluluk
aile sırlarımız, mektup aşkları

inanmak ve anlamak için eğitilmiştin
severdin insanlara bakmayı
kendin bile farketmeden çözerdin gizlerini
oysa kimsenin kimseden öğrenecek bir şeyi kalmamıştı

öyle güzeldin ki korkuyordum adını anmaya
melekler kandırdı seni, uyurken omzuna konup
düşlerine sızdım, çeldim aklını
sevilmeyi keşfettin, değişti her şey

 
 
 

ANA SAYFAYA - BACK
 
 
 
 
 

1