REFİK DURBAŞ
(1944)

TUZAK
Nefretin adresini mi soruyorsun
cinnet yağmurunda kimsesiz kuşlardan
rüzgârı çalınmış yalnızlığımı mı
sevdanın adresini mi soruyorsun
ayrılığı mavi, hüznü beyaz uçan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

Sensin çılgınlığımın zalım kaynağı
elemin aşktan damıtılmış alevi
taşarken yüzünden hicranın ırmağı
zulmetin vahasını mı arıyorsun
bakışı gül sesi, gülüşü yaz açan

Yüzünde ay doğmakta. Seviyorum seni

Fırtınası çalınmış işte umudun
gençliğimin şafağı da haczedilmiş
acının ve aşkın tarihini yazmadan
su menzilinde akşam mı avlıyorsun
ikindisi kumral, baharı az olan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

Çile kuşatılmaz demedim mi sana
nur heykeli, gün avcısı, ay alevi
yüzü bereketli sevdalar tuzağı
kalbimin adresini mi soruyorsun
soyadı hüzünlü, adı naz anılan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

KARANLIKTA
ışığı söndür. hadi yanıma uzan
seninle eskiyorum hadi uzan
gün çoğalırken yüzümüzle
bir roman kahramanını yaşıyaraktan
hadi uzan biraz sevişelim
hadi uzan

gece ıslak ve su kadar dalgındır
açılırken koyu bir derinliğe pencerem
çünkü herkesin içinde hep aynı saksafon
ölümden kollarını taşıyaraktan
yürür eskiyen sıkıntısını
sen korkma. alışkanlıktır gittiğimiz bizim
hadi uzan biraz öpüşelim
hadi uzan

işte evimiz, aydınlığa çıkıyoruz
yolumuzun bittiği bir akşam korusunda
artık her şey uzanmaktır sevgi nerde
hadi uzan biraz ölelim
hadi uzan

HÜCREMDE AYIŞIĞI
Sesimi sesinin üstüne koyma
kara gecede, karanlıkta, acılı
yüreğimde yeşerdiyse de alevi ölümün
kan boğmadı daha korkuyu
kırılmadı kin ve öfkenin fidanı

Sesini sesimin üstüne koyma
ağzımda prangası tutuklu rüzgâr

Yanlış arama ölümden başka
kurşuna dizilen resimlerde
acıyla örülmüşse cesetler
ve ağlıyorsa hücremde ayışığı
üzgün değilim, hüzünlü asla

Yanlış arama ölümden başka
sırtımda falakası tutuklu rüzgâr

Yüreğimde mezarlar açma artık
kazıdım hücremin duvarına çünkü
zamanı kucaklayan öfkemi
acıdan üretilen sesimi
gençliği damıtılmış günlerimi

Yüreğimde mezarlar açma artık
elimde kırbaçları tutuklu rüzgâr

Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
korkuyu mu bekliyor o nöbetçi
niçin hiç konuşmuyor yıldızlar
şafak söktüyse nerde kar filizleri
uyusam uyansam her yerde bahar
Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
sesimde zincirleri tutuklu rüzgâr

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
deli rüzgâr, çıplak suyun rahminde
artık ne hücrem, ne yalnızlık
eskisi gibi düşmanım
ama hâlâ yanıyor yüreğimde işkence

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
yüzümde kelepçesi tutuklu rüzgâr

ÑSöyle kim hak kazandı ölüme

ZAMANI
Her sabah bu musibet sis
demirden yol kavşakları
dur durabilirsen her akşam
bir tuhaf ölüm ilanları
kitap adları: yakılmış çiçek adları
yakılmış har kokusu yağmurun
bir denizden bir yüze çıkma zamanı

(Dizlerine koyup başımı uyusaydım
çok mu geç seni anlamaların zamanı)

Yaşa yaşayabilirsen her sabah
dalları budanmış bu aşkı
genç zamanları ölü romanları
bir şiirden bir sesi çalma zamanı
her akşam: adını sen koy bu rüzgârın
yüzüne değer değmez uçan rüzgârın
hüzünler filizini budama zamanı

(Ellerinin kuytusunda saklardım yüzümü
çok mu geç seni sevmelerin zamanı)

Çürürse çürüsün gün alev tükensin
su uyumuştur gider akşama kalırım
uyanmışımdır gelir sevdana kalırım
ne derse ölüm meydana kalırım
ne derse bir ses bir sessizliğe
bir tuhaf yalnızlığın tadı
gidersin bırakılmışlığa kalırım

(Özledim özledim acılar zamanı
çok mu geç seni ölmeler zamanı)

ANA SAYFAYA - BACK




1