TURGAY FİŞEKÇİ
(1956)
SANA YARAŞAN
Sana yaraşan şiiri nerden bulmalı
Gülersin
Mum çiçeklerinin pembe kokusu yayılır dünyaya
Günebakanlardan bilinir yerin
Ezan çiçekleri akşamı beklemez , açar
Güçsüzleşir kalemim
Sana yaraşan şiiri nerden bulmalı
Ağlarsın
Gözyaşların uğur taşı olur çocukların göğsüne
Kötülük utanır kendinden
Anneyle baba barışırlar
Ben , sulugözlü ben
Bilemem ne yapacağımı
Yürüsen şiirler kaçışır
Sanki incecik bileğinden dökülürler
Beyaz , ipek çorabın sardığı
İçimde aşkım akan mavi damarların geçtiği
İncecik bileğinden
Başka türlü mutlu olamam
Sana yaraşan şiiri nerden bulmalı
KARDA IŞILTILAR
Gece yağmaya başlayan kardan mı nedir?
Saklamak zorunda olduğum kocaman bir sevinç varmış gibi
Çok güzel şeyler söyleyecekmişim de
Söyleyemiyormuşum gibi dolu dolu yüreğim.
İnsanca bir gülümsemeye rastladım
Hıdrellez günlerinde salıncaklarda sallanan insanların
Gönülleri kadar hafif.
Baloncunun peşinden koşan çocuk yüreği gibi sevdalı
Al, yeşil, sarı salonlarımız olsun. N'olur diyen
Bağlara gidelim
Asma çardaklarda yatalım gecelerde
İsteyen sabahlasın, istediği kitapla
İncir, üzüm, nar, şeftali
Hepsi hepimizin diyen
Sevginin dostluğun, arkadaşlığın dışında
Hiçbir anlama gelmeyen
İnsanca bir gülümsemeye rastladım
Merdivende verdiğin sarı kasımpatıyı unutmadım
Sevdiğim bir şiir kitabına taktım onu
Karıştı çiçeğin şiirlere.
Kolunu boynuma doluyorsun otobüste
Çocuğunu seven bir anne gibi
Yakınlığımız insanlığımızdan geliyor
Ne kadar insanlaşırsak
O kadar arkadaşız.
GÜZ BAHÇESİ
Altın sarı yapraklarda
Hayatın son kez yansıyan ışığı
Solarken yüzümde
Şiir
Kirlenen bir su gibi çıkıp gidiyor hayatımızdan.
Üzerinde unutulan meyvaları şarabî nar ağacı
Çiçeklerini anımsayan kim kaldı
Altmış yıllık çam, nasıl
Bu denli kıyıda kalabildiğine şaşkın
Orman oynamaz mı yerinden
Portakallar birer güneş olup yükselmez mi güz bahçesinden?
Ilık toprakta taze güz çimeni
Soluğuyla nemleniyor yüzüm
Asmada kalmış bir salkım
Son kırlangıcın şırası
Hüzün, güz bahçesinde kızkardeşim
Kameriyedeki ıslak sırada
Çocukluğum tarlalarda
Leylek peşinde
Uzakta, göğün ve denizin griliği içinde alevler
Arıtımevi bacalarında parlayan bayraklar
Ayva dallarıyla karışan fındığın dibinde
Henüz çürümemiş bir tane
Sincabım nerde, ben nerde!
Bu güz bahçesi sonu hayatın
Baharı bir daha görmek
Uzun, uzun bir gecede beklenen leylek
ANA SAYFAYA - BACK