HÜZNİ BABA: Hüzni Baba takma adıyla bilinen ve cami ho cası olan Mehmet Bahattin ;Yozgat ili, ilçeleri ve köylerinde halk arasında dilden dile anlatılarak gelen ve ölümünden sonra divanı ve bazı halk şi irleri yayınlanan ancak tam anlamıyla kavranamamış bir şairimizdir. Hüzni Baba'nın hayatı değisik eserlerde geniş olarak yayınlanmıştır. 1879 yılında Aşağı Nohutlu Mahallesinde doğmuştur. Önce Hüzni mahlasıyla daha sonra Hizbi Mahlasında şürler yazmıştır. Mahkeme zabıt katipliği, Haymana'da imamlık, Zile'de tabur İmamlığı yapmıştır. 13,5 yıl askerlik yapmıştır. Ömrünün son zamanlarında Yozgat'ta bulunmuş ve 17 Ocak 1936'da vefat etmiştir. Mezarı çamlığın eteklerindeki Halit Efendi bağındaki (Bugünkü Doğumevi Hastanesinin altında) mezarlıktadır. şürlerini hece ve aruz vezniyle yazmıştır. Heceyle genellikle 11'li, 7'li ve 8'li kalıpları kullanmıştır.

 

AGAH EFENDİ:Yozgat'lı çapanoğlu Ömer Hulusi Efendinin oğludur. 1832 yılında İstanbul'da doğmuştur. 1860 yılında yayınlanmış olan İlk Türk Gazetesi Tercumanı Ahval'ı çıkarmıştır. Böyle ce Türkiye'nin ilk gazetecisi ünvanını kazanmıştır. Gazeteciliğin yanında çeşitli devlet memurlukları yapmıştır. Posta Bakanlığı sırasında Posta pullarını bastırarak Türkiye Pos talarında ilk defa pul kullanma usulünü o getirmiştir. 1885 yılında Atina elçisi iken orada ölmüş, cenazesi İstanbul'a getirilmiştir.

 

EMİRCİ SULTAN: Ahmet Yesevi'nin halifelerindendir. Lakabı şerifüddün, Babasının adı Muhammed'dir. Emirci Sultan olarak bilinmektedir. Doğum tarihi bilin memektedir. Ölüm tarihi 1240'tır. Türbesi Yozgat'ın  Osmanpaşa Kasabasındadır. Asıl adı Osman'dır. Babası çocukluğunda Ahmet Yesevi'ye gönderir. Ahmet Yesevi'nin yanında bir çok kerametler gösterir bir gün Yesevi Dergahına çin'li tüccarlar gelir Ülkelerinde ejderha türediğini ve insanları öldürdüğünü söylerler. Ahmet Yesevi Hazretlerinden yardım isterler. Ahmet Yesevi Dervişlerine çin'e kim gitmek ister deyince Dervişler "emir sizindir ,"derler , ama içlerine de bir korku düşer. Bu sırada Osman Efendi gitmek is tediğini söyler Ahmet Yesevi Osman'ın beline tahta bir kılıç kuşandırarak dualarla uğurlar. Osman Efendi tahta kılıcıyla çin diyarında ejderhayı öldürür ve geri döner. Başından geçenleri ve ej derhayı nasıl öldürdüğünü hocasına anlatır. Ah met Yesevi'de ona "Emiri çin " lakabını verir. Bu lakap zamanla bozularak Emirci'ye dönüşür ve Yozgat yöresinde Osman Efendi hakkında bu la kap kullanılır. Osman Efendi bir görüşe göre Ahmet Yesevi'nin 1194 yılında vefatıyla Türkistan'da duramaz Rumeli'ye doğru yola çıkar, bir görüşe göre de Ahmet Yesevi'nin isteği ve iradesi doğrultusunda Anadolu'ya gelir daha 'sonra Yozgât'ın Keçikıran Köyüne yerleşir bu sırada Sivas'a Vati tayin edilen Selçuklu veziri , Emiri çin'in göh retini duyar yanına gelir sohbetinde bulunur, ta lebesi olur. Selçuklu Hükümdarına bir mektup yazarak valilikten istifa eder ve şeyh Osman'ın zaviyesi çevresindeki bir kaç köyü ve bir miktar ara ziyi satın alarak vakfeder. 0 günden sonra da tek kenin adı Osmanpaşa Tekkesi olur. Köy de bu günkü Osmanpaşa Kasabasıdır.

 

NİDA TÜFEKÇİ: 1 Mart 1929'da Yozgat'ın Akdağmadeni İlçesin de doğmuştur.  Müzik seven bir ailenin çocuğudur.  İlk   müzik  eğitimini  babası   Hamdi TÜFEKÇİ'den almıştır. İlkokulu Akdağmadeni'nde, orta okula yine Akdağmadeni'nde başlamış, Ankara'nın Maliye okuluna giderek öğrenimini bu rada tamamlamıştır. Muzaffer SARISÖZEN'in teşvikiyle 1947'den itibaren Yurttan Sesler Programına öğrencilik yıllarında misafir sanatçı olarak katılmaya baglamıştır. 0 güne kadar bilinmeyen bir tavırla sürmeliyi söylediği için radyonun en parlak simaları arasında yer almıştır. 1953'te Yurt tan Sesler'in daimi sanatçısı olmuştur. TRT'de çeşitli görevlerde bulunmuş, yaptığı derlemeler, yetistirdiği talebeler ve yazdığı notalarla Türk Halk Müziğinin tanıtımında büyük emeği geçmiştir. Resmi ve özel derleme gezilerinde derlediği türkülerin sayısı bilinmemektedir. 750-800 kadar türkünün notasını yazmıştır. Yaşamı boyunca Muzaffer SARISÖZEN ekolünün savunucusu ve uygulayıcısı olmuştur. 1970-1990 yılları arasında yetişen halk müziği sanatçıları ise Nida TÜFEKÇİ ekolünden yetişmiştir. Cumhuriyetin İlanından sonra milli kültürümüzün zenginliklerini, folklo rünü ortaya çıkarmak için bir çok çalışma yapmış tır. Bunlardan birisi de halk türkülerinin derlen mesidir. Muzaffer SARISÖZEN'in yurt çapında el de ettiği derlemelerin "Yurttan Sesler Programı" ile değerlendirilmesi, Anadolu'da halk müziğine karşı ilginin artmasına sebep olmuştur. Yurttan Sesler ve Halk Müziği akımının en etkili savunu cusu ve uygulayıcısı Nida TÜFEKÇİ'dir. Nida TÜFEKÇİ Yozgat ve çevresinin türkülerinin özellikle Sürmeli'nin yurt çapında sevilip tanınmasını sağ lamıştır. Sürmeli'nin en çok sevilen tarzlarından birisi de Nida TÜFEKÇİ tavrıdır.

 

HASAN COŞKUN: İstiklal Savaşının sarıklı mücahitlerinden Ha san COŞKUN, 1887 yılında Sorgun'un Ahmet Fakılı Köyünde doğdu. Demli Molla veya Deli Molla adlarıyla da anılır. Eğitimini köyünde ve Kayseri'de yapmıştır. Yozgat vaizliği yapmıştır. Cumhuriyet İlanından sonra 6 sene Sorgun İmamlığı yapmış, bilahare etnik grupların ve özellikle Er menilerin faaliyetlerini sürdürdükleri Kars ve yö resinde kendisinin ilim ve feyzinden yararlanmak üzere Kars'a tayin edilmiş, Kars'ta Karslıların bü yük sevgi ve takdirleriyle kargılanmış, kızını ve oğlunu Kars Lisesinde okutmuş, daha sonra Polatlı ve Eskişehir Müftülüklerine tayin edilmiş; Eskişehir Müftülüğünden emekli olmak üzere mü racaat ettiğinde Sorgunlu hemşehrilerinin ısrarı ile tekrar Sorgun Müftülüğüne tayin olmuş 2 yıl burada çalıştıktan sonra emekli olmuş, 20 Ocak 1965'te vefat etmiştir. Mezarı Eskişehir'dedir. Hasan Efendi halkın içinden gelmiş kendi kendini yetiştirmiş mütevazi, ileri görüşlü aydın bir din adamıdır. gair ve hatipliğinin yanı sıra fenne, il me, medeniyete ve demokrasinin faziletlerine inanmış bir kişidir. şürleri bugün bile halk arasın da sevilerek söylenir.

 

 

N.ABBAS SAYAR: Ülkemizde kültür ve sanat hareketleri İstanbul ve Ankara'dan  yönlendirilir. Büyük şairler , yazarlar buralardan çıkar ve ülkeye seslenirler. An cak Anadolu'dan çıkıp genelinde adını ülke kültürüne hizmet edebilme başarısına ulaşanlardan da vardır. Bunlardan biri de Abbas Sayar'dır. Abbas Sayar 1923 yılında Yozgat'ta doğdu. Liseyi Yozgat'ta bitirdi. İstanbul'da Edebiyat Fakültesine devam etti, ancak okulu yarıda bıraktı. Yozgat'ta çiftçilik yaptı, daha sonra İstanbul'da matbaa işiyle uğraşmaya başladı, tekrar Yozgat'a döndüğünde açtığı matbaada "Bozok Gazetesini çıkardı. Uzun bir süre yaşadığı Yozgat'tan ayrıldı ve halen Ayvalıkta yaşamını sürdürmekte olan Abbas Sayar, zaman zaman Yozgatla ilgili yazıla rına Yozgatta günlük olarak yayınlanan ileri gazetesinde devam etmektedir. Yazı hayatına şürle başlayan Abbas Sayar asıl ününü hikaye ve romanla  sağlamıştır. Yayınlanmış eserlerinde Orta Anadolu insanının yaşamın dan kesitler yer alır. Abbas Sayar, "Yılkı Atı " adlı eseriyle TRT Roman ödülünü , " Can Şenliği"yle Madaralı Roman ödülünü, "Çelo" ileTürk Dil Kurumu Armağanını kazanmıştır. Eserleri: Yılkı Atı (1970) ,Çelo (1973) Can şenli ği (1975), Yorganını Sıkı Sar (1976), Dik Bayır (1977) , Tarla Başı Salkım Saçak (1987), Noktalar (1989), Anılarda Yumak Yumak (1990), Bosluğa Takılan Ses (şiir kitabı, 1992)

1