BAŞARININ OLMAYAN ROTASI
ULAT BIÇAKÇI
ROTA YAYINEVİ

TANITIM: Kitap, iş hayatında karşılaşılan problemleri ele almış. İlk etapta bunların ne olduğu teşhis edilmiş. İş hayatını etkileyen problem kaynakları 5 gruba ayrılmış. Daha sonra konulan teşhislere çözümler önerilmiş. Bu yapılırken teorik ve ideal tavsiyeler yerine, gerçekçi ve pratikte karşılaşılan sorunlara çözümler getirilmeye çalışılmış. Başarıya ulaşmanın tek bir reçetesinin olmadığı vurgulanarak, buna etken olabilecek bir çok şeyin olduğu vurgulanmış.

METOD: Yazar meseleleri günlük konuşma tarzına yakın bir üslupla sunmuş. Kitap akademik bir çalışmadan ziyade, gözlem ve tecrübeleri aktarma şeklinde yazılmış.

İÇERDİĞİ ÖNEMLİ NOKTALAR: Kitap problemlerin teşhisini ve reçetelerini ihtiva ettiği için, tek bir konu üzerinde önemli bir fikir beyan edilmemiş. İş hayatıda karşılaşılabilen problemlere çeştli tavsiyelerde bulunulmuş. Bunlar da özette yer alıyor.

ÜSTÜNLÜKLERİ: Kitabın üstün diyebileceğimiz bir yönü, meseleleri ele alırken sırf teorik bilgilerden kaçınıp, anlatımını tecrübe ettiği çok sayıda örnekle süslemesi. Böylece kitap problemleri müşahhaslaştırarak, kitabın yararlanabilirliğini artırmış.

YETERSİZLİKLERİ: Kitap yazılırken dağınıklık önlenememiş. Bir madde birden fazla başlık altında geçebiliyor. Maddeler bazı yerlerde kısaca açıklandıktan sonra, ileride bunlardan bazıları tekrar daha geniş bir şekilde ele alınırken, konular bir anlatım sırasına konulamamış, yer yer geri dönmelere sebep olmuş.

BAŞARININ OLMAYAN ROTASI

Yönetim danışmanları için Amerika'da 'şirket doktoru' benzetmesi yapılır. Bir şirket doktorunun iş yaşamına ilişkin teşhisleri neler olabilir? Yazar iş hayatı ile ilgili problemleri şu şekilde teşhis ediyor.

* İş yaşamı sorunlu

* Sorunlar yaygın

* Sorunlar tiddetli

* Değişen iş yaşamı koşullarında artık başarının belli bir rotası yok

* İş yaşamı, yaşam kalitemizi etkiliyor, hem de çok kötü bir şekilde

TEŞHİS 1: İŞ YAŞAMI SORUNLU

İş hayatında sorunlar, sıkıntılar, huzursuzluklar, tatminsizlikler, hayal kırıklıkları, umutsuzluklar var. Sorunların bu boyutu üzücü olmakla beraber başka bir boyutu daha var ki o da insanların ve şirketlerin verimlerinin düşmesi.

TEŞHİS 2: SORUNLAR YAYGIN

İş yaşamına, problemleri ortaya çıkarma perspektiflerden bakıldığı zaman bu sorunların ve doğurduğu rahatsızlıkların son derece yaygın olduğunu görülür.Yazar yıllardır dinlediklerinden, gözlemlediklerinden, incelemelerinden karşılaştığı problemleri zaman zaman not etmiş. Bunların 16 sayfayı bulduğu dile getiriliyor. İşte sorunlardan bazıları:

*Sorumluluk çok, yetki yok.

*Kim kime bağlı belli değil.

*İş tanımları yok.

*İyi adamlar kaçıyor.

*İnsana değer verilmiyor.

*Patron adam atlayarak herkesle muhatap oluyor.

*Patron herşeye karışıyor, detaylarla uğrşıyor.

*Çok başlılık var.

* Burada insana gelecek yok.

*Kimse itini kendi iti gibi benimsemiyor.

*Ücret düzeyimiz dütük.

*Kurumsallaşamamışız.

*Burada profesyonellik yok, herkes amatör.

*Bir organizasyon şemamız bile yok.

TEŞHİS 3: SORUNLAR ŞİDDETLİ

İleride daha geniş bir şekilde değinileceği için burayı geçiyorum.

TEŞHİS 4: DEĞİŞEN İŞ YAŞAMI KOŞULLARINDA ARTIK BAŞARININ BELLİ BİR ROTASI YOK.

Değişen teknolojiye bağlı olarak yaşam koşulları değişiyor. Bugün yaşanan değişiklikler ve yarın yaşanacak değişiklikler başarının rotasını iyice karmaşıklaştıracak. Ancak insanların, zihniyeti, kafa yapıları ve iş düzenleri aynı anda değişemiyor. İşte sorunların asıl kaynağı burada. Bu değişime ayak uyduramıyoruz.

TEŞHİS 5: İŞ YAŞAMI, YAŞAM KALİTEMİZİ ETKİLİYOR, HEM DE ÇOK KÖTÜ BİR ŞEKİLDE

Andre Gorz "Çalışanların kaçı kimliğini işinden bağımsız olarak tanımlayabilir?" demiş. Gerçekten de kimlik sorunlarına kadar varan bir derinlik var işin içinde. Herkes iş yaşantısında ki sıkıntılarını alıp eve taşıyor, aile fertlerine yakınlarına bulaştırıyor. Diğer bir deyişle insanların hayatlarnı kesin çizgilerle iş-hayatı, aile-hayatı, … gibi birbirinden ayırmak mümkün olmadığı gibi bunların birbirini etkilemesinin de önüne geçilemez. Kitapta bu dile getirilirken problemlerden birinin de bu olduğu vurgulanmış, iş hayatının bizi kötü yönde etkilediği dile getirilmiş. İleriki kısımlarda bunun nasıl aşılacağına dair bir takım tavsiyeler sunulmuş.

İLK 3 TEŞHİS: İş yaşamı sorunlu, sorunlar şiddetli ve yaygın

İş yaşamının sorunlu, sorunların yaygın ve şiddetli olduğu teşhisi oldukça açık ve net. Onun için bu üç teşhis bir arada incelenerek bazı örnekler verilmiş. Bu örnekleri fazla tafsile girmeden, umumi problemleri yansıtması açısından bir kaç madde halinde verelim.

Örnek 1: Bir özel şirketin cirosunu 60 milyon dolardan 160 milyon dolara çıkartan genel müdür, buna karşılık patronundan gerekli ilgiyi görmediği gibi satıştaki artışların primlere yansımadığını hatta kendisine bir teşekkür bile edilmediğini söylüyor.

Örnek 2: Büyük bir grupta mali koordinatör olarak çalışan bir kişi, genel müdürün isteği üzerine hafta sonu tatilini iptal ederek bir rapor hazırlayıp, pazartesi sabah genel müdüre teslim etmek zorunda kalıyor. Pazartesi günü ise müdür rapora bakmak lüzumunu bile hissetmiyor ve bir ara bakarız diyor.

Örnek 3: Yine Libya'da iş yapan bir firmanın patronu Boğaziçi Üniversitesinden mezun bir genci işe alıyor. Kendisinden firmasının Libyadaki durumu ile ilgili hayati bir rapor hazırlamasını istiyor. Genç canını dişine takarak kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Patron ise "Rapor dediğin böyle kalın olmaz, kim okuyacak onu!" diyerek geri iade ediyor.

*Kimse kimseye başarıyı öğretemez. Sen, kendin öğrenirsin ve onu sen kendin gerçekleştirirsin.

Yazar, kendisine gelip, başarıya ulaşma konusunda bir reçete isteyenlere karşı şunu söylüyor. "İnsanlar doğal olarak başarıyı öğrenmek istiyorlar. Buraya kadar pek bir şey yok. Hatalı olan şu, bu öğrenmeyi kısa yoldan gerçekleştirmek istiyorlar; kısa reçeteler, püf noktalar, altın kurallar okuyarak! Ama başarı pasif bir öğrenme süreci değil, aktif bir eylem sürecidir."

* Tirketler küçülerek büyüyor.

Şirketler artık eski "Kendin pişir kendin ye" felsefesini bırakıyorlar. Şirketler sadece kendi işleriyle ilgilenerek lojistik destek diyebileceğimiz işlere eleman ayırmaktan vazgeçiyorlar. Bunları piyasada bu işler için kurulmuş firmalara yaptırtarak bu tür işler için personel çalıştırmıyorlar. Mesela; aşçı, bulaşıkçı, kurye hizmetleri, nakliye hizmetleri, güvenlik hizmetleri, sekreteryal hizmetler, bakım-onarım hizmetleri…

Bu yeni eğilimi Tom Peters şöyle dile getiriyor: "Şirket ruhu hariç verebileceğin herşeyi dışarı ver."

Kitabın bundan sonraki kısımlarında yazarın reçete olarak sunduğu tavsiyeler yer alıyor. Başta reçetelere karşı olduğunu belirtmişti. Burada kendisininkinin sihirli reçete olmadığı, insanların her şeye rağmen istediği öz öğütler listesi olduğunu söylüyor.

MADDE 1: İŞ YAŞAMINI ALGILAYIŞ BİÇİMLERİ DEĞİŞMELİ

Teorik olarak, kuramsal olarak, kitabi olarak, ideal olarak, kağıt üzerinde yazılı-çizili şekliyle doğru, başarılı ve güzel olan şeyler gerçek yaşamda daha farklı bir şekilde gerçekleşiyor. İnsanlar bu farkları anlamaya çalışmıyorlar, olması lazım gelenin etkisinde kalıp hayal kırıklığına uğruyorlar. İnsanlar -meli -malı sendromunun etkisinde kalıyorlar. Halbuki olan ile olması lazım gelen arasındaki farka hazır olmak gerek. Bunun iki yararı olacak. Birincisi olayların içine girdiğinde onların nereye doğru yöneldiğini bilecek ve tedbirlerini ona göre alacaksın. İkincisi, daha baştan hazırlıklı olduğundan bu farklar seni sarsmayacak, üzmeyecek ve iş yapmanı engellemeyecek.

*Geleneksel görütler üzerimizde hala etkili, bunlardan kurtulmak gerek.

Eskiden etkili olmuş ve başarıya ulaşmış görüşlerin bugün de etkili olacağı düşünülüyor. Halbuki teknolojide, özellikle enformasyon teknolojisindeki gelişmeler değişimi zorunlu kılmaktadır. Bunlar artık iş hayatının felsefsini derinden etkilemiştir. Bu gelişmelere paralel bir değişiklik gereklidir ve eski felsefelerle de bu olmuyor.

MADDE 2: İŞ YAŞAMI FELSEFELERİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ VE GEREKLİ DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALI

* Bir vizyon edinilmeli: Vizyon (çizgi) değeri olan bir şeydir. Çizgi para eder. İnsanlar belli bir çizgiyi tuttumuş, imajını sabitleştirmiş yerlerle iş yapmayı tercih ederler. Onun için bir vizyon edinmek gereklidir. Ama bu uzun vade isteyen şey için aceleci olmamak gerek.

* Şarklı ezikliği sendromundan kurtul: Bizde şu anlayış iyice yerleşmiş. Her şeyin en iyisi batıda, veya batıdaki her şey bizden daha iyi. Bu yanlış mantaliteyi aşmak gerekli. Yazar batıda incelediği ve birlikte çalıştığı yerlerin her zaman dört dörtlük olmadığını belirtiyor.

* Bildiğin ve sevdiğin işi yapmaya özen göster. Eğer mümkünse sevdiğiniz ve kendinizi verebileceğiniz bir işe girişiniz. Bu başarı oranınızı yükselttiği gibi karşılaştığınız stres ve zorluklara karşı tahammül oranınızı yükseltir.

* Kitisel kalitene tutkun ol: Kişisel kalite; insanın verimliliği artı etkinliği artı ürettiği ürünün kalitesi artı ürettiği hizmetin kalitesi artı ilişkilerinin kalitesi demektir. En iyi ve mükemmeli yakalamaya çalışmalı. İdeale ulaşmak imkansız gibidir. Yazar şunu tavsiye ediyor. "En iyiyi yakalayamadığına değil hedefleyemediğine üzül."

* Büyüme hırsı kontrol edilmeli ve kök işe bağlı kalınmalı, çok dağılmamalı: Vehbi Koç bunu "İşadamları ve sanayiciler birdenbire zengin olmaya çalışmamalı. Böyle yapmaya çalışanlar yok olup gittiler." Şeklinde özetliyor. Ayrıca büyürken daha değişik alanlara yayılarak büyüme yerine, bir alanda en söz sahibi olmayı ve o sektörde otorite olmayı tavsiye ediyor.

* Güvenilir, dürüst ve itibarlı ol: Bunu en iyi İhlas Holdingin sahibi Dr. Enver Ören özetliyor. "İtibar kaybedeceğime para kaybedeceğim."

* Hayat mücadele değil, mücadele hayattır: Rekabetin kişiyi veya şirketleri daima ileriye götürdüğü vurgulanmış ve "Mücadele edersen yaşarsın" şeklinde özetlenmiş. Bu bir denkleme dökülerek Konfor + Bahtiyarlık = Sabit denilerek konfor ve bahtiyarlığın ters orantılı olduğu vurgulanmış.

* MADDE 3: BELLİ BİR KİŞİSEL KALİTE TUTTURULMALI

*Aşırı bilimsellik (Kalın kafalı rasyonellik): İnsanlar çok uzun süredir yöneticiliği bilimsel yapma çabası içine girmişlerdir. İstenmiştir ki yönetim ve yöneticilik pozitif bilimler gibi determinist neden-sonuç ilişkisine dayanan bir bilim dalı olsun da işletmelerin, organizasyonların yönetimi, yöneticiler tarafından öğrenilerek belli kurallara dayalı bir şekilde doğru olarak yapılsın. Bugün iş yaşamında duruma göre demek olan "Durumsallık yaklaşımı" gibi akımlar geliştirilmiş olmasına rağmen yukarıdaki düşünce insanları hala bilimselliğin yukarıdaki şekline koşullandırmıştır. Burada iş yaşamında bilimsel metodların kullanılmasına karşı çıkılmamakla beraber tamamen bilimsel metodlara bel bağlanmaması gerektiği tavsiye ediliyor. İş hayatında her zaman aynı metodların aynı sonucu vermeyeceği gerçeği dile getirilmiş ve esnekliğe de yer verilmesi istenmiş.

* Çalışma metotları ve yanlış şartlanmalar: İnsanların kişisel kalitelerini, iş yaşamı ve yaşam kalitelerini ve dolayısı ile başarılarını etkileyen sonuç olarak ta sorunlar doğmasına neden olan faktölerden biri de iş yapış biçimlerine ait yanlış ve aşırı şartlanmalardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralamak mümkün.

-Yönetim tarzı: Otokratik mi, demokratik mi olmalı? Duruma göre değişmeli. Bir çok faktöre; teknolojinin yapısı, çalışanların bilgi ve vasfı yetenekleri, sayılarına göre ayarlanmalı.

-Yaşam bir sahnedir, oynayacaksan kendini oyna: Yazar en kıymetli silahın insanın kendi öz kişiliği olduğunu söylüyor. Piyasada kişilere çeşitli durumlarda nasıl davranmaları gerektiğine dair yazılan kitapların insanı rol yapmaya ittiği ve başarıyı engellediğini söylüyor.

-Başarmak için çok çalışmak lazım: Kitapta çok çalışmak yerine sıkı çalışmayı öneriyor. Profesyonel kendisine ayıracağı zaman çok olsun diye daha sıkı çalışır.

-İş-yaşamı, özel-yaşam ayırımı: Yazar bu ayırımın yapılamayacağını vurgulayarak, "Yaşamımızın tümünü kapsayan aktiviteleri yeterince sürdürebilme konusundaki inisiyatifsizliğimizi, sürekli öğrenme ve gelişme konusundaki ataletimizi gerçeklerin arkasına saklanarak örtbas etmeye çalışıyoruz… Oysa tek bir hayat yaşarız… Sınırları kaldırın. Evinizi işinize, işinizi evinize taşıyınız" diyor.

*İş yaşamında profesyonelizm: Yazar aşağıdaki anlamlardaki profesyonllik tanımlarını raddediyor.

-Profesyonel saatini kiralayan adamdır.

-Profesyonel yönetici, yöneticiliği meslek edinmiş adamdır.

-Profesyonel, mesleğini iyi bilen, iyi okumuş ve tecrübeli adamdır.

-Mesleğini para karşılığı icra eden adamdır.

-Emeğini satan adamdır.

Buna karşılık "Onlar kendilerini çalıştıkları şirkete herhangi bir ortaklık bağı olmadan, ücret karşılığı emeğini o şirkete satan adamdır" tanımını getirilmiş.

Yazara göre Profesyonellik Tartnamesi :

-Profesyonel itinin üzerine gider.

-Profesyonel işine sarılr.

- Profesyonel mesai saatlerini aşsa da işlerini neticeye ulaştırır.

-Profesyonel işlerini yerine getirebilmek için gerekli yetkiyi ne yapıp yapıp elde eder.

-Profesyonel kısıtları engelleri aşmaya çalışan yapıcıdır.

-Profesyonel üstlerini de yönetmesini becerir.

-Profesyonel kaybetmekten hemen hemen hiç korkmaz.

-Profesyonel bir hata yapınca "Benim hatam oldu" der.

-Profesyonel söz verir,profesyonel olmayan vaat eder.

*MADDE 4 VE 5: ŞİRKETLERDEKİ YAŞAM FELSEFESİ VE YAPISAL DEĞİŞİM:

Yazara göre gelecekte şirketleri bekleyen değişimler şunlar:

1-Hiyerarşi darbe alacaktır.

2-Hiyerarşideki piramit modeli yerini daha basık bir modele bırakacak, orta kademedelerdeki yönetici sayısı azalacak.

3-İnsanları belli görevlere tasnif eden organizasyon şemaları kalkacak.

4-Astlık üstlük ilişkisi kalkacak.

5-Müdürlük, şeflik vs kalkacak, bunun yerine ünvan olarak insanlar yaptıkları işlerin ismini kullanacak.

6-Üstün astı kontrolü yerini otokontrole bırakacak.

7- Dikey terfiler yerlerini yatay terfilere bırakacak.

8-Otoritenin kaynağı kurallardan ziyade bilgi olacak.

9-İnsanların kapasitelerini daha fazla artırmak için her türlü baskı, otorite, disiplin ve sistemler terkedilecek.

10-İnsanı sisteme, bireyi müesseseye yeyleyen mantık ortdan kalkacak.

11-Tirketlerde dikey karar alma prosesi yerini yatay karar alma prosesine bırakacak.

12-Tüm yazılı kurallar, talimatnameler yönetmelikler fevkalade azalacak.

13-Tirket merkezleri ve holdingler küçülecek ve buralardaki kurmay görevliler azalacak.

14-Kalite bugünkü gibi sadece üretilen ürün ve hizmetin kalitesini değil, kişisel ve örgütsel, iç ve dış tüm ilişkilerin kalitesinide kapsayacaktır.

15-Büyük şirketler hızlı haraket edemediklerinden küçülecekler. Büyüklük anlayışı tamamen değişecek.

Yazar bundan sonra da tirketler için it felsefesi veriyor.

*Şirketlerin amaçları net olmalı.

*Kök işine sadık ol.

*Şirkette başkalarına yaptırabileceğin işler için personel istihdam etme.

*Bilmediğin işlere girmektense, bulunduğun sektörde söz sahibi olmaya çalış.

*Yeni bir işe girmek durumunda kalırsan bu işi iyice öğren.

*Otonom, küçük birimlerle çalış.

*Merkezi yapılar kurup diğer şirketler üzerinde egemenlik kurma.

*Erken holdingleşme sevdasına kapılma.

*Normal insanlarla normalin üzerinde iş yapmayı bil.

*Rekabetten korkma.

*Sadece kısa vadeli kar petinde kotma.

*İtibarına yatırım yap.

*Toplam kalite kültürünü tirkete yay.

*Her şeyi sıkı sıkı birbirine bağlı sistemler haline getirme.

*Elin itin üzerinde olsun.
  1