SOSYALPSİKOLOJİ
TANITIM : FİLİZ KİTABEVİ
Yazar: Doç.dr.Erdal Tekaslan, doç.dr.A.Can Baysal,dr.Hüner Sencan dr.Tanıl Kılınç
METOD : Kitab ders kitabı olduğu için konular biraz ağır dille anlatılmış.Önce kavramlar verilip ardından örneklemeler ve gerekli görülen yerlerde tekil ve temalara batvurulmut.
Kitap toplam sekiz bölüm halinde düzenlenmit.Bunlar:
1..Sosyal psikoloji nedir ?
2..Sosyal psikolojide temel kavram ve süreçler.
3..Gruplar ve davranışı.
4..Liderlik davranışı.
5..Haberletme ve iletitim.
6..Tutumlar.
7..Çatışma..
8..Sosyal davranışta araştırma yöntemleri.
ÖNEMLİ NOKTALAR : Özellikle grup davranışı ve liderlikle alakalı mevzular kitapta oldukç geniş ve bol örnekle incelenmiş.
YETERSİZLİKLERİ :Kitap genel olarak konuları oldukça detayla ele almasına karşın yine de bir telif eserden ziyade yapılan çalışmaları anlatmış ve kendisi ortaya yeni birşey koymaya çalışmamış.Ayrıca sosyalpsikoloji tarihi incelenirken İbni Haldun gibi sosyolojinin kurucusu sayılabilecek ve İbni Sina gibi bu alanda çalışmaları olan kişilere yeterince yer verilmemiş.
SOSYAL PSİKOLOJİ NEDİR?
En geniş anlamı ile sosyal psikoloji kişiler arasındaki etkileşimlerin bilimidir.Psikoloji ile sosyoloji arasında kalan bir alanda etkilidir.Psikolojik sosyal psikoloji olayları bireyden çevreye doğru incelerken sosyolojiksosyalpsikoloji olayları çevreden bireye doğru inceler.
Sosyalpsikolojide belli başlı dört kuram vardır.
a..Psikoanalitik kuram
b..Davranışçı kuram
ç..Rol kuramı
d..Alan kuramı
Sosyalpsikolojinin kendi başına bir bilim olarak geçirdiği gelişimi yirminci yy’la kadar olan ve yirminci yy sonrası olarak iki kısımda ele alınır.
İlk devre MÖ.520’lerde ‘Sana yapılmasını istemediğini sende başkasına yapma’ diyen Konfuçus’la baslar.Sonraları Eflatun ,birey toplum ilişkilerini vurgularken
Aristo,bireyin sosyal davranışa olan etkilerini incelemiştir.MS 1378 sıralarında İbni Haldun insanın yaratılış icabı toplumsal bir varlık olduğunu belirtmiştir.
16. ve 17. yy’larda insanın sosyal davranışına ekonomik uyarıcıların etkisi ön plana çıkarken 17. Ve 18.yy’larda İngiliz filozofları sosyal davranışın hangi güdülere dayandığını bulmaya çalışmışlardır.Sonraları sosyolojinin kurucusu sayılan A.Comte’un çalışmaları ve Durkheim’in araştırmaları gelir.
1900’lerden sonra bu bilim dalı hızlı bir gelişme sürecine girmiş ve ikinci dünya savaşıyla beraber etkinliğini iyice arttırmıştır.Bugün sosyalpsikoloji artık bağımsız bir bilim dalı olmuştur.
SOSYALPSİKOLOJİDE TEMEL KAVRAM VE SÜREÇLER
Toplumların sosyalpsikolojik temelleri üyelerinin statü ile rol davranışları ve bu davranışları öneren ve onaylayan normlar ile normların dayandığı değerlerden oluşur.
Statü ,bir toplumsal sistemde yer alan bireyin ‘yer’ihakkında toplumun diğer üyelerinin yaptığı olumlu veya olumsuz nitelikteki değerlendirmelerdir.Yine statü,bireyin çocuk,yetişkin,doktor,mühendis,Türk,müslüman…vs..gibi kim olduğunu belirler.
Bireyler içlerinde bulunduklari toplumda birden fazla statüye sahiptirler.Bir kiti ailede baba,ityerinde yönetici,arkadat grubunda yatli olabilir.Herhangi iki birey birbirinden oldukça farkli güdü ve karaktere sahip olsa bile onlarin gözlenebilir davranitlari ayni statüde olmalari halinde benzer olacaktir.Mesela doktorlarin kitilikleri farkli olmasina rağmen gözlemlenen davranişlari birbirine çok benzer.
Statü ,kişilerarasi ilişki yapilarini düzenleyen davraniş kaliplari,davraniş kurallari konusunda bireye bilgi vererek onun sosyallesmesini sağlar.
Statüler ;
1..Toplum içindeki durumuna göre..(göçmen,arap,doktor,orta tabakadan,yahudi..vs)
2..Sahip olma biçimine göre..(cinsiyet,yat,irk,soy)
3..Bir örgüt içindeki biçimine göre..(tef,müdür,itçi)
4..Bir çalitma grubundaki konumuna göre..(
lider,birincil grup..vs..)olarak farkli tekilde gruplana
bilirler.Rol ,bireyindiğer bireylerle ilgili davranişlarinda beklenen hareket kaliplarini ifade eder.Statü ,bireyin kim olduğunu belirlerken rol,ne yapmasi gerektiğini belirler.
Kişi mesleğiyle ilgili rolde işçi;aile içinde baba ;sosyal rolde kurul başkani ..vs.. olabilir.Belirli bir rolü etkileyen çevre rollerin tümü bir rol takimini oluşturur.Bir role ilişkin beklentiler kesinlikle değişik ya da karşitsa muhtemelen bir rol çatitmasi yatanir.Eve it götürmesi istenen bir çalitanin karisinin tiddetli tepkisi karşisinda ne yapacağini bilemeyişi rol çatişmasina ornek olabilir.
GRUPLAR VE DAVRANITI
Etimolojik olarak hangi kökten geldiği kesin olarak bilinmemekle beraber ‘
grup’ kelimesinin bir görüşe göre İtalyanca ‘gruppa’ kelimesinden geldiği sanilmaktadir.Belirli bir süre içinde ,belirli hedflere ulaşmak için rolleri devrederek sosyal ilişkileri devam ettiren kişilerin meydana getirdigi topluluğa grup denir.Bir topluluğun grup olarak nitelenebilmesi için şu beş özelliğe sahip olmasi gerekir:
1..ortak davranit güdüsü
2..kitiler arasi ilitkileri düzenleyen ortak normlar
3..grup içindeki üyelerin durumlarini bildiren rol ayriminin varliği
4..’biz’ duygusu
5..bu şartlarin belirli bir süre için varliği
Kişiler grup içinde başka grup dişinda başka davranmaktadirlar.İnsanlar genelde yanliş bile olsa gruba uyma eğilimi gösterirler.
İnsanlar daima bir grubun üyesi ,parçasi olmak isterler.Böylece bir takim ihtiyaçlari herhangi bir şekilden grup üyesi olarak daha iyi karşilanir.Kişi grubun üyesi haline geldikçe davranişlari değişir,grubun dili ile konuşmaya başlar,bir takim normlari kabul eder…vs.
Grup kararlarına katilma sosyal bir ihtiyaçtir.Hiyerarşik bir grupta ast kendini kararlara ne kadar çok katilmiş hissederse kendini o kadar gruptan hissedecektir.katilma ile kararlarin kalitesi de iyileseçektir.Grup kararlari bireysel kararlara nispeten
daha kaliteli ve isabetlidir.Her hangi bir sorunun çözümünde grubun bu işi bireyden daha iyi yapabileceği iddiası iki bakımdan doğrudur:
Bir sorun çözümünde, araştırmalar grubunun riske girme eğiliminin bireye göre daha fazla olduğunu göstermiştir.
Acil kararlar genellikle gruplar tarfından değil bireyler tarafından verilir. Fakat birey-
sel çabuk karar yanlış karardaki rizikoyu da içerir. Bu yüzden geciken fakat doğru olan grup kararı tercih edilmelidir.
LİDERLİK VE DAVRANIŞI
Sosyalpsikolojide, asker grubunun, tirketlerin, resmi dairelerin yönetilmesinden, partilerin ve dini grupların yönetilmesine kadar uzanan “Liderlik” olayı kadar kapsamlı incelenmiş çok az konu vardır.
Liderlikten yoksun bir örgüt insan ve makina toplulluğundan başka bir şey değildir.
Liderlik belirli amaşları şevk ve heyecanla gerçekleştirebilmek için başkalarını ikna edebilme yeteneğidir. Etkin liderliğin örgüt amaçlarının gerçekleştirilmesinde tüm çalışan-ların gayretlerine yön vermesi gerekir. Lider durumunda bulunan kimse kişileri motive etmedikçe ve onları amaç doğrultusunda yönetmedikçe plânlama, organize etme ve karar verme gibi yönetim fonksiyonları bir yarar sağlamaz.
Lider ve yönetici kelimelerinin kesinlikle birbirinin yerine kullanılabileceği söylene- mez. Çünkü liderlik, yöneticiliğin bir yan sınıfıdır. Liderliğin etkileme olanığının dayandığı etmenler beş grupta toplanır.
Çok sayıda bireysel özelliklik incelenmiş olmasına rağmen kişilik ile liderlik arasın-
da kesin bir ilitki kurmak mümkün olmamıştır.
Zekâ, girişim, yönetim kabiliyeti, kendine güven, meslek düzeyi bir liderde bulunma-sı arzu edilir nitelikler olsa da bulunmaları zorunlu değildir. Bu tür niteliklere sahip olmayan pek çok önder vardır.
Genelde farklı olmayan eklemelere rağmen iki tip liderlik vardır:
En iyi lider davranış biçimini koşullara, gruba ve kişisel özelliklerine uydurabilen
liderdir.
HABERLEŞME VE İLETİŞİM
Her ne kadar “communication” kelimesinini Türkçede hem haberletme hemde
iletişim olarak karşılaştırıyorsak da ikisi farklı kavramlardır. Vericiden çıkıp alıcıya ulaşılan durumlarda haberleşme, alıcıdan geri besleme yapılıp tekrar vericiye dönülen durumlarda, yeni etkileşimci haberleşmede ise iletişim kelimesi kullanılmalıdır.
İletişimde kaynağın güvenilir olması alıcıyı etkiler. Yüksek prestij sahibi ve güvenilir olarak tanınan haber ileticilerinin ötekilere oranla daha etkili olduklarına ilişkin kanıtlar vardır.
İletilen mesajda en uzak fikirli olanlar değiştirilmeye en az yatkın olanlardır. Bir fikrin pekiştirilmesi değiştirilmesinden daha kolaydır. İnsanlar ön yargılarına uygun haberler almaya ve onlara dikkat etmeye eğilimlidirler. İlgilendikleri konulara açık olurlar. Bu, yaş, cinsiyet meslek yada genel kişilik dinamiği ile bağıntılı olabilir.
Gazete ve dergiler öteki araçlara göre daha uzun süre kullanılmaktadır. Basılı araçların popülerliği hep açık olmuş ve etkisi genel olarak kabul edilmiştir. Televizyonun hızlı gelişimine karşı radyo ilk zamanlardaki etkinliğini kaybetmemiştir. Yine de reklâmcı-ların, televizyonun tüketici kararlarındaki etkisinin radyonunkinden üstün olduğuna inandık-ları söylenebilir.
İnsan kendisinin ve başkalarının davranışlarını kontrol hususunda kelimeleri alet olarak kullanır. Bir kelimenin neyi temsil etmesine mutabık kalındıysa onu temsil eder. Kelime ile obje arasında bir ilişkinin bulunması şart değildir.
İletişim yalnız dille olmaz. Sözsüz iletişim de denilen bu tip iletişimde baş hareket-leri, vücut hareketleri, yüz ifadesi, ses yönü, bakış istikâmeti… vs. ile olur.
TUTUM
Tutum bireyin kendine yada çevresindeki herhangi bir toplumsal konu yada olaya karşı deneyim ve bilgilerine dayanarak örgütlediği bilşsel, duygusal, davranışsal bir tepki ön eğilimidir.
Tutumun üç öğesi vardır.
Buna göre beyin, bir konu hakkında bildikleri ondan hoşlanılmasını söylüyorsa
(bilişsel öğe) ve bunu sözleri yada davranışlarıyla ortayakoyar (davranışsal öğe).
Birey ancak kendi ruh dünyasında var olan konularla ilgili inanç ve tutumlara sahip olabilir, örneğin her Türk vatandaşının ithalat sınırlamaları yada taban fiyatı konusunda bir tutum yoktur.
Tutumu konusuna karşı ya olumlu ya da olumsuz bir tepki eğilimi söz konusudur.
ÇATITMA
Çatışma terimi en genel anlamda, savaşlardan endüstriyel mücadelelere, rekabete ve en basitinden başkalarından hoşlanılmamasına kadar çeşitli durum ve olayları bünyesine almaktadır.
En genel anlamda çatışmanın insan yapısında var olan ve kalıtsal olduğu öne sürülen saldırgan iç güdülerin bireylerce tek tek yada gruplar halinde ortaya konmanın bir sonucu olduğu söylenebilir. Özellikle tarafların çıkarlarının kendi açısından son derece önem taşıyıp diğer tarafı gözardı ettiği durumda taraflar arası etkileşmenin sonucunda çatışmanın ortaya çıkması için yeterli potansiyelin hazır olduğu söylenebilir.
Çatışmaya sebep olan nedenler şöyle sıralanabilir:
Çatışmaların iki olası sonucu olabilir: Olumlu yada olumsuz. Olumlu sonuçlar şöyle sıralanabilir:
Çatışmanın hatalı olarak özdeş biçimde kullanıldığı bir olgu saldırganlıktır. Oysa saldırganlık salt zarar verme eylemidir. Çatışma saldırganlık olmadan da sonuçlandırılabilir.
SOSYAL DAVRANITTA ARATTIRMA YÖNTEMLERİ
Çeşitli amaçlar için araştırma yapılabilir. Birinci olarak gerçeği inançtan ayırt etmek, inançları veya kendi geliştirdiğimiz kesinlik kazanmamış konuları isbat etmek ve aynı zamanda kanıtsız savunma tuzağına düşmemek için araştırma yapılır. ( Kanıtsız savunma tuzağı, bilimcinin önerilerini kendi kişisel düşüncelerine dayandırması veya bilimsel bir testten geçmemiş kuramları savunmasıdır.) İkinci olarak araştırma sonuçlarından yararlanmak için araştırma yapılır.
Araştırmanın aşamaları şöyle sıralana
bilir:Ölçmede karşılaşılan başlıca sorunlar ölçüm araçlarının güvenirliliği ve geçerliliği-dir. Güvenirlilik bir ölçümün tekrar tekrar kullanıldığındaki tutarlılığıdır. Geçerlilik ise bir testin ölçmesi gereken şeyi ölçme yeteneğidir.
Kitabın son kısmında hesaplamada kullanılan matematik formülleri ve istatistik analizlerine yer verilmiş.