ALMAN İSLAMI PROJESİ
Alman İslamı Projesi askıya alınmıştı, ancak
son günlerde bu konu yeniden gündeme getirildi.
Berlin’de yapılan bir toplantıda “Alman İslamı Projesi”nin
tartışıldığını öğrendim...
2000 yılının şubat ayıydı...Berlin’de “Alman İslamı
Projesi”yle birlikte, Türklerin Almanlaştırılmasına ilişkin
“Uyanış Kültürü” gündeme gelmişti...
Bu eylemin başını Almanya’da eğitim-araştırma uzmanı
olarak tanınan Micha Brumlik çekiyordu...
Brumlik, “Eğitim ve Bilim Sendikası”nın (GEW) yayın organına
verdiği demeçte şöyle diyor:
“Yabancı ülkelere göç eden toplumlara, kendi anadillerinde
eğitim verilmesi imtiyazının kaldırılması gerekir...”
Almanya’da 7 milyon 500 bin göçmen yaşıyor....
Bu sayının 2 milyon 400 bini Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı...
Geriye kalanları ise Hırvatlar, Sırplar, Faslılar, İranlılar,
Pakistanlılar, AB ülkelerinden gelenler oluşturuyor...
Almanya’da resmi verilere göre “Ulusal azınlık” 90 bin
kişiyle sınırlı kalıyor..
.Micha Brumlik’e soruyorlar:
“Göçmenlere anadillerinde eğitim verilmesi imtiyazının
kaldırılması, hangi politik nedenlere bağlı ?” Brumlik’in
yanıtı hayli ilginç:“Bugün artık yabancı ailelerin çocuklarını,
ne kendi toplumlarına ne de geldikleri Almanya’nın altyapısını
yansıtan bir kültüre yakın tutmak söz konusudur. Nitekim,
yeni yeni yapılanmaya başlayan farklı bir kültürün doğuşu
üzerinde durmak gerektiğini düşünüyorum. Elbette ki farklı
toplumların kültürlerini birbirinden ayırarak yalnızca bir
tanesi üzerinde yoğunlaşmak ya da yalnızca kendi kültürümüzü
ön plana çıkarmanın yanlış olduğunu biliyorum. Fakat göç
edenlerin geldikleri topraklarda konuşulan dilin, herkesin ortak
bir değeri olarak benimsemesi, herkesin kendi dilinde eğitim görmesi
ile doğan ayrıcalığı kaldıracaktır.”
* * *
Alman İslamı Projesi’nin bir başak ayağı olan Uyanış Kültürü
bir asimilasyon (kendi içinde eritme) politikası değil midir?
Ben bu soruyu bazı Alman politikacılarına sorduğumda şu yanıtı
almıştım:“Bu insanlar Almanya’ya zorla getirilmediler.
Kendi özgür iradeleriyle geldiler. Geldikleri ülkede, kendi
dil, din ve kültürlerini gündemde tutan bir devlet yöntemiyle
karşılaşmayı beklemediklerini varsaymamız gerekir...”
1990 yılının başlarında Almanya bu görüşte değildi...
Tüm göçmenler kendi kültürlerini, kendi dinlerini geliştirmek
için Alman Hükümeti’nden destek görüyorlardı...
Almanya’da 2000 cami bulunuyor...
Kökten dinci örgütlenme de buralarda yapılıyor...
Alman anayasasının ikinci maddesi, okullarda din dersinin diğer
dersler gibi verilmesinin önünü açık tutuyor...Bu ne demek
oluyor?
“Kiliseler yoluyla temsil edilen Hıristiyan geleneğinin İslam
dininde cemaatler yoluyla sürdürülmesi...”
Milli Görüş örgütü, Alman Anayasası’nı gerekçe göstererek
Berlin’deki okullarda “İslam Dersini” vermek için dört yıl
önce yargıya başvurup 2001’de amacına ulaştı...Berlin’de
kıyamet koptu!...
Milli Görüş’ün amacı, bu yargı kararıyla tüm Almanya’da
“İslam Din Dersi” vererek “Kilise vergisi” gibi “Cami
vergisi” toplamaktı...Bu para her yıl en azından 2, 2.5
milyar mark ediyordu....
Bugün Almanya’da gelinen noktaya bakıldığında şu gerçek
ortaya çıkıyor:Aralarında 2 milyon 400 bin Türkiye
Cumhuriyeti yurttaşının bulunduğu 7 milyon 500 bin göçmen
çocuğu, okullarda kendi dillerini ve kültürlerini öğrenemeyecekler
ama İslam din derslerini Almanca alabilecekler!...
Kürt kökenli yurttaşlarımızı “anadilde eğitim” diyerek
kışkırtanlar, Almanya’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşlarının İslam kimliklerini öne çıkartıp yeni
oyunlar hazırlıyorlar...Bunun adı da şu, Almanya’da:“Yeni
Kuşak Yurttaşı!...”Bir başka deyişle de şöyle:“Bırakın
Türk kimliğini, size Alman İslamı kimliği yakışıyor...”
Hikmet Çetinkaya-20.06.2002 Cumhuriyet Gazetesi