ATATÜRK’ÜN İSLAMİYET’E BAKIŞI


Atatürk’ün görüş ve inkılapları arasında en çok istismar edileni, en çok yanlış istikametlere çekilerek mahiyetlerinden saptırılanı, din hakkındaki görüşleridir.

Atatürk’ün din konusundaki görüş ve düşünceleri dikkatle takip edildiğinde, onun din aleyhine veya dinle ilgisizlik anlamına gelebilecek herhangi bir söz ve tavrına rastlamak şöyle dursun, her davranışında ve sözünde, inandığı İslam dinine ve değerlerine kuvvetle sahip çıktığını görmekteyiz. Yaşamı süresince daima İslamiyet’i öven ve gerçek din adamlarına saygı gösteren Atatürk’ün din ile ilgili görüşlerini sizlere aktarmak istiyoruz.

*****

"...Din vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Biz yalnızca, din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasta ve fiile dayanan taassupkar hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.”

“...Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasında bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına asla müsaade edilmemelidir...”

“...Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır...”

“Ey arkadaşlar! Allah birdir, büyüktür. Dinimiz, en makul ve en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bu dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz tamamen bunlara uygundur..."

“...O (Hz.peygamber), Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinde milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonuna kadar O, ölümsüzdür..."

"...Bazı kimseler, zamanın yeniliklerine uymayı kafir olmak sayıyorlar. Asıl kafirlik, onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslamların kafirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın. Hoca olmak sarıkla değil, beyinledir..."

“...Camilerin mukaddes minberleri, halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dilde ruh ve beyne hitap olunmakla, Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur. Ancak, ilmi kıyafet altında, ilim gerçeğinden uzak, gereği kadar okuyup öğrenmemiş, ilim yolunda yeteri kadar ilerlememiş, hoca kıyafetli cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız....”

“...Efendiler! Ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır..."

“...Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz. Esir eden, harap eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülüklerden gelmiştir...”

“...Adi ve alçak hilelerle hükümdarlık yapan halifeler ve onlara dini alet yapmaya tenezzül eden sahte ve imansız alimler, tarihte daima rezil olmuşlar, rezil edilmişler ve daima cezalarını görmüşlerdir. Dini kendi ihtiraslarına alet eden hükümdarlar ve ona yol gösteren hoca namlı hainler hep bu sonuca sürüklenmişlerdir. Böyle yapan halife ve din bilginlerinin arzularına kavuşamadıklarını tarih bize sonsuz örneklerle izah ve ispat etmektedir. Artık bu milletin ne öyle hükümdarlar, ne öyle alimler görmeye tahammülü ve imkanı vardır. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz..."

“...Şüphem yok ki, millet bir çok fedakarlık, bir çok kan pahasına elde ettiği hayati prensiplerine kimseyi tecavüz ettirmeyecektir. Anayasanın, meclisin, hükümetin, kanunların nitelik ve sebebi bundan ibarettir...”

“...Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o, bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam’ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı...."

“...Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalbi ve vicdanından çekip alamamıştır..."

“Bizim dinimiz milletimize aşağılık, miskin ve hor görülmeyi tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanları ve milletlere yücelik ve şereflerini muhafaza etmelerini emreder..."

(Kaynakça: Prof.Dr.Ethem Ruhi FIĞLALI)

1