AVRUPA, BAŞÖRTÜSÜNÜ TARTIŞIYOR


 

 

Almanya’da Anayasa Mahkemesi’nin Afgan asıllı öğretmen Ferestha Ludin hakkında verdiği “Baden Wurttembeg Eyaleti dışında, başörtüsü ile derslere giremeyeceği” yönündeki karar, Almanya’da ve akabinde tüm Avrupa’da laiklik ve başörtüsü konusunun tartışılmasına neden oldu.

 

Fransa’da laiklik tanımının ve uygulama sınırlarının netleştirilmesi amacıyla bir komisyon kurulmasını müteakip, Cumhurbaşkanı Jaques Chirac’dan da “laikliğin tartışma konusu olamayacağı” yönünde sert açıklamalar geldi.

 

Alman Anayasa Mahkemesi’nin “Her eyaletin kendi yasal düzenlemesini yapması gerektiği” yönündeki tavsiye kararı, Almanya’daki eyalet yönetimlerinde dini sembollerin yasaklanıp yasaklanamayacağı konusunda tartışmalar başlattı.

Baden Wurttemberg, Bayern, Hessen, Aşağı Saksonya, Bremen ve Berlin eyaletleri, başörtüsü de dahil okullarda dini semboller kullanılmasını yasaklama eğiliminde. Saarland ve Rheinland Pfalz eyeletleri ise başörtüsünün okullarda serbest olmasından yana.

Eyaletler arasındaki görüş farklılığının yaratacağı kaos ortamından endişe duyan Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau, geçtiğimiz günlerde sert açıklamalarda bulunarak önemli bir noktaya işaret etti.

J.Rau; “Alman Anayasa Mahkemesi’nin kararını doğru bulmadığı, kamu kurum ve kuruluşlarında başörtüsü ile çalışılmasından yana olmadığı ve özellikle okullarda tarafsızlık ilkesinin korunması gerektiği” yönündeki mesajını iletti.

 

Tartışmalar ve açıklamalar devam ederken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nden de konuyla ilgili önemli bir açıklama geldi.

AİHM Başkan Yardımcısı Jean-Paul Costa; “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve devlet işleri arasında bir model belirlemediği, inanç özgürlüğü yasal güvence altında olsa dahi devletlerin kanunlarla kısıtlama yapabileceği, eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bu konuda şikayet gelir ise, kanunla yapılan yasaklamalar konusunda AİHM’nin yasaklamayı destekleyici karar vereceği” yönünde açıklamalarda bulundu.

 

Tartışmalara en üst düzeyde, özellikle cumhurbaşkanları seviyesinde katılım olması, Avrupa’nın başörtüsü konusunun siyasi bir malzeme haline getirilmesinden duyulan endişenin ve bu konuda bir an önce yasal bir düzenleme yapılması yönündeki arzunun bir göstergesidir.

 

Elbette ki din ve vicdan özgürlüğü her insanın temel haklarındandır. Ancak, diğer insanların dini tercihlerine saygı göstererek kendi inancını herhangi bir şekilde dikte etmemek de, dini eşitlik ve tarafsızlık ilkesinin vazgeçilmez bir koşuludur.

 

 

  

İslami Aydınlanma Oluşumu

 

 

 

 

 

 

islami_olusum@yahoo.com

1