ALMANYA LAİKLİĞİ ARIYOR
Almanya, başörtüsü konusunun yalnızca dini bir konu olmadığını, ideolojik bir kimlik de taşıyabileceğini öğreniyor.
Derslere başörtüsüyle girmekte ısrar ettiği için Baden – Wuerttemberg Eyaleti’ndeki okullarda görev verilmeyen Afgan asıllı Alman öğretmen Ferestha Ludin’in, iki yıl önce okulların aldığı bu kararlara karşı yargı yoluna başvurması ve Berlin’deki Federal İdari Mahkeme’nin, “öğretmenin dini kimliğini sergilemesinin, farklı dinlere mensup öğrenciler ile öğretmenler arasındaki ilişkiyi zedeleyebileceği” gerekçesiyle başörtüsü yasağını onaylamasıyla başlayan hukuki süreç, Alman Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz günlerde verdiği kararla yeni bir boyut kazandı.
Alman Anayasa Mahkemesi, 24 Eylül 2003 tarihinde verdiği kararda, “Baden Wurttemberg Eyaleti’nde derslere başörtülü olarak girilmesini yasaklayan kanun bulunmadığı” gerekçesiyle Berlin Federal İdare Mahkemesi’nin kararını bozdu. Bununla birlikte, “Anayasa’da başörtüsü konusunda bir hüküm bulunmamakla birlikte, her eyaletin kendi hukuki düzenlemesini yapabileceği ve bu düzenlemenin bağlayıcı olacağı” tavsiyesinde bulunarak, sorunun çözüm adresi olarak siyasileri gösterdi.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, bu yönde bir beklentisi olan politikacıları hemen harekete geçirdi. Baden Wurttemberg, Bremen ve Aşağı Saksonya Eyaletlerinin eğitim senatörleri, yaptıkları açıklamalarda; “Öğrencilerin, öğretmenin tek taraflı dünya görüşü, dini ya da politik ilgilerini yansıtan dış görünüşünün etkisi altında kalmaması gerektiği prensibinden hareketle, eyaletlerde başörtüsü kullanarak derslere girilmesinin yasaklanacağını, bu uygulamanın yalnızca Müslümanlara değil, diğer tüm dinlere yönelik olacağını” belirttiler.
Alman siyasilerin başörtüsü konusunda eyaletler bazında yapacakları düzenlemeler, konuyla ilgili olarak Almanya genelinde de en kısa zamanda bir konsensus oluşturulmasını sağlayacak.
Başörtüsü konusu, yalnızca 3,2 milyon Müslümanın yaşadığı Almanya’da tartışılmıyor. Konu, 5 milyon nüfusuyla Avrupa’daki en büyük Müslüman kitlesine sahip olan Fransa’da da tartışma alanı bulmuş durumda.
Fransa’da, laikliğin tanımının yeniden belirlenmesi ve sınırlarının çizilmesi amacıyla Başbakan’ın talimatıyla özel bir komisyon bile kuruldu.
Başörtüsünün kamu kurum ve kuruluşlarında kullanılmasının, kanun ve yönetmeliklerle yasaklanması; bir ayrımcılık değil, bireyler arasındaki eşitliği muhafaza ve laiklik ilkesi gereği olarak dinin siyasal malzeme haline getirilmesini engellemek amacında alınmış tedbirlerden birisi.
Nitekim şimdi Avrupa, Almanya ve Fransa’nın öncülüğünde, laikliğin ne denli yaşamsal bir gereklilik olduğunu öğreniyor.
Bu konudaki en büyük örnekleri ise, tarihi tecrübelerine dayanarak dinin radikal boyut kazanmasını önlemek amacıyla gerekli tedbirleri 1923’ten beri alan Türkiye.
İslami Aydınlanma Oluşumu
islami_olusum@yahoo.com