Misyonerlik ve Türkiye
Uzun zamandır Türkiye gündemini işgal eden konulardan biri
de “Misyonerlik” faaliyetleri. Özellikle İstanbul’daki Müjde
Yayıncılık önderliğinde yürütülen yayınlarla, bir çok
insanımız “Hz.İsa”nın kutsal öğretileri ile bir huzur
arayışına yönlendiriliyor (?).
Sözü edilen yayınlar arasında, Hıristiyanlığın ilahi
kitabı İncil başta olmak üzere, Hıristiyanlık dinini işleyen
bir çok kitap, CD ve kaset dağıtılıyor, Internet aracılığıyla
manevi boşluk içerisinde olduğunu ifade eden insanların, Hıristiyan
misyonerler ile yazışmaları sağlanıyor.
Misyoner organizasyonlara yakın çevrelerden edinilen bilgilere
göre, 2001 yılı içerisinde binlerce Türk vatandaşının “Hıristiyanlık”
ve “Hz.İsa” hakkında bilgi edinmek için konuyla ilgili yayınlarda
bulunan misyoner merkezlerine başvuruda bulunduğu öğrenildi.
Üniversitelerde, din psikolojisi ve sosyoloji alanında, çalışan
uzmanlar; bu ve bunun gibi organizasyonların faaliyetlerinin
halka duyurulması işleminin ulusal basında yer alan ilan
sayfalarında masum görünüşteki küçük duyurular sayesinde
gerçekleştirildiğini belirtiyor.
Uzmanlar ayrıca, Türkiye’deki misyoner çalışmalarındaki
başarının (!) canlı örneklerinin ise bağımsız faaliyet gösteren
kiliseler olduğuna değiniyorlar. Konu üzerinde bireysel çalışmalarda
bulunan ve Hıristiyanlığın Internet üzerindeki yayınlar ve
iletişim kanallarıyla yaygınlaştırılmaya çalışıldığını
ifade eden bilim adamları, misyonerliğin doğasında; salt
dinsel öğelerin yanı sıra ruha hitap eden her türlü seçeneğin
de sunulduğunu ifade ediyorlar. Söz gelişi; İncil’e merakı
olmayanlar için de “Müzik” gibi değişik alternatifler düşünüldüğünü,
misyonerlik çalışmalarında önemli bir yan kol olarak görülen
bu sanat dalının kullanılarak düzenlenen etkili
organizasyonlar sayesinde özellikle gençler başta olmak üzere,
müzik severleri rahatlıkla kendi bünyelerine kattıkları üzerinde
durulan bir başka konu.
Diğer yandan, bazı kiliselere bağlı olarak faaliyet gösteren
misyoner grupların, İstanbul başta olmak üzere çeşitli
alanlarda “Liderlik eğitimi” konulu seminerler düzenledikleri,
ayrıca çeşitli kiliselerin, kuruluşların, papazların ve İncil
okullarının neler yaptıklarına ya da yapamadıklarına dair
raporların titizlikle incelenmesi, gelecek yıllar içerisinde
uygulanabilecek stratejilerin belirlenmesi, Türkiye’deki çeşitli
bölge ve farklı gruplar (?) arasında işbirliğinin planlanması
gibi hedefleri bulunduğuna da dikkat çekiliyor. Bu yönde
misyonerlerin, bazı otellerde “İmanlılara” açık olarak
toplantılar düzenledikleri ve toplantılarda;kısa vadede birkaç
yıla kadar kiliselerde ibadet edecek Türklerin sayısının
arttırılmasına çalışılmasını vurguladıkları ve Hıristiyanlığın
büyük bir titizlikle yayılmasına özen gösterdikleri görülmekte.
Bu durum ise “İnanç Emperyalizminin” önemli bir sonucu
olarak kabul ediliyor.
Yine uzman çevreler, sosyolojik dengeleri bir anda bozabilen
ekonomik sıkıntılardan ve deprem gibi felaketlerin getirdiği
acılardan yararlanan her türlü organizasyona karşı vatandaşlarımızın
bilinçlendirilmesi gerektiğini önemle vurguluyorlar.