TERÖRE KARŞI BİRLEŞELİM
İstanbul, sinagoglara yönelik saldırıların ardından yine terör eylemlerine sahne oldu. Üst üste yapılan saldırılar, Türkiye’nin de terör örgütlerince hedef alındığını gösteriyor.
Her ne sebep uğruna veya her ne isim adı altında olursa olsun, insan hayatına kasteden bütün eylemleri, dehşet ve kaos ortamı hedefleyen terör eylemlerini, bunları besleyen sapkın ideolojileri KINIYORUZ!
Türkiye, uzun yıllar bölücü terör ile mücadele etmiş, bu uğurda birçok şehit vermiştir. Bu mücadele sırasında Türkiye, uluslar arası kamuoyunda terörün çirkin yüzünü anlatmaya çalışmasına rağmen, maalesef yeterli desteği bulamamıştır.Ne acıdır ki, 11 Eylül 2001’de ABD’de gerçekleştirilen terör eylemleri, tüm dünyanın dikkatlerini terör örgütlerine yöneltmesine, teröre karşı ortak stratejiler üretilmesine başlangıç oluşturmuştur.Türkiye’nin defalarca ikazına ve dikkat çekerek destek talep etmesine rağmen, ne yazık ki terörün acı gerçekleri günümüzde yeni anlaşılabilmektedir.
Terörün giderek uluslar arası boyut kazandığı açıktır. Bu nedenle, terörizmle mücadele de ortak bir strateji benimsenmesi, terör ile mücadelede büyük tecrübesi bulunan Türkiye’nin çağrılarının dikkate alınması gereklidir. Hiçbir ülke, ne sebeple olursa olsun terörist kişi ve oluşumları barındırmamalı, bu fikirlerin oluşumuna zemin hazırlamamalıdır. Aksi halde, terörün en büyük darbesini, terörü himaye edenler yiyeceklerdir.
Her ülke, öncelikle devletinin varlığını ve halkının refahının sürekliliğini amaçlar. Bu yönde çıkardığı yasalarla, üniter yapısını tehdit eden fikir ve kişi/oluşumlarla mücadele eder. Uluslar arası hukuk antlaşmaları da bu stratejiyi desteklemek amacıyla, teröristlerle ortak mücadeleyi ve yakalananların ilgili ülkeye iadesini hükme bağlamıştır.
Türkiye’nin yıllar boyunca dile getirmesine, uluslar arası hukuk kuralları da bunu göstermesine rağmen, ne aşırı sol ne Kürtçü ne de radikal İslamcı teröristler Türkiye’ye iade edilmemişlerdir.
İnsan hakları uğruna teröristleri barındırmak ne derece doğrudur? Terör ile amaçlanan ve elde edilecek hiçbir hedef, kalıcı olamaz. Hiçbir kimse, yapılan kanlı saldırıların daha iyi bir gelecek için yapıldığını, insanlığın refahını amaçladığını, din uğruna gerçekleştirildiğini savunamaz! Bunun ne dini, ne de ahlaki bir hükmü olamaz.
Yapılan saldırılardan sonra, teröristlerin dini veya milliyeti çerçevesinde yapılan “İslamcı terör” nitelendirmelerini doğru bulmuyoruz. Terörün dini, ırkı olmaz! Hele ki, temeli adalet, barış ve insana değer olan İslam gibi ulvi bir dinin, terörü himaye etmesi, desteklemesi asla olamaz. Allah, Kur’an’da bu konuda açık hükümlerini belirtmiştir.
Türkiye gibi İslam ile demokrasiyi bir arada başarıyla uygulayabilen, hem laiklik ilkesine bağlı kalıp hem de ibadet özgürlüğünü sunabilen bir ülkenin dahi, “İslam adına yapıldığı savunulan” terör eylemlerine maruz kalması, terörün dininin olmadığının açık delilidir. Mübarek günlerde insan hayatına kıyanların dini olamaz!
Terörün bir tek amacı vardır: Huzuru bozmak ve kaos yaratmak. Ancak bunu hedefleyenler bilmelidirler ki, Türk halkı her türlü kötü durumda birlik ve beraberliğini muhafaza etmiştir. Hiçbir güç, Türk halkının bu ulvi hasletini zedeleyemez!
Bu menfur eylemleri bir kez daha lanetliyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyoruz.
Lütfen bu konudaki görüşlerinizi bizimle paylaşınız. Ulaşabildiğiniz her türlü vasıtayla, bu yöndeki görüşlerinizi kamuoyu ile paylaşınız.
Hassasiyetiniz için teşekkürlerimizi sunarız.
İslami Aydınlanma Oluşumu