İSLAM DÜNYASINDAN “GLOBAL TERÖRİZME SİVİL CEVAP”
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV), 28 Şubat – 01 Mart 2004 tarihleri arasında İstanbul’da önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
“Global Terörizme Sivil Cevap” başlıklı uluslar arası katılımlı toplantıda bir araya gelen entelektüeller, İslam dünyasının terörizme karşı yapması gerekenleri tartıştılar.
Gazeteci/yazar Ruşen ÇAKIR’ın koordinatörlüğünde bir atölye çalışması şeklinde gerçekleştirilen toplantıya Türkiye’nin yanı sıra, Fas, Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika ve Kuzey Irak’tan konuşmacılar katıldı.
Teröre karşı ortak mücadelede yer alınması ve Doğu-Batı medeniyetleri arasında sağlıklı diyalog kanalları kurulması amacıyla gerçekleştirilen toplantıda, “İslam dünyasının da artık terör ile yüz yüze olduğu” ve “teröre karşı yapılacak mücadelede kullanılacak en etkili silahın demokrasi olduğu” temaları ön plana çıktı.
Uzmanlar tarafından dile getirilen “İslam’ın terörü mahkum ettiği ve İslam adına terör yaptığını söyleyenlerin dini kötüye kullandıkları, artık herkesin dünya vatandaşı olduğu” temaları, terör eylemlerini maskelemek için dini referans göstermeye çalışan odaklara karşı verilmiş bir cevap niteliğindeydi.
Özellikle ABD’ndeki terör eylemleri sonrasında gelişen süreçte, Doğu ile Batı arasında “şok ilişkisi” kurulduğu söylemlerinden hareketle, İslam ile modern dünya arasındaki ilişkinin öz eleştirisinin de yapılması gerektiği vurgusu öne çıkarılan toplantıda; “ne iyi olan her şeyin Batı’ya ait olduğu, ne de İslam dininin şiddete zemin hazırladığı” belirtilerek, Batı’nın adaletsizliği veya İslam dininin global terörü anlamak ve açıklamak için tek başına yeterli olmadığı sonuçlarında uzlaşıldı.
“Demokrasinin, bireysel gelişim ve iletişimin en büyük desteği olduğu, dolayısıyla da teröre karşı yapılacak mücadelede en etkin ve vazgeçilmez silahın demokrasi olduğu” hususunun vurgulandığı sonuç bildirgesinde, öne çıkan diğer bir konu ise “İslam’ın terör ile yapısal bir ilişkisi bulunmadığı” yönündeydi.
“İslam dünyasında reaksiyoner eğilimleri yaşatan şartların varlığı kabul edilmekle birlikte, bu şartların savunmacı ya da haklı çıkarıcı bir nitelik taşımadığı” belirtilen sonuç bildirgesinde ayrıca, İslam coğrafyası üzerinde yaşanan fikir ayrılıklarının izalesi için de çağrıda bulunuldu.
Batı medeniyetinden konuşmacı alınmadan yalnızca Müslüman kökenli entelektüeller ile gerçekleştirilen TESEV’in toplantısında katılımcılar tarafından dile getirilen eleştirel hususlar, sonuç bildirgesinde “fikir ayrılıklarının önlenmesi ve Doğu-Batı ilişkisinin öz eleştirisinin yapılması” şeklinde ifade buldu.
Ancak toplantıda teröre karşı mücadelede Batı’nın enstrümanlarından birisi olan demokrasinin kullanılması üzerinde dahi bir fikir birlikteliği sağlanması, İslam dünyasında teröre karşı duyulan ortak nefretin göstergesi oldu. Öyle ki, katılımcılar, toplantı süresince hiçbir konuda fikir ayrılığı yaşamadan geleceğe yönelik stratejileri belirlemeye çalıştılar.
Toplantının bu derece olumlu geçmesi, İslam coğrafyasında teröre karşı başlatılan mücadelenin de tam bir uyum içerisinde yapılacağını gösteriyor.
Umuyoruz ki Batı tarafından, her şiddet olayında fail olarak gösterilen İslam dünyası, çatışmayı tartışma ile değil, diyalog ve uzlaşma yolu ile çözmeyi tercih eder.
Sürekli vurguladığımız gibi, sağlıklı bir diyalog süreci, çatışmaların önündeki en büyük engel olacaktır.
İslami Aydınlanma Oluşumu
islami_olusum@yahoo.com
islami_aydinlanma@yahoogroups.com