TOPLUMLAR VE TÜRBAN
Türban konusu Türkiye’de olduğu gibi Almanya ve Fransa’da da sorun haline getirilmeye çalışılmakta.
Basına yansıyan haberler, Almanya’da yaşayan Afgan asıllı “Fereshta Ludin” adlı öğretmenin derslere türbanla girme talebine ilişkin olarak Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin 24 Eylül 2003 tarihinde açıkladığı; “gerekli düzenlemeyi eyaletlerin kendi egemenlik alanlarına bırakma” yönündeki kararın, eyalet yönetimleri arasında türban konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkardığına işaret ediyor.
Aşağı Saksonya Eyaleti Kültür Bakanı Bernd Busemann’ın, Hannoversche Allgemeine Zeitung/Haz Gazetesi’nin 15 Ekim 2003 tarihinde yayınlanan açıklamasında; “Devletin dini konulardaki tarafsızlığını zedeleyebileceği düşüncesiyle Aşağı Saksonya’daki devlet okullarında başörtüsü kullanılmasına izin verilmeyeceği, bu yıl içerisinde okul kanununda değişikliğe gidilerek bu hususun ekleneceği belirtilerek, yasağın üniforma ya da Katolik nişan gibi diğer dini sembollerin taşınmasını engellemeyeceği, başörtüsü yasağının din derslerini kapsamayacağı, bu derslerde dini semboller taşınmasına izin verileceği” görüşlerine yer verildiği gözleniyor.
Yine aynı konuda 10.10.2003 tarihinde Bremen Eyaleti Eğitim Bakanlığı’nca yapılan basın açıklamasında; “Bremen Eyaleti Eğitim ve Bilim Bakanı Willi Emke’nin, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği başörtüsü kararını inceledikten sonra da, öğretmenlerin derslerde başörtüsü taşımalarına izin verilmemesi yönündeki görüşünü muhafaza ettiği ve muhtemelen dört hafta içerisinde bir kanun değişikliği teklifi yapılarak okullarda dini sembollere yer verilmemesi hükmünün getirileceği” ne değiniliyor.
Almanya’daki tartışmalar, eyalet yönetimleri arasında farklılık taşıyan uygulamaları gündeme getirirken “başörtüsü kullanma yasağının” devamı yönünde şekillendiği görülüyor.
Bu arada Fransa’da yaşanan aynı konulu bir tartışma, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques CHIRAC’ın; “Bazılarının, Cumhuriyetin yasalarına meydan okumak ya da modern toplumun cinsiyet eşitliği ve kadının saygınlığı konularındaki kazanımlarını tartışma konusu yapmak için saptırılmış bir din özgürlüğü fikrinin arkasına sığınmaları kabul edilebilir şey değildir” ifadelerinde yansımasını buluyor.
Türbanın ideolojik bir araç haline getirilmeye çalışılmasına karşı Batı ülkelerinde alınmaya başlanan tedbirler, insanların yaşadıkları memleketlerin kanunlarına, toplumsal kurallarına uyum göstermekle mükellef olduğunu, aksi yönde davranışlar sergilendiği takdirde toplum dışına itilip, yalnızlaşılacağını belirliyor.
Ülkemizde de türbanın okullarda ve kamuya ait alanlarda yasaklanmasına karşı gösterilen ideolojik amaçlı tepkiler “eğitim ve din özgürlüğünün savunulması” şeklinde lanse edilmeye çalışılmaktadır. Oysa, bireysel alanda herkesin dini inancını istediği gibi yaşama hakkı anlaşılır ve kabul edilir bir hak olmakla beraber, dış görünüş ile İslam dini arasında mutlak bir bağlantı kurulması ve bunun doğruluğunun kitlelere dikte edilmeye çalışılması, bütünüyle İslam dinine aykırı bir düşüncedir.
Çünkü İslam, evrensel ve akılcı bir dindir. Emirleri, zorlaştırmayı değil, kolaylaştırmayı ve hoşgörüyü esas alır.
Özellikle günümüzde çok kullanılan ve İslam adına etrafında tartışmalar yapılan “tesettür” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de kesinlikle yer almamaktadır. Tesettür sonradan oluşturulan dini bir kavram olarak yerini almıştır. Örtünmeye zorlamak, zorla örtmek anlamlarını ifade eden tesettür gibi bir çok dini kavram da, geçmişte olduğu gibi bugün de çarpıtılmaya devam edilmekte ve siyasi rant haline dönüştürülmektedir.
Nitekim Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Ali BARDAKOĞLU’nun basına yansıyan açıklamalarında; “Eskiden de başörtüsü olduğu ancak, herhangi bir sorun çıkmadığı, başörtüsüne yan sebepler eklendiği, sağlıklı dini bilgilenmenin gerçekleşmemesinin sorun yarattığı, devletin sağlıklı dini bilgiyi üretmediği sürece, sorunların bitmeyeceği, kara çarşafın dinin bir emri olmadığı, dinin bize hangi giysilerle örtünmemiz gerektiğini anlatmadığı, bugün tartışılan türbanın dini değil siyasi olduğu, dini gerekliliklerin siyasal simge olarak kullanılmasına karşı çıktığı, din ile dindarlığın birbirinden ayrılması ve dindarlığın çağa göre şekillenmesi gerektiği” ifadeleri yer almıştır.
İslami Aydınlanma Oluşumu
islami_olusum@yahoo.com