Hiç aklında yokken birden bir sevda düşer insanın yüreğine. İki tekerlek üzerinde rüzgarı yiye yiye yollara düşme ateşidir bu. Kimi sadece yanar kavrulur, kimi kül olur savrulur. Bazısı ise kendini bildi bileli bu aşka tutkundur. Sadece ilgi duymak, merak etmek, izlemeyi sevmek de motorcu yapar insanı, km’lerce yol yapmak da. Tamire götürdüğümüz usta da motorcudur; biz, müşterisi, de. Tuhaf bir denklem bu. Değişik bir dünya iki tekerleklerin dünyası. Yalnızlık ve birliktelik birarada burada. Özgürlük ve bağımlılık da. Hayat ve ne yazık ki ölüm de. Motorcu bütün bunları bilen, bütün bunları duyan yaşayandır. Motoru ve motorize hayatı aklından çıkaramayandır. Kar dendiğinde binemeyecek diye üzülendir. Motoru yok ya da tamirde diye dertlenendir. Yağmuru çamuru, gürültülü egzozu, deri çantaları, top case’leri, elcik ısıtmaları, airbrush’ları, asfaltı, rüzgarı, suyu, kampı ve daha bir sürü şeyi ya da sadece bazılarını sevendir motorcu. ‘Koruma’ denince dizlik, dirseklik, bellik geliyorsa hatırına, ‘balaklava’yı baklava sanmıyorsa, ‘vizör’ kaskının parçasıysa, iki sokak öteden geçen aracın sesine kulağı kabarıyorsa motorcudur. Hiç üşenmeden dakikalarca giyinip soyunmayı göze alabilen, Robocop ya da Uzaylı gibi halkın arasında umursamadan dolaşabilen, motorunu koruma altına almak için fazladan efor harcamayı çok görmeyen, biriktirebileceği her kuruşu bu sevdaya harcamaya hazır kişidir motorcu. İki tekerli günler hayallerinde de olsa, anılarında da kalsa anlatırken gözleri parlayandır motorcu. Sevgisini bilinçle, emekle ve keyifle dilden dile taşıyan ise biziz, yani womenriders, yani bayan motorcular... İki tekerleği seviyorum.
|