Bir gün nereden çıktığını hatırlamıyorum ama eşim motor almak istediğini söyledi. Babasının varmış. Çocukluğunda az gezmemiş, az kullanmamış. Nasıl olduysa yeniden depreşti bu ilgi. Tanıyorum eşimi. Delinin teki değildir. Çok sıradan, çok ‘normal’ demeyebilirsiniz ama aklı başındadır. Kabul ettim ben de bu nedenle. Korkmadım herhangi birşeyden. O sırada bir MZ Seyhan 301 aldı. Bir süre sonra da beni fırsat buldukça gezdirmeye başladı. Artçı olarak bile binmeden önce teorik çok bilgi aldım. İlk bindiğimde biraz tedirgin daha doğrusu bilinmezlikten kaynaklanan bir ürkme ve merak vardı içimde. Binerken ve hareket öncesinde ondan talimatlarımı aldım. Sahil yolunda ilerledikçe önce daha rahat ve güvenli nasıl otururum ona karar verdim. Sonra rüzgarı hissettim. Rüzgarı, özgürlüğü, keyfi... ayrıca daha sonra neler giymeliyim onları belirledim. İlk bindiğimde eldivenim yoktu mesela... Kısacası motorla tanışma ve sonrası için kendimi tartma turu oldu o gezi. Önce her kırmızı ışıkta ve yaklaşan her arabada aman bir şey olur mu diye korktum ama eşime olan güvenimi kendime hatırlatıp rahatladım. Küçük çocuklarımız var ve bırakacak kimse yok o nedenle çok gezdiremiyordu eşim beni. Sonra motoru da değiştirdi. Seyhan 250c aldı. Bu bir cruiser olduğundan bunu sürmek amaçlı olarak ben de üzerine oturdum. Sana öğreteyim demişti çünkü bana. Ehliyet de alalım bulunsun dedik. Bu nedenle başvurduk bir kursa. Sadece işlemler için. Eğitmenim eşim zaten. Motor eğitimlerini bazen çocuklarla gidip yaptık bazen karı koca fırsat yakaldık. O bana benim ona güvendiğim kadar güvenmiyordu. Hala da artçım olmaya yanaşmıyor. Üstelik WR toplantılarına gittikçe bana seni motorcu yaptığıma pişmanım demeye de başladı. Ancak benim motoru sevmem onu da çok mutlu ediyor biliyorum. Annelerimiz de bize benim eşime davrandığım gibi davrandı. Sanırım 35 yaşında 3 çocuk sahibi bir kadın olunca aklı başında kararlar aldığımı düşündüler... Şirkette ya da çevremde çok yadırgayanlar vardı, hala da var. Senin kendinden başka sorumlulukların var nasıl binersin motora diyenler; trafikte fayda sağlıyor mu diye soranlar, ‘seni yolda gördüm taksinin şoförüne geçme onu, korkutma dedim’ diyerek beni ‘koruyanlar’... Çok değişik tepkiler alıyorum, tuhaf yorumlar, saçma çıkışlar ya da sempatik yaklaşımlar... Bir de motoruma tepkiler var tabi: Bu muydu senin motor? Pizzacı motoru mu bu? Vespa mı kullanıyorsun? Scooter’ların adı Vespa’dır ya... Ya da bütün scooter’lar birdir ve sadece pizzacılar için üretilmiştir. Pardon bir de sucular var tabi. Trafikte çoğu şoförün ve yayanın yaklaşımı daha da kötü. Hey iki tekerlekli yaratık çekil yoldan, ufaklık ne işin var benim yerimde, ya da ‘sadece motormuş birşey yokmuş yani’... Bu sözler ve daha niceleri geçiyor akıllarından. Abartmadığımı yollarda olanlarımız bilir. Peki bütün bunlara rağmen neden hala motor kullanıyorum? Nasıl anlatayım bilmiyorum: Rüzgarı, özgürlüğü, gezmeyi, rahatlığı seviyorum. En önemlisi çok keyif alıyorum. Özetle: İki tekerleği seviyorum.
|