"Fatma Hanim'in kizina bir bak. Senin ondan ne eksigim var? Üstelik ondan daha güzel ve akillisin. O, senin tirnagin bile olamaz. (Buraya dikkat) O bile zengin bir koca buldu, sen ise...."
Bunlari duymadan, beyni bu sekilde yikanmadan büyüyenler de olabilir. Ama eminim çogumuz bu masallarla, beyin yikamalarla büyüdük.
Zengin koca, zengin damat bulunca artik gelecegimiz piril piril olacak, degil mi?
Hayatimda hiç anlayamadigim insanlar, baskalarinin hayatini, hayatlarinin sorumlulugunu üstlenebilecek cesarete sahip olanlardir. Sevgili annem, benim mutsuz geçebilecek evlilik hayatimda artik bana ne türlü bir destegin olabilecegini hiç düsündün mü? O zamanlarda bana verebilecegin ne gibi nasihatlerin olacak?
Erkekler niye evlenir? Madem sadakat kavramini bilmiyorlar, neden evlenirler? Selahattin Duman bir yazisinda; erkegin içtigi biranin sisesinin kapagini kendisinin açmak istedigini yazmis. Burada kadin ve diger sartlari kiyasliyordu. Peki neden benim böyle bir istege veya beklentiye hakkim yok? Erkek, evinin temizliginin halledilmesi, yemeginin yapilmasi, evi ile ilgili sorumluluklarinin bir kadin tarafindan yerine getirilmesi, yataginin isitilmasi ve gerektiginde de (kendi istediginde) duzenli bir cinsel hayati olmasi için evlenmez mi? Eve gelince, "ne yemek var?" diye sorup, yemek hazirlanirken gazetesini okuyup, tv seyrederken, karisi bulasiklari yikarken zapping yapan erkek, tv'deki kadinlara agzinin suyu akarak bakar. Evine kapattigi ve daha sonra çocuklarinin da gerçek anlamda sorumlulugunu üzerine yiktigi kadin günden güne onun gözünde bir kadin olmaktan çikar, evde sürekli ikamet eden biri olarak görülür. Ara sira belki hali-hatri sorulur. Paylastiklari birseyleri yoktur çünkü. Sonra her disari çiktiginda (erkek), belki de karisi ile ayni yasta ve sartlarda kadinlari gördükçe "yahu bizim kadin niye böyle degil?" diye sorar. "Halbuki evlendiginde güzeldi, kendine biraz baksa su kadindan bile güzel olur" der.
Sonra tekrar düsünür, "silkelenir ve kendine gelir", benim kadin böyle yerlere gelse, baska erkekler de ya benim düsündüklerimi düsünürse diye karisindan memnuniyet duyar, hala karisina benzetmeye çalistigi kadina bakarken hem de.
Peki bu tabloda kadinlarin suçu yok mu? Ekonomik özgürlügünü kazansin-kazanmasin, suçu yok mu? Bence suçun büyügü kadinlarimizda.
Içkiyi kültür olarak severim. Damak tadi olarak bana en çok keyif veren içkilerin basinda "raki" gelir. Babam; "içki içen bir kiz asla iflah olmaz" dedigi için rakiyi çok merak ederdim. Ben raki içerken bana tuhaf bakanlarin basinda tabii ki kadinlar geliyor. Benim iflah olmaz biri oldugumu, bu kadar erkekle konusabilecek ne buldugumu (kendileri bir erkekle bile konusamazken) merak edip, için için kiskanirken, beni elestiriyorlar. Suçum; raki içmek. Çünkü "raki erkek içkisidir". Hiç de degil. Tanidigim bir kadin disarida hep sarap içtigini, sonra eve gelince mutlaka raki içtigini söylemisti. Nedenini sordugumda; "bana kötü bir sey yapiyormusum gibi bakiyorlar" demisti. (Utanilacak baska seyiniz olmasin?) Oysa ben, benim raki içmemden hosnutsuzluk duyan bir erkekle hiç karsilasmadim. Sevgili bayanlar, çaktirmadan portakal suyunun içine bir seyler karistirip bir seyler mi içseydim (sizin yaptiginiz gibi), yoksa sarap mi? Annem (ayri yasiyoruz, ülkelerarasi) beraber oldugumuz kisa bir dönemde benim raki içtigimi anladigi bir gece oturup sabaha kadar aglamis. Aklindan geçenleri, düsünmek bile istemedigin beynini kemiren yakistirmalari keske sorsaydin anne. Kizim raki içiyor veya içki içiyor diye niye kendini bu kadar üzdün? Ben erkek olsaydim sorun yoktu degil mi?
Iste kendilerini, kendi kurallariyla bu kadar bogan, kadin-erkek esitligine en büyük engeli (bence) olusturan büyük ve güçlü grup kadinlara gelelim. Kadinlar niye evlenir? Bunu görmek bazen eglenceli, bazen aci. Kadin birini sever.
Simdi burada bir baska konu geldi aklima. Bence kadinlar açgözlü, doymak bilmiyor. Bunu erkeklerin hepsi biliyorlar. Bugün Prens Charles, siradan islerle ugrasan biri olsaydi Prenses Diana onunla evlenir miydi? O adamin öpünce prense dönüsecek bir kurbaga oldugunu sandi herhalde. Ama kurbaga olarak kaldigini görünce tüm hayalleri yikildi. Mecburen de birbirlerini aldattilar. Çevremizdeki diger tipsiz, yasli, göbekli, çirkin, kel ama parali erkeklerin yaninda neden hep hos kizlar vardir? Mesela Sergen Yalçin paylasilamiyormus? Neden, çok mu yakisikli, çok mu zeki? Sadece çok parasi var. Valla ben erkeklere gün geçtikçe acimaya basladim. Zavallilar o kadar saflar ki. Isin asil aci yani, namus namus diye basimizin etini yiyen insanlar, bu tür bol parali iliskilere nedense çok sempatik bakarlar. Birden modernlesirler. Ben buna da karsiyim. Simdi kizin namusu ne oldu? Kendimizi kullandirmakta üstümüze yok!
Ve kadinlarin evliligi. Aksamlari gizli bulusmalar (baba bilmez, muhtemelen babaca da tasvip edilen-sevilen bir kiz arkadasta kalinacaktir), telefonlasmalar, vs.vs. Hele bir de çocugun gelecegi parlaksa, annelerimiz hemen "ne zaman" sorusuyla karsimiza dikilir. Çevreye "biz ciddiyiz" der. Ben bu "ciddi" iliskiyi de anlamam. Yani diger iliskiler saka miydi? Zaten kadinlarin en büyük yanlis adimi burada basliyor. Kendilerine merhaba diyen her erkekle ilgili hemen evlilik hayalleri kuruyorlar, anneleri de damat. (Unutmayin evlenecegi erkegi kadin secer. Erkek asla istedigi kadinla evlenemez, kadin ise mutlaka istedigi adami alir.)
Çevrenin, ailenin baskilari zaten kadini iyice bunaltir. Onu bu ortamdan kurtaracak tek kisi kocasidir. Iste ikinci yanlis adim böyle atilir. Gelecegi ile ilgili tüm beklentileri "o yabanci erkegin" üzerine kurulmustur. Onunla evlenince artik tüm yasaklar kalkacaktir, daha özgür bir hayati olacaktir. Üstelik, aksamlari disarida yemek yiyecekler, birbirlerini hep seveceklerdir. Hayati kesinlikle degisecektir. Kesinlikle çok mutlu olacaklardir, baska alternatifleri yoktur.
Öyle-böyle derken evlenir. Fakat zamanla hiçbirsey bekledigi gibi olmaz. Beklentileri havada kalir. Anne ve babasini simdi onlar oynuyordur. Zaman geçer, tatminsizlik, beklentilerinin karsiliksiz kalmasi artarak devam eder. O hep dayanir, annesinden öyle buyruklar alir çünkü. Bir gün belki dayak yer ama utancindan bunu saklar. Isten eve gelen kocasina kapiyi temizlikçi gibi açmis, sürekli bir seylerden sikayet etmis ve adamin tepesini attirmistir. Birbirlerinden çok uzak, ayni evi paylasan iki ya da daha çok kisi, birbirleriyle ilgili bir seyleri hep elestirmisler ama belki de (yerinde) birbirlerinin yüzüne hiç söylememislerdir. Silik, sönük milyonlarca aileden biri olarak yasamlari sürüp gider.
Madem hep "kadinlar egitimsiz" diyorsunuz; "çocuklarin egitimi, yetistirilmesi" gibi sorumluluklari niye onlara veriyorsunuz? Eger kadinlar bunu yapabiliyorsa niye kocalarini da egitemezler? Istedikleri seyi cani istediklerinde bal gibi yaptirabiliyorlarsa neden diger konularda bu kadar basarisizlar? Göz yummak, sineye cekmek de mi bir gelenek? Güldürmeyin!
Sizler evlenince annelerinizden farkli olmalisiniz. Birakin kiziniz davulcuya falan kacsin. Ama hiç degilse kendi istedigi için bunu yapsin. Sizler karismamalisiniz. Oglunuza niye karismiyorsunuz?