Hayatimda hic asik olmadim. Erkekleri genellikle SIKICI buldugum düsüncesiyle fazla uzun süreli beraberliklerim de olmadi. Kadinlarla da aram iyi degildir. Oturup dantellerden, motiflerden, yemeklerden konusmaktan da hoslanmam. Fakat bugün hava günesli ve ilik. Ben yapayalnizim. Oturmus teknolojiden medet umuyorum. Hadi bakalim, al klavyenin elini tut ve hoslandigin bir erkege karsi hissettiklerin hisset bakalim, kolaysa.
Tekrar düsününce, yalnizim ama en azindan basimda hesap vermek zorunda oldugum, beni bunaltan birinin olmamasina da seviniyorum.
Feministim, ama gerçekleri de bilen biriyim. Düsmanlik degil, esitlik pesindeyim. (Laf olsun diye degil, harbiden.)
Ben gerçekten açik konusan ve düsünen biriyimdir. Istedigim seyi (biliyorsam) söylerim ve yaparim. Nazlanmayi, hele erkeklere kapris yapmayi sevmem. En önemlisi yalan söylemem. "Mecbur kaldim, yalan söyledim" diye bir kavram yoktur. Yalan yalandir. Ben söylemem. Aldatilmak igrenç, aldatmak da. Onlara bir seyler veririm ve bir seyler isterim. Ama bir seyler hep eksik oluyor. Neden?
Çünkü bu erkeklerin beklentilerine cevap veremiyorum. Onlara soguk davraniyorum. "Haklisin canim, ben bunu bilmem, o herseyi bilir" gibi cümleleri edemiyorum. (Elestirildigim konularin basinda da, hitap edememem gelir. Ona hitap ederken; "canim", "hayatim", vs. gibi laflari hic kullanmamam.) Elimde degil. Oldugumdan farkli davranamam, görünemem. Sevmezken, hoslanmazken; seviyor, hoslaniyor gibi görünemem. Beceremem. Aklimdan geçeni söyler, içimden geleni yaparim. Ama iste bu erkekleri rahatsiz ve tedirgin ediyor.
Turkiye'den ayrilmadan önce bir doktor arkadasim vardi. Bana aynen sunlari söyledi: "Ben seninle evlenemem (sanki ben boyle bir teklif yapmisim gibi), çünkü, evlenirsek ben senin sözünden disari cikamam." Sanki bunu isteyen var.
Kadinlar yalnizken (dogrusu baskalarinin erkek arkadasi varken, kendilerinin yokken) bas bas bagirir. Erkek düsmanligindan, esitlikten, kadin olmanin zorluklarindan falan bahsederler. Sonra birini bulup onlar da herkesin arasina katilirlar. "Düsündüklerine ne oldu?" diye sordugun zaman "o zamanlar yanlis düsünüyormusum" gibi bir cevap verirler. Bazi seyler ne kadar çabuk unutuluyor? Kendimizi kandirarak bu hallere düsüyoruz iste.
Erkegi avucunun içine almak, parmaginin ucunda çevirmek gibi kavramlar nedir? Ne ise yarar bunlar? Geleneklerimiz geregi zaten bir kere evlendik mi adama kölelik baslamiyor mu?
Bir arkadasim iki yil nisanli kaldigi adamla 2 ay evli kalabildi. Aktif bir soysal hayati olan bu arkadasima evlendikten sonra kocasi tarafindan ültimatom verildi. "Artik evlendin, otur!" Niye beyefendi? Sen kendi meraklarini bir tarafa biraktin mi? Çok çok gidip haftasonlari gidip futbol maci falan yapabiliyorsundur. (Turk erkekleri genellikle ya top pesinde, ya da kadin pesinde kosarlar.) Sonra arkadasim bunu da kabul etti. "Tek yaptigimiz televizyon seyretmek olmaya basladi" diyordu. Sonra, "kalk bana muhallebi yap", "bu niye ütüsüz?" gibi diger emir ve istekler gelmis. Ve olay bitmis. Çünkü basinda erkek-kadin arasindaki diyalog böyle degilmis. Erkek onun sosyal yasantisina hayran kalmismis. Evlenince bütün bunlar bitmeli, degil mi? Kisiler istediklerini yapamaz hale gelip, hayat daha da çekilmez bir hal almali. Yalniz basina televizyon seyredecekse niye evlendi bu adam? CIK CIK.
Ben reddedilmekten de korkmam. Geçen ay hoslandigim bir erkege bunu telefonda söyledim. Hiç bir yorum yapmadi. Sadece ondan hoslandigimi ve onunla birlikte bir seyler yapmak istedigimi söylemistim. Cevap e-mail'le geldi. "Bak, söylediklerin güzeldi, ama bunu bir bardak sarap içerken, gözlerimin içine bakarken söyleseydin durum daha degisik olurdu. Aslinda sen çok degisik bir kizsin. Hayatimda senin kadar açik sözlü ve Bukowski'yi bilen baska birini daha gormedim" dedi. (C. Bukowski'yi bilen çoktur da, kendisi sayemde okumustur.)
Unutmadan, buna benzer seyler daha önce de basima gelmistir.
Yani beyler, karsiniza gecip naz yapmayinca, iki kiritmayinca, aptal taklidi yapmayinca bu is olmuyor. "Kadin hep bekler"e örnekler veren Sayin Atakan, biraz da siz düsünün bakalim. Kadinlarin erkekleri alistirdigi bazi noktalar var da, erkeklerin yok mu? Kadinlari bu kadar simartan erkekler degil mi?
Y. Atakan, "Yeni Erkek" (Hurriyet Gazetesi, 9 Mart 1997) isimli yazisinda, kadin-erkek icin kedi-köpek yakistirmasini kullanmis ve anlatmis. (Bazi cumleleri atladim) "Kediyi kovalayan köpek kediyi hiç bir zaman yakalayamaz. Köpek sadece oyun olsun diye kedinin pesindedir. Kaçarken arayi açan yeni kadin, arkasindaki yeni erkek umudunu yitirmesin diye bir an durur, yetismesini bekler, ara kapaninca yine kaçmaya baslar. Sonunda kedi bir agaca tirmanir, köpek agacin altinda kuyrugunu sallayarak ulasamayacagi kediye bakar. Yeni kadin, yeni erkegin ulasamayacagi yerde sakin sakin erkegin umutsuz bakislarini seyreder. Ve belki de kedi, agacin altindaki köpegin bakislari altinda baska bir kediyle çiftlesmeye bile baslar."
Bu tanimlamalar tam tersi olmaliydi. Kesinlikle tam tersi. Ben de ayni cümleleri erkekler icin kullanabilirim. Kedi olmayi kabul etmem, kedileri sevmem, üstelik nankördürler.
Kadinlar ne istediklerini bilirler, iradelerine sahip çikarlar. Sizleri asil korkutan konular da hep bunlar degil mi? Seytan sizce kimdir? Kadindir.
Kadinlar sizlerin düsündügü gibi budala degillerdir. Bunu bilmeseydiniz kadinlarla bu kadar ugrasmazdiniz. Ben erkeklere genelde hep aciyorum. Çünkü saflar. Bir kadin ugruna tüm hayatlarini mahvedebilecek kadar saflar, zayiflar. Bu zayifliklarinin da iradesizliklerinden kaynaklandigi malumunuz. Lütfen kadinlara bir kere daha, daha dikkatlice bakiniz. Karsinizda ayaklari yere basan, kendine güveni olan, akilli bir kadin gördügünüz zaman etkilenmez misiniz? Ürpermez misiniz? (Belki de az olduklari için bu kadar etkileyici oluyorlardir.)
Erkeklerin özellikle cinsellikte bu kadar zayif ve iradesiz olmalarinin nedenlerinden birini bir erkek arkadasim söyle izah etti: "Nedeni cok basit. Erkeklerin cinsel organlari disaridadir, kontrol edemezler. Kadinlarin cinsel organlari içeridedir ve istedikleri gibi kontrol edebilirler." Ve ekledi: "siz bizden çok güçlü ve akillisiniz, ama bunun farkinda degilsiniz."
Bu konulari yani icinde yasadigim karmasikligi, duygularimi, düsüncelerimi konustugum erkeklerin hepsi ama hepsi (erkek arkadaslar ve sevgililer) ayni cümleyi soylediler: "Karsina gerçek bir erkek çikmamis."
"Bana gerçek erkegin neye benzedigini, nasil düsündügünü söyleyin, o zaman onu arayayim" dedim. Hepsi de çaktirmadan kendini örnek vermeye baslayinca midem bulaniyor.
Aklima takilan birsey daha var; simdi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadin basbakani Tansu Çiller'den sonra bu ülkenin basina bir daha kolay kolay bir kadin basbakan gelmez herhalde. Yoksa "getirmezler" mi demem gerekirdi? Bir sürü erkek çikip onu nasil iktidara getirdiklerini anlatip durdu.
Ve son olarak, 45 yaslarindaki bir arkadasimin kadin-erkek iliskileri konusunda bana yazdigi mesajdan bir bölüm:
"Kadin mileti seçici oluyor. Bilinç altinda 'en iyi tohumu bulup döllenmek' var.
"Erkek öyle degil, monogam olsun diye yaratilmamis, tohumunu oraya buraya saçacak ki insanoglu üresin, türesin. Dolayisiyla her erkegin tek esli yasama bir dayanma süresi var. Benim yakindan tanidiklarimda bu süre bir yilla iki yil arasi degisiyor. Ilk yil dayaniyorlar, fazla sikinti çekmiyorlar. Birinci yilin sonunda iliski monotonlasinca biraz baharat katmak istiyorlar. Dantel don, jartiyer, kirbaç falan edinip baharati sen evde katabilirsen ne ala, aksi takdirde disari kaçak et kesmeye gidiyorlar. Iste ben de buna dayanamiyorum. Bir sekilde hissediyorum veya suçüstü yakaliyorum. Sonrasi malum... adam kapi disari.
"Kadin ayri, erkek ayri.. geçinmesi zor. Yillarca evli kalabilen kadinlarin hepsi (hadi % 99'u diyelim) adamin disarda yedigi herzelere göz yumuyorlar. (Buna annem de dahil.) Yapilacak bi si yok. Yine de Kuzey Amerika'da üç sene yasadiktan ve de Internette milletin yedigi herzeleri, kurulan 5 dakikalik iliskileri gördükten sonra, ayni adamla 2 sene birbirini aldatmadan, kafa göz kirmadan beraber yasayabilmis olmayi ben BASARILI ILISKI sayiyorum."
Ne düsünüyorsunuz?