Kadin / Nurullah Ataç

"Bir bilmece; 'Kadinlarin en az konustuklari ay hangi aydir?' diye sorarlar. Subatmis, kisa oldugu için. Çok kizarim o bilmeceye, kadinlari yermek icin, kadinlarla alay etmek için uydurulmus da ondan. Onu yapan adam kimbilir ne begenmistir kendini. Öyle ya! Kadinlari yermek, bir insanin akilli oldugunu gösterir. Kadinlar boyuna konusurmus, bos sözler söylermis; erkekler ise agirbasli olur, çene çalmakla vakit geçirmezler, sirasi gelince söz söylerler. Peki, ama böyle bilmeceler uydurmak da mi bos söz söylemek degildir? Onu uyduran adam, gereksiz konusmalardan kaçiniyor idiyse bilmece ile de ugrasmasaydi. Onun saçma sapan bilmeceler yapmasi akilliligindan, kadinlarin iki çift lakirdi etmeleri ise düsüncesizliklerinden!.. Gelin de kizmayin böyle kendini begenmis insana.

Bir kimse kadinlari yermeye kalkti mi, tepem atar benim. Yok kadinlar anlayissizmis, yok kadinlar bir konu üzerinde inceden inceye düsünemezlermis, birtakim isler varmis kadinlarin akli ermezmis ona, kadinlar arasindan büyük bilgin, büyük sair, büyük sanat adami mi cikarmis? Bu çesit sözler olsa olsa söyleyenlerin anlayissizligini, onlarin düsüncesizligini gösterir.

Yüzyillar boyunca erkek kadini ezmis, ona ikide bir; 'Sen anlamazsin. Senin aklin ermez büyük islere...' demis, kandirmis onu, sonra da söyledigi, dogrunun ta kendisiymis gibi koltuklarini kabartmis, erkek oldugu için övünmüs... Kadinlar içinden bilgin yetismiyormus, sair yetismiyormus. Nasil yetissin, a efendim? Yüzyillar boyunca okutmamislar kadini, okuyan kadina sasilacak bir sey diye bakmislar, okudugu için, bilgiye, sanata özendigi için, kinamislar onu, sonra da onun bilgin olmamasini, sair olmamasini yaradilisi geregi sanmislar. Insanlar dogru diye belledikleri seylerin çogunu da kendileri uydururlar, sonra da böbürlene böbürlene inanirlar onlara.

Erkekte su üstünlükler bulunacak, bu üstünlükler bulunacak, ama kadinda yüzde yüz güzellik olacak, kadinin bu toplumda ödevi güzel olmak, erkek denilen efendiyi hosnut etmek... Bunun için gün olur, kadinlarin süslenmelerine de kizarim. Biraksinlar erkege yaranmayi, onlara 'sen ne isen ben de oyum. Senin aklin, senin bilgin, senin gücün, becerikliligin seni bezemeye yetermis, ben sende ancak o üstünlükleri arayacakmisim. Peki, sen de bende o üstünlükleri ara. Güzellesemeyecegim senin için...' desinler, siyrilsinlar erkegin buyrugundan. Kendilerini güzellikten baska üstünlüklerle sevdirebileceklerini göstersinler.

Bir sözü vardir Tevfik Fikret'in: 'Kizlarini okutmayan millet, ogullarini manevi öksüzlüge mahkum etmis demektir.' Kadinlarda akil aramayan, incelik aramayan, yalniz güzellik arayan erkek, kendini onulmaz bir anlayissizliga, kabaliga mahkum etmis demektir.

Erkekseniz, övünmeyin erkek olmanizla. Kadinsaniz, canim efendim güzelsiniz elbette, daha da güzel olun, ama sizi yalniz güzelliginiz icin sevecek erkege yüz vermeyin!"

* Bu yazi Cumhuriyet Gazetesi yazarlarindan Server Tanilli'nin 19 Eylül 1997 Cuma tarihli, "Nurullah Ataç ve Kadinlar" isimli yazisindan alinmistir. 1