Onu ilk defa okulun bahçesinde gitar çalarken gördügüm zaman gözlerindeki pariltiyi farketmistim. Sicacik sesi ve hareketleriyle insanin içine huzur veriyordu. Adini sordugumda, arkadaslarim gülümseyerek "Cenk" dediler. Ona bir daha hayran hayran bakarken göz göze geldik ve o anda yollarimizin birlesecegini hissettim. Dayanilmaz bir istekle onu dinleyenlerin yanina oturdum, gözlerimi ondan ayiramiyordum, çok güçlü bir duygu beni ona itiyordu ve en güzeli karsiliksiz kalmiyordu.
Romantik parçalardan sonra ara verdi ve bana "Merhaba, adim Cenk, begendin mi?" diye sordu, "adinizi mi, yoksa gitarinizi mi?" diye cevapladim ve o anda kocaman bir kahkaha atti. "Her ikisini de, her ikisi de güzel" diye bir cevap agzimdan çikiverdi. Ertesi aksam yemege çiktik, birbirimize çok benziyorduk, gerçekten. Sevdiklerimiz, sevmediklerimiz hemen hemen ayniydi. Asik oluyordum.
Benim babam yok, annem ile beraber oturuyorum. Annemin hayatta ki tek dilegi benim okumam idi. Bunun için kendisinden vazgeçmisti ve tüm benligiyle kendisini bana adamisti. Bunu biliyordum ve onun istedigi gibi birisi olabilmek için çok çalisiyordum. Kolay bir hayatimiz olmamisti, tüm planlarimiz benim gelecegim ve iyi günlerimiz üzerineydi. Annem, babamin ölümünden sonra erkeklerden de uzak durmustu ve biraz düsmanca yaklasiyordu. Benim de erkeklerden uzak durmami istiyordu, bekliyordu, bu nedenle ona Cenk'ten bahsedemiyordum.
Cenk benim gibi degildi, onun ailesi yasadigimiz sehrin disindaydi ve durumlari oldukça iyiydi. Ama onun babasinin da "sehirli kizlara" pek sicak yaklasmadigini biliyordum. Ne olursa olsun, birbirimizi seviyorduk.
Okulda herkesin bize giptayla baktigini biliyordum. Herkes birbirimize çok yakistigimizi ve örnek bir çift oldugumuzu söylüyordu. Onu görmeden geçen günlerim dayanilmazdi, yalniz sesini duymak yetmiyordu, onu hep yanimda istiyordum. Derslerimi ihmal etmiyordum ama onu sürekli düsünmekten de kendimi alamiyordum. Onu çok seviyordum ve biliyordum, o da beni çok seviyordu.
Zamanimin çogunu onun arkadaslariyla kaldigi evde geçiriyordum ve durmadan gelecege iliskin planlar yapiyorduk. Okul bitince evlenecektik ve dünyanin en mutlu çifti biz olacaktik. Bu durum onun üçüncü sinifin son tatilinde ailesini ziyaretiyle degisti. Babasi onu esraftan birinin kiziyla evlendirmeye karar vermisti. Cenk ise tüm cesaretini toplayarak babasina benden söz etmis. Ama babasi kesinlikle sehirli bir kadin istemedigini söyleyerek baska bir söz duymak istemedigini, okul biter bitmez oraya dönüp bu evliligi yapacagini, son sözünün bu oldugu söyleyip, kestirip atmis.
Bulustugumuz sirada çok sinirliydi, gergindi. "Bak iste yarin dogum günün, hadi biraz neselen, bak yaninda ben varim" diyerek onu rahatlatmaya çalistim, ama nafile. Zaten olanlari anlattiktan sonra bende de tat-tuz kalmadi.
Ertesi aksam anneme yine bir yalan söyleyerek evine gittim, arkadaslariyla kisa bir kutlama yapmisti ve basbasa kalmamizi tercih ettigini söylemisti. Herseyi en ince ayrintisina kadar düsünmüstü, hersey harikaydi. Yemegimizi yedikten sonra benimle konusmak istedigini söyledi. Yemekten sonra pastayi da yedik ve hediyesini ona uzattigim anda o da bana bir hediye vermek istedigini söyleyerek bir paket uzatti. Çok sasirdim. Saskin saskin bakarken "hadi açsana" dedi. Heyecandan hiçbir sey yapamiyordum ki, telasla açtim ve içinden bir yüzük çikti. "Benimle evlenir misin?" diye sordugu zaman ise kalbim duracak gibi oldu. Boynuna sarildigimi, tüm olumsuzluklara ragmen onu çok sevdigimi söyledigimi hatirliyorum ama içkiden degil mutluluktan sarhos oldugumu, dilimin dolastigini da biliyorum. Ben zaten onunla beraber olmak, onu hayatim boyunca mutlu etmek istiyordum.
Karsilikli böylesine bir sevgiden daha büyük bir mutluluk olamazdi. Birbirimize daha çok sokulduk ve o anin verdigi duygu ve heyecanlarla beraber olduk. Gözüm hiçbir seyi görmez olmustu zaten. Bir süre böyle geçti, artik beraber yasayan çiftler gibiydik ve sonunda anneme durumu anlatmaya karar verdim. Önce çok kizdi ama iliskimizin artik geldigi noktayi ögrenince saskinligindan veya utancindan mi bilinmez, kabul etti. "Madem bu asamaya gelmis, hiç degilse okulunuzu bitirdikten sonra evlenin" dedi ve bu konuyu hiç konusmamisiz gibi isine devam etti. Onu büyük bir hayal kirikligina ugrattigimi biliyordum ama yapabilecegim fazla sey yoktu. Cenk'i seviyordum ve onu kaybetmemek için herseyi yapmaya hazirdim. Anneme Cenk'le tanismak isteyip istemedigini sordugumda ise "artik ailesiyle beraber tanisiriz" diye cevap verdi. Dogru ya, daha o engel vardi.
Okulun bitmesine, onun dönmesine yakin artik iyice emin olmustum, hamileydim. Bu, Cenk'in durumunu kolaylastirmadi ama babasini ikna etmesinde büyük payi oldu. Telefonda; "bizimkilerle filanca gün seni istemeye geliyoruz" derken ikimiz de çok heyecanliydik. Annemin söyleyecek fazla birseyi kalmamisti, okul bitmisti ve beni seven bir erkekle evlenecektim (hamile oldugumu sakliyordum).
Büyük gün geldiginde o kadar heyecanliydim ki, ne yaptigimin farkinda bile degildim. Telefon edip geldiklerini bildirmisti ve biraz sonra burada olacaklardi. Annemin heyecani da (saklamaya çalissa da) umdugumdan fazlaydi. Sürekli birseyler söylüyordu ama duymadigimin o da farkindaydi.
Kapi çalindiginda kalbim duracak gibi oldu, gidip kapiyi açtim, Cenk'i görünce rahatladim, içim kabardi, onlari içeri buyur ettim, babasi bana hiç de sevecen bakmiyordu ama olsun. Annem salonda bekliyordu ve içeri en son Cenk'in babasi girdiginde heyecanim doruktaydi. Fakat birdenbire annemin ve Cenk'in babasinin çok garip davrandiklarini farkettim. Ne oluyordu? Cenk bana göz kirpti, "ne oluyor" diye sorar gibi bakti. Birden annem ayaga kalkti ve bize dönerek; "Cenk'in babasi ile yan odada, yalniz görüsmek istiyorum" dedi, sastik kaldik, neler oluyor diye. Ikisi beraber yan odaya geçtiler, Cenk'in halasi ortami yumusatmaya çalisiyordu ama o da en az onlar kadar tedirgindi. Birden bize dönüp; "siz nerede tanismistiniz?" diye sordu. Ikimiz birden; "okuldaaaa" dedik. "Eyvahlar olsun" diye fisildar gibi konustu, Cenk ona ne demek istedigini sordugunda ise gözlerinin yasardigini hissettim. Cenk'in babasi içerden soluk soluga çikti ve büyük bir sogukkanlilikla bana dönüp "annene birseyler oldu" dedi. Annemin yanina gittigimde ise bayilmis oldugunu gördüm, "biri bana ne oldugunu söyleyecek mi?" diye bagirmaya basladim. Ama kimsenin agzini biçak açmiyordu, Cenk neredeydi?
Annem bir süre sonra kendine geldi, beraber salona geçtik, hiç kimse birbirinin yüzüne bakmiyordu, sadece ben ve Cenk merakli gözlerle onlari süzüyorduk ve bir açiklama bekliyorduk. Annem Cenk'in babasina; "sen söyle, dayanamayacagim" dedi. Babasi basini kaldirip bir bana bir Cenk'e bakarken gözlerindeki yaslari saklayamiyordu ve "siz kardessiniz" dedi. Bölük pörçük duydugum kelimeler ve sesler ise birbirine girdi. "Aslinda baban ölmemisti, annen sehirli bir kadindi, yapamadi, yalan söylemek zorunda kaldim, böyle bir sey olacagini nereden bilebilirdik, birbirimizden hiç haber alamiyorduk, o çocugumu benden kaçirdi....................."
Birden kendimi sokakta buldum, Cenk elimden tutmus beni bir yerlere sürüklüyordu, hiç konusmadik. Cenk'in kaldigi eve girdigimizde ne yapacagimizi, ne söyleyecegimizi, ne düsünecegimizi bilemiyorduk. Tüm bunlari bilmeden beraber olmustuk, üstelik hamileydim. Bu dayanilir gibi degildi. Cenk ortadan kayboldu, geldiginde elinde haplar vardi; "ben dayanamayacagim, baska çaremiz yok, bunlari içip sana ilk ve son kez kardesim gibi sarilip uyumak istiyorum" dedi. Sonra bir kagida; "Tüm bunlari haketmedik ama biz yine de sizi affettik, gerisi vicdaniniza kalmis" diye yazdi ve masanin üstüne birakti.
Haplari içtik ve yataga uzandik, birbirimize gerçekten ilk ve son defa kardesçe sarildik .........