KIŞ PSİKOLOJİSİ Nisan ile ekim ayları arasında dinamik, dengeli ve enerji dolu insanlara kış mevsiminin başlamasıyla birlikte bir gevşeklik gelir. Bu dönemde sürekli yorgundurlar, karınları devamlı açtır ve moralleri bozuktur, yani kış depresyonu başlamıştır. Bu mevsimsel ruh hali rahatsızlıkları bir çeşit d epresyon olup düzenli olarak sonbaharda başlar ve ilkbaharın gelmesiyle kendiliğinden kaybolur. Bu durumun sorumlusu epifiz bezidir. Beyindeki bu fındık büyüklüğündeki organın ruhsal durumumuz ve ruh halimiz üzerinde önemli bir etkisi vardır. Melatonin üretir ve bu hormonun etkisi yatıştırıcı tabletlerinkine benzer. Hareketsizleştirir, ruh halini olumsuz yönde etkiler, uykulu ve yorgun yapar. Çoğu zaman on, oniki saat uyuduğumuz halde dinlenemeyiz, zihinsel ve bedensel verimlilik bitme noktasına gelir. Dahası durmadan bir şeyler yemek isteriz, özellikle de tatlı şeyler. Ve bu hormon sadece karanlıkta üretilir. Buna karşılık gözün ağ tabakası tarafından alınan ve sinir yolları ile epifiz bezine iletilen ışık melatonin üretimini azaltır, ve insan gerek fiziksel gerek psişik olarak neşelenir. Gecelerin uzun, gündüzlerin kısa ve sisli olduğu kış aylarında insan organizması normal olarak uyanık-uyku ritminin ihtiyaç duyduğundan daha fazla melatonin üretir. Bu uyku hormonunun fazla olması sadece bedensel aktiviteyi frenlemekle kalmayıp ruhsal durumumuzu da etkiler. Bu nedenle aktivite hormonu adrenalin ve mutluluk veren serotonin ve endorphin gibi hormonları üretmek için vücudu uyandırmak, teşvik etmek önemlidir. Bilim adamları gündüzleri en az bir hafta süreyle her hava şartında bir saat yürüyüş yapmayı öneriyorlar. Bu yürüyüşte önemli olan bir nokta da ağtabakanın ışığı alması ve epifiz bezine iletebilmesi için sık sık gökyüzüne bakmanızdır. Bazı doktorlar da serotoninin öneminden, kandaki serotonin miktarını arttıran beslenmeden söz ediyorlar. Bu hormon sadece ruhsal yönden kendimizi iyi hissetmemizde önemli bir rol oynamaz, kanda ne kadar fazla serotonin varsa, ruhsal durum o kadar sağlıklı ve dayanıklı olur. En yeni araştırmalara göre serotonin azlığı giderek artan açlık hissine ve karbonhidratlara duyulan isteğin artmasına neden olur. Ekmek, makarna, patates ve tatlılar yeteri kadar serotonin ürettiğinden bizi moral bozukluğundan kurtarırlar. Ancak sadece kısa bir süre için. Ne var ki, uygulanan bu diyet programı uzun sürede depresyona yol açmanın yanısıra kilo da aldırır. Serotonin diyetinin ağırlık noktası karbonhidratlardır, örneğin kepek, çavdar ürünleri, patates, sebze salata gibi. Fakat bu diyetin belirli bir miktar protein içermesi de gerekir. Bunlar da yağsız et, balık, süt ürünler, ve diğer protein içeren yiyeceklerdir. Tryptophan üretmesi açısından organizmaya yeterli zaman ayırmak için karbonhidratlı ve proteinli öğünler arasında en az üç, daha da iyisi dört saat geçmesi gereklidir. Karışık yendiği takdirde tryptophanın beyine giden yolda diğer aminoasitlerle engellenmesi tehlikesi vardır: Serotonin üretilemeyebilir, en azından yeterli ölçüde üretilmez. Bunun dışında karbonhidratların ve proteinlerin alınmasında zaman da önemlidir. Öğleden sonra geç saatlerde bedbinleşen, kötümser olan ve çok acıkan kişi öğlenleri proteinli besinler yemelidir.HASTALIKLARA KARŞI Havaların gittikçe soğumaya başlaması, kalorifer yakıtları ile hava kirliliğinin artması sonucu, kışa girerken enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski de artıyor. Hastalıklardan korunmanın başlıca yolu vücut direncini arttırmaktan geçiyor. Bunun tek yolu ise özellikle bu mevsimde beslenmemize biraz daha özen göstermek. Havaların soğuması ile vücutta bazı metabolik değişiklikler başlar, bu sebeple günlük enerji, vitamin ve mineral gereksinimimizde yaz aylarına oranla artış olur. Bu yüzden kışa geçiş aylarında vitamin A ve vitamin C gereksinimini karşılamada daha dikkatli olmakta fayda var. Yeşil sebzeler, turunçgiller, domates, patates ve kuşburnu C vitamini açısından oldukça zengin oldukları için bunları tüketmek vücudumuzu kuvvetlendirecektir. Yalnız C vitamini çok kolay okside olan bir vitamindir. Bu nedenle sebzeleri hazırlama ve pişirme sırasında vitamin kaybını en aza indirmek için bazı yöntemleri uygulamak gerekir: 1-Alışveriş yaparken sebze ve meyvelerin olabildiğince taze, sulu olmasına dikkat edilmeli. 2-Ezik, çürümüş ve yaralanmış besinler tüketilmemeli. 3-Yemek hazırlarken tahta kaşık kullanılmalı. 4-Limon tüketileceği zaman kesilmeli ve anında tüketilmeli. 5-Sebzeler musluk altında değil, temiz bir leğende yıkanmalı. 6-Yemek suları mutlaka kullanılmalı. 7-Patatesler haşlandıktan sonra soyulmalı. 8-Her yemekten sonra kısa yürüyüşler yapılmalı. 9-C vitamininin en büyük düşmanı olan sigara bırakılmalı.CİLDİMİZ Yazın güneşin kontrollü kullanımı cildimiz üzerinde olumlu etki eder. Akne, sivilce gibi cilt sorunları bir süre için de olsa ortadan kalkar. Ancak yazın sona ermesiyle ultraviole ışınlarının bu tedavi edici etkisi de azalır. Bu yüzden sonbahar ve kış ayları bu hastalıkların alevlenme dönemleri olarak görülür. Ayrıca yaz, dermatolojik girişimler için yasak dönemi oluşturur. Özellikle ince kırışıklıkların, akne izlerinin, leke tedavilerinin yapılması için en ideal dönem kıştır. Yaz boyunca belki cildimizi ihmal ediyoruz. Güneşin etkisiyle kuruyor ve neme susuyor. Biraz bakımla yeniden sağlıklı pırıl pırıl bir cilde kavuşmak mümkün. Piyasada satılan profesyonel ürünler sayesinde cilt bakımı yapmak çok kolay. Yaz boyunca ciltte biriken ölü derileri peeling yaparak temizleyebilirsiniz. Satılan peeling ürünleriyle haftada bir veya iki kez dairesel hareketlerle nemli cilde uygulayarak, ciltteki pütürleri ve ölü hücreleri yok etmek mümkün. Nem maskeleri, yazın güneş ve deniz suyu sayesinde nemsiz kalan vücudunuzun nem ihtiyacını karşılayarak cildinize yumuşaklık ve esneklik kazandırıyor. Ayrıca mevsim dönemeçlerinde kür halinde uygulanan güzellik ampulleri de cildinize hızlı bir şekilde yoğun nem ve canlılık vermede etkili olacaktır. SAÇLAR Hiç şüphesiz güneş ve deniz en çok saçlarımıza zarar veriyor; kurutuyor ve donuklaştırıyor. Bu yüzden kışa girerken saçlara gerek protein, gerek saç nemlendiricileriyle bakım yapmak şarttır. Saçlarımızın bakımı için bir kuaföre danışmak ve bilinçli olarak piya sada kullanılan profesyonel ürünleri kullanmak saçlarınızın kışa başlarken parlak ve hoş görünmesini sağlayacaktır. Evde yapılan eski usul bakımlar her zaman iyi sonuç vermiyor. Önce saçın neye ihtiyacı olduğunu saptamak gerekiyor. Ayrıca evde saçlara sürülen bademyağlı, yumurtalı karışımları temizlemek için kullanılan bol miktarda şampuan saçın yağ dengesini bozuyor, kuruma, kepeklenme yapıyor. Profesyonel bakım ürünlerinde, kullandıktan sonra saçı şampuanlamak zorunda kalmıyorsunuz.EL VE AYAKLAR Kışın gelişiyle ellerimiz soğuk havadan etkilenmeye başlar. Çok çabuk yıpranır, kurur ve çatlar. Her zaman göz önünde olan ellerimizin bakımlı olmasının ilk şartı onlara özenle bakmaktan geçiyor. Eğer düzgün, yumuşacık ve zarif ellere sahip olmak istiyorsanız özel likle kış aylarında ellerinizi yıkadıktan sonra nemlendirici bir el kremi kullanmanızda yarar var. Bu kremleri gece yatarken ve sabah evden çıkmadan önce de ellerinize uygulayabilirsiniz. Eczanelerde kolaylıkla bulabileceğiniz el kremleri bu iş için en uygun kremlerdir. Kuaföre gidecek vaktiniz yoksa, haftada bir gün evde kendi başınıza yapacağınız manikür de tırnaklarınızın güçlü ve pırıltılı bir görünüm kazanmasını sağlayacak, el bakımınızı tamamlayacaktır. Evde yapacağınız manikür için: Tırnaktaki eski ojeyi iyice temizleyin. Tırnak dibine yumuşatıcı bir krem sürün. Bir kap sıcak suya yarım limon suyu ve birkaç damla banyo köpüğü katın. Ellerinizi bu sıcak suya batırın. Her parmağınıza iki dakika masaj yaparak suda bekletin. Daha sonra tırnak diplerinizi hafifçe geriye itin ve ellerinizi durulayıp, kurulayın. Bir tırnak üstü törpüsü ile tırnak üstlerinizi törpüleyin. Bu kan dolaşımını arttıracak ve tırnaklara parlak bir görünüm kazandıracaktır. Tırnaklarınıza şekil verin ve sonra ellerinize nemlendirici bir el kremiyle masaj yapın. Elleriniz kremi emdikten sonra manikürünüzü, oje veya tırnak cilası sürerek tamamlayın.Kış mevsimi boyunca ayaklarınız kapalı kalacak ve ekstra bir bakıma ihtiyaç duyacaktır. Bu sebeple özellikle kış aylarında ayaklara rahatlatıcı bir masaj uygulamak ayak sağlığı açısından çok gereklidir. Yapacağınız masajla ayak tabanındaki sinir noktalarını uyararak rahatlayabilirsiniz. Evde yapacağınız ayak masajı için önce ayak tabanını sıcaklık hissedinceye kadar vücut fırçasıyla fırçalayın. Sonra bir vücut kremiyle ya da özellikle ayak için üretilmiş olan ayak kremleriyle topuktan ayağın ortasına ve ayak bileğine kadar masaj yapın. Ayrıca her parmağa küçük dairesel hareketlerle masaj uygulayın. Böylece ayaklarınız zindeliğine kavuşacaktır. Bu arada güzel görünmesi için haftada bir ayaklarınıza pedikür yapmalı, ayak tırnaklarınıza şekil vererek bakımlı olmalarını sağlamalısınız. Ayrıca banyodan sonra topuklarınızı ponza taşıyla ovmayı ihmal etmemelisiniz. Bu sayede ayaklarınızı ölü hücrelerden arındırarak, ferahlatıp hava almasını sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra bir ayak kremi kullanarak ayaklarınızı yumuşatın. Ayaklarınızın terlemesine karşı ter önleyici krem ve pudralardan kullanırsanız, hoş kokulu ayaklara sahip olabilirsiniz. |
|
Süper Gıdalar| Şikayetlerinize Çareler| Çinko, Potasyum, Magnezyum| Kan Grubuna Göre Beslenme Besinlerle Güzelleşin | Beyin Fonksiyonları | Kalp ve Kolesterol | Yiyeceklerin Tadı ve Rengi Doğal İlaç BAL | Sağlıklı Mutfak | Meyve ve Sebze Suları | Su Hakkında | Uyku | Vücut Ritmi Selülitle Başetmek | Selülitle İlgili Sorular | Cilt Bakımı | Akne ve Sivilceler Zayıflamak İsteyenlere Öneriler | İncelmek Düşüncede Başlar | Mucize İsveç Diyeti |
|
Bu sayfa den alınmıştır. Sizde ücretsiz bir sayfa alın. |
|